Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/9-596
K : 2002/662
T : 02.10.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TAZMİNAT
  • SÖZLEŞME TAZMİNATI - ÜCRET ALACAĞI
  • USULİ KAZANILMIŞ HAK
  • CEZAİ ŞART - İNDİRİM
· ÖZET: Mahkemece takdir edilen cezai şart bozma kararı dışında kalmakla usuli kazanılmış hak oluşmuş ise de, bozmadan sonra bozmadan önceki miktarın üstünde bir cezai şarta hükmedilmiş ise, usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilmez.
Cezai şart kanunu düzeni ile ilgili olup, ticari olmayan işlemlerde taraflar iler sürmese bile haki Bk. 161/50. Maddesi gereğince fahil gördüğü cezai şarttan indirim yapılıp yapılamayacağını resen ( kendiliğinden ) gözetmek zorundadır. Somut olayda tacir olan işverenle işçi arasındaki ilişki ticari iş niteliğinde olmayıp, iş kanununa göre hizmet akti olduğundan olayda TTK'nun24. Maddesi uygulanamaz. O halde BK'nun  161/son maddesine göre cezai şarttan uygun olarak indirim yağılmalıdır.
 
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Biga Asliye Hukuk İş Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 02.10.2001 gün ve 2001/153 E- 438 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 31.01.2002 gün ve 2002/989-1750 sayılı ilamı ile; (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Hüküm altına alınan cezai şart fahiş olduğundan Borçlar Kanunu'nun 161/son maddesi gereğince bir indirime tabi tutulmamış olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ  EDEN  : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sözleşme tazminatı ve ücretin ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili davacının 15/12/1997 tarihli sözleşme ile çalışırken işverenin haksız olarak hizmet akdini feshettiğini, sözleşmenin 2.maddesinde "aylık 3500 DM ödeneceğinin" 9. maddesinde ise, "2 yıllık, süreden önce işverenin personeli işten çıkarması halinde 6 aylık ücretin ceza olarak ödeneceğinin" kararlaştırıldığını   ileri   sürerek   3.570.000.000.-TL.   cezai   şart   ile   ödenmeyen   5   günlük   ücretinin ödetilmesini istemiştir.
Davalı işveren vekili, davacının asgari ücretle çalıştığını, hizmet sözleşmesindeki ücret ve cezai şart miktarının işçi tarafından sonradan kötü niyetle doldurulduğunu, sözleşmenin gözönünde bulundurulamayacağını, kaldı ki, cezai şart alacağı fahiş olduğundan indirime tabi tutulması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin, "dosyadaki belgeye göre aylık 250.000.000 TL: ücretle çalışıldığı, bu nedenle 1.500.000.000 cezai şart alacağının ödetilmesine" dair verdiği kararı davacı vekili "sözleşmede kararlaştırılan ücretin esas alınması gerektiğini" davalı vekili "aralarında sözleşme bulunmadığını, cezai şartın tenkise tabi tutulması gerektiğini" beyanla temyiz etmiş, Özel Daire; "tarafların sair temyiz itirazlarını reddederek, davalıdan hizmet sözleşmesinin aslının istenmesi, sözleşmenin aslının ibraz edilmemesi halinde aylık ücretin 3500 DM. olarak belirlenmesi, sözleşme aslında ücret kısmının boş olması durumunda ise, şimdiki gibi karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, bozma kararı uyarınca inceleme yapılarak "işverenin sözleşmenin aslını sunmadığı, bu nedenle aylık ücretin sözleşmeye göre 3500 DM" cezai şart alacağının 3.247.230.000 TL. olduğu gerekçesiyle 3.247.230.000 TL. cezai şart alacağının tahsiline" karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Yüksek Özel Daire'ce "hüküm altına alınan cezai şart fahiş olduğundan Borçlar Kanununun 161/son maddesine göre indirime tabi tutulmalıdır" gerekçesiyle oyçokluğu ile bozulmuştur. Mahkeme, "davalının cezai şarttan indirim yapılması gerektiğine" ilişkin temyiz itirazlarının Özel Daire'ce reddedildiği, bozma kararına uyulmakla bu yönün davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiş istisnalar da bulunmadığından cezai şarttan indirim  yapılamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.   
Her ne kadar, "cezai şarttan indirim yapılması gerektiğine" yönelik davalı temyizi reddedilmiş ise de, Özel Daire'ce bu husus; ilk kararda hükmedilen 1.500.000.000 TL. cezai şart alacağının fahiş olmadığı düşüncesiyle bozma nedeni yapılmamıştır.
Ne var ki, mahkeme, bozma kararına uyarak "aylık ücretin 3500 DM. olduğunu kabul ile 3.247.000.000 TL. cezai şart alacağına hükmettiğinden" bu durumda, bozma kararına uyulmakla davacı yararına oluşan usulü kazanılmış hak sadece 1.500.000.000 TL. cezai şart alacağı için söz konusudur. Bu miktarın dışında usulü kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez.
Kaldı ki, Borçlar Kanununun 161/son maddesinde yazılı, fahiş olan cezai şartın hakim tarafından indirilebileceği kuralı kamu düzeni ile ilgili olup, ticari olmayan işlemlerde borçlu ileri sürmese bile hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılamayacağını kendiliğinden (resen) gözetmelidir. (H.G.K. 26/12/2001 gün 2001/9-1175 E., 2001/1166 K., 13.H.D. 28/1/1987 86/6498-87/405 K.). Somut olayda tacir olan işveren A.Ş. ile, işçi arasındaki ilişki ticari iş niteliğinde olmayıp 1475 sayılı İş Yasasının hükümlerine bağlı hizmet akti olduğundan T.T.K. 24.maddesi uygulanmaz ve B.K. 161/son maddesi uyarınca hakim fahiş gördüğü cezai şarttan kendiliğinden indirim yapmalıdır. (H.G.K. 15/10/1997 gün, 1997/9-486 E., 1997/822 K.). Ticari işlemlerde dahi hakimin cezai şartın ahlak ve adaba aykırı olup olmadığını incelemesi-gerektiği Hukuk Genel Kurulunun 20/3/1974 1970/T.İ053 E., 222 K. kararında kabul edilmiştir.
O halde, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında açıklanan gerektirir nedenler ve özellikle yukarıda belirtilen ilkeler gözönünde bulundurularak cezai şarttan uygun oranda indirim yapılması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıca gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 02.10.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini