 |
T. C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2002/9-564
K: 2002/572
T: 3.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK
- ISLAH , MÜDDEABİHİN ARTIRILAMASI
- FAİZİN BAŞLANGICI
· ÖZET: HUMK.nun 83 maddede ıslah, taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemin tamamen veya kısmen düzeltilmesi olarak tanımlanmıştır. Islah, davanın tamamen veya kısmen düzeltilmesi olarak tanımlanmıştır. Islah davanın tamamen yada kısmen şeklinde yapılabilir. Davanın, tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün işlemelerin yapılmamış sayılır.(HUMK md.87 )
Tamamen ıslahta, yeni bir dava açılmış sayılamayacağı ıslah edilen davanın ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğu bunu doğal sunucu olarak zaman aşımı ve hak düşürücü sürenini ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş sayılacağı öteden beri yerleşik görüşütür.
Kısmi davada, dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmeyecektir. Kısmi dava açılması halinde zaman aşımı alacağın yalnız dava konusu yapılan miktarı için kesilir.
Ödeme günü yasaya yada sözleşme ile kararlaştırılmayan alacaklarda harçlı alacakların ihtarı ile temerrüte düşürülür.
Eğer ihtar çekilmemiş ise açılan davanın tarihi temerrüt tarihi ve faizin başlangıç tarihi olarak kabul edilir.
Kısmi davanın dava edilmeyen fakat saklı tutulan miktarı bakımından borçluyu temerrüte düşürmeyeceği yargısal kararlarda benimsemiştir. Çünkü açılan dava ancak dava konusu edilen miktar kadar davalıyı temerrüte düşürür. Bilinmeyen ve yargılama aşamasında bilirkişi raporu ile ortaya çıkan kesim için kısmi davanın, bu kısmi davanın, bu kesim içinde borçluyu temerrüte düşüreceğinden söz etmeye olanak bulunmamaktadır. Şu halde, ıslah yolu, saklı tutulan alacaklar için zaman aşımı, temerrütü düşürme gibi usul ve yasal hükümlerini değiştirmemiştir. Kısmen ıslahta ıslah tarihine kadar yapılmış bütün işlemler geçerli kalır. Kısmi ıslah, yapıldığı tarihten ileriye yönelik olarak hüküm ifade eder.
Somur olayda, davacının dava dilekçesindeki müddeabihi artırarak harcının yatırdığı tarihten itibaren artırılan kalemler için temerrüt oluşturduğu göz ettilerek, bu tarihten itibaren bu kalemler için faize hükmedilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.11.2001 gün ve 656-1250 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 10.4.2002 gün ve 681-6035 sayılı ilamiyle; (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının temyizine gelince:
Yargılama devam ederken davacı taraf bir kısım işçilik hakları konusunda usulüne uygun bir biçimde ıslah yoluna başvurmuştur.Islah işlemiyle bu hakların dava tarihinden talep edildiği düşünülerek ıslaha konu haklar için de dava tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİ2 EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle açtığı kısmi davada isçilik haklarından şimdilik 205.000.000 TL.nın dava tarihinden faizi ile tahsilini istemiş, bilirkişi raporundan sonra verdiği 23.10.2001 tarihli dilekçesi ile, ücret farkı, akti ikramiye,ilave tediye ve sosyal yardım alacakları miktarını rapor doğrultusunda arttırmak suretiyle alacağının geri kalan bölümünün de hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemenin, kısmi davada istenen miktarın dava tarihinden, arttırılan kalemlere ilişkin miktarın 23.10.2001 tarihinden itibaren faizi ile ödetilmesine dair verdiği karar, yukarıda açıklanan nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; arttırılan miktar için harcın yatırıldığı tarihten mi yoksa dava tarihinden mi faiz yürütüleceği noktasında toplanmaktadır.
4.11.2000 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan, Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 tarih 1999/1 E. 1999/33 K.sayılı kararı ile H.U.M.K.nun 87.maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" hükmü iptal edilmiştir.
Bilindiği gibi davacı, kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak istiyebileceği gibi, müddeabihin arttırılmasını önleyen yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı ile ortadan kalkmasından yararlanarak, müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle arttırılabilir.
H.U.M.K.nun 83 maddesinde ıslah, taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmıştır. Islah, davanın tamamen veya kısmen ıslahı seklinde yapılabilir. Davanın tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması H.U.M.K.nun 87.maddesi hükmü gereğidir. Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda tamamen (kamilen) ıslahta, yeni bir dava salmış sayılmayacağı, ıslah edilen davanın ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğu, bunun doğal sonucu olarak zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş sayılacağı öteden beri yerleşik görüştür. (Y.HGK.30.1.2002 gün E.2002/2-63, K.23)
Faiz konusuna geçmeden önce kısmı davada dava edilmiyen kesim ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının ne anlama geldiği üzerinde durulması gerekir.
Yargı kararlarında ve öğretide kısmi davada dava edilmiyen alacak kesimi için, fazlaya ait hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmiyeceği kabul edilmektedir. Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Y.HGK.20.3.1968 gün E.9/210 K.151,Y.~HGK.23.11.1966 E.T/593 K.296)
Faiz sorununa gelince; ödeme günü yasa yada sözleşme ile kararlaştırılmayan alacaklarda,borçlu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşürülür. Eğer ihtar çekilmemişse açılan davanın tarihi temerrüd tarihi ve faizin başlangıcı olarak kabul edilir .Buradaki uyuşmazlık açılan ilk kısmı davadaki dava tarihi, fazlası saklı tutulan alacağın temerrüt tarihi yani faiz başlangıç tarihi kabul edilecek midir?
Kısmi davanın dava edilmiyen fakat saklı tutulan miktar bakımından borçluya temerrüde düşürmeyeceği, yargısal kararlarda benimsenmektedir. Çünkü açılan dava ancak dava konusu edilen miktar kadar davalıyı temerrüde düşürür. Bilinmeyen ve yargılama aşamasında bilirkişi raporu ile ortaya çıkan kesim için kısmı davanın, bu kesim için de borçluyu temerrüde düşüreceğinden söz etmeye yasal olanak bulunmamaktadır. (Y.5.H.D.4.5.1989 E.23307, K.9905)
HUMK.nun 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden önce fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kısmi davada davalı önceden temerrüde düşürülmemişse, dava açılmakla oluşan temerrüdün ilk kısmi davaya konu alacaklarla ilgili olduğu daha sonra açılan ek. davada istenen bakiye alacaklarla ilgili olarak ek dava tarihi itibariyle borçlunun temerrüde düşürüldüğü, bunun sonucu olarak ek davaya konu alacaklara ek dava tarihinden itibaren faiz yürütüleceği Yargıtay'ca benimsenmekte idi. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sadece ek dava yerine kısmi ıslah yolu saklı tutulan alacakları aynı davada isteme kolaylığı getirmiş olup, zamanaşımı, temerrüde düşürme gibi usul ve yasa hükümlerini değiştiriş değildir. Kısmen ıslahta, tamamen (kamilen) ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılmış bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmı ıslah, yapıldığı tarihten ileriye yönelik olarak hüküm ifade eder. Somut olayda, davacının dava dilekçesindeki müddeabihl aynı davada harcını yatırmak suretiyle kısmi ıslah yolu ile arttırdığı, harcın yatırıldığı tarihte arttırılan kalemler için temerrüt oluştuğu gözetilerek bu kalemler için 23.10.2001 tarihinden itibaren faize hükmeden yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan, başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,3.7.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.