 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/9-429
K: 2002/398
T: 15.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İTİRAZIN İPTALİ ( Sözleşmenin İhbar Tazminatına Hak Kazandıracak Şekilde Feshedilmiş Olup Olmadığının Taraflar Arasında Uyuşmazlık Konusunu Oluşturduğundan Yargılamayı Gerektirmesi )
- İCRA İNKAR TAZMİNATI ( İhbar Tazminatı - Alacağın Ne Kadar Olduğunun Yargılamayı Gerektirmesi Nedeniyle Likit Alacaktan Söz Edilememesi/Hükmedilememesi )
- LİKİT ALACAK ( Alacağın Ne Kadar Olduğunun Yargılamayı Gerektirmesi Nedeniyle Likit Alacaktan Söz Edilememesi-İcra İnkar Tazminatına Hükmedilememesi )
- İHBAR TAZMİNATI ( Alacağın Likit Olmayıp Yargılamayı Gerektirdiği - İcra İnkar Tazminatının Reddine Karar Verilmesi Gereği )
1475/m.13
2004/m.67
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.5.2001 gün ve 2000/1024 E- 2001/426 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 10.7.2001 gün ve 2001/9310-12450 sayılı ilamı ile (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Sözleşmenin ihbar tazminatına hak kazandıracak şekilde feshedilmiş olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusunu oluşturduğu için yargılamayı gerektirmektedir. Gerçekten mahkemece taraf delilleri toplanmış, yargılama yapıldıktan sonra davacının ihbar tazminatına hak kazandığını görülmüştür, bu da göstermektedir ki, alacak likit değildir. Böyle olunca icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, İ.İ.K.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı alacaklı işçi; ihbar tazminatı, alacağının tahsili için borçlu-davalı işveren aleyhine icra takibine girişerek, ilamsız takip talebinde bulunmuştur. Borçlu işveren ihbar tazminatı alacağından kaynaklanan borca karşı çıkarak itiraz etmiş, takip durmuştur.
Eldeki dava, alacaklı işçi tarafından itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.
Davalı işveren, iş aktinin 1475 sayılı yasa'nın 17/III.maddesi gereğince haklı olarak feshedildiğini,
davacının isteminin haksız olduğunu, icra inkar tazminatı istenemiyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, alacak likit ve itirazın haksız olması nedeniyle itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Davalı-borçlunun temyizi üzerine alacağın likit olmadığı, hesaplamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatı noktasından karar Özel Daire'ce bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel mahkemenin direnme kararının, Hukuk Genel Kurulu'nca Özel Daire bozma kararı aynen benimsenerek oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; alacak miktarlarının tesbitinin yargılamayı gerektirip gerektirmediği, takibe konu alacağın likit sayılıp sayılamıyacağı, borçlunun bir kısım alacaklara yaptığı itirazında haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67.maddesinin 2.fıkrası uyarınca borçlunun ilamsız takipte kendisine tebliğ olunan ödeme emrine itiraz etmiş olması ve alacaklının da itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurmadan mahkemede itirazın iptalini dava etmesi, bu davadan da haklı çıkması yasal şartının gerçekleşmesi gerekir. Bu tazminatın kanuna konulmasının ve daha sonra yapılan değişiklikle de arttırılmasının amacı borçlunun borcun miktarını bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda iken icrada ödeme emrindeki borcunu inkar etmesini önlemektir.
Kanunun lafzı ( sözü )ve ruhu birlikte gözönüne alındığında, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takip konusu alacağın mutlaka bir senede veya yazılı bir belgeye dayanmasında da zorunluluk bulunmamaktadır.
Böylece, mahkemeye başvuran ve itirazın haksızlığını ileri süren alacaklının bu talebinde haklı olduğuna, itirazın haksızlığına mahkemece karar verilmiş olması yeterli bir şarttır. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise ayrıca kötüniyeti aranacaktır. Takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya bilinebilir olması, hakimin takdirine bağlı olmaması da diğer bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Borçlunun böyle bir alacağa itirazı haksız sayılır. Alacağın miktarı ancak mahkemece takdir edilebilecek ise itiraz eden borçluya icra inkar tazminatı yüklenemez.
Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.1967 gün, 1966/4-1344 Esas, 1967/615 Karar sayılı ve 20.6.1980 gün, 1979/9-82 Esas, 1980/2073 Karar sayılı ,17.10.2001 gün E.2001/10-915, K.2001/739, 7.11.2001 gün ve 2001/19-1028 E. 766 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davacı alacaklı işçinin alacak isteminde haklı olduğu, olgusu karşısında borçlunun bu yöndeki itirazında haksız olduğu mahkemenin dairece de kabul edilen kararı ile kesinleşmiştir.
Bu durumda borçlu işverenin akdin haklı feshedildiği yönündeki itirazını kabule de olanak bulunmamaktadır. Zira, bu konu yoruma ve hakimin takdirine açık olmadığı gibi, hakimin takdiri ile belirlenebilecek bir husus ta değildir. Takibe konu alacakların borçlu tarafından bilindiği ve belirlenebilir olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Sonuç olarak takibe ve itiraza konu alacağın belirlenebilir bir alacak olup, borçlu itirazında haksız olduğundan buna dayanarak davacı işçi yararına bu alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmeden
yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup onanması gerekir. Aksi düşünce ile bozma yönünde oluşan çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
KARŞI OY YAZISI
İtirazın iptali davasının dayanağını teşkil eden ve icra takibinde yer alan talep ihbar tazminatı, alacağından oluşmaktadır. Davalı işverenin davacının kendi iş yerindeki hizmet süresini dikkate alarak davacının ne miktar alacak talep edebileceğini bilmesi veya 13.2.1967 gün ve 4-1344-615 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Kararında açıklandığı gibi kendisi tarafından tayin ve tahkik edilebilmesi mümkün bulunduğundan, likid ( liquide )alacak niteliğinde bulunan bu alacak için borçlunun haksız çıktığı miktar bakımından davacı işçi yararına İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle bunun aksine oluşan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.