Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/9-4
K : 2002/29
T : 30.1.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İTİRAZIN İPTALİ
  • İCRA İNKAR TAZMİNATI
ÖZET :  İtirazın iptali davasının yargılaması sonucunda;
takip talepnamesinde belirtilen, ihtarlardan farklı rakamlar
tespit edilmiş olması alacakların likit olmadığını
gösterdiğine göre; icra inkar tazminatı isteğinin midine
karar verilmesi gerekir.
(2004 s İİK.m.67)
(1475 s.İş.K.m.17/III)
 
Taraflar arasındaki "itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Bornova iş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.11.2000 gün ve 2-960 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 9.4.2001 gün ve 4400-5862 sayılı ilamı ile; (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunu gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı işveren icra takibine karşı somut itirazlarda bulunmuştur. Davacının açmış olduğu itirazın iptali ve icranın devamı isteğini içeren bu davanın yargılaması sonucunda takip talepnamesinde belirtilen, ihtarlardan daha az ve farklı rakamlar tespit edilmiş olması alacakların likit olmadığını bir başka anlatımla yargılamayı gerektirdiğini göstermektedir. Bu itibarla icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır...} gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.1.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, İİK.nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı alacaklı işçi; Toplu iş Sözleşmesi hükümlerinden kaynaklanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, ücret farkı, bayram ve tatil alacaklarının tahsili için. borçlu-davalı işveren aleyhine icra takibine girişerek, ilamsız takip talebinde bulunmuştur. Borçlu işveren kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer alacaklarından kaynaklanan borcun işyeri kayıtlarından tesbit edilen büyük bir bölümünü kabul edip, taksitle ödeme taahhüdünde bulunmuş, ancak geri kalan alacak miktarına ise, karşı çıkarak itiraz etmiş, takip itiraz edilen kısımlar yönünden durmuştur.
Eldeki dava, alacaklı işçi tarafından itiraz iptali ve icra tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.
Davalı işveren, iş aktinin 1475 sayılı Yasa'nın 17/111. maddesi gereğince haklı olarak feshedildiğini, fesihten önce işverenin Toplu iş Sözleşmesi tarafı olan işveren sendikası üyeliğinden ayrıldığını, bu nedenle alacak hesaplarında toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanamıyacağını, iş yeri kayıtlarına göre alacak miktarının tesbit edilip ödendiğini, davacının isteminin haksız olduğunu, icra inkar tazminatı istenemiyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş kıdem ve ihbar tazminatı faizi dışındaki alacakların iş yeri kayıtlarından tesbit edilebileceği, alacak likit ve itirazın haksız olması nedeniyle itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Davalı borçlunun temyizi üzerine alacağın likit olmadığı, hesaplamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra. inkar tazminatı noktasından karar Özel Daire'ce bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel mahkemenin direnme kararının, Hukuk Genel Kurulu'nca Özel Daire bozma kararı aynen benimsenerek oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; alacak miktarlarının tesbitinin yargılamayı gerektirip gerektirmediği, takibe konu alacağın likit sayılıp sayılamıyacağı, borçlunun bir kısım alacaklara yaptığı itirazında haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca borçlunun ilamsız takipte kendisine tebliğ olunan ödeme emrine itiraz etmiş olması ve alacaklınında itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurmadan mahkemede itirazın iptalini dava etmesi, bu davadan da hakli çıkması yasal şartının gerçekleşmesi gerekir. Bu tazminatın kanuna konulmasının ve daha sonra yapılan değişiklikle de arttırılmasının amacı borçlunun borcun miktarını bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda iken icrada ödeme emrindeki borcunu inkar etmesini önlemektedir.
Kanunun lafzı (sözü) ve ruhu birlikte gözönüne alındığında, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takip konusu alacağın mutlaka bir senede veya yazılı bir belgeye dayanmasında da zorunluluk bulunmamaktadır.
Böylece, mahkemeye başvuran ve itirazın haksızlığını ileri süren alacaklının bu talebinde haklı olduğuna, itirazın haksızlığına mahkemece karar verilmiş olması yeterli bir şarttır, itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise ayrıca kötüniyeti aranacaktır. Takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya bilinebilir olması, hakimin takdirine bağlı olmaması da diğer bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Borçlunun böyle bir alacağa itirazı haksız sayılır. Alacağın miktarı ancak mahkemece takdir edilebilecek ise itiraz eden borçluya icra inkar tazminatı yüklenemez.
Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.1967 gün, 1966/4-1344 Esas, 1967/615 Karar sayılı ve 20.6.1980 gün, 1979/9-82 Esas, 1980/2073 Karar sayılı, 17.10.2001 gün E.2001/10-915, K.2001/739, 7.11.2001 gün ve 2001/19-1028 E. 766 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay ela alındığında; davacı alacaklı işçinin iş aktinin haksız feshi nedeniyle fesih tarihinden önce imzalanan ve fesih tarihinde yürürlükte olan Toplu iş Sözleşmesi hükümlerine göre hesapladığı alacak isteminde haklı olduğu, işveren Toplu iş Sözleşmesi tarafı olan işveren sendikası üyeliğinden Toplu iş Sözleşmesinin imza tarihinden sonra ayrıldığı olgusu karşısında borçlunun bu yöndeki itirazında haksız olduğu mahkemenin dairece de kabul edilen kararı ile kesinleşmiştir.
Bu durumda borçlunun alacakların hesabında Toplu iş Sözleşmesi hükümlerinin uygulanamıyacağı yönündeki itirazını kabulünü de olanak bulunmamaktadır. Zira, bu konu yoruma ve hakimin takdirine açık olmadığı gibi, hakimin takdiri ile belirlenebilecek bir husus ta değildir. Takibe konu alacaklardan kıdem ve ihbar tazminatları alacaklarının borçlu tarafından bilindiği ve belirlenebilir olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Sonuç olarak takibe ve itiraza konu alacaklardan ihbar ve kıdem tazminatı alacakları belirlenebilir bir alacak olup, borçlu itirazında haksız olduğundan buna dayanarak davacı işçi yararına bu alacaklar yönünden icra inkar tazminatına hükmeden yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup onanması gerekir. Aksi düşünce ile bozma yönünde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
İtirazın iptali davasının dayanağını teşkil eden ve icra takibinde yer alan talepler kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, bayram ve resmi tatil ücreti alacağı kalemlerinden oluşmaktadır.
Davacı işçinin yukarda sayılan mali hakları davalı işveren ile davacının üyesi olduğu sendika arasında düzenlenmiş bulunan Toplu iş Sözleşmesi ile düzenlendiğine göre, davalı işverenin davacının kendi iş yerindeki hizmet süresini dikkate alarak davacının ne miktar alacak talep edebileceğini bilmesi veya 13.2.1967 gün ve 4-13-44-615 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında açıklandığı gibi kendisi tarafından tayin ve tahkik edilebilmesi mümkün bulunduğundan, likit (ligvide) alacak niteliğine bulunan bu alacak için borçlunun haksız çıktığı miktar bakımından davacı işçi yararına İİK.nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle bunun aksine oluşan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini