 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/9-371
K: 2002/343
T: 1.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.113
1475/m.14
Taraflar arasındaki "faiz alacağı " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.9.2001 gün ve 240-393 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 22.10.2001 gün ve 17011-16443 sayılı ilamı ile; ( ..Davacı işçi açtığı ilk dava ile faiz hakkını saklı tutarak kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur. Sonra kendisine icra marifetiyle hüküm altına alınan kıdem tazminatı ödenmiştir.
Davacı bu dava ile kıdem tazminatı için geçmiş günler faizi isteğinde bulunmaktadır. Mahkemece ödeme sırasında ihtirazi kayıtta bulunulmadığı için faiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
Borçlar Kanununun 113.maddesine göre evvelce işleyen faizleri talep hakkı açılan davada saklı tutulduğuna göre artık daha sonra ana alacağın ödenmesi sırasında tekrar saklı tutulmasına gerek yoktur. Davacı faiz konusundaki iradesini dava dilekçesinde kesin ve açık şekilde yansıtmıştır.... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tahsiline karar verilen kıdem tazminatı için önceki davada saklı tutulan geçmiş günler faizinin ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, açtığı ilk davada faiz hakkını saklı tutarak kıdem tazminatı isteğinde bulunduğunu, hüküm altına alınan kıdem tazminatının icra marifetiyle kendisine ödendiğini beyanla kıdem tazminatı için saklı tuttuğu geçmiş günler faizinin ödetilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemenin "faiz istemini içeren davadan önce asıl borcun davalı tarafından icra dosyasına ödenmesi sırasında davacının faiz hakkını saklı tutmadan asıl borcu tahsil ettiği, B.K.nun 113.maddesinde asıl borcun ödeme ve diğer bir suretle sona ermesi durumunda fer'i hakların dahi düşeceğinin hüküm altına alındığı, önceki dava dilekçesinde faiz hakkının saklı tutulmasının sonuca etkili olamıyacağı" gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar, yukarıda açıklanan nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.1989 gün, 1989/5-616 Esas, 676 Karar sayılı kararında da açıkca vurgulandığı gibi, kural olarak, ana alacakla birlikte ek haklar da sona erer. Ek haklar anlam bakımından bir ana hakkın varlığına ihtiyaç gösteren ve ancak ona bağlı olarak doğabilen haklardır. Faizler de bu ek haklar arasındadır.
Borçlar Kanununun "Borçların fer'ilerinin sükutu, ( eklentilerinin sona ermesi )başlığını taşıyan 113 ncü maddesinin birinci fıkrasında "ana borç ödeme veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i hakların dahi sakıt olacağı" ilke olarak hükme bağlanmış; ikinci fıkrasında ise bu ilkenin iki istisnasına yer verilmiştir.
Bu istisnalar, daha önce işlemiş faizleri isteme hakkının saklı bulunduğunun bildirilmiş olması veya durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
Somut olayda davacı, kıdem tazminatını henüz almadan dava açarak kıdem tazminatının ödetilmesi isteminde bulunmuş ve faiz hakkını saklı tuttuğunu açıkca belirtmiştir.
Bu olgu karşısında artık davacının faiz isteğini saklı tuttuğunun kabulü, halin icabına tamamen uygun olup, mahkemece işlemiş faiz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,1.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.