 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/8-170
K: 2002/213
T: 20.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çamlıyayla Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 5.10.2000 gün ve 1999/50 E. 2000/45 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.1.2001 gün ve 217-556 sayılı ilamı ile; (...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Öncelikle davacının listesini verdiği tanıkların, HUMK. 259. maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenmesi gerektiği halde, keşif yapılmamış, tanıklar duruşmada dinlenmiştir. Keza; davalılardan Abdulgaffar'a, hakkındaki dava nedeniyle, delili olup olmadığı sorulmamış ve delilleri toplanmamıştır, Bunun gibi davalılardan Teslime 23/12/1974 tarihli HUMK.nün 297. maddesine uygun olarak tanzim edilmiş senede dayandığı halde, senet mahalline uygulanmamış, muhtevası tartışılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez. Değinilen yönlerin nazara alınması, davalılar Teslime ve Abdulgaffar'ın delilerinin neler olduğunun sorulup tahkik edilmesi, ayrıca davalılardan Teslime'nin dayandığı 23/12/1974 tarihli senedin mahallinde taşınmaza uygulanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekir. Davacıların' temyiz itirazı bu bakımdan yerindedir....) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı Vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Davacı, 141 ada 103, 142 ada 89 ve 165 ada 35 sayılı parsellerin miras bırakan babalan M. Tıraş'dan intikal ettiğini, kadastro çalışmaları sırasında 103 nolu parselin davalı Teslime, 89 ve 35 parsellerin ise davalı Durmuş dışında diğer davalıların murisi Abdulgaffar adına tespitlerinin yapıldığını, böylece tapuların oluştuğunu, taksim yapılmadığını açıklayarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının miras payı (1/4) oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Teslime, harici satın almaya dayanarak davanın reddini savunmuştur. Yargılama oturumlarına katılan davalı Abdulgaffar mirasçıları da davanın reddini savunmuşlardır. Dava; miras payına yönelik tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kadastro tutanaklarının -edinme sebeplerine göre 141 ada 103 nolu parselin 23.12.1974 tarihli harici satın alma senedine dayanılarak Teslime adına, yine 142 ada 89 ve 165 ada 35 sayılı parsellerin murisi Mehmet'in satış sonucu bir kısım davalıların murisi Abdulgaffar adına tespitlerin yapıldığı, dosya kapsamına göre, davacının miras payını almadığı, taşınmazların iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu saptanmıştır.
Mahkemece mevcut delillerle ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Özel Daire bozma ilamında da açıklandığı üzere mahkemenin hükmü eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğu davanın, taşınmaz mülkiyeti ile ilgili olduğu,davalı Abdulgaffar mirasçılarına delil bildirme konusunda HUMK.nun 163. maddesi uyarınca 10 günlük kesin süre verilmesine karşılık, davacı ve davalı Teslimi'ye sadece "....süre verilmesine" şeklinde ara kararı alındığı,delil bildirme konusunda kesin süre life karşılaşmayan davacı ve davalı Teslime vekillerinin delil listesini ve tanıklarını bildirdikleri,teslime vekilinin, keşfin yapılmasına gerek olmadığı yönündeki mahkeme ara kararına karşı koyduğu gibi, keşfin yapılmasını taşınmazın değerinin tespitini ve eksik harcın tahsilini istediği görülmüştür.
Bu bakımdan keşfin yapılması ve davacı tanıklarının taşınmazın başında dinlenmesi yerine yargılama oturumunda dinlenmeleri HUMK.nun 259. maddesinin açık hükmüne aykırıdır. Öte yandan Teslime'nin bildirdiği tanıkların dinlenmelerine gerek olup olmadığı konusunda olumlu veya olumsuz bir «arar verilmediği gibi, mahkemenin murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığı yönündeki davacı iddiaları üzerinde de durmadığı anlaşılmıştır. Yargılama oturumunda dinlenen bir kısım davacı tanıkları, murisin savaşa katıldığını, ayrıca tren kazasında bir oğlunu kaybettiğini, ruhi durumunun ve akli melekelerinin yerinde olmadığını, kendisi ile alay edildiğini açıklamışlardır. Muris 1307 (1891) doğumlu olup 83 yaşında satış yaptığı anlaşılmaktadır.
Bu olgular karşısında mahkemece yapılacak iş; HUMK.nun 38, TMK.nun 9, 14, 15, 16. maddeleri ile 28.07.1941 gün 4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda muris M. Tıraş'ın 23.12.1974 tarihinde Teslime'ye satış yaptığı zaman hukuki ehliyetine sahip olup olmadığının saptanması ve sağlıklı çözüme ulaşılması için; murisin özellikle son zamanlarında yanında bulunan yakınları ile sağlığı konusunda bilgisi olanlar ve tedavi eden doktorlar var ise bunların bilgilerine başvurulmak suretiyle murisin; maddi olaylardan sayılan sağlığı, tutum ve davranışları, akli melekeleri, çevresi ile olan sosyal ilişkilerindeki davranışları ve hareket yeteneği gibi konularda gerekli bilginin toplanması, herhangi bir sağlık kuruluşunda tedavi görmüş ise, bu konudaki bilgi ve belgelerin o sağlık kuruluşlarından getirtilerek dosya arasına konulması, ondan sonra dosyanın tomarı ile birlikte Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesine gönderilerek anılan konuca gerekli raporun alınması, bu konudaki deliller için taraflara süre ve imkan tanınması, HUMK.nun 258-. maddesi uyarınca bildirilen taraf tanıkları davetiye ile çağrılarak aynı Kanunun 259. maddesi gereğince yapılacak keşifte taşınmazların başında dinlenmesi, Teslime'nin dayandığı 23.12.1974 tarihli harici satış senedinin keşifte taşınmaza uygulanması, kapsamının belirlenmesi, Adli Tıp Kurumundan gelecek rapor karşısında hukuki durumunun açıklığa kavuşturulması, ondan sonra toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle Özel Daire Bozma Kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.