Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/4-81
K : 2002/149
T : 6.3.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/3/2000 gün ve 1998/649 E., 2000/168 K. sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk . Dairesinin 4/12/2000 gün ve 2000/9136-10993 sayılı ilamı ile; (...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının temyizine gelince;
Dava, idari yargı kararlarının yerine getirilmemesinden kaynaklanan manevi tazminatın faiziyle birlikte ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem,olay tarihinde bakan görevini yürütenler yönünden kabul, personel daire başkanları,müsteşar ve müsteşar   yardımcıları yönünden ise reddedilmiş karar, davacı ile davalılardan bakan olan Fikri S... İstemihan T... ve Timuçin S... tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Personel Daire Başkanları, müsteşar yardımcıları ve müsteşarların, davacının idari yargı kararları üzerine döndüğü Van İl Kültür Müdürlüğünden başka yerlerde ve görevlerde görevlendirilmesi,böylelikle idari yargı kararlarının yerine getirilmemesi için yapılan işlemlerde imzaları ve katkıları bulunmaktadır. Şu durumda belirtilen davalılar da sorumludur.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı birleşen davada ilk dava ile birleşen dava tarihleri arasındaki işlemiş faizi ve tazminatlara da dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabul edilen kısmı için hükmedilen manevi tazminatlara ikinci davanın açıldığı tarihten itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş, birleşen davadaki ilk dava tarihinden faiz istemi konusunda olumlu olumsuz karar verilmemiştir. Bu yönde usul ve yasaya aykırı olduğundan aynı bir bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı ve bir kısım davalı vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,idari yargı kararlarının uygulanmaması nedenine dayanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, Van ili kültür müdürü olarak görev yapmakta iken üç kez müşterek kararname ile görevinden alındığını, Danıştay 5.Daire Başkanlığının kararıyla görevine döndüğünü; son olarak da Van İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini, bu işlemler nedeniyle son altı yıl içinde sürekli yer değiştirdiği için eşinin huzursuz olduğunu psikiyatri tedavisi gördüğünü; çocuklarının oku başarılarının olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek personel hareketleri onayı başlıklı yazılan düzenleyen eski ve yeni Personel Daire Başkanları Özdemir B...  ile Ali E...'in; Atama kararnamelerini yasal olmadığını bilerek parflayan personelden sorumlu Kültür Bakanlığı Müsteşar eski yardımcısı Nebahat T... ile müsteşar yeni yardımcısı Tevfik K...'nun; Personelce hazırlanan geçici görev onaylarını uygun görüş ile bakana sunan ve müşterek kararnamenin hazırlanmasından parafı bulunan eski müsteşar Emre Kongar ile yeni müsteşar Prof.Dr. Osman Tekin Aybas'ın; Kararnameye son imzalan atarak Başbakanlığa gönderen Kültür eski Bakanlar Fikri Sağlar ve Tumuçin Savaş'ın; yeni bakan İstemihan Talay'ın hukuk dışı davranışlarından dolayı uğradığı manevi zararın giderilmesi için 500.000.000 lira manevi tazminata mahkum edilmelerini istemiştir.
Davalılar, ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçeleriyle davanın reddini savunmuşlar dava; yerel mahkemece olay tarihinde bakan görevini yürütenler için kabul, Personel Daire Başkanları, Müsteşar yardımcıları ve müsteşarlar yönünden reddedilmiştir.
Anayasa'nın 2.maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti, Sosyal bir Hukuk Devleti'dir. Hukuk Devleti insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, bu hakları koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan Anayasa ve Hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yönetenlerin her türlü işlem ve eylemleri yargı denetimine tabi olan bir devlettir.
Gerçekte de bireylerin devlete karşı güven duyabilmeleri, maddi ve manevi varlıklarını serbestçe, korkusuzca geliştirebilmeleri, ancak hukuk güvenliğinin sağlandığı bir sistem içinde olanaklıdır. Şu durum karşısında Hukuk Devleti ilkelerinin yaşamda tutulması, amacının sağlanması için bağımsız yargı kararlarına uymak kaçınılmaz bir zorunluluktur. İşte bu nedenledir ki, yasa koyucu idarenin her türlü eylem ve işlemlerine yargı yolunu açık tutmuş, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu hükme bağlamıştır (Anayasa Md. 125, 138).
Ayrıca Anayasa'nın 138.maddesi hükmüne paralel olarak; 2577 sayılı idari yargılama Usulü Kanunu'nun 28.maddesinin 1.fıkrasıyla "...Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez..." 4.fıkrasında ise "mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabilir." şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Gerek öğretide, gerekse sapma göstermeyen yargısal içtihatlarda yargı kararlarını uygulamamanın, salt kişisel  kusuru  oluşturacağı benimsenmiştir.   Hemen   belirtelim  ki,  yürütmenin durdurulması kararları da nihai kararlar gibi bir mahkeme kararı olduğundan, yürütme ve idarenin uyma zorunluluğunda olduğu çok açıktır.
Öte yandan, idari yargı ve Danıştayca verilen yürütmenin durdurulması veya iptal kararlarının salt uygulanmaması, bu kararları uygulamayan kamu görevlilerinin, zararın gerçekleşmesi halinde tazminatla sorumlu tutulmasını gerektirici bir olgudur. Diğer anlatımla sorumluluk için idare, o zamanın (Kamu görevlisinin) ayrıca kin, garez, husumet ve benzeri duyguların etkisi altında hareket ettiklerinin araştırılmasına gerek yoktur. Salt yargı kararlarının yerine getirilmemesi sorumluluk için yeterli bir unsurdur (Bkz.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 22/10/1979 T, 7/2 sayılı karan).
Ayrıca yargı kararını uygulamamak, kamu görevlisinin, kişisel kusurunu oluşturduğundan başka, ceza hukuku bakımından da, TCK.nun 228.maddesinde açıklanan "Devlet memurlarından her kim bir şahıs veya memur hakkında memuriyetine ait vazifeyi suistimal ile kanun veya nizamın tayin ettiği ahvalden başka suretle keyfi bir muamele yapar veya yapılmasını emreder veya ettirirse cezalandırılır." Hükmünü ihlal eden suç niteliğinde olduğu ceza yargısı ile tesbit edilmiştir (Bkz.Yargıtay Caza Genel Kurulu'nun 05.05.1998 T. E. 98/14-MD.122.K.1998/167 sayılı kararı).
O halde, yargı kararını uygulamamak suçtur. Konusu suç teşkil eden bir emir, hiçbir surede yerine getirilemez. Yerine getiren kimse ise sorumluluktan kurtulamaz (Anayasa Md.137/2.).
Somut olayda davacının, davalıların görevli oldukları sırada birden fazla görev yerinin değiştirildiği, bu işlemlerin ayrı ayrı idari yargıda iptal edildiği, ardından idari yargı kararlarının uygulandığı; ancak, akabinde geçici görevlendirme işlemlerinin yapıldığı bu suretle davalıların imza ve katkılarıyla davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşılmıştır
Tüm anlatımlara göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararma uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı ve bir kısım davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 6/3/2002 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini