Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/4-608
K : 2002/643
T : 25.09.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
· TRAFİK KAYDININ İPTALİ VE TESCİLİ
· MK.931, SİCİLE İTİMAT PRENSİBİ
· EMİN SIFATIYLA ZİLYET
ÖZET : Davacı noterde yapılan satış sözleşmesi ile satın aldığı ve trafik kaydını üzerine almadığı aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğuna yargı kararıyla belirlendiği halde davalıya sözleşme ile yapılan satışın ve trafikte adına yapılan tescilin usulsüz olduğunu iddia ederek trafik kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir.
MK.931.maddesinde anılan sicile itimat prensibi trafik yasa ve yönetmeliğinde yer almadığından trafik sicilindeki kayıtlara güvenerek iyiniyetle hareket eden kişinin bu güveninin korunacağını söylemek olanaksızdır.
MK: 902/1. maddesine göre, yeniden şikayet olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir
Davaya konu olan olayda davacı aracı emin sıfatıyla zilyet olmayan kişiden MK. 902/2.maddesinde belirtilen yerlerden satın almadığından bu maddede belirtilen bedelin ödenmesi şartıyla iadenin gerçekleşmesi zorunluluğu yoktur. Mahkemenin trafik kaydının ve satışın iptaline ve tescil istemini kabulü usule ve yasaya uygundur.
 
Taraflar arasındaki "trafik kaydının iptali ve tescil " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çan Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.1.2001 gün ve 2000/407-2001/16 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1.11.2001 gün ve 2001/6034-10624 sayılı ilamı ile; (...Dava trafik kaydının davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece trafik kaydının ve satışın iptaline karar verilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı 13.1.1999 tarihinde noterde yapılan satış sözleşmesi ile satın aldığı ve trafik kaydını
üzerine almadığı aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun yargı kararı ile belirlendiği -halde davalıya 31.8.1999.tarihli sözleşme ile satıldığını ve trafikte adına tescil edildiğini ve yapılan bu ikinci satışın usulsüz olduğunu iddia ederek trafik kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir.
Davalı cevabında aracı ruhsat sahibinden vekili aracılığıyla usulüne uygun olarak noterde yapılan-sözleşme ile satın aldığını ve trafik kaydına güvenerek satın aldığından iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, her iki tarafın da araç üzerinde hakkı bulunduğundan önce tarihli olana öncelik verilmesi gerektiği gerekçesiyle aracın davalı olan trafik kaydının ve satışının iptaline karar verilmiştir.
MK.nun 902/2.cümlesinde "taşınır malın acık artırmadan veya pazardan veya ona benzer eşya satan bir satıcıdan alınmış olması halinde iyiniyetle hareket eden ilk ve sonraki satın alanlar hakkında açılacak istihkak davası ancak bir satış bedelinin geri verilmesi koşulu ile açılabilir" denilmektedir.
Davaya konu aracı davalı galeriden ve trafik kaydında malik olarak görünen şahıstan usulüne uygun olarak satın almıştır. Şu durumda davalı iyiniyetlidir.
Davacı ancak Medeni Kanunun 902. maddesinin yukarıda anılan hükmü gereğince bedelini ödemek suretiyle aracın kendisine verilmesini isteyebilecektir.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, trafik kaydının iptali, davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
Davacı Kalender Baydı dava dilekçesinde davaya konu aracı 13.1.1999 tarihinde noterden kafi satış senedi ile kayıt maliki Mustafa K...'dan satın aldığını; ancak, noterce bu satışın trafik siciline bildirilmediğini, satmak için bıraktığı galerici Cengiz Kayhan'ın aracı haricen Turan Ş...'a sattığını, dava konusu aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespiti için adı geçen kişi aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesine "açtığı 2000/480 Esas, 563 Karar sayılı davanın kabul edildiğini, bu arada kayıt maliki Mustafa K...'nın vekili Şevki Ören vasıtasıyla aracın davalı Bayram Ali B...'a 31.8.1999 tarihinde noterden sattığını ve satış işleminin trafiğe işlendiğini; ikinci kez yapılan bu satışın iptaliyle aracın trafikte, adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Bayram Ali B..., galeride bulunan davaya konu otomobili kayıt malikinin vekili Şevki
Ö... aracılığıyla   noterden  31.8.1999  tarihinde  kati  satış  sözleşmesiyle  satın  aldığını, satın  alma tarihinden   itibaren   elinde   bulundurduğunu,   2918  Sayılı   Karayolları  Trafik  Kanununun   20.maddesi, uyarınca satış işleminin geçerli olduğunu, davanın reddini   savunmuştur.
Yerel mahkemece, her iki tarafın da 2918 Sayılı Kanunda öngörülen usule uygun biçimde aracı satın aldıkları, araç üzerinde haklarının söz konusu olduğu, hakların çatışması durumunda önceki tarihli. hakka değer verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Menkuller (taşınırlar) Medeni Kanunun 686.maddesinde "Bir yerden diğer yere nakledilebilen eşya ile gayrimenkul mülkiyetine dahil olmayan ve temellüke salih bulunan tabii kuvvetler" olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan bir yerden diğer bir yere bağımsız olarak taşınabilen her türlü maddi eşya (örneğin otomobil, çanta, koltuk, sandalye, buğday, arpa vs.) satımı taşınır satımı niteliğinde olduğu gibi, taşınmaz mülkiyetine dahil olmayan ve temellüke (mülk edinmeye) elverişli bulunan elektrik, su, havagazı, doğalgaz, elektrik gibi tabii kuvvetlerin satımı da taşınır satımı niteliğindedir.
Bu bakımdan taşınır (menkul) satımını "taşınmaz (gayrimenkul) olmayan her şeyin satımıdır" seklinde tanımlamak daha isabetli olur.
Taşınır satımının geçerliği, kural olarak biçim koşuluna bağlanmış değildir. Ne var ki, kimi özel yasalarla taşınır satımı için geçerlik koşulu öngörülmüştür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 21.-5.1997 tarih, 4267 sayı ile değişik 20/d maddesine göre, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri; aracın motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığına dair belgenin ibrazı halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılır.
Bu satış, noterlerce tescil belgesine tarih konularak ve tasdik edilmek suretiyle işlenir. Ayrıca, tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemleri noterler tarafından siciline işlenmek üzere işlemin tamamlanmasını müteakip en geç onbeş işgünü içinde ilgili tescil kuruluşu ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirilir.
Uygulamada da Yargıtay (13.Hukuk Dairesi 22.1.1987 tarih 6269E, 219K; 15.Hukuk Dairesi 17.3.1985 tarih 2242E, 1067K; 4.11.1986 tarih 3651E, 3635 K; 4.11.1986 tarih 3575E, 3629K) tescilli taşıt araçlarının satışlarının noterlikçe (resmi şekilde) yapılmadıkça geçerli olmayacağını apaçık kabul etmiştir.
Medeni Kanunun 901.maddesi (Yeni Kanun 988.maddesi) "Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur" hükmünü öngörmektedir.
Somut olayda 13.1.1999 tarihli kati satış senedinde davaya konu araç mülkiyetinin ve zilyedliği'nin davacıya devredildiği açıklanmıştır. Yukarda anlatıldığı gibi davacıya ait araç galeride bulunduğu sırada dava dışı galeri sahibi Cengiz K... tarafından 3.şahıs Turan Ş...'a haricen satılmış ve davacı aracın mülkiyet hakkının kendisine ait olduğunu kanıtlamak üzere Turan Ş...'ı hasım göstererek dava açmış ve yapılan yargılama sonunda aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğu kesinleşen mahkeme ilamıyla sabit olmuştur. Bu mahkeme kararı, aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğuna dair güçlü bir delildir. Böylece aracın, mülkiyetinin ve zilyedliğinin davacıda bulunduğu kesinleşen mahkeme kararı ve HUMK.nun 288.maddesinde yazılı kati satış senedi gibi yazılı delillerle belirlenmiş olup davalı tarafından anılan
yasanın 290.maddesi uyarınca, aynı mahiyette yazılı bir delil getirilmediğinden zilyetliğin dava dışı ilk malik Mustafa K...'da kaldığı ileri sürülemez. Olayın özelliği itibariyle bu husus Mustafa K...'nın emin sıfatıyla zilyed olup olmadığı sorununa açıklık getirmektedir. Her ne kadar davalı, davaya konu aracı noterde düzenlenen senetle satın ve teslim almış ise de, .bu satışı yapanın (vekalet veren Mustafa K...'nın) artık emin sıfatıyla zilyed olmadığı saptanmıştır. Bu durumda davalının aracı emin sıfatıyla zilyedden aldığı kabul edilemez.
Dava dışı kayıt maliki Mustafa Kaya dava konusu aracı yukarda anlatıldığı gibi kati satış senediyle davacı Kalender B...'ya satmış ve zilyedliğini devretmiştir. Satış işlemi noter tarafından trafik siciline bildirilmediği için aracın sicil kaydı Mustafa K.. adına kalmış, Mustafa haksız şekilde aracı davalı Bayram Ali'ye noterden satmıştır. Doğru bir sonuca varılabilmesi için 2918 Sayılı Yasanın 19 ve Yönetmeliğin 28.maddesinde anılan Trafik Sicilinin fonksiyonunun ne olduğunun da incelenmesi gerekir.
Şöyle ki; Hukukî sebebi bulunmayan yada geçerli olmayan bir kayda (Yolsuz tescil) dayanarak hak iktisap eden iyiniyetli kişinin bu iktisabının korunduğu hallerde sicile güvenden söz edilir. Buna sicile güven ilkesi denir. Bu ilke, tapu sicili anlamında geçerlidir. Medeni Kanunun 931. maddesine göre "Tapu" " sicilindeki kayda hüsnüniyetle, istinat ederek mülkiyet veya diğer bir aynî hakkı iktisap eden kimsenin bu iktisabı muteber olur". Acaba aynı ilke, trafik sicili bakımından da kabul edilmiş midir?
Trafik Yasa ve Yönetmeliğinde Medeni Kanunda yazıldığı şekilde "Sicile İtimat" şeklinde bir madde yer almamıştır. Buna göre, trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden iyiniyetli kişinin hak iktisap etmesi hususunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu itibarla trafik sicilindeki kayıtlara güvenerek iyiniyetle hareket eden kişinin bu güveninin korunacağını, mevcut yasal düzenleme karşısında söylemek olanağı bulunmamaktadır.  
Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, 3. şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 902/1. maddesi bu hususta gayet açıktır:
"Yedinden sirkat olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir."
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır.Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; Malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden 3. şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmektedir.
Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli 3. şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır; Böyle hallerde, iyiniyetli 3. şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. (Medeni Kanunun 902/2. maddesi)
Davaya konu olayda, davalı aracı, aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın almamıştır. Galeriye getirilen aracı, galeride çalışan vekil Hüseyin G... aracılığıyla, emin sıfatıyla zilyed olmayan ilk kayıt maliki Mustafa K...'dan satın almıştır. Bu nedenle galerici satım akdinin tarafı değildir. Davalının aracı yukarda izah edildiği gibi aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın alması söz konusu olmadığına göre davacının davalıya araç bedelini ödemesi gerekmemektedir.
Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.  
SONUÇ: Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25.9.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini