 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/4-480
K: 2002/519
T: 12.6.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.47,49
743/m.24
2709/m.28
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.12.2000 gün ve 412 E. 761 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10.7.2001 gün ve 3590 E. 7437 K. sayılı ilamı ile; ( ...Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı, S... Gazetesinde kendisi hakkında yayımlanan haberin gerçek olmadığını, Erol E. ile çıkar ilişkisi içinde bulunduğu imajı verilerek kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, "E.'e tahliye pahalıya patladı" başlıklı yayında davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu benimsenerek istem kısmen kabul edilmiştir. Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın28.maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün özel hukuk alanındaki sınırlaması, MK 24 ve BK 49.maddeleridir. Basının haber verme görevini yerine getirirken kullanacağı bu hakkın özel hukuk alanındaki sınırı; gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kuralları ile belirlenmiştir. Haber verme hakkı bu sınırlar içinde kullanıldığı sürece hukuka uygundur. Bu unsurlardan biri olan gerçeklik; verilen habere ya da anlatılmak istenen amaca uygun yapılması durumunda varlığı kabul edilmelidir. Diğer bir anlatımla gerçeklik, haberin ve bir olaya dayanan eleştiride yayının dayandığı olayın varlığının gerçek olması, gerçeğe uygun olmasıdır. Burada aranan gerçeklik ise somut gerçeklik olmayıp haberin verildiği andaki beliriş biçimine, görünürdeki gerçeğe uygunluktur. Yayının, ancak olayın maddi gerçekliği saptandıktan sonra verilebileceği kabul edilecek olursa, haber verme hakkı sınırlandırılmış olur. Çünkü maddi gerçeğin ortaya çıkarılması zaman alır. Gazeteci, maddi gerçeği araştırmak ve ortaya çıkarmak göreviyle yükümlü değildir.
Somut olayda, davacının askeri mahkemeye verdiği savunmalarında, Erol E.'i askerlikten kurtarmak için sahte rapor vermek suçundan sanık Dr.Armağan Ö.'i yargıladığını, kendisinin bu davadan uzaklaştırılmak istendiğini ileri sürdüğü, davacının Dr.Armağan Ö.'den para istediği iddiasıyla açılan kamu davasında bu suça teşebbüsten verilen cezanın Askeri Yargıtay'ca eylemin rüşvet suçuna konu olacağı gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Olayın gelişen bu durumu yukarıda anılan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı sonucuna varılmaktadır.Yerel mahkemece, anılan yön gözetilerek, istemin tümden reddine karar verilmek gerekirken kısmen de olsa manevi tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Asıl davada davalı olarak B... Yayıncılık A.Ş. Dinç B., Semra U., Tülay A., İsmail E. haklarındaki dava reddedilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Birleştirilen davada ise davalı olarak B... Yayıncılık A.Ş. Semra U., İsmail E. gösterilmiş ve bu davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur. Ancak, maddi hata sonucu direnme kararında kesinleşmiş bulunan asıl davanın davalıları Semra U., Tülay A. da davalı olarak gösterilmişlerdir. Bu kişiler birleştirilen davanın davalısı olmadıklarından ve asıl davada haklarında kurulan hüküm kesinleştiğinden direnme kararı başlığının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Nitekim direnme kararının temyiz eden Avukat Müjdat Gültekin temyiz dilekçesinde sadece B... Yayıncılık A.Ş. Semra U., İsmail E. bakımından temyiz talebinde bulunulmuştur. Belirtilen durum maddi hataya ilişkin olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 12.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.