 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/4-469
K : 2002/593
T: 10.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK DAVASI
- HAKSIZ EYLEM ZARARI
· ÖZET: Dava dışı şirkete, kredi riskini karşılamayacak düzeyde teminat karşılığında kredi kullandırma, zamanında takibe geçmeyerek idare zararına yol açılması nedeni ile zararın sorumlularından tazmini davasıdır.
- Kredinin amacına uygun kullanılmadığı, açık olarak anlaşıltığı halde fon yönetiminin oluşturan davalılar, krediden doğan alacağın geri alınmasını sağlayıcı önlem alınmıştır.
Yasadan kaynaklanan kamu yetkisi içinde bu yetkinin doğal sonucu olarak sorumlulukta bulunur. Kamu
Yetkisinin kullanılması durumunda meydana gelecek zarardan, bu yetkiyi özensiz kullanan sorumludur.
Yetkinin kullanılması bir zamana yol açarsa, bu yetkiyi kullanan kamu görevlisi açık düzenleme bulunmasa dahi sorumlu tutulur.
Yönetmelik gereğince kredinin veriliş amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını izlemek, denetlemek, gerektiğinde önlem alınmasını sağlamak davalıların görevi gereğidir.
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 6.Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 10.10.2000 gün ve 1998/666 E. 2000/502 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 24.5.2001 gün 2001/4680 E. 2001/5442 K. sayılı ilamıyla; (...Dava, haksız eylem sonucu uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulu bulunan Madencilik Fonu Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri olan davalıların, dava dışı bir şirkete kredi riskini karşılamayacak düzeyde teminat karşılığında ve bir defada kredi kullandırdıklarını, zamanında yasal takibe geçmeyerek idare zararına yol açtıklarını belirterek, uğranılan zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar ise istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece istem reddedilmiştir. Davacı, tarafından temyiz edilen karar Dairemizce; "Yerel mahkemece davalıların ceza ; mahkemesinde beraat etmiş, bulunmalarına dayanılarak dava reddedilmiştir. Oysa ceza mahkemesinde davalıların usulsüz kredi vermiş bulunmaları olgusu ve sonraki olaylara dayanılmıştır. Davada ise kredinin izlenip geri alınmasında geç kalınması da temel alınmıştır. Gerçi, ceza mahkemesinde geç kalınma olayı gerekçede soyut olarak belirtilmişse de, dayanakları somut olarak gösterilmediğinden BK'nun 53. maddesine göre karar bağlayıcı nitelikte sayılmaz. Geç kalınma yolundaki iddianın denetime elverişli biçimde açıklanıp gerekçelendirilmeden salt ceza mahkemesindeki karara yollama yapılıp davanın reddedilmiş olması bozma nedenidir."gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Yerel mahkemece bozmaya uyulmuş, bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alınmış, alınan raporlarda davalıların görevlerini yasa ve yönetmeliğe uygun olarak yerine getirdikleri, zarardan sorumlu olmadıklarının belirtildiği, kredinin açıldığı tarihte yürürlükte bulunan fon yönetmeliğine göre kredinin açılmasının teminata bağlandığı, kullanılmasında mevcut yönetmeliğe aykırılık bulunmadığı, kredinin yasal yollardan tahsiline geçilmesinde alacağın sübutuna, zamanaşımına uğramasına sebebiyet vermedikleri ve aylarla ifade edilebilecek, fon yönetiminin yasal yetkisi dahilindeki incelemeler nedeniyle kısa bir süre gecikilmiş ise de bu gecikmenin, kredi, tediye, takip ve tahsil hususlarında uzman bilirkişilerden kurulmuş olan Etibank'ın Fon Yönetmeliği ve protokol hükümlerine göre alacağın muaccel hale getirilip fon idaresinden yasal takip onayı talep edilmemesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, öte yandan kredi borcunun tahsil edilmemesi ve faizin sürekli artması ile takibe birkaç ay geç başlanılması arasında bir illiyet bağı bulunduğunun kanıtlanmaması, ayrıca ceza mahkemesince alınan raporda kredinin takibe intikali ile ilgili işlemlerin yönetmelik hükümleri gereğince Etibank tarafından yerine getirileceği, bu konuda davalıların Banka zararından sorumlu olmadıkları belirtildiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu edilen olayda, 31.7.1989 günü Madencilik Fonu Başkanlığına başvuran dava dışı şirket, iki aşamada tamamlanacak entegre altın arama projesinin birinci aşama yatırımı için ihtiyaç duyulan 9.150.000.000 lira tutarında kredi sağlanmasını istemiştir.
Başkan Ertuğrul B..., üyeler Yüksel Ö..., Özer Ö... ve Güven M... 'nun katılımı ile 17.11.1989 tarihinde toplanan Fon Yönetim Kurulunca, 7.927.000.000 lira tutarındaki kredinin kullandırılması, kredi verilmesi ve tahsilinin Etibank tarafından Madencilik Fonu Kredi Yönetmeliğinin 6. maddesine göre yürütülmesi kararlaştırılmış, 20.6.1989 gününde Madencilik Fon İdaresi Başkanlığına ve Etibank'a kredi işlemlerinin ivedilikle yerine getirilmesi talimatı verilmiş, 5.12.1989 gününde Ertuğrul B..., Yüksel Ö..., Özer Ö... ve Güven M...'dan oluşan Fon Yönetim Kurulu, gösterilen ipotek bedelini yeteli bulmuş ve fon adına ipotek konularak kredinin kullandırılması için Etibank'a talimat vermiştir. İpotek kurulması işlemini tamamlayan Etibank, itfa tablosu hazırlayarak 7.927.000.000 lira tutarındaki teşvik, tevsii ve yenileştirme kredisini bir defada kullandırmıştır.
Etibank Maden Kredi Komitesi tarafından düzenlenen 24.7.1990 tarihli 1. izleme raporunda, kredi verilen proje kapsamında cevherin 5 nolu damardan alınması gerekirken başka bir damarda sondaj ve galeri çalışması yapıldığı, çalışmaların maden aramaya dönük olduğu ve maden üretimiyle ilgili proje bulunmadığı, cevher üretimi ve fabrika için projede öngörülen makine ve teçhizat alımının gerçekleştirilmediği, şirketin kredi konusu projeyi gerçekleştirme konusunda gerekli gayreti göstermediği, projenin düşük seviyede gerçekleştiği belirlenmiş ve rapor 25.7.1990 gününde Madencilik Fon İdaresi Başkanlığına iletilmiştir. Ayrıca, Fon İdaresi Başkanlığınca M. Azmi Ayhan ve üç üyeden oluşturulan kurulun 9.10.1990 günlü izleme raporunun sonuç bölümünde; şirket tarafından yapılan çalışmaların daha çok maden aranması, rezerv ve terörünün belirlenmesine yönelik olduğunun görüldüğü, sunulan projenin oldukça değişmiş bulunduğu, projenin maden bölümü yatırımı kapsamında, sondaj ve etüt arama yatırımları dışında başkaca bir yatırıma rastlanmadığı, cevherin yüksek oranda arsenik içermesi ve diğer metaiurjik problemler nedeniyle planlanan bu üretim metodunun kesinleşmediği, projenin fabrika bölümü yatırım kapsamında, 1.392.000.000 lira gider gösterildiği halde yalnızca fabrika ve cevher stok sahası yerinin tesviyesinin yapıldığı ve bunun için gösterilen 4.884.000.000 lira harcamanın yapılan işle mütenasip bulunmadığı,. 1990 yılı-Nisan ayında tamamlanması öngörülen projenin şirket yetkililerinin ifadesinin aksine 7-8 aydan daha fazla uzayacağı kanısına varıldığı, önceki yıllarda yapılmış olan yatırım hızının 1990 yılında yavaşladığının izlendiği belirlenmiştir. Ancak bu raporlar Fon Yönetim Kuruluna ulaştırılmamış, Fon Yönetim Kurulu da kredinin nasıl kullanıldığını sormamıştır.
Etibank tarafından şirkete gönderilen 6.12.1990 tarihli yazı ile borç faizinin ilk taksitinin ödeme günü olan 8.12.1990 tarihinde ödenmesinin istenildiği, şirketin ödemenin bir yıl ertelenerek krediye dönüştürülmesi isteminin uygun görülmediği belirtilerek, on gün içinde taksit ödenmediği takdirde borcun tümünün muaccel hale geleceğinin bildirildiği, ancak şirketin çeşitli nedenler ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçındığı, 25.5.1990 tarihinde Fon İdaresi Başkanlığı, 11.6.1990 tarihinde Etibank tarafından 8.6.1990 günlü faiz borcunun ödenmesinin şirkete bildirildiği, ancak şirket tarafından bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Etibank Maden Kredi Komitesi tarafından düzenlenen 28.1.1991 tarihli 2. izleme raporunda, krediye esas projenin ortadan kalktığı ve bu durumda kredi ile ilgili olarak yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği belirtilerek, rapor 31.1.1991 tarihinde Fon İdaresi Başkanlığına gönderilmiştir. Bunun üzerine Fon İdaresi Başkanlığı da gelişmeleri özetlediği 13.3.1991 günlü yazı ile; kredinin projeye uygun olarak kullanılmadığının ve kredi koşullarına uyulmadığının belirlendiğini, ortaya çıkan bakır nedeniyle projenin büyütülmesi ile ilgili şirketin yazılı ve sözlü beyanlarını doğrulayacak ve inanılacak geçerli belge bulunmadığını, faiz alacağının krediye dönüştürülmesinin veya ertelenmesi isteminin kredi yönetmeliğine göre uygun olmadığını, şirketin sürekli yazışmalar yaparak üç aydan fazla zaman geçirdiğini ve böylelikle zaman kazanmaya çalıştığını, Kredi Yönetmeliğine göre borç veya faiz taksitlerinden ikisinin ödenmemesi durumunda borcun tümünün muaccel hale geleceğini, bu durumda ne yapılması gerektiğini Fon Yönetim Kurulu Başkanlığından sormuştur. Ertuğrul B..., Güven M..., Özer Ö..., M. Azmi A... ve Atıl K...'dan oluşan Fon Yönetim Kurulu 13.3.1991 tarihli toplantısında, kullandırılan kredinin son durumu hakkında, Etibank Kredi Komitesi ile de temas kurularak, bu konudaki önerilerini sunmaları için Yönetim Kurulu Üyesi Özer Ölçer ile Fon İdaresi Başkanı M. Azmi Ayhan'ı görevlendirmiştir. Kredinin amacına uygun kullanılmadığı, böylece açık biçimde ortaya çıktığı halde Fon Yönetim Kurulunu oluşturan davalılar, krediden doğan alacağın geri alınmasını sağlayıcı önlem almamışlardır.
Fon Yönetim Kurulu 8.7.1991 günü toplanarak; birinci yıl faizi ile ikinci yıl ilk altı aylık faizin ödenmeyerek sözleşme şartlarına uyulmadığı belirlendiğinden kredi borcunun tamamına kredinin verildiği tarihten itibaren o yıl için uygulanan en yüksek ticari kredi faizi yürütülerek geri alınması için Etibank'a talimat yazılmasına karar verilmiş; 14.10. 1991 günlü toplantıda da şirketin ödemeden kaçındığı ve izleme raporlarından şirketin yürüttüğü çalışmaların yeterli olmadığı, projeye uyulmadığı, kredi konusu
projenin uygulanmasından vazgeçildiğinin belirlendiği, hazırlanan yeni projenin kabul edilemeyeceği, proje kapsamında yapılan tüm harcamanın 627.400.437 lira olarak gerçekleştiği, şirketin gereksiz yazışmalarla zaman kazanma yoluna gittiği anlaşıldığından normal yollarla tahsil edilemeyen 20.852.964.375 lira fon alacağının faiz ve vergileri ile birlikte alınması amacıyla kanuni takibe geçilmesi için Etibank'a talimat yazılması kararlaştırılmıştır.
Bundan sonra şirket hakkında, asıl kredi miktarı yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile faiz alacağı yönünden de ilamsız icra takibi yoluyla tahsil yoluna başvurulduğu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibin henüz sonuçlanmadığı, ilamsız icra takibinde ise 120.099.000.000. liraya ulaşan faiz alacağı nedeniyle 17.6.1998 gününde şirket hakkında borç ödemeden aciz belgesi düzenlendiği, böylece kredi ile faizinin geri dönmediği anlaşılmaktadır.
3213 sayılı Maden Yasasının Tanımlar7 başlıklı 3. maddesinde, Madencilik Fonu, madencilik faaliyetlerinde istikrarı sağlamak ve desteklemek amacı ile teşekkül ettirilmiş fon olarak tanımlanmış; aynı yasanın 'Madencilik Fonu' başlıklı 34. maddesinde de; madencilik, arama, teknolojik araştırma, geliştirme, proje, tesis, altyapı, üretim ve dışsatım finansman kredileri olarak kullanılmak üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nezdinde Madencilik Fonu adı ile bir fon kurulduğu, fon gelirleri ile denetiminin nasıl yapılacağı açıklandıktan sonra, fonla ilgili hususların Yönetmelikte belirtileceği düzenlenmiş; anılan madde uyarınca kurulan ve Madencilik Fonu'nda toplanan kaynakların Maden Yasasının Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 56. maddesi gereğince kredi olarak kullandırılması ve buna ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla Madencilik Fonu Kredi Yönetmeliği hazırlanmıştır. Anılan Yönetmeliğin 9. maddesinde, kredi tahsislerinin Fon Yönetim Kurulunca kararlaştırılacağı, her üç ayda bir verilen kredilerin durumu hakkında banka tarafından Fon İdaresine, Fon İdaresi tarafından da Fon Yönetim Kuruluna bilgi verileceği, Fon Yönetim Kurulunun kendi arasından seçeceği bir üyeye kredilerin banka işlemlerini denetleme yetkisi verebileceği; Yönetmeliğin 10. maddesinde, verilen kredinin projeye uygun olarak kullanılmadığı ve kredi şartlarına uyulmadığı tespit edildiği takdirde bankanın alacağı muaccel hale getirerek kredinin tahsili için Fon İdaresinin de onayını alarak kanuni takibe geçeceği, kredi borçlarının tamamının banka tarafından geri alınacağı hükme bağlanmıştır.
Yasadan kaynaklanan kamu yetkisi içinde bu yetkinin doğal sonucu olarak sorumluluk da bulunur. Diğer bir anlatımla, sorumluluk gerektirmeyen yetkiden söz edilemez. Kamu yetkisinin kullanılması durumunda, meydana gelecek zarardan, bu yetkiyi özensiz kullanan sorumludur. Yetkinin kullanılması bir zarara yol açarsa, yetkiyi kullanan kamu görevlisi, açık bir düzenleme bulunmasa dahi sorumlu tutulur. 3213 sayılı Maden Yasasının 34. maddesine göre kurulmuş bir fonun yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olan davalıların, kamu yetkisi kullandıkları, anılan yasaya dayanılarak çıkartılan Madencilik Fonu Kredi Yönetmeliğinin 9. maddesi gereğince kredi tahsislerinde tek yetkili oldukları anlaşılmaktadır. Yönetmelik gereğince, kredinin veriliş amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını izlemek, denetlemek, gerektiğinde önlem alınmasını sağlamak davalıların da görevi gereğidir. Kredinin veriliş amacına uygun kullanılmadığı 13.3.1991 günlü toplantıda anlaşıldığı halde kanuni takip yoluna giderek alacağın tahsilini sağlayamayan davalıların kredinin izlenmesinde ve geri alınmasında sorumluluklarının bulunmadığı düşünülemez. Fon kaynağını kredi olarak kullandırmada yetkili bulunan davalıların kullandırdıkları kredilerin izlenmesinde, projesine uygun kullanılıp kullanılmadığının, kredi koşullarına uyulup uyulmadığının denetlenmesinde ve veriliş amacına uygun olarak kullanılmadığı anlaşılan kredinin geri alınması için gereken önlemlerin alınmasında özensiz davrandıkları anlaşılmaktadır.
Şu durumda, kredinin teminatını teşkil eden ipoteğin paraya çevrilip çevrilmediği, teminatın ne kadarının karşılandığı incelenmeli, zararın tümünün karşılanıp karşılanmadığı araştırılmalı, zararın karşılanmayan bölümü bulunduğunun anlaşılması durumunda, karşılanmayan zarardan davalıların sorumluluğu yönünde hüküm kurulmalıdır. Yerel mahkemece anılan yön gözetilmeden, somut olaya uymayan bilirkişi görüşüne göre istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre/usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 10.7.2002 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.