 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/4-350
K: 2002/354
T: 01.05.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· MEN-İ MÜDAHALE DAVASI
· YAYIM HAKKI
ÖZET: Kazı, sondaj ve araştırmalarda meydana çıkacak olan varlıkların yayım hakkı, kazı sahibine tanınmış bir haktır. İncelenen tabletlerin, davacının emeği ile elde ettiği tabletlerle bir bütün oluşturup oluşturmadığı, oluşturuyor ise bunların davalı tarafından incelenmesinin haksız rekabet teşkil edip etmediği hususu, Arkeoloji uzmanı bilirkişiden alınacak rapor ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.
(2863 s. KTVK. m. 43)
(6762 s. TTK. m. 58/c)
(1086 s. HUMK. m. 275)
Taraflar arasındaki "meni müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Asliye Otuzikinci Hukuk Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.6.2000 gün ve 1999/269 E.2000/365 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.6.2001 gün ve 5589-6626 sayılı ilamı ile; (...Dava, yayın hakkı davacıya ait olan 16 adet Hitit tabletlerinin, davalı tarafından Hitite and Hurian Cunciform Tablets From Ortaköy (Çorum), Central Turkey" isimli kitapta yayınlanması nedeniyle uğranılan zararların ödettirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat istemi kanıtlanamadığından reddedilmiş, manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiş; karar tarafların temyizi üzerine davacı yararına maddi tazminatın verilmesi ve hükmedilen manevi tazminatın az olduğu nedenlerinden dolayı bozulmuştur.
Davalı Ahmet'in karar düzeltme isteği üzerine dosya yeniden incelenmiştir.
Taraflar, arkeoloji alanında uzman olan bilim adamı konumundadır. Davacıya 1988/1989 yılında Ortaköy Hitit tabletleri hakkında kazı ve çalışma yapması için izin verilmiştir. Bu kazı ve araştırma dışında olan ve zaman zaman köylüler tarafından bulunan 16 parça eser bedelleri karşılığında müzeye alınmıştır. İşte bu parçalar üzerinde çalışma yapması için davalıya 30.7.1992 tara-hinde izin verilmiştir. Bu izin daha sonra 16.7.1997 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından iptal edilmiş ise de, bu kararın davalıya hangi tarihte bildirildiği sunulan kanıtlardan ve dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Yine davaya konu edilen kitabın baskısı 1998 olarak yazılmakta ise de, önsözü 21 Kasım 1996 tarihini taşımakta olup, iptal izninden önceye ait olduğu görülmektedir. Şu durumda, davalının izinsiz ve hukuka aykırı davrandığından söz edilemez. Topluma ait bir kültür eserinin, davacının yaptığı çalışmanın bir bölümünü de oluştursa, onun tarafından bulunanların dışında kalan parçaları oluşturması itibariyle davacının sanatsal değerlerine saldırı teşkil etmez. Bu bakımdan davanın tümden reddi gerekeceği nedeniyle kararın bozulması gerek maddi tazminatın da verilmesi ve gerekse manevi tazminatın az olduğu gerekçesi ile davacı yararına bozulmuş olduğundan davalı Ahmet'in karar düzeltme istemi HUMK.nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli davacı yararına olan bozma kararı kaldırılmalı, gösterilen nedenlerle karar davalı yararına bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Taraf vekilleri
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacının, Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ile 1988-1989 yıllarında Çorum, Ortaköy Ağıl önü ve çevresinde ekibiyle yüzey araştırmaları yaptığı, bilimsel araştırmalar sonucunda yörede Tülüce Höyük, Ağıl önü ve Tepeler arası yerleşim yerleri, Asar, incesi, Karahacip Köyleri ve Güneydoğu tepesi gibi yerlerin koruma altına alınması ve bu bölgenin Hititlerin bir eyalet merkezi olması ihtimali bulunduğuna dair bulgular elde ettiği, bunun üzerine davacı Doç. Dr. (sonradan Prof. olan) Aygül'e Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 27.7.1990 gün 4903 sayılı yazısı ile adı geçenin başkanlığında Arkeolojik kazılar yapması konusunda izin verildiği, daha sonra da Bakanlar Kurulunun 24.8.1992 gün ve 1992/3409 sayılı Kararnamesi ile Arkeolojik kazı yapılması hususunda davacının yetkilendirdiği, bu cümleden olarak Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 16.9.1992 gün ve 06371 sayılı yazıları ile kendisine sondaj ve kazı ruhsatnamesi verildiği, davacının 1990 yılından itibaren bütün bu Arkeolojik kazı ve Kurtarma Kazılarında elde edilen belge, bilgi ve eserlerin yayın hakkının davacıya verildiği, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 28.3.1991 gün 2167 sayılı yazısından anlaşılmaktadır.
Yukarıda anlatıldığı gibi 1988 ve 1989 yıllarında arkeolojik yüzey araştırmaları sonucunda yörede Hititlere ait yerleşim bölgelerinin tespiti üzerine davacı başkanlığındaki heyetle arkeolojik kazı aşamasına geçilmiş 9.8.1990 tarihinde ilçe merkezinde yapılan duyuru ile yöre sakinlerine, kendilerinde bulunan eksi eser niteliğindeki bulguların veya tarlalarından çıkardıkları malzemeleri müzeye getirmeleri ve bunların satın alınacağı hususu duyurulmuş bu cümleden olarak aynı yörede oturan Mustafa, Çorum ili, Ortaköy ilçesi Tepelerarası mevkiinde bulduğu 14 adet Hititlere ait Çivi yazılı tabletleri 9.8.1990 ile 25.9.1990 tarihleri arasında Çorum müzesine getirmiş ve bu tabletler Müze Müdürlüğünce satın alınmıştır. Ayrıca 18.7.1990 tarihinde izzet isimli kişi tarafından Hititlere ait iki eser müzeye getirilmiş ve satın alma yolu ile müze envanterine dahil edilmiştir.
Davacı Başkanlığında yapılan kazı çalışmaları sonucunda toplam 1313 adet çivi yazılı tablet bulunmuş ve bunlar da müzeye intikal etmiştir.
Davalı Prof. Dr. Ahmet 27.7.1992 günlü dilekçesi ile Çorum müzesinde bulunan çivi yazılı tabletler üzerinde inceleme ve yayın yapmak üzere izin istemiş, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 28.7.1992 gün ve 5073 sayılı yazısı ile "Müze tarafından satın alma yoluyla intikal eden çivi yazılı tabletler üzerinde inceleme ve yayın yapmak" üzere davalıya izin verilmiş ve davalı bu izin üzerine müzedeki tabletleri inceleyip "Hittite And Hurrian Cuneiform Tablets From Ortaköy (Çorum) Central Türkey" 1998 isimli kitapta bu tabletleri incelemiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 43. maddesinde kazı, sondaj ve araştırmalarda meydana çıkacak olan varlıkların yayım hakkının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Hükümleri gereğince kazı, sondaj ve araştırma izni alan heyet ve bunlar adına kazı ve sondaj ve araştırmayı fiilen idare edenlere ait olduğu, her kazı dönemi sonunda kazı dönemine ait bilimsel raporlarını Kültür ve Turizm Bakanlığına verecekleri hükme bağlandığından davacının çalışma dönemi içinde kendisi yanında iki danışman profesörün yer almasına ilişkin idare işleminin iptali davacı tarafından istenmesi üzerine Ankara 7. idare Mahkemesinin 26.5.1992 gün E:1991/837, K:1992/494 sayılı kararı ile davacı haklı görülerek idarenin işleminin iptaline karar verilmiştir.
Diğer taraftan davacının başvurusu üzerine davalıya verilen yayın izni Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 16.7.1997 gün 05809 sayılı yazıları ile iptal edilmiş ve bu iptal yazısından davalının haberi olmadığı hususu davalı ve vekili tarafından yargılama aşamasında ileri sürülmemiştir.
Yukarıdan beri anlatılanları özetlemek gerekirse davacı, yetkili organlarca verilen izin üzerine kazılardan çıkan eserler ile onlarla bir bütün teşkil eden aynı kazı yerinden vatandaşlar tarafından çıkarılıp ilan üzerine Çorum Müze Müdürlüğüne satılan tüm eserler hakkındaki yayın yapma hakkının münhasıran kendisine ait olduğunu, aynı bilim dalında çalışan davalının bilmesine rağmen davalının haksız bir davranışla bir kısım eserlerin resim ve krokilerini yayınlamak suretiyle haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek davalının haksız rekabetinin menine TTK. 58/c maddesi uyarınca kitabın toplatılmasını maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ise, bu araştırmaların davacının tekelinde olmadığını kendisinin verilen izin uyarınca daha önce Müze Müdürlüğünce satın alınan tabletler üzerinde yayın yaptığını ortada haksız rekabetin şartlarının bulunmadığını savunmuştur.
Öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlıkta yasal düzenlemenin ne olduğu sorununu incelemek gerekir. 5846 sayılı Yasada eser tarif edilmiştir. Buna göre "sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerinin" eser olduğu belirtilmiş, konumuzla ilgili olarak işlenme eser olarak da, diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsullerini işlenme eser olarak saymış, eser sahibi olarak da bu eserleri meydana getiren gerçek kişinin eser sahibi olduğunu belirtmiştir. Davacının 5846 sayılı Yasa uyarınca kazılardan çıkarılan eserin sahibi olmadığı açıktır. Ancak 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 43. maddesi uyarınca kazı heyetinin başkanı olarak kazı, sondaj ve araştırmalarda meydana çıkacak olan varlıkların yayım hakkının davacıya ait olduğu sabittir.
Burada aydınlatılması gereken diğer bir husus da davanın sabit olması halinde uyuşmazlığa hangi hukuksal kuralların uygulanacağı sorunudur. Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku'nun konusu eser sahibinin korunması iken, haksız rekabet hukukunun konusu dürüstlük ilkesine aykırı yöntem ve uygulamalara karşı emek ilkesi uyarınca, emeğin korunmasıdır. Burada haksız rekabet hükümleri ikincil değil doğrudan doğruya uygulanabilir hükümler olarak gözönünde bulundurulur ve uygulanır. Davacı yukarıda açıklanan kazılardan elde edilen tabletlerin eser sahibi değildir. Ancak yaptığı kazılardan elde ettiği bilimsel buluşlara dayanarak yayın yaparak bir eser yaratmayı düşünmüştür.
Nitekim davacı kendisine verilen yayın yapma izni nedeniyle bilimsel bulgularını Çorum - Ortaköy 1990 yılı kazısı, 1991 yılı Anadolu Medeniyetleri Müzesi Konferansı ayrı basımı makalesi, Çağlar Boyunca Anadolu'da Yerleşim ve Konut Uluslararası Sempozyumu 5-7 Haziran 1996, Ortaköy'ün Hitit Çağındaki adı Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1995, XIV. Kazı Sonuçları Toplantısı II, 25-29 Mayıs 1992 Ankara, Ayrı Basım, 1990 yılı Çorum Ortaköy kazı çalışmaları, VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 1989 yılı Çorum ili Yüzey Araştırmaları Ankara, 28 Mayıs -1 Haziran 1990, VII. Araştırma Sonuçları Toplantısı ayrı basım 1990 yılı Çorum ili yüzey araştırmalar Antalya 18-23 Mayıs 1989, III. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri - Çorum 16-22 Eylül 1996 - Ortaköy - Sapunuwa Tabletlerinin Tarihlendirilmesi Ankara 1998.
Görüldüğü gibi davacı 1988 yılında başladığı çalışmalarını bilimsel olarak yayınlarda açıklamış bu çalışmalarından dolayı Eskiçağ Dilleri ve Kültür Bölümü Başkanlığınca "Bilim Teşvik ödülüne" aday gösterilmiştir. Adı geçen yıllar boyu kazının külfetine katlanmış, emeğine karşılık kazıda çıkan eserlerin resimlerini almak, bunlar hakkında yayın yapmak hakkı sahibine tanınmış bir haktır. Davalı.da davacı gibi aynı bilim dalında isim yapmış kişidir.
Davalı, Çorum yöresinde araştırma ve Arkeoloji kazı yapma, bunlara ilişkin yayın yapma hakkının davacıya ait olduğunu bilen veya en azından bilebilecek durumdadır. O halde bu yöredeki kazılardan davacının emeği ile elde ettiği verileri herkes bilimsel olarak inceleyerek yayın yapabilir şeklindeki savunması geçerli bulunmamıştır.
Burada mahkemece üzerinde durulmayan bir hususun da açıklanması gerekir. Davalı savunmalarında incelediği tabletlerin davacı tarafından kazı sonucunda elde edilen tabletlerle bir bütün oluşturmadığını, kazıdan önce vatandaşlar tarafından bulunup müzeye satılan tabletler olduğunu ileri sürmüştür. Kültür Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin 7.6.1997 gün 3250 sayılı yazısında davacı tarafından kazılardan çıkarılan tabletler ile müze tarafından satın alınan ve davalı tarafından incelenen tabletlerin bir bütün oluşturduğu görüşü dile getirilmiş ve bu görüş doğrultusunda davalıya verilen tabletleri inceleme izni iptal edilmiştir. Bu konu mahkeme tarafından incelenmemiştir.
Hakim tarafında bilinemeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurulacağı HUMK.nun 275. maddesinde açıklanmıştır. Hakim ilk önce taraflara bilirkişi seçmek için imkan vermeden kendiliğinden bilirkişi seçemez. Taraflara bilirkişi seçmek için imkan verildiği halde, taraflar bilirkişi seçiminde anlaşamazlarsa bilirkişi hakim tarafından kendiliğinden (resen) seçilir. Mahkeme 9.2.2000 tarihli celsede taraflara imkan vermeden resen 3 kişilik bilirkişinin seçilmesine karar vermiş ancak ara kararından dönülmeden resen bir bilirkişi seçilerek inceleme yaptırılmıştır.
Bilindiği gibi Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve Vazifelerine Dair 5805 sayılı Kanunun 1 ve 5. maddelerine göre, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Eski Eserler ve Anıtlar Konusunda (HUMK. 276/II) anlamında resmi bilirkişi idi. 5805 sayılı Yasa 21.7.1983 gün ve 2863 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmış olup, 2863 sayılı Yasa ile resmi bilirkişilik kaldırılmış ise de eski eserler konusunun uzmanlık gerektiren bir konu olduğu belirgindir. Bu nedenle mahkemece seçilen bilirkişinin Arkeoloji uzmanı olmadığı anlaşıldığından verdiği rapor hükme dayanak yapılamaz.
O halde mahkemece yapılacak iş, Üniversitelerin Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümünden Hititoloji konusunda uzman iki öğretim üyesi ile yine Üniversitelerin Kara Ticaret Hukuku Kürsüsünden seçilecek toplam 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davacının yukarıda anılan yüzeysel araştırma ve Arkeolojik kazılarla ilgili yayınları da dikkate alınarak, kazı aşamasında vatandaşlar tarafından getirilip müzeye satılan ve davalı tarafından incelenip yayına konu edilen 16 Hitit tableti ile, davacının kazı sonucunda çıkardığı ve müze envanterine giren 1313 adet hitit tabletleri incelenip karşılaştırılarak bunların davacı tarafından çıkarılan Hitit Tabletleri ile benzerlikleri, ayrılıkları sonuç olarak davalının incelediği Hitit Tabletleri ile davacının başkanlığında çıkarılan tabletlerin bir bütün oluşturup oluşturmadığının, bütünlük oluşturması durumunda davacının emeği ile elde ettiği tabletlerin yayın hakkının davalı tarafından yetkili organca verilen iznin kaldırılmasına karşın bu tabletleri inceleme konusu yapmasının dürüstlük ilkesine aykırı olup olmadığının başka bir anlatımla davalı eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun ilmi verileri içeren rapor alınması, bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu gerekçelerle direnme kararının bozulması gerekir.
Sonuç: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 1.5.2002 gününde bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.