Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/2-189
K : 2002/201
T : 20.03.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki "evlatlık ilişkisinin kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya Ereğlisi Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 04.07.2000 gün ve 57-28 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.01.2001 gün ve 2000/14749-2001/1467 sayılı ilamı ile, (...Davalının Levent isimli şahısla kaçtığı bu kişi ile yaptığı düğüne davacıları çağırmadığı gibi bastırdığı düğün davetiyesine doğal aile ismini kullandığı, gibi davacıların evinin Güzergah üzerinde olmamasına rağmen düğün alayını davacıların ev etrafında dolaştırdığı anlaşılmaktadır. Bunun kasti ve davacılara nispet edip onları rencide etmesi amacıyla yapıldığının kabulü gerekmekte olup Medeni Kanunun 457/2, 458 maddeleri koşulları oluşmakla davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin evlat edindikleri davalıya bir evlat için yapılması gereken her şey yapıp , lise eğitimini de tamamlattırdıklarını, ancak davalının bir evlada yakışır davranışlar göstermeyip, hep başına buyruk hareket ederek müvekkillerinin sözlerini dinlemediğini, sürekli aşağılayıp siz benim hiçbir şeyim olamazsınız gibi ithamlarda bulunduğunu; davalının en son Aralık 1999 da müvekkillerinden İmiş' in evde olmadığı bir sırada diğer müvekkili Abdullah'ın üzerinden kapıyı kilitleyerek evdeki elektrik süpürgesi, oturma odası takımı, yatak odası takımı, fiskos masası gibi bir takım eşyaları da çalarak Haluk isimli bir şahısla kaçtığını, bu durumun müvekkillerini toplumda rencide eden bir evlattan beklenmeyecek bir davranış olduğunu, bu olaydan sonra davalının öz anne ve babasının davacılara hakaretler yağdırarak davalının da yalancılar, kötü insanlar diyerek davacılar hakkında dedikodu çıkardığını, bu arada davacılara mallarınız Özlem' e kalacak eğer malları kaçırırsanız evinizi başınıza yıkarız şeklinde sürekli tehdit telefonları geldiğini, evi Aralık 1999 da terk eden davalının o günden bugüne davacıları hiç arayıp sormadığını, ziyaretlerine gelmediğini, bu arada birlikte kaçtığı Haluk isimli şahısla evlenme hazırlığı yapan davalının müvekkillerine düğün davetiyesi vermediği gibi kendisi ve davacıların müşterek soyadını düğün davetiyesine yazdırmayıp, öz anne babasının soyadını yazdırdığını, bu durumda davalının davacılara hiçbir şekilde sahip çıkmadığını ve onlara saygı göstermediğini, davalının bu davranışının yıllarca kendisine bakıp büyüten müvekkillerinin on.urunu zedelediğini, kalplerini kırdığını, oysa bir anne babanın düğün davetiyesinde soyadlarını görmek ve evlatlarının düğününde bulunmalarının onların en doğal hakkı ve örf adetlerin gereği olduğunu, davacıların kendilerini dışlayan onlara sahip çıkmayan düğününe davet etmeyen ve hatta soyadlarını bile kullanmak istemeyen davalı ile evlatlık ilişkilerini sürdürmelerinin mümkün olmadığını, evlat edinme sözleşmesinin iptali ile davalının davacıların evlatlığından çıkarılmasını istemiştir.
Davalı ; davacı anne ve babasının kendisine karşı açtıkları davanın haksız olduğunu, davacılardan İmiş' in gerçekte halası olduğunu, 9 yaşından beri kendisini yanlarına alıp, bir evlat gibi muamele görüp onları da gerçek ana baba gibi sevdiğini, 15 yaşına geldiğinde 1994 yılında kendisini resmen evlat edindiklerini, davacılara gerçek bir evlat gibi davrandığını, saygı duyduğunu şimdiye kadar hiçbir saygısızlığı ve kötü davranışı olmadığını, hastalandıklarında onlara baktığını, babası Abdullah 1997 yılında trafik kazası geçirdiğinde 9 ay boyunca yatağa mahkum olduğu için baktığını, ev işlerini yaptığını, annesi İmiş' in asabi mizaçlı olduğu için dışarı çıkmasına ve arkadaşları ile görüşmesine izin vermediğini, ancak onları ana baba olarak bildiğinden herşeye katlandığını, davacıların kendisine karşı böyle bir dava açmalarının asıl sebebinin kendisinin onların istediği insanla evlenmeyi reddetmesi ve kendi istediği insanla evlenmesi olduğunu, onların kendisini malları yabancıya gitmesin diye aynı zamanda süt kardeşi olan amcasının oğlu ile evlendirmeye kalktıklarını, kendisinin bunu doğru bulmadığı için kabul etmediğini, daha sonra şimdiki eşi Haluk'un ailesinin kendisini istemeye geldiklerini, kendisinin anne ve babasına bu kişiyi istediğini söylediğini, onların bunu kabul etmediğini, bu konuda ısrar edince de aralarında her ailede olabilecek tartışmaların olduğunu, dava dilekçesinde Aralık 1999 da bazı eşyaları çalarak babasının üstüne kapıyı kilitlediği iddiasının doğru olmadığını, o gün annesinin köye gittiğini babası ile evde yalnız olduklarını, Ramazan ayı olduğu için babasının kendisinin teravih namazına gideceğini düşünerek "giderken kapıyı kilitle,ben yatacağım. Bir şey olursa bende anahtar var" dediğini kendisinin de evde kendisine ait olan birkaç giysi ile kendi yaptığı birkaç parça danteli ve kendisine çeyiz olarak alınmış elektrik süpürgesini aldığını, babasının isteği doğrultusunda kapıyı arkadan kilitleyip dışarı çıktığını, yatak odası takımı oturma odası takımı gibi şeyleri çalmadığını, böyle bir şey olsa babasının haberi olacağını, iftira olduğunu, onların istediği insanla evlenmediği için kendisine kırgın oldukların bunları da onun için söylediklerini, düğün davetiyesinde onların ismini yazmadığının doğru olduğunu, zira davacı İmiş' in görümcesinin evine telefon ederek "biz onun yüzünü bir daha görmek istemiyoruz. O bir or....dur. dava açıp onu evlatlıktan reddedeceğim" diye hakaretler ettiğini, bunun üzerine kendisinin de daha önce verdiği davacıların ismi bulunan davetiyeyi iptal ederek kendi anne ve babasının ismin yazdırdığını, korktuğu için tekrar evlerine gidemediğini, annesi çok sinirli bir insan olduğundan kendisin dövmesinden korktuğunu, aracılarla ellerini öpmek barışmak istediğini bildirdiğini, kendisine gelen haberin ise sadece hakaretler olduğunu, onları hala anne baba bilip saygı duyduğunu, barışmak istediğini, her evlat ile anne baba arasında bu tür anlaşmazlıklar olabileceğini, reşit bir insan olarak istediği insanla evlenme hakkının olduğunu, bunun için kendisini evlatlıktan reddetmelerinin anlamsı; olduğunu, malları bölünmesin diye sevmediği ve süt kardeşi olan bir insanla evlenmek zorunda bırakılması nedeniyle onların rızası olmayan birisi ile evlendiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Yeminli olarak dinlenen tanık beyanlarından evlatlık ilişkisini sona erdirmeyi gerektirecek muhik bir sebep olmadığı, davalının davacılara karşı evlatlık ilişkisini sona erdirmeyi gerektiren bir davranışının tespit edilemediği, açılan davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Özel Dairece; "Davalının Levent isimli şahısla kaçtığı bu kişi ile yaptığı düğüne davacılar çağırmadığı gibi bastırdığı düğün davetiyesine doğal aile ismini kullandığı, gibi davacıların evinin Güzergah üzerinde olmamasına rağmen düğün alayını davacıların evi etrafında dolaştırdığı anlaşılmaktadır. Bunun kasti ve davacılara nispet edip onları rencide etmek amacıyla yapıldığının kabulü gerekmekte olup Medeni Kanunun 457/2, 458 maddeleri koşulları oluşmakla davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekilince temyiz edilmektedir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 258. maddesine dayanılarak açılmış evlatlık sözleşmesinin iptali isteğine ilişkindir.
Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki; Evlatlık ilişkisi tarafların rızası ile kaldırılabileceği gibi, muhik sebeplere dayanılarak evlatlığın , mirastan mahrumiyete yol açacak bir halin varlığı halinde de evlat edinenin talepleri üzerine hakim tarafından da kaldırılabilir.
Bu husus 743 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 258. maddesinde aynen; "Evlatlık mukavelesi hakkındaki kaidelere riayet şartıyla, evlatlık rabıtası, iki tarafın rızasıyla her zaman kaldırılabilir. Evlatlık rabıtası,muhik sebeplere istinat halinde evlatlığın ve mirasından mahrum bırakacak bir hal hüdusunda evlatlık edinen kimsenin talebi üzerine, hakim tarafından dahi refedilir.
Refi, evlatlık rabıtasının istikbale ait bütün hükümlerini izale eder ve kafidir." Şeklinde ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere yasanın evlat edinenin talebinin kabulü için aradığı koşul; evlat edinenin evlatlığını mirasından mahrum bırakacak bir halin varlığıdır. Bunun ölçüsü ise yine MK. nün
maddesinde "ağır bir cürümün ikası" ya da "vazifelerini ifada büyük bir kusurun varlığı" olarak belirtilmiştir.
Nitekim, 743 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Miras hakkından ıskat sebeplerini düzenleyen 457: maddesinde; "Aşağıdaki hallerde mahfuz hisseli mirasçılar, murisin ölüme bağlı tasarrufu ile mirastan iskat edilebilir: 1- Murisine veya yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm ika ederse., 2 - Murisine veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifeleri ifada büyük bir kusur irtikap eylerse." Denilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; gerek davacıların gerek davalının tanıklarının beyanlarından davacılar ile davalı arasında evlenme çağı çelene kadar herhangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı, davalının davacılara bir evlat gibi davranıp, saygı ve sevgi gösterdiği, tarafların karşılıklı birbirlerine iyi bakıp gözettikleri, uyuşmazlığın davalının evlenme çağına gelmesi ile ortaya çıktığı, ham davalının hem de davacılardan İmiş'in yakınları olan tanıklar tarafından da; İmiş'in davalıyı akrabaları " olan ve onun istemediği bir şahısla evlendirmek istediği, davalının ise halen evli olduğu Haluk isimli şahısla evlenmek istediğini davacılara bildirdiği, hatta bu şahsın ailesinin resmen davalıyı istemelerine karşın davacıların bunu kabul etmedikleri, kendi istedikleri kişi ile evlenmesi konusunda baskı yaptıkları, ona karşı normal olmayan davranışlar içine girdikleri, hatta aynı zamanda halası olan İmiş'in davalıya şiddet kullandığı, sert mizaçlı olduğu, bunun üzerine davalının evden kendisine ait giysi ve elişi eşyalarla kendisine çeyiz olarak alınan elektrik süpürgesini alarak ayrıldığı, evlenmek istediği şahsın evine gittiği, davacıların davalıyı evdeki tüm eşyaları çalmakla suçladıkları, davalının buna karşın davacılara herhangi bir saygısızlığının, kötü bir söz ya da davranışının bulunmadığı, arada çıkan anlaşmazlık döneminde dahi tutumunda değişiklik olmadığı, önce davacıların isimlerini düğün davetiyesine yazdırmak istediği ancak gerek davacıların gerek evlendiği eşinin buna yanaşmadığı, düğün konvoyunun davacıların evinin yanından geçtiği, tanıklarca birbirini tamamlar ve doğrular şekilde ifade edilmiştir.
Daha açık ifade etmek gerekirse; Davacılardan İmiş davalının aynı zamanda halası olup, davalının davacılara saygısız, sevgisiz olduğuna dair tek bir beyan bulunmamaktadır. Tersine tüm tanıklar davalının davacıları anne baba gibi sayıp sevdiğini onlara baktığını beyan etmişlerdir. Evlenme cağına gelen ve reşit olan davalının istediği kişiyle evlenme isteğine karşı çıkan ve kendi istedikleri şahısla evlendirme çabasında olan davacıların aradaki ilişkide uyuşmazlık çıkmasına kendilerinin neden oldukları, davalıyı tüm evin eşyalarını çalmakla suçladıkları, oysa davalının aldığı eşyaların sadece şahsi taşınabilir eşyaları olduğunun tanıklarca da ifade edildiği, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdükleri kendilerine davalı ve onun ailesi tarafından hakaret ve tehditlerde bulunulduğu iddialarının bizzat davacı tanıklarınca dahi doğrulanmadığı, davalının davacılarla barışma kendini affettirme girişimlerinin de sonuçsuz kaldığı, ayrıca davalının düğün davetiyesine önce davacıların isimlerini yazdırmak istediği, daha sonra yazmamış olmasında ise davacıların uzlaşmaz tutumlarının etken olduğu, düğün konvoyunun davacılara ait evin yanından geçirilmesinin bu evin aynı zamanda davalının da evi olması karşısında yadırganacak bir yönünün bulunmadığı, tüm açıklanan hususların yasanın aradığı anlamda evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, davalı evlatlığın kendisini evlatlık olarak alan davacılara ağır bir cürüm ika etmesi söz konusu olmadığı gibi davacılara karşı ağır bir kusurunun da söz konusu olmadığı, dolayısıyla davada MK.258 ve 457,458 maddelerinin şartlarının bulunmadığı, anlaşılmıştır. O halde , davada MK. nün 258 ve 457 maddeleri koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddine ilişkin direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20.03.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Bankalar hukuku] go to this web-site 
  • 17.06.2025 10:32
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini