 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/21-807
K : 2002/837
T : 23.10.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Uyuşmazlık, iş kazası sonucu ölen sigortalının ana ve babası olan davacılara gelir bağlanması gerektiğinin tesbitine ve bu konudaki kurum sataşmasının giderilmesine ilişkindir. Davanın yasal dayanağı olan iş kazası sonucu ölen sigortalının 606 sayılı yasanın 24 ve 69 maddesine göre anne ve babasına gelir bağlanması için anılan kişilerin geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığının kanıtlanması gerekir. Sigortalı tarafından sürekli düzenli ve günlük gereksinimlerini karşılayacak önemde yardımda bulunması ana ve babanında bu yardıma gereksinimleri olması gerekirken davacı anne ve baba Bağ-Kur'dan emekli aylığı aldıkları gibi kendilerine ait bir işleri ve evleri vardır. Bu durumda davacı ana ve babanın geçiminin sağlığında sigortalı tarafından karşılandığının kabulü mümkün değildir.
Taraflar arasındaki "tesbit ve iptal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İş Mc-skemesince davanın kabulüne dair verilen 31.01.2002 gün ve 2000/437 E-kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Zl.Hukuk Dairesinin 17.04.2002 gün ve 2002/1893-3400 sayılı ilamı ile; (...Uyuşmazlık, iş kazası sonucu ölen sigortalının ana ve babası olan davacılara gelir bağlanması gerektiğinin tesbitine ve bu konudaki Kurum sataşmasının giderilmesine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 24.maddesidir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yanlış değerlendirme sonucu varılan sonuç doğru görülmemiştir.
Gerçekten 506 sayılı Yasa'nın 24.maddesi hükmü uyarınca, iş kazası sonucu ölen, sigortalının anne ve babasına gelir bağlanması için anılan kişilerin geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığının kanıtlanması gerekir. Sigortalının sağlığında anne ve babasının geçimlerinin sağlandığının kabulü için sigortalının onlara sürekli, düzenli ve günlük gereksinimlerini karşılayacak önemde yardımda bulunması, ana ve babanın da durumları bakımından sigortalının bu yardımına gereksinimleri olması gerekir.
Somut olayda; sigortalının babası davacı Temel Zeybek Bağ-Kur'dan 77.055.561.TL. annesi davacı Pembe Zeybek 92.737.738 TL. (19.1.2001 tarihi itibariyle) emekli aylığı almaktadırlar. Davacı baba mülkiyeti kendisine ait evde oturmaktadır. Ayrıca bir işyeride vardır. Ölen sigortalı ise sara hastası olup kendisinin bakıma gereksinimi vardır.
Hal böyle olunca, davacı ana ve babanın geçiminin sağlığında sigortalı tarafından karşılandığının kabulü mümkün değildir.
Bu durumda davanın reddi gerekirken Bağ-Kur'dan alınan aylıkların yetersiz olduğu
nedeniyle kabule karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya
yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 506 sayılı Yasa'nın 69.ncu maddesine dayalı olarak açılan kurumdan aylık almakta iken ölen sigortalının ana ve babasına ölüm aylığı bağlanması isteğine ilişkin olup, davanın kabulüne dair mahkemenin verdiği karar yukarıda açıklanan nedenle Özel Daire'ce bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 69 ncu maddesi olduğu halde Yüksek Özel Daire'nin davanın, iş kazası sonucu ölen sigortalının ana ve babasına gelir bağlanmasını düzenleyen aynı yasanın 24 ncü maddesine dayandığını bozma kararında belirtmiş olması maddi hatadan kaynaklandığından sonuca etkili görülmemiştir.
Zira, her iki maddede, sigortalının ana ve babasına gelir veya aylık bağlanabilmesi için ortak şart, ana ve babanın geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığının kanıtlenmasıdır. Sigortalının sağlığında ana ve babasının geçimlerini sağladığının kabulü için sigortalının onlara sürekli, düzenli ve günlük gereksinimlerini karşılayacak önemde yardımda bulunması, ana ve babanın da durumları bakımından sigortalının bu yardımına gereksinimleri olması gerekir.
Somut olayca; davacılar her biri ayrı ayrı Bağ-Kur'dan emekli aylığı almakta olup, mülkiyeti davacı babaya ait evde oturmaktadırlar. Ayrıca davacı babanın bir işyeri bulunmaktadır. Ölen sigortalı ise sara hastası olup kendisinin bakıma gereksinimi vsrdır. Bu durumda, davacıların geçimlerinin ölen sigortalı tarafından karşılandığının kabulü mümkün olmadığından bu yönlere değinen ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.