Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/21-806
K : 2002/877
T : 06.11.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • KARAR DÜZELTME İSTEMİ
  • İŞ MAHKEMESİ KARARLARINA KARŞI KARAR DÜZELTME İSTEMİ
  • MADDİ HATA
  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATIN HESAPLANMASINDA HATA
818 s.BK/43,44
5521 s. İşMahK/8
 
Taraflar arasındaki "maddi-manevi tazminat" davasından dolayı yapı inil yargılama sonunda; Ankara 5. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabul-kısmen reddine dair verilen 28.12.2001 gün ve 2001/695-1647 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 29.4.2002 gün ve 2002/2483-3655 Karar sayılı ilamıyla onanmış, davalı vekilinin maddi hata yapıldığı gerekçesiyle kararın düzeltilmesini istemesi üzerine karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 4.6.2002 gün ve 2002/4936-5329 K, sayılı ilamıyla (... Davalı tarafından verilen ve dairemizin 29.4.2002 gün 2002/2483 Esas, 2002/3655 Karar sayılı onama kararında açık maddi hata olduğundan bahisle davalının karar düzeltme isteği incelendi.
İş Mahkemelerince verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki, Yargıtay onama veya bozma kararlarında açıkça maddi yanılgının bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkün bulunmaktadır.
İncelenen mahkeme kararı ve bunu onayan Yargıtay ilamında açıkça dava miktarı ve bu miktar uygulanan yasal faizlerin birleştirilerek toplamında yanılgıya düşüldüğü görülmüştür. Mahkemece hükmedilen tazminat miktarının tüm hak sahipleriyle birlikte ve maddi ve manevi tazminatların ilavesi ile toplum 88.784.085.308 TL. ye ulaştığı ancak bu miktara son faiz hadlerinin uygulanması sonucu tazminatın faizleri ile birlikte fahiş sayılabilecek biçimde 227.143.560.000 TL. ye ulaştığı görülmüştür.
Dairemizin bugüne kadar uyguladığı istikrar kazanmış ilkelerine göre maddi tazminat hiçbir şekilde zenginleştirme aracı olarak kullanılmamalıdır. Kişinin sağlığında veya ölümü halinde hak sahiplerinin normal çalışma koşulları içersinde elde edilmesi mümkün olmayan yüksek boyutlarda tazminata hükmedilmemelidir. Öte yandan bu tazminatlar neticesi işyerleri ekonomik ve mali açıdan bunalıma düşmemeli veya işletmesinin tatil edilmesi sonucu ortaya çıkmamalıdır. Bu nedenlerle, mahkemenin tazminatın miktar ve boyutunu tayin ederken Borçlar Kanunun 43. ve 44/2 maddede öngörülen ilkelerini uygulaması ve buna göre taraflar yönünden dengeli şekilde tazminat miktarını saptaması zorunludur.
Dava konusu olayda tazminatın faizi ve diğer ferileriyle birlikte ulaştığı miktarın davalı isletmenin ekonomik ve mali durumunu ne derece etkileyeceği, işletmenin faaliyetini durdurup durdurmayacağı tartışılmadan sonucu gidilmiştir. Mahkemenin belirtilen maddi ve hukuksal olguları değerlendirip sonuçta Borçlar Kanununun 43. ve 44/2. maddeleri gereğince daha yüksek oranda indirim yaparak maddi tazminata hükmetmesi gerekirken yazılı miktarda fahiş biçimde maddi tazminat tayin etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildigi anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 1- Davacılar vekilinin ilk kararı temyizi üzerine Özel Dairece onanarak kesinleştiğinden direnme kararını temyize hakkı bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, meslek hastalığı sonum ölüm nedeniyle desteğini kaybedenlerin uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların desteğinin işyerinde çalışırken yakalandığı meslek hastalığı sonucu öldüğünü, meslek hastalığının oluşmasında işverenin kusuurlu olduğunu ileri sürerek 16.12.1999 ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte maddi ve manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir.
Davalı işveren vekili, meslek hastalığının oluşmasında sadece davalı iş verenin kusurunun bulunmadığını, sigortalının daha önce çalıştığı işyeri işverenlerin de sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Bilirkişi, meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümünde İşveren Türkiye Kömüür İşletmelerinin %94,22 oranında kusurlu olduğunu bildirmiş, davacıların gerçek zararı hesap bilirkişisince saptanmıştır.
Mahkemece, bilirkişi tarafından belirlenen davacıların gerçek zararlarındım tarafların ekonomik ve sosyal durumları paranın satın alma gücü, olay tarihi, kusur durumu dikkate alınıp BK. 43, 44. maddeleri uyarınca takdiren %35 omumda hakkaniyet indirimi yapılmış Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından hiik sahiplerine bağlanan gelirler düşülerek her bir hak sahibinin karşılanmamış
zararı saptanmıştır.
Hüküm yerinde, her bir davacı için belirlenen karşılanmamış maddi zarar miktarı ile manevi tazminat miktarının ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
73.784.085.308 TL. maddi 15.000.000.000 TL. manevi tazminat toplamı HK.784.085.308 TL. nm ölüm tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına ilişkin mahkeme karan, Yüksek Özel Daire'ce "taraf vekillerinin temyiz itirazları reddedilerek 29.4.2002 tarihinde onanmıştır.
Davalı Türkiye Kömür İşletmeleri vekilinin, mahkemece yapılan hakkaniyet indiriminin çok az olduğu, faizlerin yüksek olması nedeniyle davalının, 42.000.000.000 TL. ödemek zorunda kaldığı, davalı kurumun mali durumunun dikkate alınmadığı, kusur oranı tesbitinin doğru olmadığı, bu şekilde Yargıtay onama kararında maddi hata bulunduğu gerekçesiyle Daire kararının düzeltilmesini istemesi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenle bozulmuştur.
Mahkemece, "İş Mahkemesi kararları yönünden Yargılay'ca verilen onama ve bozma kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği kararın çok açık olduğu, maddi hata bulunmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Gerçekten, İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3. maddesi uyarınca iş Mahkemesince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak, Yargıtay onama ve bozma kararlarında açıkca maddi  hatanın bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayanılarak verilmiş olan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır.
Somut olayda, yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık Yargıtay onama ilamında dava miktarı ve bu miktara uygulanan yasal faizlerin birleştirilerek ulaşılan toplamında bir yanılgının söz konusu olup olmadığı bu yanılgı maddi hata olarak değerlendirilip dosya yeniden incelenerek BK   43 ve 44/2. maddeleri gereğince maddi tazminattan daha fazla indirim yapılıp yapılmayacağı noktasındadır.
Mahkeme kararında, her davacı için hükmedilen tazminat miktarları, ölüm tarihinden itibaren yasal faiz uygulanacağı rakamsal olarak hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde yazılı olup, işleyecek yasal faiz oranının %50 ve %60 olduğu 1.1.1999 ve 1.1.2000 tarihlerinde bellidir. Bu nedenle dava miktarı ve uygulanan faiz ile birlikte ulaşılan miktarın fahiş olduğu hususunda yanılgıya düşüldüğü yönündeki bozma kararı isabetsizdir. Bu nedenle; bozma kararında ileri sürülen gerekçenin maddi hata olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir,
SONUÇ : l- (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
2- (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları nın reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (3.592.540.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 6.12.2002 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
(Değişik Gerekçe Yönünden) 5521 sayılı "İş Mahkemeleri Kanunu"nun sekizinci maddesinde, İş Mahkemesi kararları ile ilgili Yargıtay ilamlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı öngörülmüştür.
Bu nedenle maddi yanılgıya dayalı da olsa, söz konusu kararların Yargıtay ilgili Dairesince tekrar incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Yerel mahkemece verilen direnme kararının bu gerekçe ile onanması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
 
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanı
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini