Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/21-629
K: 2002/811
T: 16.10.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TAKİBİN İPTALİ
  • PRİM ÖDEMESİ
 
ÖZET: Okul ve Merkez Müdürleri sigorta primleri için tahakkuk belgeleri hazırlayacak, bu belgelere göre ödenekler Bakanlık bütçesinden ita amirleri ve diğer yetkililerce getirtilecek ancak ödenekleriT\gelmesi halinde kuruma primler ödenecektir. Bu düzenl~menin Bakanlık Bütçesinde ödenek olmasa bile Devlet borcunun buv kişiler tarafından kişisel bütçelerinden ödeneceği şeklinde yorumlanamayacağı açıktır.
 
(506 s. SSK. m. 80/11)
(1050 s. MUK. m. 8,11,13,22)
(3308 s. ÇMEK. m. 25)
 
Taraflar arasındaki "takibin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Zonguldak 2. Iş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 24.10.2001 gün ve 377-903 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 14.2.2002 gün ve 9353-1046 sayılı ilamı ile; (...Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 80/11 maddesine göre, sigorta primlerini haklı sebep olmaksızın süresi içinde tahakkuk ve tediye etmeyen Kamu Kurum ve Kuruluşlannın Tahakkuk ve Tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Dava konusu olay Çıraklık Eğitim Merkezinde eğitilen çıraklara ilişkindir. Belirtilen çırakların eğitim süresince Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden nasıl değerlendirilecekieri, tescil ve prim belgeleri ile ilgili işlemler 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununun 25. maddesinin uygulanmasını temin etmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığının 29 Ocak 1987 günlü 19356 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelikle gösterilmiş ve yukarda sözü edilen maddeye paralellik sağlayan düzenlemeler yapılmıştır. Sözü edilen yönetmeliğin 12. ve 13. maddeleri 506 sayılı Yasanın 80. maddesinde paralel şekilde, okul müdürleri ile bakanlığın primlerin. tahakkuk ve ödenmesinden açıkça görevli ve sorumlu olduğunu kabul etmiştir. Dava konusu olayda, kabul edilebilen haklı bir nedeninin de varlığı kanıtlanamamıştır. Kaldı ki, haklı nedenlerden amaç; doğal afetler, yangın vs. gibi nedenlerle, devlet hayatında beklenmeyen krizler, tüm ödemelerin yapılmamasının imkansız olması gibi durumlardır. Olayda bu tür bir haklı neden de bulunmamaktadır. Şu duruma göre, primlerin ödenmesinden davacı Milli Eğitim Bakanlığı ile Okul yöneticisi sorumlu bulunduğundan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sononda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okurıduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tahakkuk ettirilen primlerin ödenmemesinden okul müdürünün sorumlu olmadığının tespiti ile, okul müdürü aleyhine yapılan takiplerin iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, Çıraklık Eğitim Merkezi müdürü olarak görev yapmakta iken merkezde çalıştınlan çırak öğrencilere ait sigorta primlerini tahakkuk ettirerek bildirdiğini, ödemeden sorumlu olmadıığını, sigorta primlerinin bakanlık bütçesine konulan ödenek le karşılandığını, ödenek yokluğu, yetersizliği veya geç gelmesinden kaynaklanan geç ödemelerden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek kurumun aleyhine yaptığı takiplerin iptalini istemiştir.
Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili, davacının okul müdürü olarak primleri süresinde tahakkuk ve tediye etmemesi nedeniyle 506 sayılı Yasanın 80/11. maddesine göre sorumlu olduğunu, ödenek yokluğunun yetersizliğinin veya geç gelmesinin sorumluluğunu kaldırmayacağını, yönetmeliklerde de okul müdürlerinin .sorumluluğuna ilişkin hükümlerin bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin, "okul müaürü olan davacının konumu itibariyle tahakkuktan sorumlu olup, Bakanlık bütçesine gerekli ödeneğin konmaması veya zamanında gönderilmemesi durumunda sorumlu olmadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar yukarıda açıklanan nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık Çıraklı Eğitim Merkezi Müdürunün tahakkuk ettirdiği primlerin ödenmemesinden 506 sayılı Yasanın 80/11. maddesi uyarınca sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın primlerin ödenmesini düzenleyen 80. maddesinin 11. fıkrasında aynen "sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip Ve saymanların kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken sorumlu olacakları" hükme bağlanmıştır.
- Dava konusu olay, merkezde eğitilen çırakların sigorta primlerine ilişkindir. Belirtilen çırakların eğitim süresince Sosyal Sigortalar kurumu yönünden nasıl değerlendirilecekleri tescil ve prim belgeleri ile ilgili işlemler 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanununun 2-5. maddesinin uygulanmasını temin etmek üzere Milli Eğitim Bakanlığının 29 Ocak 1987 günlü 19356 sayılıResmi Gazetede yayırlananyönetmelikte gösterilmiştir. Kanunun 25., Yönetmeliğin 4 ve 12. maddelerinde "sigorta primlerinin, sigortalı ve işveren hissesi ayrılmadan Bakanlık bütçesine konulan ödenekle karşılanacağı, primlerin bakanlık tarafından ödeneceği" belirtilmiştir.
Yönetmeliğin 6, 8 ve 9. maddeleri uyarınca, Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürü olan davacı, aday çırak, çırak ve öğrenciler için işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi düzenleyip kuruma vermiştir.
Yönetmeliğin 13. maddesinde "okul ve merkez müdürlüklerinin bakanlıkça ödenmesi gereken sigorta primlerini Sosyal Sigortalar Kanununun' 80. maddesi gereğince en geç bir sonraki ayın sonuna kadar ilgili kuruma ödeyecekleri veya ilgili kurumun hesabına aktaracakları, sigorta primlerioi zamanında ödemeyenler hakkında gerekli kanuni işlemin yapılacağı" hükmü yer almaktadır.
Öte yandan 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu yönünden durum incelendiğinde;
Anılan Kanunun 8. maddesinde; "mevzuata uygun olarak devlet gelirini ödenebilir hale getirenlere gelir tabakkuk memuru, devlet giderlerini mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirenlere de gider tahakkuk memuru denildiği", 11.maddesinde "gelir ve hasılatı tarh ve tahakkuk ettirip ödenebilir hale getirmenin gelir tahakkuk memurlarına, tahakkuk eden gideri ödettirmenin ita amirlerine, alma ve ödeme işlemlerinin saymanlara ait olduğu", 13. maddesinde "gelir ve gider tahakkuk memurları ile muhasiplerin düzenledikleri belgelerin sıhhatinden ve mevzuata uygun olmasından sorumlu olacakları", 22. maddesinde "Bütçe ödeneklerinin verimli ve tutumlu olarak kullanılmasını sağlamak için tahakkuk memurlarının ödeneklerin zamanında ve yerinde kullanılmasından, giderin gerçek gereksinme karşılığı olmasından, programlanmış hizmetlerin zamanında yerine getirilmesinden sorurulu oldukları, ita amiriarinin de bu hususları gözetmekle yükümlü oldukları, bir giderin yapılmasına gerek gösteren görevlilerin giderin gerçek gereksinme karşılığı olmasında tahakkuk memurları ile birlikte sorumlu bulundukları" belirtilmiştir. 45. maddede "Devlet hizmetlerinin gerektirdiği giderlerin her yıl bütçesine konulan ödeneklerle belirleneceği ve yapılması bir kanun ile emrolunan hizmetlerin karşılığının mutlaka yılı bütçesine konulmasının gerektiği" hükme bağlanmıştır. Ödeneğin olmaması, yetersiz kalması, atamaların ve istihdamın mevcut kadronun üzerinde olması hallerinde kabul edilmeyen ita amirierinin tediyesinde saymanların ödemeye zorlanamayacağı 81 ve 82. maddeler ile 14.5.1994 tarihli Resmi Gazetede Yayınlanan Muhasebat Genel Müdürlüğünün 518 sıra nolu genel tebliğinde belirtilmiştir. Ek 1 ve 2. maddelerde, "Bütçe içinde devlet adına yapılan hizmet veya satın alınan mal karşılığında doğacak devlet borcunun kanun hükümlerine uygun olara.k gider tahakkuk memurlarınca tahakkuk ettirileceği, tahakkuk ettirilen giderin mevzuata uygunluğu ve ödeneğinin bulunup bulunmadığı hususları incelenerek ita amirine bildirileceği, yeter derecede ödenek sağlanmadıkça tahakkuk belgelerinin düzenlenmeyeceği ödenek bulunmadığının ita amirinebildirilmesi veya ödenek yok iken varmış gibi gösterilmesi nedeniyle herhangi bir taahhüde girişilmesi halinde tahakkuk memurlarının doğrudan doğruya hazineye karşı kişisel sorumlu olacakları", ödenek olmadığı ita amirine bildirilmesine rağmen veya ita amirince ödenek olup olmadığının araştırılmasına lüzum görülmeden girişilen taahhütlerden doğan kişisel sorumluluğun ita amirierine a.it olacağı, bu suretle ödenek dışı yapılan taahhüt sonucu ödeme yapılmış ise kanunen mesul muhasibe yüklenen sorumlulukta ita amiri ve tahakkuk memurlarının da ortak olacakları" belirtilmiştir.
Yukarıda görüldüğü gibi, Devlet Gelir ve Giderlerinin tahakkuk ve ödemelerini düzenleyen 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununda devlet gelir ve giderlerinin kimler tarafından tahakkuk ve fiilen ödeneceği yoruma gerek olmayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, devlet borcunun kanun hükümlerine uygun olarak Gider Tahakkuk Memurlarınca tahakkuk ettirileceği, ödenek bulunmadıkça tahakkukbelgelerinin düzenlenmeyeceği emredici bir şekilde belirtilmiştir. Bu düzenlemeden, bakanlık bütçesine konulan ödeneğin harcanması için Gider Tahakkuk Memurunun düzenleyeceği belge doğrultusunda ita amirinin ve saymanların bakanlık bütçesinden bir giderin ödenmesi konusunda talepte bulunmaları ve bu talep doğrultusunda bakanlıkça gönderilen ödeneklerden tahakkuk eden devlet giderlerinin saymanlıklarca ödeme işlemlerinin yapılacağı anlaşılmaktadır.
3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanununun 25. maddesinde "Aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilerin sigorta primlerinin Bakanlık bütçesine konulan ödenekle karşılanacağı" belirtilmiş ise de, anılan kanunda 1050 sayılı Kanuna uygun olarak tahakkuk memuru, ita amiri ve saymanın kim olduğu, görevleri, sorumlulukları düzenlenmemiş olup, bu husus genel düzenleme doğrultusunda 1050 sayılı Kanuna bırakılmıştır. Her ne kadar, 3308 sayılı Kanunun uygulanmasını sağlayan ve 29.1.1987 günlü resmi gazetede yayınlanan Aday Çırak, Çırak ve İşletmelerde Beceri Eğitim Gören Öğrencilerin Sigorta Işlemleri Hakkındaki Yönetmeliğin 13. maddesinde, Okul ve Merkez Müdürlerinin tahakkuk ettirecekleri sigorta primlerini Sosyal Sigortalar Kurumuna ödeyecekleri belirtilmiş" ise de, bu düzenlemenin 1050 sayılı Kanun ile konulan ve emredici nitelikte bulunan kuralları ortadan kaldırmayacağı bir gerçektir.
Okul ve Merkez Müdürleri sigorta primleri için tahakkuk belgeleri hazırlayacak bu belgelere göre ödenekler Bakanlık Bütçesinden ita amirieri ve diğer yetkililerce getirtilecek ancak ödeneklerin gelmesi halinde kuruma primler ödenecektir. Bu düzenlemenin Bakanlık bütçesinden ödenek olmasa bile Devlet borcunun bu kişiler tarafından kişisel bütçelerinden ödeneceği şeklinde yorumlanamayacağı açıktır. Bu nedenle, "Yönetmeliğin 13. maddesinin 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ile paralellik oluşturduğundan söz edilerek okul müdürlerinin primlerin ödenmesinben de sorumlu olduğuna" değinen Özel Daire bozma gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Ne var ki, davacının kendisine yüklenen görevleri yerine getirip getirmediği, sigorta primlerin zamanında ödenmemesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı araştırılmamış, bütçede ödenek olmasına rağmen hazine ve maliyede serbest para (likidite) bulunmaması nedeniyle ödemelerin geç veya hiç yapılmaması hali değerlendirilmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacakciş, davacının ödeme emirlerine konu dönemlerde yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde işlem yapıp yapmadığı, merkezde eğitilecek çıraklar konusunda Bakanlığa bilgi verip vermediği, ödenek dışı çırak çalıştırıp çalıştırmadığı, tahakkukları, belirlenen ödeneklere uygun olarak süresinde yapıp yapmadığı, ödeneğin zamanında gelmesi durumunda kuruma aktarmada gecikip gecikmediği, primlerin ne zaman ödendiği, ödeneklerin gecikme nedenleri ve primlerinzamanında ödenmemesinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı hususlarının ilgili mercilerden yöntemince araştırılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Direnme kararı yukarıda açıklanan bu nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 16.10.2002 gününde oyçokluğuile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini