 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/21-445
K : 2002/452
T : 29.05.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı' yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.iş
Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.3.2001 gün ve 2000/1133 E. 2001/263 K.sayılı karana incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 31.5.2001 gün ve 2832-4311 sayılı ilamı ile; (...Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın geçici 80.maddesinde; borçlanmaları kabul edilen sanatçıların anılan yasanın 78.maddesine göre, borç ödeme tarihindeki belirlenen asgari günlük kazanç üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini bir defada kuruma ödemeleri şartıyla, borçlanma belgesinde kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü borçlanabilecekleri öngörülmüştür.
Dava konusu olayda; davacının çalışma belgesinde, mesleki süreleri ile ilgili kayıtlar bulunmadığından borçlanma istemi önce kabul edilmemiş, daha sonra 1974 - 1995 yılları arasındaki 11 yıl 11 aylık süresi borçlanma suretiyle değerlendirilmiştir. Bu borçlanma bedelinin borç Ödeme tarihindeki belirtilen asgari ücrete göre yapılması yasa gereğidir. Yasa hükmünü uygulayan Kurumun borçlanma işleminin gecikmesinde bir kusur veya ihmali söz konusu değildir. Yasanın açıkça belirlediği bir hususun davacı lehine değiştirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Mahkemenin aksine düşünce ile, borçlanma bedeline esas olarak borç ödeme tarihini esas almaması usul ve yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4056 sayılı Yasa ile 506 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 80.madde uyarınca yapılan borçlanma isteminin başvuru tarihinde geçerli olan ücretler üzerinden kabulü gerektiğinin tesbiti isteğine ilişkindir.
Mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği karar yukarıda açıklanan nedenle Özel Daire'ce bozulmuş, mahkemece, "borçlanma işleminin gecikmesine kurumun haksız tutum ve davranışlarının neden olduğu, makul bir sürede araştırmasını yapmadığı, borçlanma miktarının 7/11/1995 tarihindeki 506 sayılı Yasa'nın 78.maddesine göre belirlenen asgari günlük kazanç üzerinden hesaplanması gerektiği" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
506 sayılı Yasa'ya 4056 sayılı yasa ile eklenen geçici 80.madde de "borçlanmaları kabul edilen sanatçıların anılan yasanın 78.maddesine göre borç ödeme tarihindeki belirlenen asgari kazanç üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini bir defada kuruma ödemeleri şartıyla borçlanma belgesinde kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü borçlanabilecekleri" öngörülmüştür. Borçlanma belgesinin verilmesi üzerine davacının, ilgili Bakanlıklar arasında yapılmış protokol kapsamındaki sanat dallarında, bir veya birkaç işveren nezdinde hizmet aktine dayalı olarak ve 506 sayılı Yasanın 2,4 ve 6.maddesi kapsamında sigortalı niteliğini haiz biçimdeki çalışmasının fiili olup olmadığı; işyerinin varlığı, borçlanma belgesinde öngörülen uğraşı alanının içeriği, bundaki ehliyetinin dayanaklarının araştırılması, iş yeri kayıtlarındaki işverenlerin tanık sıfatıyla dinlenmesi ve diğer tüm delillerin toplanması suretiyle araştırılıp saptanması; işverenin bulunmaması nedeniyle borçlanma belgesinin kanunda öngörülen kuruluş tarafından verilmesi halinde dayanağı belge ve delillerin celbi ile incelenmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede yapılacak araştırma görevi kuruma verilmiştir.
Somut olayda davacı 1/5/1995 tarihinde borçlanma talep etmiş, borçlanma belgesi Müzik-Sen tarafından düzenlenip Kültür Bakanlığınca onaylanmıştır.
Davacının çalışma belgesinde mesleki süreler i!e ilgili kayıtlar bulunmadığından belgelerin ibrazı için davacının borçlanma belgesinde bildirdiği adrese tebligat çıkarıldığı halde, kişi bu adresten ayrıldığından tebligat yapılamamış, 29/8/1996 tarihi müfettiş raporu ile borçlanma talebinin ikinci bir müracaata kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Daha sonra davacının belgeleri ibraz üzerine gerekli inceleme yapılmış ve o sırada yürürlükte olan genelge nedeniyle 11/7/1978 tarihinden sonraki borçlanma süresinin zorunlu sigortalı olması gerektiği belirtilerek kabul edilmediği, kabul edilen 21/11/1974 - 30/10/1976 ve 2/7/1978-11/7/1978 arasındaki süre için 120949764 lira borçlanma bedelini yatırması gerektiği davacıya 28/4/1997 tarihinde bildirildiği halde; davacı bildirilen miktarı ödemediği gibi kabul edilmeyen süreler için ise bir itirazda bulunmamış ve dava açma yoluna dahi gitmemiştir. Kaldı ki, davacının 7/11/1995 tarihli dilekçesi ile borçlanma bedelinin bildirilmesini talep etmesi kurumun kanundan doğan inceleme yetkisini ortadan kaldıramıyacağı gibi, yeni adresini bildirmeyerek incelemenin uzamasına neden olan, kısmi kabul nedeniyle bildirilen borçlanma miktarını dahi ödemeyip borcun yükselmesine neden olan davacının kusur ve ihmalini kuruma yüklemek isabetsizdir.
Kurumun, genelgelerin bazı maddelerinin Danıştay 10. Dairesi'nin 2/2/1999 tarih 96/8398 Esas, 99/353 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine borçlanma belgesinde belirtilen tüm süreyi kabul ederek işlem yapması yerinde olup, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29/5/2002 gününde, oybirliği ile karar verildi