Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/20-235
K: 2002/426
T: 22.5.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ ( Kadastro Konusu Taşınmazın Orman Tahdit Sınırları İçinde Kalmasına Rağmen Davalılar Adına Tespit Edilmesi Nedeniyle )
  • ORMAN KADASTRO KOMİSYONLARININ GÖREVİ (Devlet Ormanları ile Evvelce Sınırlama Yapılmış Olup da Herhangi Bir Nedenle Orman Sınırları Dışında Kalan Ormanların Kadastrosunun Tutulması)
  • TAPULAMA VEYA KADASTRO ÇALIŞMALARI ( Tespit Dışı Bırakılan Tapuda Kayıtlı Taşınmaz Mallar ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Yerlerin Kadastro Kanununa Göre Kadastrosunun Yapılması )
  • ORMAN SAYILMAYAN YERLER ( Funda veya Makilerle Örtülü Orman ve Toprak Muhafaza Karakteri Taşımayan Yerler )
  • FUNDALIK YERLER ( Orman Sayılmayan Yerlerden Olması )
  • ARAZİ ÜZERİNDE BULUNAN ORMAN AĞAÇLARININ MAKİYE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ ( 2.l Makinin Söz Konusu Olması-Orman Sayılması )
  • MAKİYE DÖNÜŞEN ARAZİ ÜZERİNDE BULUNAN ORMAN AĞAÇLARI ( 2.l Makinin Söz Konusu Olması-Orman Sayılması )
  • DEVLET ORMANLARI ( Kadastrosunun Orman Kadastro Komisyonları Tarafından Yapılması )
 
3402/m.22
6831/m.1,7
2863/m.11
 
DAVA : Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kaş Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 1.7.1997 gün ve 1986/84 E., 1997/49 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 28.2.1995 gün ve 1994/10759 E., 1995/2495 K. sayılı ilamı ile; ( ....Kaş Merkez Mahallesi Adada Kovanlık mevkiinde yeralan 115 ada, 19 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitine; Orman Yönetimi, orman tahdit sınırı içerisinde olduğu; Sevim Ç., haricen satın aldığı, Mesude ve Ümit Şükrü Y. 1938 tarih, 5 numaralı vergi kayıtları kapsamında bulunduğu iddiasıyla itiraz etmişler; dava aşamasında Rafet K. ve İsmet T. taşınmazdan yer satın aldıkları; Nebahat A. ve arkadaşları ise, kendi murislerinden kaldığı iddiasıyla davaya katılmışlar; öte yandan, Salih D. ve arkadaşları, Orman Yönetimi aleyhinde, çekişmeli parselin orman sınırı içerisine alınmasına karşı itiraz davası açmışlar; davaları birleştirerek gören mahkemece, Orman Yönetimi ile Mesude ve Ümit Y. davaları ile Nebahat A. arkadaşlarının kadastro tesbitine itiraz davalarının reddine; Salih D. ve arkadaşları davasının kabulü ile orman tahdidinin iptaline; Rafet K. ve İsmet T.'un kadastro tesbitine itiraz davalarının kabulüne karar verilmiş; Orman Yönetimi, Münevver P. ve arkadaşları ile Ahmet D. mirasçılarından Fatma A. ve arkadaşlarının temyizi üzerine, yörenin daha önce yapıldığı bildirilen 1947 yılı orman tahdidi kapsamında olup olmadığının buna dair tüm belgelerin getirilmesi ve taşınmazın orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığının, öncesi itibariyle ve yöntemine uygun biçimde araştırılması, sit alanı içerisinde ve kıyı kenar çizgisi kapsamında bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğine işaretle ve Orman Yönetiminin temyiz itirazı kabul edilmek suretiyle bozulmuş; bozmaya uyulduktan sonra, Hazine davaya katılmış; taşınmazın 1947 yılında yapılan orman tahdit sınırı ve denizin etki alanı dışarısında, orman sayılmayan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan yerlerden olup, 3.derece sit alanında bulunduğu açıklanmak suretiyle, Orman Yönetiminin davasının reddine; orman tahdidine itiraz davasının kabulüne, gerçek kişilerle olan uyuşmazlık bakımından ise, taşınmazın önceki kararda açıklandığı biçimde tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine ile Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan inceleme ve araştırma sonucu toplanan deliller, yazılı biçimde hüküm kurulmasına yeterli ve elverişli değildir.
Hükmü temyiz edenlerden davacı Orman Yönetimi çekişmeli parselin orman olduğunu; bu nedenle, orman tahdit sınırı içerisine alındığını; bozmadan sonra davaya katılan Hazine ise, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunu ileri sürmektedirler.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile toplanan deliller, yazılı biçimde hüküm kurulmasına, yeterli ve elverişli değildir.
Orman Yönetiminin davası, 1 ve 16 sayılı parsellerin tamamı ile 17 sayılı parselin Orman Tahdit Komisyonunca orman tahdit sınırı içerisine alınan 105 ila 109 orman sınır noktaları itibariyle doğu ve güney cihette kalan ve 07.05.1992 tarihli krokide ( E )ve ( F )orman tahdidine itiraz davası ise, 105, 106, 107, 108, 109, 105 sınır noktaları içerisinde kalan kısma yöneliktir. Mahkemece, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden bulunduğuna dair sonuca varılırken, 1947 yılında yörede yapılan sınırlandırmada, çekişmeli taşınmazında üzerinde yer aldığı Çukurbağ Yarımadasının tümüyle tahdit dışı bırakıldığı düşüncesinden hareket edilmiştir. Bu düşüncenin dayanağı, uzman orman bilirkişileri Yener G., Turgay A. ve Süleyman Ö. tarafından verilen 18.07.1994 havale tarihli rapordaki görüşlerdir. Bilirkişiler bu raporlarında, taşınmazın genel yapısı itibariyle kalker ana kayadan ibaret olup, toprak kesimlerin bu kayalar arasındaki ceplerde oluştuğunu; genel eğimin %10 ve daha fazla olduğunu; bitki örtüsü itibariyle zeytin, yabani zeytin, genista, keçiboynuzu, sakız ile diğer otsu ve odunsu bitkilerle kaplı; 1/25000 mikyaslı haritada, yapraklı ağaçları belirleyen simgelerle, amenajman planında da, maki elemanlarından oluşmuş bozuk baltalık alanda gösterildiğini tesbit ettikten sonra, 1947 yılında yapılan orman sınırlandırılmasında, taşınmazın saptanan nitelikleri itibariyle toprak muhafaza karakteri taşımadığından ve bitki örtüsünün primer karakter-makilik olduğundan bahsile orman sayılmayan yerlerden bulunduğu biçiminde görüş bildirmişlerdir. Mahkeme, bunun yanında, Çukurbağ Yarımadasının tümüyle 1947 yılı orman tahdidi sınırı dışarısında kaldığı hususunun Yargıtay'ca da onanmış benzer kararlarla benimsendiğine de değinmiştir. Mahkemenin Çukurbağ Yarımadasının tümüyle orman sınırı dışarısında bırakıldığına dair gerekçesi, dosya kapsamına aykırı ise de, doğru bir değerlendirme ile her ne sebeple olursa olsun dışarıda kalan yerlerin, 2896 sayılı yasa ile getirilen ilkeler doğrultusunda yeniden sınırlamasının yapılabileceği dikkate alınarak öncesi araştırıldığından, bu yanlış değerlendirme sonuca etkili görülmemiştir. Ancak, taşınmazın öncesi itibariyle yapılan bu inceleme ve araştırma ile elde edilen bulgular çekişmeli parselin tümüyle orman olduğunun kabulünü gerektirdiği halde, aksine düşüncelerle sonuca gidilmiş olmasında isabet yoktur. Şöyle ki; uzman bilirkişiler raporlarına göre, Orman Yönetimi ile çekişmeli kesim 1/25000 ölçekli haritada yapraklı ağaçları gösteren simgelerin bulunduğu alan içerisinde yer almaktadır. Amenajman planında da 33 numaralı bölmede, maki elemanlarından oluşmuş bozuk baltalık olarak gösterilmiştir. Meyil %10 ve daha fazladır. Toprak kalker ana kayadan gelişmiştir, büyük kaya bloklar arasında yer almaktadır. Bitki örtüsü, Zeytin, Yabani Zeytin, Keçiboynuzu ve sakız ile diğer otsu ve odunsu bitkilerden oluşmaktadır. Bu tanımlamalara göre, çekişmeli yer, 6831 Sayılı Orman Yasasının 1. maddesindeki tanımlama doğrultusunda, kural olarak orman sayılan yerlerden olup, orman istisnası kabul edilebilmesi için anılan maddenin I ve J bentlerindeki koşulların tümüyle gerekleşmiş olması gerekir. Anılan raporun sonuç kısmında, bu kesimin I/J bentte yazılı istisna kapsamına girdiği görüşü belirtilmiş ise de, raporun baş tarafında 1947 tahdidi dışında bırakılma nedeni açıklanırken zeytincilik yasasından, tarım bilirkişileri tarafından verilen 28.07.1994 günlü raporda, zeytinlerin teraslanarak korunduğundan söz edildiğine göre, mevcut raporlar ve kararın gerekçesi itibariyle, taşınmazın her iki bent kapsamında orman istisnası sayılıp sayılamayacağının takdirinde hataya düşülüp düşülmediğinin tesbiti gerekmektedir. Bir yerin 6831 Sayılı Yasının 2896 Sayılı Yasa ile değişik 1/I maddesi kapsamına girebilmesi için özel yasası uyarınca, devlet ormanından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartlarının yerine getirilmiş bulunması gerekir. Somut olayda böyle bir tefrik, imar, ıslah ve temlikin varlığı ileri sürülmemiştir. Bu durumda, 3573 sayılı yasa uygulaması söz konusu olmadığından, çekişmeli taşınmaz 6831 sayılı yasanın1/I maddesi kapsamında orman istisnası yapılamaz. Makiliklerin 1/J bendinde yazılı olduğu biçimde orman istisnası sayılabilmesi için taşınmazın orman ve toprak muhafaza karakteri taşımaması gerekir. Orman Genel Müdürlüğünce hazırlanıp, Bakanlık onayı ile 24.12.1965 gününde yürürlüğe giren "Funda ve Makilik Alanların Tesbitine Ait Talimatname" nin ikinci Bölümünü oluşturan 3 ila 9.maddelerinde, orman toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilikler tanımlanmıştır. Somut olayla ilgisi bakımından özellikle 6.maddede, funda ve makiliklerle örtülü bir alanda, hangi derecede olursa olsun toprak erozyonuna maruz kalmış olması; bu gerçekleşmiş olmasa bile, erozyon ve arazide kayma tehlikesinin mevcut, toprağın sığ, meylin %12'den fazla bulunması durumlarından birinin gerçekleşmesi halinde, toprak muhafaza karakteri taşıdığı vurgulanmıştır. Uzman orman bilirkişilerinin belirttikleri bulgular itibariyle taşınmazın bu karakteri taşıdığı açıkça belirgin olduğu gibi, tarım bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, blok kayalar arasında yüzeysel bir toprak yapısı oluştuğunun, dalgalı yapıya sahip arazide ortalama meylin %10 olduğunun açıklanması, jeolog bilirkişilerin meylin %30-40 arasında bulunduğunu ifade etmeleri ve ayrıca dosyaya konmuş olan fotoğrafların incelenmesiyle de taşınmazın tümüyle anılan maddedeki tanıma uyduğu gözlenmektedir. Bu bulgulara rağmen, uzman orman bilirkişiler, evvelce sonuçlanan bazı mahkeme kararlarına da yollama yapmak ve bazı hukuki görüşlere de yer vermek suretiyle çekişmeli taşınmazın tümüyle orman sayılmayan yerlerden bulunduğu sonucuna varmış olmaları; mahkemece de, bu doğrultuda hüküm kurulmasını gerektirmez. Bilirkişilerin görevi, maddi olayları belirtmekten ve buna göre teknik ve idari açıklamalar yapmaktan ibaret olup, hukuki nitelendirme, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yargıca aittir. Böyle bir değerlendirme yapılırken, her davanın kendi koşulları ve dosyasının içeriğine göre çözümlenmesi; evvelce, çevrede başka kesimlerle ilgili olarak geçmiş davalar ve sonuçlarının görülmekte olan dava için hiçbir zaman emsal teşkil etmeyeceği; Türk Hukuk Sisteminde, yargıcın sadece İnançları Birleştirme Kararlarına uymakta zorunlu olup, diğer yargı karar ve içtihatlarından yararlanmakla beraber, sırf olayına özgü kararların emsal kabul edilemeyeceği; ancak, kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamaların emsal olabileceği düşünülmek ve her davada, somut deliller, yürürlükte bulunan hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle, objektif bulgulara ters düşmeyecek biçimde bir sonuca varılması gerekir. Yukarıda açıklandığı biçimde bilirkişiler kurulları tarafından ayrı ayrı düzenlenen raporlar birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli parselin tümüyle toprak yapısı, meyili, bitki örtüsü bakımından 6831 Sayılı orman Yasasının 1.maddesindeki tanıma uygun biçimde orman sayılan yerlerden olup, anılan maddede belirtilen istisnalardan hiç birisinin kapsamına girmediği belirlendiğinden, orman savı isbatlanmış bulunmaktadır.
Hazinenin temyiz itirazlarına geline; Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kurulu Başkanlığından getirtilen ve yerinde uygulanan belgelere göre, korunması gerekli tabiat varlığı olarak korumaya alındığı belirlenmiştir. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 11/ilk maddesinin son tümcesi uyarınca, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarıyla bunların korunma alanları zilyetlik yoluyla iktisap edilemez. Kamu düzenini ilgilendiren bu kural, eldeki davalarda da uygulanır. Yasa koyucu, bu konuda kültür ve tabiat varlıkları arasında bir ayrım yapmadığı gibi, derece ayrımına da yer vermemiştir. Bu itibarla, bu tür yerlerin tapu dışı yollarla edinilmesine olanak yoktur. Bu itibarla çekişmeli taşınmaz orman sayılmasa idi bile, esasen anılan sebeple zilyetlik yoluyla elde edilmesine olanak bulunmadığı hususu da dikkate alınmamıştır.
Bu durumda Orman Yönetimi davasının kabulü gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Davacı orman idaresi, davaya konu taşınmazın orman tahdit hattı içinde kalmasına rağmen, kadastro tespiti sırasında davalılar adlarına tespit edildiğini, Kadastro Komisyonuna yaptıkları itirazın 2.6.1988 günü reddedildiğini, komisyon kararının iptali ile taşınmazın orman olarak bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım şahıslar davaya katılmışlar, zilyet olduklarını iddia eden kişiler tarafından orman idaresi aleyhine açılan orman kadastrosunun iptali davası, irtibat nedeniyle işbu dava ile birleştirilmiş; davalılar, davanın reddini savunmuşlar, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, Özel Dairesince birinci kez araştırma, soruşturma yönünden yönetim yararına bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş; Hazine bozmadan sonra davaya katılarak taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürmüştür.
Yerel mahkemece ikinci kez taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna, zilyet kişiler yararına tescile karar verilmiş; hüküm, Özel Dairece yukarda yazılı gerekçesiyle bozulmuştur.
Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık yörede 1947 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakılan taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 7.maddesini değiştiren ve 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3302 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırı içine alınıp alınamayacağı, alınabilecekse dava konusu taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6831 Sayılı orman yasasının 7.maddesini değiştiren ve 27.09.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2896 Sayılı Yasanın 3.maddesi ile "Devlet ormanları ile EVVELCE SINIRLAMA YAPILMIŞ OLUP DA HER HANGİ BİR NEDENLE ORMAN SINIRLARI DIŞINDA KALMIŞ ORMANLARIN ... kadastrosu ... orman kadastro komisyonları tarafından yapılır" hükmü getirildiği gibi 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren ve 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesini değiştiren 3302 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile de aynı hüküm kabul edilmiştir. Dava konusu taşınmaz yörede 1947 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakıldığından 1986 yılında 6831 Sayılı Yasanın 3302 Sayılı Yasa ile değişik 7. maddesi hükümleri uyarınca yapılan ve sonuçları 19.08.1987 tarihinde ilan edilen kadastroda orman sınırı içine alınmış olmasının yasal dayanağı vardır ve bu işlem ikinci kadastro sayılamaz. Bu hükme paralel olarak 3402 Sayılı Yasanın 22/2 maddesi ile de "Tapulama veya Kadastro çalışmalarında tesbit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmaz mallar ile KAMU KURUM ve KURULUŞLARINA ait yerlerin bu kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır" hükmü getirilmiştir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi dava konusu taşınmaz maki türü ağaçlarla kaplıdır. 01.12.1990 tarihli ve 18.07.1999 tarihli orman yüksek mühendisi bilirkişi kurulu raporlarında maki ağaçlarından başka, çeşitli meşe türleri ve deliceler ile kaplı olduğu açıklandığı gibi memleket haritasında yapraklı ağaçların taşınmaz üzerinde yer aldığı bildirilmiştir.
27.08.1990 tarihli ziraatçi raporunda ise "arazinin genelde taşlık kayalık % 25 meyilli, delicelerin bir kısmı aşılanmış, bazı bölümler halen ormanlık durumda, üzerinde bu güne kadar ekim ve dikim yapılmamış, aşılanan zeytinlerin hiçbir ekonomik değerinin bulunmadığı" açıklanmıştır.
Jeolog bilirkişilerin raporlarına ekledikleri 1/5000 ölçekli yükselti eğrileri bulunan haritada 40 numaralı yükselti eğrisi dava konusu parselin güneyinden 90 numaralı eğri de kuzeyinden geçmektedir. Bu iki yükselti eğri arasındaki yükseklik 50 metredir. Bu eğriler arasındaki uzaklık ölçülüp eğim hesabı yapıldığında taşınmaz eğiminin % 20'nin üzerinde olduğu ortaya çıkmaktadır. 6831 Sayılı Orman Yasasının 1/J maddesinde "funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler orman sayılmaz" hükmü getirilmiştir.Ancak maki cinsinden olmakla birlikte 5653 sayılı Yasa hükümleri uyarınca muhafaza ormanı mahiyeti taşıdığı veya devamlı orman hasılatı verdiği fennen belirtilmiş olan makilik sahalar orman sayılırlar. Bilimsel ve teknik olarak eğimi % 12'den fazla olan funda ve makilerle örtülü sahaların orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyacağı kabul edilmektedir. Bilirkişi raporunda açıklandığı gibi arazinin bir, iki metrekare büyüklüğündeki taşlarla kaplı olması sonucu değiştirmez. Kaldı ki; arazi üzerinde bulunan ağaç türlerine, kişiler arasında ağaç kesmeden dolayı mahkemece verilen tedbir kararlarına ve keşif sırasında yerleri belirlenen kömür ocaklarına göre, taşınmaz üzerindeki makiliğin ikincil nitelikte olduğu, arazi üzerinde önceden bulunan orman ağaçlarının kesildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi arazi üzerinde bulunan orman ağaçları budanmak, kesilmek ve tahrip edilmek suretiyle makiye dönüştürülmüşse; bu halde ikincil maki söz konusu olacağından, bu tür yerlerin eğimine bakılmaksızın 6831 Sayılı Yasanın 1/1 maddesi hükmü uyarınca orman sayılacağı kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, delicelikler ve yabani zeytinlikler orman ağacı olduğundan, orman içindeki bu gibi yerlerin ancak 26.01.1939 gün 3573 Sayılı "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılatılması Hakkında Yasa" hükümlerine göre yetkili makamlarca tahsis edilip, koşullarının yerine getirilmesi ve o kişi adına tescili konusunda yetkili makamlarca karar verilmesi ya da verilen bu karar uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda, o yer orman sayılmaz. Somut olayda böyle bir tahsis ve tapunun varlığına da dayanılmadığından, orman içindeki delicelerin bir kısmının aşılanmış olması kişiler yararına hukuki bir sonuç doğurmaz.
Çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağı 31.01.1984 tarihinde düzenlenmiş gerek Orman Yönetiminin 13.10.1988 tarihli dava dilekçesinde, gerekse Hazinenin 09.06.1994 tarihli katılma dilekçesinde Kaş Merkez Çukurbağ Köyü 115 ada 19 numaralı parselin tamamının orman niteliğinde olduğu iddia edilmiştir. Bu konuda açılan dava halen devam ettiğine göre Kadastro tesbit tarihinden sonra yapılıp davanın devamı sırasında 19.08.1987 tarihinde ilana çıkartılan orman kadastrosunun kesinleştiğinden de söz edilemez.
Dava ve temyize konu 115 ada 19 numaralı parselin yakın komşusu olan 123 ada 11 ve 12 numaralı parseller hakkında mahkemenin aynı gerekçe ile verdiği direnme kararının H.G.K.'nun 23.06.1999 gün 1999/20-279-541 sayılı, yine çekişmeli parsele batıdan komşu 115 ada 20 numaralı parsel hakkında verdiği direnme kararının H.G.K.'nun 14.04.1999 gün 1999/20-202-200 sayılı kararıyla Orman Yönetimi yararına bozulduğu, güneyde komşu 123 ada 21, 22, 24, 27, 28 numaralı parsellerin orman olarak tesciline dair mahkemenin verdiği 13.07.1999 gün 1997/61-22 sayılı kararın 20.Hukuk Dairesinin 13.11.2001 gün 4908/8458 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
O halde Orman Yönetimi ve Hazinenin davasının kabulü ile davaya konu Çukurbağ 115 ada 19 numaralı parselin orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı Orman Yönetimi ile katılan Maliye Hazinesinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmada oybirliği sebebinde oyçokluğu 22.05.2002 gününde karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini