 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/1-329
K : 2002/405
T : 15.05.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "meni müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3.As!iye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.12.2000 gün ve 1999/729 E- 2000/983 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 26.04.2001 gün ve 2001/4660-5154 sayılı ilamı ile; (...Davacı 561 (1819) ada 37 parsel sayılı taşınmazın tamamına sahip iken, 13.09.1993 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca dava dışı yükleniciye pay devrettiğini, yüklenicinin davalılara satış vaadinde bulunduğunu,.inşaatı tamamlamadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Gerçekten, dava konusu taşınmazın tamamı davacıya ait iken dava dışı yükleniciye arsa karşılığı inşaat yapılmak üzerek pay devredildiği; yüklenicinin taşınmaz üzerine inşaata başladığı; zeminde bulunan dükkanlardan birini satış vaadiyle davalıya, öteki dükkanları dava dışı kişilere satmayı vaadettiği davalıların satış vaadi konusu dükkanı işgal ettikleri toplanan deliller, tapu kayıtları ve satış vaadi içeriğiyle sabittir.
Hemen belirtmek gerekir ki; yüklenicinin ardılı (halefi) olan davalının yüklenici edinimi yerine getirmediğinden, satış vaadi sözleşmesine dayalı ayni bir hak talep edebilecek durumda değildir. Yüklenici ve davacıya isabet etmesi gereken bağımsız bölümleri yapıp tamamlanamadığından davacı ve yüklenici arasında bir kullanma biçiminin belirlendiğinden söz etme olanağı da yoktur. Öte yandan, davalılar satış vaadi sözleşmesine dayanarak dava dışı yükleniciye teban dava konusu yeri kullandıklarından dolayı davacının Medeni Kanunun 625.maddesi uyarınca diğer paydaşları temsil yetkisinin de ortadan kalktığı açıktır. Bu durumda, uyuşmazlığın Medeni Kanunun 623 ve devamı maddelerinde hükme bağlanan müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca, tamamlanmamış bina tüm taşınmazı kapladığından ve davacının kullanabileceği bir yerde bulunmadığından, davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu taşınmazın tamamı hakkında elatmanın önlenmesi yönünden hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek , halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.05.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.