Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2002/19-290
K:2002/345
T:01.05.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılaması sonucunda Yargıtay 19.Hukuk Dairesince 07.11.2001 gün ve 3891-7257 sayılı kararla ; "Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan işbu tazminat davasının Bidayet Mahkemesi Sıfatıyla Dairemizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi, görüşüldü:
Gereği Düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların görevli olduğu Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin 1995/28 esas sayısında (Bozma üzerine 1997/1145 E) kayıtlı davanın yargılaması sonunda açıkça kanuna aykırı karar vermek suretiyle müvekkilini zarara uğrattıklarını ileri sürerek 19.250.000.000. TL. tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, verdikleri kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, yasaya aykırı bir davranışın mevcut olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Dava, HUMK.nun 573/2.maddesine dayalı tazminat davasıdır.
Davalıların oluşturduğu mahkeme heyeti tarafından verilen Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin 7.5.1999 tarih, 1997/1145 E, 1999/230 K. sayılı hükmün, Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucu 28.10.1999 tarihinde onandığı, karar düzeltme talebinin de 23.3.2000 tarihinde reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, Yargıtay Yüksek 11 .Hukuk Dairesi Başkan ve Üyeleri hakkında da dava açmış, ancak bu talebi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca reddedilmiştir.
Hakimlerin sorumluluğu HUMK.nun 573. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı vekili bu davada HUMK.nun 573/2. md. hükmüne dayanmış ise de, dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olayda davalıların anılan yasa hükmü uyarınca sorumluluklarını gerektirir bir durum bulunmadığı, başka bir deyişle, "tevil ve tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olan bir kanun hükmüne aykırı şekilde karar verilmesi" hali mevcut olmadığı gibi 573. maddenin diğer fıkralarında sayılan sorumluluk sebeplerinin varlığından da söz edilemeyeceği, davalıların yargı yetkisini kullanarak karar verdikleri anlaşıldığından sabit olmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HUMK.nun 576/2. md. uyarınca, (3506 Sayılı Kanun ile TCK' na eklenen ek 1-5. maddelerdeki artış hükmü de gözetilerek) (35.591.400.JTL. para cezasının davacıdan tahsiline, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile davanın niteliği nazara alınarak davalılar yararına 1.000.000.000.'ar TL. manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür." Gerekçesiyle, 1-Davanm reddine, 2-Alınması gereken 3.240.000.TL. maktu red harcının peşin alınan 259.875.000.TL. harçtan mahsubu ile bakiye 256.635.000.TL. harcın talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafça yapılan giderlerin üzerine bırakılmasına, davalılar tarafından yapılan toplam l .300.000.TL. posta giderinin davacıdan alınarak, 1.000.000. TL' nın davalılar Mustafa A... ve Mustafa G...'ye, 300.000.TL.sının da davalı Candaş İ...'ye ödenmesine, 3-HUMK.nun 576/2.maddesi uyarınca (artışa ilişkin yasa hükümleri de gözetilerek) takdir ve tayin edilen (35.591.400)TL. para cezasının davacıdan tahsiline, davalılar yararına takdir edilen 1.000.000.OOO'ar TL. manevi tazminatın davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine" oybirliği ile karar vermiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşıldıktan ve dosyadaki tüm kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, HUMK.nun 573 ve izleyen maddeleri uyarınca hakim aleyhine açılan manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine, davalı lehine tazminata karar verilmiş, bu hükmedilen tazminat üzerinden harca hükmedilmemiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Hukuk Genel Kurulunca yapılan ilk görüşmedeki oylama sonucunda davanın esasına ilişkin olarak ilk derece mahkemesi sıfatıyla dairenin verdiği karar ve gerekçesi oybirliği ile usul ve yasaya uygun bulunmuş, daire kararının aksine bir görüş ileri sürülmemiştir. Buna göre;
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği karara karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekir.
2-Ancak, Dairece davalı lehine HUMK' nün 576/2. maddesi uyarınca yasa gereği hükmedilen manevi tazminat üzerinden harç alınmaması nedeniyle, nispi karar harcının alınıp alınmayacağı ve davacıya yükletilip yükletilemeyeceği konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkmıştır.
Hemen belirtelim ki bu yönün kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle temyiz edenin sıfatına ya da temyiz edilip edilmediğine bakılmaksızın doğrudan incelenmesi gerekir.
Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Karar ve ilam harcının dayanağını teşkil eden 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun yargı harçlarını düzenleyen birinci kısmının "mükellefiyet" başlıklı birinci bölümünde yer alan "mevzuu" başlıklı 2. maddenin birinci cümlesinde ; " Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir. " denilmektedir. Madde ile atıf yapılan (1) sayılı tarifede ise Yargı Harçları ; A)Mahkeme harçları , B) İcra ve İflas Harçları , C)Ticaret Sicili Harçları , D)Diğer Yargı Harçları (müşterek kısım) olmak üzere dört başlık altında düzenlenmiştir. ( A-I ) de başvuru harcı, (A-II) de celse harcı, (A-III) de Karar ve İlam Harcı yer almaktadır. Görüldüğü üzere her harcın dayanağı ayrı olup, alınma şekil, şart ve oranları da ayrı ayrı hükme bağlanmıştır.
(A-III) bölümünde düzenlenen karar ve ilam harcı nispi ve maktu olmak üzere iki başlık altında belirlenmiştir. Alınacak harcın oranının belirlenmesi yanında ne üzerinden alınacağı da açıklanmıştır. Eldeki dava konusu belli bir değerle ilgili bulunduğuna göre Tarifenin A) III-1-a maddesinin ele alınması gerekmektedir. Bu maddede aynen ; "konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden" denilmek suretiyle alınacak harç oranı gösterilmiştir. A)III-l-e maddesinde ise bu nispetlerin Yargıtay'ın işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanacağı açıkça ifade edilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanununun "mükellef" başlıklı 11. maddesine göre; Genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle
mükelleftir Herhangi bir istek olmaksızın resen yapılacak işlemlere ait harçlar, aksine hüküm yoksa, lehine işlem yapılan kişilerden alınır. Burada istek olmaksızın resen yapılacak işlemler kavramı irdelendiğinde işlemin tek taraflı olarak bir kişi lehine ama kimse aleyhine olmadığı hallere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalı Hakim lehine yasa gereği hükmedilen tazminatın yükümlüsü ise bellidir. Bu yükümlünün hakim değil onun hakkında dava açan kişi olması karşısında, buna göre hesaplanacak harcın yükümlüsü de yine bu kişi yani haksız yere dava açtığına hükmedilen davacı olmalıdır.
Harç alma ölçüleri başlıklı 15. maddede de; Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. Değer esasını düzenleyen 16. maddede, "Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır." Harcın nispeti konulu 21. maddede ise; Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır. , denilmekte, Nispi Harçlarda Ödeme zamanını düzenleyen 28.maddesinde ise karar ve ilam harcının dörtte birinin peşin alınacağı geri kalanın kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği hükmü yer almaktadır. Ayrıca harçtan istisna ve muaflıkları düzenleyen gerek bu yasa gerek özel yasaların hükümler arasında uyuşmazlığa konu bu tazminat ya da yükümlüsünün istisna ya da muafiyeti bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakameleri Kanunu' nün masarifi muhakeme ana başlıklı 413 ve devamı maddelerinde mahkeme masrafları ve harçlardan sorumluluk düzenlenmiştir.
Anılan Yasanın 413.maddesinde; "Müddei muhakeme masraflarını harç tarifesi mucibince
tediyeye mecburdur ", 416.maddesinde ise ; "Masarifi muhakemeyi berveçhi peşin tediye eden taraf haklı çıkarsa bu masraf diğer tarafa tahmil olunur.", 417.maddesinde de; Kanunen musarrah olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına karar verilir..."hükümleri bulunmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 576 maddesinin 2.fıkrasında: "Dava sabit olmadığı takdirde müddeiden yirmi beş liradan dun olmamak üzere cezayı nakdi ile, kendisinden dava olunan hakimin duçar olduğu maddi ve manevi zarar ve ziyan için takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur" denilmektedir.
Yeri gelmişken açıklanan yasal düzenlemelerin ışığı altında bu tazminatın hukuksal niteliğinin ve buna göre de harca konu olup olmayacağının incelenmesinde yarar vardır. Davalı hakimin karşı dava yoluyla talebini gerektirmeyen, açılan davanın sonucuna bağlı olarak ve ancak davanın sabit olmaması halinde hükmolunması zorunlu, miktarı belirsiz ve tamamen takdire bağlı olan, ancak ilgili hakimce talep edilmediği açıkça belirtilmişse hükmedilemeyen , dayanağını da yasadan alan bu tazminat kendine özgü niteliktedir. Tazminat Hukuku kuralları içinde bakıldığında hakimin haksız yere dava edilmekle maddi ve manevi zarar ve ziyanının doğduğu baştan kabul edilen ve tazminatın tüm unsurlarını da resen hükmedilme özelliğine karşın içinde barındıran bir tazminat türüdür.
Bu tazminatın karara bağlanması halinde karar ve ilam harcı alınıp alınmayacağı, değerinin baştan belli olmaması nedeniyle peşin harç alınmamasının hiç harç alınamayacağı anlamına gelip gelmeyeceği de bu yapısından kaynaklanan sorular olup cevaplanması gerekmektedir. Yargı harçlarının açıklanan özelliği gereği davada haksız çıkan tarafa yükletilecektir. Bir dava sırasında haksız davranışta bulunan her kimsenin haksız davranışlarının bütün sonuçlarından, bunları önceden bilmesi mümkün olsun veya olmasın , sorumlu tutulması hukukun genel kurallarından olup, usul yasalarındaki dava giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin hükümler örn HUMK. 417.maddesi hükmü, bu ilkeye dayanmaktadır. Harcın dava giderlerinden olduğu HUMK. 423.maddesinden açıkça anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, haksız yere dava açmış veya haksız yere savunmada bulunmuş kimse, harç bakımından, bir kazanılmış hak ileri süremez veya haksız davranışının sonuçlarından sorumlu tutulmasında da adalete aykırı bir yön düşünülemez (YİBK. 07.12.1964 gün ve 3/5 sayılı). Hakim lehine davacı aleyhine yasa gereği yükletilen tazminat da davacının haksız çıkmasının sonucu olup, peşin harç alınmamış olması nispi karar ve ilam harcının alınmamasını gerektirmediğinden haksız çıkılan miktar üzerinden nispi harcın davacıdan alınması usul ve yasaya daha uygun düşmektedir.
Eldeki davada dairece davanın reddine ve buna ilişkin harcın alınmasına karar verilmiş, ancak
davacı aleyhine hükmedilen tazminat üzerinden harç alınmasına karar verilmemiştir. Hemen belirtelim ki bu yönün yukarıda da ayrıntısıyla açıklandığı gibi kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın doğrudan- incelenmesi zorunludur. Bu durumda davalı lehine hükmedilen tazminat miktarı üzerinden de Harçlar Yasası uyarınca nispi karar ve ilam harcına karar verilmesi gerekir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar HUMK.438/son maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
İlk görüşmede bu konuda karar nisabı sağlanamadığından yapılan ikinci görüşme sonunda açıklanan nedenlerle oyçokluğu ile daire kararının harç yönünden de düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: 1. bent gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 19.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle esas yönünden ONANMASINA, 2.bent uyarınca kararın hüküm fıkrasına "davalılar lehine hükmedilen toplam tazminat miktarı 3.000.000.000 TL üzerinden alınması gereken 162.000.000 lira karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına" cümlesinin eklenmesine kararın düzeltilmiş bu şekli ile harç yönünden de ONANMASINA,
Alınması gereken 4.960.000 TL. red harcı ve 162.000.000 TL. temyiz harcının peşin harçtan mahsubuna, arta kalan harcın istek halinde iadesine,
17.04.2002 gününde yapılan ilk görüşmede esasta oybirliği, 01.05.2002 gününde yapılan ikinci görüşmede de harç yönünden oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini