Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/19-16
K: 2002/47
T: 06.02.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 6. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen ve önce onanan 13.04.1995 gün ve 1993/169- 1995/252 sayılı kararın incelenmesi karar düzeltme dilekçesiyle davalı Hıdır B. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 20.03.1998 gün ve 1998/1343-2107 sayılı ilamı ile; ("...Davacı vekili;müvekkili Bakanlığa ait aracın davalı Cahit B. idaresinde iken diğer davalının kullandığı araç ile çarpışarak hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini,yaptırılan tespitle müvekkilinin aracında 62.469.000 TL. hasar meydana geldiğinin belirlendiğini,bu nedenle 62.469.000 TL. tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hıdır B. vekili aynı trafik kazası ile ilgili olarak müvekkilinin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/50 sayılı dosyasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Cahit B. hakkında tazminat davası açtığını, davanın halen derdest olduğunu her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiğini,müvekkilinin Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu kusursuz bulunarak beraat ettiğini, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı Cahit B. vekili,müvekkilinin kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı Hıdır B'nin 8/8 kusurlu olduğu gerekçesi İle-61.637.780 TL tazminatın davalı Hıdır BeydillUden yasal faizi ile birlikte tahsiline, diğer davalı Cahit B. hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 1991/1133 Esas 1992/1056 karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada, davada sanık olarak yargılanan Hıdır B. kusursuz bulunmuş, tüm kusurun Cahit B.da olduğu belirlenerek Hıdır B. nin beraatine karar verilmiştir.
Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Somut olayda "Ceza Mahkemesinde Hıdır B.'nin yeşil ışık yandığı sırada geçtiği ve kusursuz bulunduğu gerekçesi ile beraatine karar verilmiş ve tüm kusurun davalı Cahit B. 'da olduğu saptanmış bulunduğuna ilişkin maddi olgu gözetilip, davacı Bakanlığın aracının sürücüsü diğer davalı Cahit B.'ın belli bir oranda kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle bir karar -verilmesi gerekirken, davalı Hıdır B.'nin 8/8 kusurlu olduğu gerekçesi ile tüm tazminatın davalı Hıdır B.'den tahsiline, diğer davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekirken,ilamda yazılı gerekçeler ile Hıdır B.'nin temyiz itirazlarının reddedilerek onandığı anlaşıldığından davalı Hıdır B.'nin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Hıdır B. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Gene! Kurulunca incelenerek direnme kararının suresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazası sonucu oluşan araç hasarının tazmini istenmektedir. Davacı resmi aracın maliki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, davalılar ise bu resmi aracın sürücüsü Cahit ile kazaya karışan diğer aracın sürücüsü Hıdır B.' dir. Olay 14.10.1991 tarihinde meydana gelmiş, bir yolcu yaralanmış, her iki araçta da hasar oluşmuştur.
Davacı vekili; müvekkili Bakanlığa ait aracın davalı Cahit B. idaresinde iken diğer davalının kullandığı araç ile çarpışarak hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini,yaptırılan tespitle müvekkilinin aracında 62.469.000 TL. hasar meydana geldiğinin belirlendiğini,bu nedenle 62.469.000 TL. tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı Hıdır B. vekili; daha önce aynı kaza ile ilgili olarak müvekkilinin davacı , bu davanın davacısı ile diğer davalının da davalı oldukları bir dava açtıklarını , bu dosyanın Ankara Asliye 19. Hukuk Mahkemesinin 1992/50 esas sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, davacı bakanlığın varsa tazminat alacağını açılan ve derdest olan bu dava içerisinde karşılık dava olarak isteyebilecekken usul ekonomisine aykırı biçimde dava açtığını iki dosyanın birleştirilmesini, ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin kusursuz bulunarak beraat ettiğini, ayrıca davacı Bakanlığın istediği miktarın fahiş olduğunu, neredeyse arabanın bedelinin istendiğini, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Cahit vekili beyanında; bu davada bağlı bulunduğu Bakanlığın, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/50 esas sayılı dosyasında da diğer davalı Hıdır'ın müvekkili aleyhine tazminat davası açtıklarını, 1992/50 esas sayılı dosyada alınan raporlarda Hıdır'ın tam kusurlu müvekkilinin kusursuz bulunduğunu, böylece Hıdır'ın Genelkurmay Kavşağı istikametinden Söğütözü istikametine doğru İnönü bulvarında seyreden araçlara DSİ kavşağında sola dönüş yapmaları yasak olmasına ve buna ilişkin levha halen kavşakta bulunmasına karşın bu levha ve yasağa uymayarak kazaya neden olduğu, tam -kusurlu olduğunun anlaşıldığını, müvekkili kusursuz olduğundan davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme; davalı Hıdır'ın açtığı ve red kararı ile sonuçlanan Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin  1992/50 sayılı dosyasında alman bilirkişi raporları    ile eldeki dosyada alınan Adli Tıp Kurumunun 19 Eylül 1994 günlü raporu kapsamına göre-Hıdır B.'nin olayda %100 kusuru olduğunun ve anlaşıldığı gerekçesi ile 61.637.780 TL tazminatın davalı Hıdır B.'den yasal faizi ile birlikte tahsiline, ciğer davalı Cahit B. hakkındaki davanın reddine karar vermiştir.
Özel Dairece; önce davalı Hıdır B.'nin temyiz istemi reddedilerek hüküm onanmış, adı geçenin karar düzeltme istemi üzerine ise; davalı Hıdır hakkında açılan ve beraatla sonuçlanan ceza davasında kabul edilen maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, bu maddi olgular nazara alınarak davacı Bakanlığın aracının sürücüsü ciğer davalı Cahit B.'ın da belli bir oranda kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davalı Hıdır B.'nin 8/8 kusurlu olduğu gerekçesi ile tüm tazminatın davalı Hıdır B.'den tahsiline, diğer davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmayarak mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece; ceza mahkemesinde her ne kadar beraat kararı verilmiş ise de maddi olguların yanlış değerlendirildiği, sola dönüş yasağına ilişkin hususların .ceza kararında irdelenmeyerek sanığın beraatına karar verildiği, bu maddi olgular değerlendirildiğinde beraat kararının bağlayıcı olmadığı, davalı Cahit B.'ın kusursuz , davalı Hıdır B.'nin ise kusurlu olduğunun anlaşıldığı, gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık; Ceza mahkemesinde beraatla sonuçlanan davada belirlenen maddi olguların somut cavca kusur durumunun tespitinde hukuk hakimini bağlayıp bağlamayacağı noktasındadır.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, Ceza hukuku ve Medeni Hukuk arasındaki ilişki Borçlar Kanununun 53. maddesinde; "Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi karan, kusurun takdiri ve zararın miktarını tavın hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." Şeklinde düzenlenmiş ve kural olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir. Madde bu yönüyle irdelendiğinde ; Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat karan ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Burada hemen vurgulamakta yarar vardır ki , hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; -beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır. Yasadaki açık düzenleme, yerleşen yargısal uygulama ve bilimsel görüşler karşısında; Kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararın, diğer söyleyişle fiilin işlendiği sabit olduğu halde kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptamanın tek basına Hukuk Hakimini bağlayacağını kabule olanak bulunmamaktadır.
Diğer yönüyle ispat hukuku açısından da bakıldığında da; HUMK. 237,295 maddeleri ışığında beraat kararı konusu olduğu vakıanın mevcut olup olmadığını delillerle kesin biçimde tespit etmediği için hukuk mahkemesindeki tazminat davasında bu ceza kararının kesin hüküm ya da kesin delil olarak kabul edilemeyeceği de bir gerçektir.
Nitekim aynı ilkeler kararlı biçimde Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1975 gün ve 11 E., 406 K. ; 25.11.1983 gün ve 4-261E,1220 K.; 17.06.1998 gün ve 1998/19-523 E.-508 K.; 28.11.2001 gün ve 2001/11-1103 E.,1084 K.; 21.11.2001 gün ve 2001/4-955 E., 1073 K sayılı ilamlarına da açıklıkla kabul edilip, vurgulanmıştır.
Bu ilkeler çerçevesinde uyuşmazlığın çözümü için, somut olayın incelenmesi ve maddi olguların ortaya konulması gerekir. Şöyle ki:
1. İlk olarak dosyada delil olarak bulunan Hıdır hakkındaki Ankara Asliye 19.Ceza Mahkemesinin 1991/1133-1992/1056 sayılı dosyası ve aynı dosyanın içine alındığı Cahit hakkındaki Ankara Asliye 9.Ceza Mahkemesinin 1994/458 E. 683 K. sayılı dosyası incelendiğinde; Davalı Hıdır hakkında yapılan yargılamada delil olarak dosyada bulunan kaza tespit tutanağında "her iki sürücünün de yeşil ışıkta geçtiklerini iddia ettiklerinden kim bu durumu kanıtlarsa kusursuzdur" denilerek kusur durunu konusunda bir saptama yapılmamış, olayın oluş şekli ise; "Hıdırın 8. Sokağı takiben merasim sokağa seyri esnasında İnönü Bulvarı-8.Sokak kavşağında (DSİ), Cahit'in ise Söğütözü istikametinden Genelkurmay istikametine seyri esnasında anılan kavşakta kazanın olduğu şeklinde" belirtilmiş, çizilen krokide de araçların durumu ve trafik ışıkları gösterilmiş, trafikte önem taşıyan trafik levhalarına ise yer verilmemiştir. Bu tutanak kapsamından içeriğinde de belirtildiği gibi olayın oluş şekli konusunda kesin bir fikir sahibi olmaya olanak bulunmamaktadır. Diğer yandan ceza mahkemesince yargılama sırasında olayın iki tanığından birisi olaydan sonra öldüğü anlaşıldığından dinlenememiş, diğer tanık ve kazaya karışan şoförler dinlenmiş, keşif yapılmış ve üç kişiden oluşan kuruldan bilirkişi raporu alınmıştır. Su raporda "olay yeri krokisinde bulunan çarpma noktası incelendiğinde sanık Hıdır'ın bulvara gelip bölünmüş yolun birincisini katettiği ve orta refüj hizasında bölünmüş yolun ikincisine girdiğinde çarpma gerçekleştiği, bu zaman zarfında kırmızı ışık ihlalinin zor olacağı, yeşil ışıkta geçtiği kabul edilerek kusurunun bulunmadığı" saptaması ile sanığın olayda tamamen kusursuz olduğu, diğer sürücü Cahitin ise olayda 8/8 kusurlu olduğu görüşü bildirilmiştir. Ceza mahkemesi bu rapordaki gerekçeleri aynen kabul ile sanığın olayda kusurlu bulunmaması nedeniyle hareket ile sonuç arasında illiyet bağı gerçekleşmediğinden ve böylece sanığın üzerine atılı suçu işlemediği anlaşıldığından beraatına karar verilmiş, aynı kararca diğer sürücü Cahit hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.
Cahit hakkında açılan ceza davası ise yaralının şikayeti bulunmadığından kamu davasının ortadan kaldırılması ile sonuçlanmıştır.
2. Yine dosyada delil olarak bulunan Hıdır'ın eldeki dosyanın davacısı Bakanlık ve diğer davalı Cahit hakkında Ankara 19. Asliye Hukuk Mahk. 1992/50 sayılı dosyasında açılan tazminat davasında ise;
Mahkemece üç kez bilirkişi incelemesi yapılmış, her üç raporda da olayın ceza mahkemesince irdelenen yeşil ışıkta geçip geçmeme dışındaki boyutu ele alınarak Hıdır'ın gerçekten de yeşil ışıkta geçtiği, ancak İnönü Bulvarından 8.sokağın kesiştiği kavşağa girdiği, oysa burada dönüş yasağının bulunduğu. Hıdırın 8/8 kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Bu raporlara dayanılarak verilen davanın reddi kararı dairece eldeki dosyadaki gibi ceza mahkemesindeki maddi olguların bağlayıcılığı noktasından bozulmuş, bu bozmaya uyularak yapılan incelemede alınan ve maddi olguyu ceza davasındaki gibi kabul etmekle birlikte Hıdırın kavşağa giriş yaptığı 8.sokağı tali yol kabul eden,bu nedenle de Hıdır'ı %100 kusurlu bulan dördüncü
rapora dayanarak yine davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar inceleme tarihinde tebliğ aşamasında olup, kesinleşmemiştir.
3. Mahkemece bu deliler yanında ayrıca iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılarak iki ayrı rapor alınmıştır. Bu raporlardan Makine Mühendisi Bilirkişi tarafından düzenlenen 31.05.1993 tarihli raporda ceza mahkemesindeki maddi olgu aynen kabul edilerek yeşil ışıkta geçenin Hıdır olduğu ancak Hıdır'ın da gerekli kontrolü yapmadığının tespiti ile davalı Hıdır % 25 davalı Cahit ise %75 kusurlu kabul edilmiştir. Rapora itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 19.09.1994 tarihli raporda ise Hıdır'ın yeşil ışıkta geçtiği, diğer araç yönünde de yeşil ışık yandığı hususları ceza dosyasındaki gibi tespit edilip, ek olarak Hıdır'ın dönüş yasağı levhasına uymayarak kazaya neden olduğu ifade edilerek Hıdır %100 kusurlu bulunmuş, diğer raporun ise olay yeri şartları ve olayın oluşuna uygun olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece bu son rapor hükme esas alınmıştır.
Somut olayın açıklanan özellikleri ve yukarıda vurgulanan ilkeler karşısında; hukuk hakimini bağlayacak maddi vakıa sadece Hıdır'ın yaralamalı trafik kazasına karışan araçlardan birisini kullanan kişi olduğu olgusudur. Ceza hakimince toplanan Hıdır'ın kusur durumunu etkileyen diğer deliller ve bunlara dayalı kusur tespiti hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte kabul edilemez. Kaldı ki, aynı olay nedeniyle ceza mahkemesinde sanık Hıdır hakkında açılan davada alınan raporda; sanığın geliş yönü itibariyle yeşil ışıkta geçtiği vakıası kusursuzluğu için yeterli sayılmış, bu rapora dayanılarak ta beraat kararı verilmiştir. Beraat kararı sanığın suçu işlemediği olgusuna değil, tespit edilen kusur durumuna dayalıdır. Hukuk hakiminin yaptığı incelemede de ceza hakiminin tespit ettiği gibi yeşil ışıkta geçme olgusu tespit edilmiştir .Bu vakıadan ayrılan tek yan ise yeşil ışıkta geçen Hıdır'ın dönüş yasağı olan kavşağa kontrolsüz girdiğinin vakıa olarak belirlenmesidir. Tespit edilen bu vakıa nedeniyle eldeki davada Hıdır'ın tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle ; Mahkemece, davalı Hıdır'ın ceza mahkemesinde kusursuz bulunmasına karşın bu kusur durumuyla ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalınmayarak taraflarca ileri sürülen delillerin toplanması ve kusur durumunun içinde ceza dosyasının da yer aldığı bu delillerin tümü birlikte değerlendirilerek tespiti, sonuçta Hıdır'ın %100 kusurlu olduğuna ilişkin belirleme usul ve yasaya uygun olup, direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davalı Hıdır B. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (2.740.000) lira bakiye temyiz ilam .harcının temyiz edenden alınmasına, 06.02.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini