Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/18-438
K : 2002/425
T : 22.05.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki "muarazanın meni" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karadeniz Ereğli Asliye 2,Hukuk Mahkemesince, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 25.01.2000 gün ve 1999/481-2000/2 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 06.11.2000 gün ve 2000/10334-11808 sayılı ilamı ile; (...Dava dilekçesinde, davacıların murisinin eşi ve çocukları ile 17.08.1999 gününde birlikte öldükleri, davalı Vakıf nezdinde kalan hak ve alacaklarının kendilerine ödenmesi hususunun çekişmeye neden olduğu ileri sürülerek, muarazanın giderilmesi isteminde bulunulmuş, müdahil davacılar Hüseyin ve Şekür Ç... ise damatları olan İbrahim A...'ün 17.08.1999 tarihinde eşi ve çocukları ile birlikte öldüğünü, damatlarının yardımlaşma sandığı vakfı üyesi olarak, 18.03.1996 tarihinde verdiği ölüm yardım beyannamesinde, ölümü halinde yardımın karısı ve iki çocuğuna verilmesini istediği, bütün ailenin ölmesi nedeni ile yardımını kızları Sabahat ve torunları Tuğba ve Mehmet'in mirasçısı olarak kendilerine ödenmesi gerektiğini ileri sürmüşler mahkemece ölüm yardımının Sabahat, Tuğba ve Metmet'in mirasçıları olan Hüseyin ve Şekür Ç...'e ödenmesine karar verilmiştir.
Eşi ve çocukları ile birlikte depremde öldükleri anlaşılan İbrahim A...'ün Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. Mensupları Yardımlaşma Sandığı Vakfı üyesi Olduğu, vakıf senedinin 14/1 maddesinde, vakıf üyesinin ölümü halinde beyannamesinde kayıtlı kimselere, beyannamede belirtilen hisseler oranında üye aidatının 500 katı ölüm yardımının yapılmasının öngörüldüğü, bu hüküm uyarınca İbrahim A...'ün verdiği beyanname ile ölüm yardımını eşi ve iki çocuğuna bıraktığı ancak depremde A... ile birlikte eşi ve iki çocuğunun da öldüğü anlaşılmaktadır. İbrahim A...'ün yardımlaşma sandığı vakfına verdiği ölüm yardımı beyannamesinde, ölümden sonra yapılacak toplu ödeme ve ölüm yardımının Sabahat, Tuğba ve Mehmet A....'e ödenmesini istediği anlaşılmakta ise de; lehlerine ödeme yapılması istenen bu şahıslar da aynı anda öldüklerinin sabit olması durumunda uyuşmazlığın bu beyanname hükümleri yerine Medeni Kanunun mirasa ilişkin hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Medeni Kanunun 28.maddesinin 2.fıkrasına göre, hangisinin evvel veya sonra öldüğünün tayini mümkün olmaksızın ölenler bir anda ölmüş sayılırlar ve birbirlerinin mirasçısı olmaları söz konusu olmaz. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, İbrahim A... eşi ve iki çocuğunun aynı anda ölüp ölmediklerinin araştırılması, ölümün aynı anda vaki olduğunun tesbiti halinde, miras hükümleri dahilinde karar vermek olması gerekirken, beyannameye öncelik verilerek yardım parasının müdahil davacılar Hüseyin ve Şekür Ç...'e ödenmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, muarazanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Asıl davada, davacılar vekili, davacıların ortak miras bırakanı (kardeşleri) İbrahim A...'ün eşi ve üç çocuğuyla birlikte 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem sırasında vefat ettiğini; murisin davalı vakif nezdinde bazı hak ve alacakları bulunduğunu, davalının bunları murisin ölü eşi ve çocukları adına bankaya yatırdığını, 29.9.1999 tarihli mahkeme kararıyla bu haklar üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu, murise ait hak ve alacakların, onun mirasçıları olan davacılara ödenmesi konusunda taraflar arasında muaraza çıktığını ileri sürerek, dava konusu haklar davacılara verilmek suretiyle muarazının menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Ereğli Demir ve Çelik A.Ş. Mensupları Yardımlaşma Vakfı vekili, müteveffa İbrahim A...'ün 18.3.1996 tarihli ölüm yardım beyannamesinde, ölüm yardımının eşi Şebabet ile, çocukları Tuğba ve Mehmet A...'e yapılması yolunda beyanda bulunduğunu, o nedenle Vakıf Senedinin 14. maddesi uyarınca ölüm yardımının ancak bu kişilere ödenebileceğini; adı geçenlerin de ölmüş olmaları nedeniyle ancak bu kişilerin mirasçılarına ödeme yapılabileceğini, vakıf için resmi senedin emredici nitelikte olup, senede göre işlem yapılmasının zorunlu bulunduğunu, davacının Hüseyin A...'ün başvurusu üzerine de kendisine bu yolda açıklama yapıldığını, muaraza yaratılmasının söz konusu olmadığını, mahkemenin ihtiyati tedbir karan üzerine de paranın bankaya bloke edildiğini/bu durumda davalıya husumet düşmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen davanın davacıları Hüseyin Çilingir ve Şekür Ç.... vekili ise,asıl davanın davacıları ile davalısı aleyhine 5.11.1999 günlü dilekçeyle açtığı davada, davacıların damadı İbrahim A...'ün, davalı vakfın üyesiyken 17.8.1999 tarihli depremde eşi ve iki çocuğuyla birlikte öldüğünü, davalı vakfa verdiği 18.3.1996 tarihli ölüm yardımı beyannamesinde, ölümü halinde ölüm yardımının eşine ve çocuklarına verilmesini istediğini, kendisiyle birlikte bunların da ölmesi nedeniyle, Vakıf Resmi Senedi'nin 14. maddesi uyarınca anılan yardımın murisin eş ve çocuklarının mirasçısı oldukları veraset ilamıyla sabit bulunan davacılar Hüseyin ve Şekür Ç...'e verilmesi gerektiğini ,davalı vakfın bu konuda muaraza yaratmadığını,ancak, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle bu ödemeyi yapamadığını, muarazanın diğer iki davalı Hüseyin A... ve Ayşe Ç... tarafından yaratıldığını bunların daha önce ölüm yardımının kendilerine ödenmesi istemiyle açtıkları davanın derdest olduğunu; bu davanın, söz konusu davaya asli müdahale istemiyle açıldığını, usul ekonomisi gereğince bu davanın öncelikle ve ayrı olarak incelenip karara bağlanması gerektiğini ileri sürerek, murise ait ölüm yardımı ve malvarlığı üzerindeki muarazanın meni ile, veraset (lamındaki hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Ereğli Demir ve Çelik A.Ş. de çalışan İbrahim A...'ün bu işi nedeniyle davalı Ereğli Demir ve Çelik A.Ş. Mensupları Yardımlaşma Vakfı'nın üyesi olduğu,vakfa verdiği 18.3.1996 tarihli beyannamede, ölümü halinde yapılacak olan Ölüm yardımının, eşi Sabahat ile çocukları Tuğba ve Mehmet'e eşit olarak ödenmesini istediği,bilahare 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde hem İbrahim A...'ün ve hem de esi ile beyannamede adlan yazılı iki çocuğunun öldükleri, bu nedenle davalı vakıf nezdinde ölüm yardımının tahakkuk ettiği; asıl davanın davacılarından Hüseyin A...'ün,davalı vakfa gönderdiği 27.9.1999 tarihli ihtarnameyle, bu yardımın İbrahim A...'ün mirasçılarına ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, paranın bankaya bloke edilmesini istediği, daha sonra da 29.9.1999 günlü dilekçeyle, paranın bloke edilmesi konusunda ihtiyati tedbir isteminde bulunduğu, Karadeniz Ereğli Asliye 2. Hukuk Mahkemesince, vakıf nezdindeki hakların ilgililere ödenmeyip, bankada bloke edilmesi yolunda 29.9.1999 günlü ihtiyati tedbir kararının verildiği,bu karar uyarınca bloke işleminin yapıldığı uyuşmazlık konusu değildir.
Hemen belirtilmelidir ki, İbrahim A... ile, yukarıda değinilen beyannamede bildirdiği eşi ve iki çocuğunun, 17.8.1999 tarihli depremde,hangisinin önce veya sonra öldüğü belli olmayacak şekilde aynı anda birlikte ölmüş oldukları, bu kişiler hakkında alınan ve örnekleri dosyaya sunulan veraset ilamlarında açıkça belirtildiği gibi, taraflar arasında da bu yönden bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, bozma kararının bu yönün araştırılması gereğine işaret eden bölümünde isabet yoktur. Başka bir ifadeyle, somut olayda, İbrahim A... ile eşi ve çocuklarının tümünün aynı anda ve birlikte öldükleri çekişmesiz olup, uyuşmazlık bu olgu temelinde çözülmelidir.
Bu olgu çerçevesinde yapılması gereken ilk saptama, İbrahim A...'ün yukarıda değinilen beyannamede, ölüm yardımının kendilerine ödenmesini istediği eşi ve çocuklarının bu yardıma hak kazanabilmeleri için, İbrahim A...'ün ölümü anında, bunların hayatta olmalarının temel koşul olduğudur. Esasen, açıktır ki, İbrahim A..., beyannamede bu şekilde talepte bulunurken, kendisi öldüğünde anılan kişilerin sağ olacaklarını varsaymış ve irade açıklamasını bu varsayıma göre yapmıştır. Eşi ve çocuklarının İbrahim A... ile birlikte ve ayni anda öldükleri çekişmesiz bulunduğuna; eş söyleyişle, İbrahim'in ölümü anında bu kişiler sağ olmadıklarına göre, beyannameye konu ölüm yardımının bunlar adına tahakkuk etmiş olamayacağı araktır. Bundan hareketle, ikinci saptama, bu kişilerin sahibi olamadıkları bir hakkın, hiçbir şekilde mirasçılarına da intikal edemeyeceğidir. Zira, murisin malvarlığına girmemiş bir hak veya alacak, mirasçılara da geçemez.
Şu da açıktır ki, yerel mahkemenin direnme kararında da açıklandığı üzere, davaya konu ölüm yardımı, vakıf üyesi İbrahim A...'ün de hiçbir koşulda lehdarı olamayacağı, üzerinde tasarrufta bulunamayacağı bir yardımdır. Eş söyleyişle, bu yardım, murisin terekesine dahil değildir. Dolayısıyla, M.K.nun miras hükümleri uyarınca, kendi mirasçısı olan kişilerin (davacıların) İbrahim Akkürk'ün mirasçıları sıfatıyla bu yardım üzerinde talepte bulunma hakları yoktur.
O halde, uyuşmazlık, davaya konu ölüm yardımının dayanağını oluşturan, İbrahim A...'ün üyesi bulunduğu Ereğli Demir ve Çelik A.Ş. Mensupları Yardımlaşma Vakfı'nın Resmi Senedindeki hükümler çerçevesinde çözülmelidir.
Anılan Resmi Senedin 12. maddesi, Vakfın yapacağı yardımları düzenlemekte ve bunların arasında ölüm yardımını da saymaktadır. Senedin 14.1. maddesinde, vakıf üyesinin ölümü halinde beyannamesinde kayıtlı kişilere ölüm yardımı yapılacağı belirtilmiştir. 14.4.1. madde "Bütün vakıf üyeleri ile vakıf emeklileri imzalı olarak verecekleri bir beyanname ile kendisinin ölümü halinde yapılacak olan ölüm ve emeklilik yardımlarının kimlere ve ne oranda ödenmesi gerektiğini beyan ederler"; 14.4.3'. maddesi ise "Vakıf üyesi ile vakıf emeklisi beyanname vermeden ölmüş ise, ölüm ve emeklilik yardımları ölen üyenin ikinci dereceye karar (bu derece dahil) kanuni mirasçılarına ödenir" şeklindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, vakıf resmi senedi hem vakıf ve hem de üyeleri yönünden bağlayıcıdır. Somut olayda da, bu senet hükümlerine bağlı kalınmalıdır. Vakıf Resmi Senedi'nin değinilen 14.4.3. maddesi, beyanname vermeden ölen üyenin ölüm yardımının ,ikinci derece dahil, kanuni mirasçılarına ödeneceği yolundadır. Her ne kadar, somut olayda vakıf üyesi İbrahim, yukarıda belirtilen şekilde beyanname vermiş ise de, ayrıntılı olarak açıklanan somut olayın özellikleri ve bu cümleden olarak, yardım lehdarı olarak gösterilenlerin üye ile birlikte ölmeleri ve sorunun M.K.nün miras hükümleri çerçevesinde çözülmesine olanak bulunmaması karşısında, benzetme yoluyla, İbrahim A...'ün ölüm yardım beyannamesi vermeden ölmüş olması halinde uyuşmazlık ne şekilde çözülecek ise, burada da aynı çözüm benimsenmelidir. Bu durumda ise, anılan yardım, İbrahim A...'ün ikinci derece kanuni mirasçısı durumunda olan kardeşlerine (asıl davanın davacılarına) ödenmelidir.
Özel Daire bozma karan da, aynı sonucu doğuracak niteliktedir. Hal böyle olunca, mahkemece
yukarıda açıklanan nedenle,Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi
usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. ''
SONUÇ : Davacılar Hüseyin A... ve Ayşe Ç... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini