 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/16-465
K: 2002/468
T: 5.6.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ ( İrsen İntikal Taksim Vergi Kaydı ve Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliği Nedeniyle Davalılar Adına Tesbit Edilen Taşınmaz )
- İSPAT YÜKÜ ( Davacının Yan Paylaşıma Dayanması Nedeniyle İspat Yükünün Davalı Tarafa Geçmesi )
- KEŞİF İÇİN VERİLEN KESİN SÜRELER (Keşif İçin Masrafların Yapılmaması Durumunda Sonucun Ne Olacağının İlgililere İhbar Edilmesinin Gerekmesi)
- YOL TAZMİNATI ( Taşıt Gideri Bilirkişi Ücreti Tanık Ücreti Yapılacak Tebligatlar ile İlgili Giderler Olması )
- İHBAR ( Keşif İçin Masrafların Yapılmaması Durumunda Sonucun Ne Olacağının İlgililere İhbar Edilmesinin Gerekmesi )
1086/m.414
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbite itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çaycuma Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.06.2001 gün ve 1994/94 E- 2001/236 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 23.11.2001 gün ve 2001/10055-8873 sayılı ilamı ile; (...Kadasto sırasında dava konusu taşınmazlar irsen intikal, taksim, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tesbit edilmiştir. Davacı yasal süresi içinde taşınmazların 2/3 payının miras bırakanı Hatice G.'ye ait olduğunu ve mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık miras ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davalılar 3.11.1994 tarihli cevap layıhası ile bazı parsellerde açıkça, bazı parseller yönünden ise dolaylı olarak davacının miras bırakanının payı bulunduğunu bildirmişlerdir. Mahkemece bu beyan üzerinde durulmamış ve gerekli değerlendirme yapılmamıştır. Davalılar bazı parsellerin ise paylaşım suretiyle babaları Ahmet K.'ya isabet ettiğini bildirmişlerdir.Paylaşıma dayanan taraf paylaşımın varlığını, tarihini, bütün mirasçıların paylaşıma katıldığını kanıtlamakla yükümlüdür.Bu nedenle davada isbat külfeti yer değiştirir.Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek davanın esastan çözümlenmesi gerekirken usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Hemen belirtmek gerekir ki; keşif hususunda verilen kesin önelin yerine getirilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilebilmesi, bu önelin HUMK.nun 414 vd. yer alan kurallara uygun bulunmasına bağlıdır. Bu bağlamda en önemli koşul önelin kanıtlama yükümlüğü altında bulunan tarafa verilmesidir. Somut olayda özel daire bozma ilamında isabetle vurgulandığı üzere davalı yan paylaşmaya dayanmakla tanıtlama yükü davacıdan davalıya geçmiştir.
Gerek öğreti ve gerekse yerleşik yargısal kararlarda, kanıtlama yükümlülüğü altında bulunan tarafa, kesin önel konusu usuli işlemleri hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde tek tek açıklanmalı, keşif için yapılması zorunlu olan giderler parasal olarak saptanıp bildirilmeli, ödeme için verilen süre belirtilmeli ve bu hususların yerine getirilmemesi halinde doğacak sonuçlar da ihtar olunmalıdır. Bu cümleden olmak üzere keşif için verilen kesin önellerde;
1-Hakim katip ve mübaşir için depo edilmesi gereken yol tazminatının parasal tutarı,
2-Taşıt gideri
3-Bilirkişi ücreti,
4-Tanık ücreti,
5-Bilirkişi ve tanıklara yapılacak tebligatlar ile ilgili giderler noksansız olarak belirtilmelidir ( Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı Cilt III, sh:2836 vd, aynı eser sh.2843 vd, Hukuk Genel Kurulunun 12.12.1974 gün 8/1153-1401, 16/09/1987 gün 1-389-639 sayılı kararları. )
Somut olayda verilen kesin önele rağmen gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, verilen kesin önel usulüne uygun değildir. Eş anlatımla, yasada öngörülen koşulları kapsamamaktadır. Şöyle ki, keşif giderlerinin yatırılması için kesin önel verilirken bu giderlerin açıkça neler olduğu gösterilmeli ve bu keşfin yapılabilmesi yönünden gerekli ve yukarıda ayrıntılı olarak gösterilen hususlar açıklanmalıdır. Bu anlamda; çekişmeli taşınmazın nitelik ve tasarruf durumunun saptanması amacıyla yapılacak keşif giderlerine değinin kesin önele ilişkin ara kararında, Hakim - Katib - Mübaşir, bilirkişiler gibi görevlilere ödenecek para ile keşif araç ücreti ve davetiye tebliğinin zorunlu olduğu durumlarda bu gider ve tanık ücretlerinin eksiksiz olarak gösterilmesi gerekirken, keşif giderini oluşturan kalemlerden tanık ücretlerinin ayrıntılı ve tam olarak gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu nitelikteki ara kararına dayanılarak süreye uyulmadığından söz edilmek suretiyle sonuca gidilerek davanın reddine karar verilmesi olanaksızdır. O halde; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.06.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.