 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/15-15
K: 2002/19
T: 23.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAZMİNAT DAVASI ( Döviz Kuru Farkından Kaynaklanan Munzam Zararın Tahsili Talebi )
- DÖVİZ KURU FARKINDAN KAYNAKLANAN MUNZAM ZARAR TALEBİ ( Seçimlik Hakkını Türk Parası Yönünde Kullanan Alacaklının Bu Hakkından Dönerek Kur Farkı Adı Altında Talepte Bulunamaması )
- YABANCI PARA ALACAĞI ( Alacaklının Yabancı Para Alacağını Aynen Yada Vade Veya Fiili Ödeme Günündeki Kur Üzerinden Ödetilmesini İsteyebilmesi )
- SEÇİMLİK HAK ( Alacaklının Yabancı Para Alacağını Aynen Yada Vade Veya Fiili Ödeme Günündeki Kur Üzerinden Ödetilmesini İsteyebilmesi )
- MUNZAM ZARAR ( Seçimlik Hakkını Türk Parası Yönünde Kullanan Alacaklının Bu Hakkından Dönerek Yabancı Para Veya Kur Farkı Adı Altında Talepte Bulunamaması )
- KUR FARKINDAN KAYNAKLANAN MUNZAM ZARAR TALEBİ ( Seçimlik Hakkını Türk Parası Yönünde Kullanan Alacaklının Bu Hakkından Dönerek Kur Farkı Adı Altında Talepte Bulunamaması )
818/m.83,105
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İskenderun Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.9.2000 gün ve 2000/190-913 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 7.2.2001 gün ve 2000/5018-2001/724 sayılı ilamı ile ( "...Davacı yüklenici, davalıya yaptığı iş bedelinden kalan alacağı 230.501.85 ABD Dolarının o günkü kur üzerinden TL. karşılığı 630.081.417 liranın tahsilini 4.10.1990 tarihinde dava etmiş ve bu miktarın tahsiline dair verilen hüküm kesinleşmiştir. Ardından tahsil edilen TL. ile o tarihteki kurla alınabilen ABD Doları mahsup edildiğinde 183.719.34 ABD Doları karşılığı 8.274.719.074 TL. munzam zararı 7.8.1995 tarihinde dava etmiş, bu istemi 8.136.418.069 TL. olarak hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda bahsi geçen ilk dava, BK. 83. maddesinin 23.11.1990 günlü Resmi Gazete'de yer alan ve aynı gün yürürlüğe giren 3678 Sayılı Yasa ile değişikliğinden önce açılmıştır. Bu nedenle munzam zararın varlığından bahisle kur farkının tahsiline dair 7.8.1995 tarihinde açılan davanın dinlenebilirliği ( mesmuluğu ) vardır.
Bu kez eldeki dava ise BK.'nun 83. Maddesinin yabancı para borcuna dair hükmünün değişikliğinden sonra 7.3.2000 tarihinde açılmıştır. Bu değişiklikle yabancı para borcunun ödenmemesi halinde alacaklıya bu borcun fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parasıyla ödenmesini talep hakkı tanınmıştır. Somut olayda davacı dava tarihinde yürürlükte olan bu hükmün kendisine tanıdığı hakkını kullanmamıştır. Yargıtay'ın kararlılık kazanan uygulamasında yasayla getirilen bu hakkın kullanılmaması suretiyle -saklı tutulsa dahi- yabancı para alacağının dava tarihindeki kur üzerinden TL'ye çevrilerek dava edilmesi halinde, tahsil tarihindeki kur farkı ayrıca dava edilemez. ( YHGK. T. 3.6.1998 E. - 11/299 K. 380; Y. 15. HD. T. 26.11.1998, E. 4379, K. 4426... )
Açıklanan bu nedenlerle davanın reddi gerekirken yazılı nedenlerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur..." ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, döviz kuru farkından kaynaklanan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili, daha önce davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davası sonucunda, mahkemece 230.501.85 Amerikan Dolarının o dava tarihindeki karşılığı olan 630.081.417 TL.'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğini, kesinleşen hüküm uyarınca davalının davacıya 24.7.1995 tarihinde, ana para ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.256.149.667 TL. ödediğini, ancak, TL.'nin değer kaybetmesi nedeniyle doğan kur farkından dolayı, ödenen bu para ile ancak 46.782.51 Amerikan Doları satın alınabildiğini; karşılanamayan 183.719.34 Amerikan Dolarının satın alınabilmesi için 8.274.719.074 TL. ödendiğini; oluşan bu munzam zararın tazmini istemiyle daha sonra açılan davanın da kabul edildiğini; davalının o ilam uyarınca 17.12.1999 tarihinde toplam 33.446.590.487 TL.'yi davacıya ödediğini, ancak yine TL.'nin değer kaybı sonucu oluşan kur farkı nedeniyle bu para ile sadece 62.642 Amerikan Doları satın alınabildiğini, bu şekilde, 121.077.34 Amerikan Doları tutarında yeni bir munzan zarar meydana geldiğini ileri sürerek, 121.077.34 Amerikan Dolarının dava tarihindeki kur değeri üzerinden karşılığı olan 69.785.709.680 TL.'nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının munzam zararının kesinleşen önceki hüküm uyarınca yapılan ödemeyle tazmin edildiğini, davalı kurumun munzam zararın oluşmasına neden olacak herhangi bir kusurunun da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme, bilirkişi raporunu esas almak suretiyle verdiği davanın kabulüne dair kararın özel dairece yukandaki gerekçeyle bozulması üzerine, direnme hükmü tesis etmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle, yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, somut olayda davacının kur farkına dayalı munzam zarar isteminde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirketin, sözleşme ilişkisinden kaynaklanan 230.501.85 Amerikan Doları tutarındaki alacağının kur değeri karşılığı 630.081.417 TL.'nin tahsili istemiyle davalı kurum aleyhine 4.10.1990 tarihinde açtığı davanın kabul edildiği ve kesinleşen hüküm uyarınca davalının davacıya 24.7.1995 tarihinde işlemiş faizle birlikte toplam 2.256.149.667 TL. ödediği; bu miktarla satın alınabilen Amerikan Doları tutarının, varlığı kesinleşmiş hükümle saptanan miktardan 183.719.34 Amerikan Doları daha az olması nedeniyle, davacının bu kez 7.8.1995 tarihinde söz konusu kur farkından kaynaklanan munzam zararının tazmini istemiyle başka bir dava daha açarak, belirtilen tutardaki Dolar alacağının dava tarihindeki kur değeri üzerinden karşılığı olan 8.274.719.074 TL.'nin tahsilini istediği; o davanın da kabul ile sonuçlanması ve kararın kesinleşmesi üzerine, davacının ihtirazi kayıtla 17.12.1999 tarihinde toplam 33.446.590.487 TL.'yi davalıdan aldığı, toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Bu yönlerden taraflar ile yerel mahkeme ve özel daire arasında herhangi bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
Davacı, anılan tahsil tarihindeki kur değeri üzerinden satın alabildiği Dolar miktarının da 183.719.34 Doları karşılamadığı ve yeni bir munzam zararının daha oluştuğu iddiasıyla, eksik kalan 121.077.34 Dolar karşılığı 69.785.709.680 TL.'nin tahsili istemiyle, görülmekte olan davayı açmıştır.
Bu noktada, uyuşmazlıkla ilgili yasal durumun açıklanması gerekmektedir. 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 Sayılı Yasa'nın 29. maddesiyle Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine eklenen fıkra hükmünce, yabancı para üzerinden oluşan alacağı vadesinde ödenmeyen alacaklı, bu alacağının, vade veya fiili ödeme günündeki kur değeri üzerinden Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. 3678 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. maddesine göre de, yürürlük tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve yürürlük tarihi itibariyle görülmekte olan yabancı para ve faiz alacaklarına ilişkin davalarda, bu hüküm uygulanmaz.
Görüldüğü üzere, Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine son fıkra olarak eklenen bu hüküm, borçlunun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklıya, yabancı para üzerinden oluşan alacağını vade veya fıili ödeme günündeki kur değeri üzerinden Türk Lirası olarak isteme yetkisini tanımaktadır.
Öğretide ve Yargıtay'ın istikrar kazanmış kararlarında, alacaklıya tanınan bu hakkın, doğrudan doğruya yasadan doğan, özel ve dönülmesi mümkün bulunmayan bir tercih hakkı olduğu kabul edilmektedir. ( Örneğin, Doç. Dr. Hakan Pekcanıtez, Yabancı Para Alacaklarının Tahsili, 1994, sh. 38 vd.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, 3.6.1998 gün ve 1998/11-299-380 sayılı kararı... gibi. ) Benzer bir ifadeyle, alacaklı, yasanın yürürlükte bulunduğu tarihte, yabancı paranın aynen, vade veya fıili ödeme günündeki kur değeri üzerinden ödetilmesini isteme olanağı varken, alternatif seçimlik hakkını TL. olarak ortaya koyduktan sonra, bu seçimlik haktan dönerek yabancı para veya kur farkı adı altında bir talepte bulunamaz.
Açıklanan yasal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Özel daire bozma kararında da açıklandığı üzere, davacının Amerikan Doları üzerinden oluşan alacağının tahsili istemiyle açtığı ilk dava tarihinde ( 4.10.1990 ) Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine 3678 SK. ile eklenen fıkranın henüz yürürlükte olmaması nedeniyle, anılan davadaki istemini, dava tarihindeki kur değeri üzerinden TL. olarak bildirmesi zorunludur. Ancak, 7.8.1995 tarihinde açtığı dava sırasında BK.'nun 3678 Sayılı Yasa ile değişik 83. maddesi yürürlükte bulunmaktadır. Davacı, açtığı o davada, 183.719.34 ABD Doları alacağını aynen, vade veya fıili ödeme tarihindeki kur üzerinden talep etme hakkı olduğu halde, alacağını TL.'ye çevirip, 8.274.719.074 TL.'nin ödetilmesini istemiş ve bu isteği kısmen kabul edilerek, 8.136.418.069 TL.'ye hükmedilmiştir.
Burada gözden kaçırılmaması gereken yön, davacının önceki tazminat davasını açtığı 7.8.1995 tarihinde BK.'nun 83/son maddesinin yürürlükte olduğu, dolayısıyla, davacının o davada, Amerikan Doları üzerinden gerçekleşen munzam zararının tazminini isterken, yasanın kendisine tanıdığı seçimlik hakkı kullanarak, aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki kur değeri üzerinden tekabül edeceği TL.'nin ödetilmesini istemesinin mümkün olduğudur. Davacının bu seçimlik hakkını kullanmış ve mahkemece isteğinin hüküm altına alınmış olması durumunda, görülmekte olan davaya konu zararın hiç gerçekleşmeyeceği de açıktır. Buna rağmen, davacı, o davada, Dolar üzerinden tahakkuk etmiş olan munzam zararını, dava tarihindeki kur değeri üzerinden TL.'ye çevirmek suretiyle talepte bulunmuş; böylece yukarıda değinilen yasal seçimlik hakkını kullanmamış, sonuçta, dava ve tahsil tarihleri arasında Amerikan Dolarının TL. karşısında değer kazanmasından kaynaklanan, davaya konu zarar meydana gelmiştir.
Tekrar vurgulanmalıdır ki, yasanın alacaklıya tanıdığı bu seçimlik hak, dönülmesi mümkün olmayan bir hak niteliğindedir. O nedenle, davacının 17.12.1999 tarihinde toplam 33.446.590.487 TL.'yi davalıdan alırken ihtirazi kayıt bildirmiş olması da, varılan bu sonuca etkili değildir.
O halde, davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.1.2002 gününde, gerekçesinde oyçokluğu, sonucunda oybirliği ile karar verildi.