Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2002/14-581
K:2002/598
T: 10.7.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • ELATMANIN ÖNLENMESİ
  • MERAYA V KAYNAK SUYUNA ELATMA
  • HUKUKİ YARAR
  • MÜKTESEP HAK - BOZMA İLE
· ÖZET: Tıpkı dava açmakta olduğu gibi kanun yollarına başvurma dada hukuki yarar koşulu bulunmalıdır. Bir tarafın lehine olan hükme karşı temyiz hakkını kullanmakta yararı yoktur denilebilmesi için kararın onun istemine tamamen uyun olması gerekir. Bazı hallerde ise hüküm lehine olan tarafın hüküm gerekçesinden temyiz etmekte hukuki yarar olabilir. (HUMK 447) Usulü kazanılmış hak. HUMK'da düzenlenmemiş ancak yargıtay uygulaması ile hukuk edilmiş ve şekillenmiştir.  Usulü kazanılmış hakkın ilk tüzü, Yargıtayın bozma ilanına uyan mahkemenin bu bozma çerçevesinde inceleme yapıp karar vermek zorunda olmasıdır.
Usulü kazanılmış hakkın ikinci türü ise, bozma kapsamı dışında kalan kısımların kesinleşmiş olmasıdır.
Önlenen el tama, müşterekliği önleyen müdahale yöneliktir ve onu sonuçlandırmaya karar altına almıştır.
Gerekçenin bu açıklığına ve onu tamamlayan hüküm fıkrasına rağmen , davacı köy hükmü kendi aleyhine olan bu gerekçe nedeniyle gerekçeden dolayı temyiz etilmemişdir. (HUMK.427) işte bunu yapmamakla ve mahkemece bu bozmaya uyulmuş olmakla su kaynağının her iki köyün müşterek kullanımında olduğu davalı köy yararına usulü kazanılmış hak oluşturmuştur.
 
Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Köprüköy Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.10.2001 gün ve 27 E. 143 K. sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 29.1.2002 gün ve 2001/8338 E. 2002/470 K. sayılı ilamı ile; (...Dava, kadim mera ve kaynak suyuna elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkeme; davanın kabulüne; mera ve su kaynağının kullanım hakkının davacı köye bırakılmasına karar vermiştir.
Hüküm, davalı köy muhtarı tarafından temyiz edilmiştir.
Evvelce tesis edilen ilk iki karar Dairemizce bozulmuştur.
İlk kararda hudutnamelerden hareketle; "meraya elatmanın önlenmesine, su müşterek ise de davacı köyün yararlanmasının davalı köy tarafından engellendiği anlaşıldığından kaynak suyuna da müdahalenin önlenmesine" karar verilmiştir.
Bu kararı davacı köy temyiz etmemiş; böylece, sudan taraf köylerin müşterek yararlanması hususunda davalı köy için usul i müktesep hak oluşmuştur .Bu bakımdan şimdi; sudan, davacı köyün müstakilen yararlanması sonucunu doğuracak biçimde karar verilmesi doğru değildir. Bunun yanısıra, dava konusu taşınmazda yararı bulunmayan, komşu köylerden yaşlı ve tarafsız kimseler arasından seçilmiş yerel bilirkişilerin uyuşmazlıkla ilgili özel bilgilerine başvurulmadan hüküm kurulması da doğru görülmemiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı köy temsilcisi dava dilekçesinde sınırlarını belirttikleri intifaı kendilerine ait meralarına ve bu meralar içerisinde bulunan kayna  suyuna Alaca Köyünün elattığını iddia ederek davalı köyün mera ve kaynak suyuna vaki bu müdahalelerinin önlenmesini istemiştir.
Yerel mahkeme ilk kararında, meranın davacı köyün idari sınırları içerisinde kaldığı; kaynak suyunun ise her iki köyün müşterek kullanımında olduğu gerekçeleriyle, davacı köyün davasının kabulü ile meraya ve "her iki köyün de sudan faydalanma hakkı olmakla birlikte Alaca köylüleri davacı Gölçayır köyünün kaynak suyahdan faydalanmasına engel olduklarından bu müdahalelerinin menine karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile her iki köyün müşterek kullanımında kabul edilen Aktaş kaynak suyuna davalı köyün elatmasının önlenmesine,karar vermiştir.
Karar, davalı köyün temyizi üzerine Özel Daire'ce özetle, bu tür çekişmelerde idari sınırlara itibar edilmeyip, kadim yararlanma durumuna göre sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Davacı köyün, meraya ilişkin olarak vaki karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkeme, yaptığı yargılama sonunda meranın davacı köye ait olması nedeniyle buraya davalı köyün elatmasının önlenmesine kaynağın da, müşterek bulunması nedeniyle suyunun   yan   yarıya   paylaştırılmasına,   "davacı   ve   davalı   köylerin   kaynak   suyunu   bu   şekilde kullanmalarına" karar vermiştir. Bu ikinci kararı davalı köy, meranın müşterek olması; davacı köy ise suyun yarı yarıya kullanılmasının usuli kazanılmış hakka aykırı olduğu nedenleri ile temyize getirmişlerdir.
Özel Daire bu ikinci kararı ilk bozmanın gereklerinin mahkemece tam olarak yerine getirilmediği gerekçesi ile bozmuştur. :
Taraflar karar düzeltme isteminde bulunmamışlardır.
2. bozmaya uyan yerel mahkeme yaptığı yargılama sonunda; bu defa hem meranın, hem de kaynak suyunun kullanım hakkının davacı köye ait olduğundan söz ederek davalı köyün meraya ve kaynak suyuna vaki müdahalesinin menine karar vermiştir.
Bu karar davalı köyün temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile özellikle "ilk kararda hudutnamelerden hareketle, meraya elatmanın önlenmesine, su müşterek ise de davacı köyün yararlanmasının davalı köy tarafından engellendiği anlaşıldığından kaynak suyuna da müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir. Bu karan davacı köy temyiz etmemiş, böylece; sudan, taraf köylerin müşterek yararlanması hususunda davalı köy için usuli müktesep hak oluşmuştur. Bu bakımdan şimdi; sudan, davacı köyün müstakilen yararlanması sonucunu doğuracak biçimde karar verilmesi doğru değildir." denilerek bozulmuştur.
Yerel mahkeme bu bozmaya karşı "Mahkememiz tarafından verilen ilk kararda Yargıtay H.Hukuk Dairesinin 29.01.2002 tarihli kararında bahsetmiş olduğu (su, müşterek ise de; davacı köyün yararlanmasının davalı köy tarafından engellendiği anlaşıldığından kaynak suyuna da müdahalenin önlenmesi) ifadeleri sadece kararın gerekçe bölümünde geçmekte olup, hüküm bölümünde (davanın kabulüne, davalı Alaca köyünün teknik bilirkişi tarafından hazırlanan 21.10.1997 tarihli krokide belirtilen alan ile Aktaş kaynak suyuna olan müdahalelerinin menine) denilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı köy tarafından açılmış olan dava, kabul edildiğinden ve davalı köyün müdahalesinin menine karar verildiğinden, davacı köyün bu kararı temyiz etmekte hukuki bir yararının olduğu düşünülemez. Kararın gerekçe bölümündeki ifadelerin de yine aynı şekilde yanlış olması davacı köy açısından kararı temyiz etmeyi gerektiren bir konu olarak değerlendirilemez. Bu nedenlerle Mahkememiz davalı köy adına usuli müktesep hak doğmadığı görüşündedir. Yine aynı şekilde mahalli bilirkişi temin edilmesi için elden gelen gayret gösterilmiş, yapılan bütün araştırmalara rağmen mahalli bilirkişi temin edilememiştir." gerekçesiyle direnmiştir.
Bu direnme kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Görüldüğü üzere yerel mahkeme ile Özel Daire arasında meranın davacı köye aidiyeti konusunda bir çekişme olmayıp; uyuşmazlık, su kaynağının hangi köye ait olacağı veya müştereken yararlanma noktasında toplanmaktadır.
Aşamaları özetlenen davanın son kararında direnen yerel mahkeme yukarıda açıklandığı üzere, özellikle ilk karar lehine olan davacı köyün bu kararı temyizde hukuki yararı olmadığı için olayda kazanılmış hak bulunmadığı görüşündedir.
Yerel mahkeme kararının değerlendirilmesi için öncelikle kanun yollarına başvurmanın genel şartlarından birincisi olan "hukuki yarar (menfaat) şartı" üzerinde durmak gereklidir.
Tıpkı dava açmakta olduğu gibi, kanun yoluna başvurmada da hukuki yarar koşulu bulunmalıdır. Davacının, kural olarak lehine yani "davasının kabulüne dair" olan bir hükmü temyize hakkı yoktur. Bir tarafın lehine olan hükme karşı temyiz hakkını kullanmakta yararı yoktur denilebilmesi için kararın onun istemine tamamen uygun olması gerekir.
Bazı hallerde ise, hüküm lehine olan tarafın, hükmü gerekçesinden dolayı temyiz etmekte hukuki yararı olabilir. Usul Kanunumuz bu istisnayı 427. maddesinin ilk fıkrasının ikinci cümlesinde "Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla hükmü temyiz edebilir." şeklinde düzenlemiş bulunmaktadır. İşte bu nedenledir ki Yargıtay gerekçeden temyiz hakkının varlığını kararlarında kabul etmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakameleri Usulü, S.Baskı, Cilt 4, sh.3279 vd.)
Bu arada konunun tam açıklamasının yapılabilmesi için kısaca usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde de durulmalıdır. Şöyleki:
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenmemiş olan usuli kazanılmış hak kurumu, Yargıtay uygulaması ile kabul edilmiş ve şekillenmiştir. Usuli kazanılmış hakkın ilk türü, Yargıtay'ın bozma ilamına uyan mahkemenin bu bozma kararı çerçevesinde inceleme yapıp karar vermek zorunda
olmasıdır. Usuli müktesep hakkın ikinci türü ise, bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımların kesinleşmesidir.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında, konuya bakıldığında:
Yerel mahkemece ilk kararın gerekçesinde daha önce de açıklandığı üzere, kaynak suyunun her iki köyün .müşterek kullanımında olduğu kabul edilerek, davalı köyün davacı köyün kaynak suyundan faydalanmasına engel olduklarından bu müdahalenin önlenmesine karar vermek gerekmiştir, denilerek hüküm fıkrasının da bu amaçla davalı köyün (bu müşterek kullanmayı önleyen) elatması amaçlanarak müdahalenin menine karar verilmiştir.
Gerekçesiyle bir bütünlük arz eden hüküm fıkrası bu bakımdan açıktır. Önlenen elatma, müşterekliği önleyen müdahaleye yöneliktir ve onu sonuçlandırmayı karar altına almıştır.
Gerekçenin bu açıklığına ve onu tamamlayan hüküm fıkrasına rağmen, davacı köy hükmü kendi aleyhinde olan bu gerekçe nedeniyle, gerekçeden dolayı temyiz etmemiştir. Çünkü, yukarıda açıklanan HUMK'nun 427. maddesinden yararlanarak bu gerekçeden dolayı yerel mahkeme kararını, kaynak suyunun müstakilen kendi kullanımlarında bulunduğu savunması ile temyizde hukuki yararına dayanarak kanun yoluna başvurabilirdi. İşte bunu yapmamakla ve mahkemece de bozmaya uyulmuş olmakla su kaynağının her iki köyün müşterek kullanımında olduğu davalı köy yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bunun içindir ki, Özel Daire yerel mahkemenin ikinci kararında da kaynak suyundan müşterek yararlanmaya hükmedilmiş olmakla, bu usuli kazanılmış hakka ayrıca değinmek gereğini duymamış, yukarıda özetlenen nedenle hükmü bozmuştur.
Yerel mahkemenin bilirkişi seçimine ilişkin direnmesi de yasaya uygun değildir.
Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 10.7.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • tüvtürke karşı tüketici hakem kararı 
  • 07.05.2025 18:40
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini