 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/12-709
K: 2002/781
T: 9.10.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞİKAYET
- KAPİTAL FAİZİ
- TEMERRÜT FAİZİ
ÖZET: Borçlar Kanunu 104/1 maddede yer alan "faiz" deyimiyle kastedilen "kapital faizi" olup, temerrüt faizleri buraya dahil değildir. Temerrüt faizlerine esasen dava veya takip tarihinden sonraki dönem için dahi temerrüt faizi yürütülmesi kanunen mümkün bulunmamaktadır.
(818 s. BK. m. 104)
Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. icra Tetkik Mercii Hakimliğince şikayetin kabulüne dair verilen 16.4.2001 gün ve 2001/81-261 sayılı kararın ince'enmesi karşı taraf borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.6.2001 gün ve 10325-11195 sayılı ilami ile; ("...49 nolu ödeme emri gönderilerek borçlu hakkında genel haciz yolu ile yapılan takibe dayanak mahkeme ilamı senedin zayii nedeniyle iptaline ilişkin olup, İİK.nun 68. maddesinde yazılı borç ikrarını içeren nitelikte değildir. Bu nedenle alacaklının takibi usulsüz ise de, borçlu itirazında asıl borcu kabul edip ödediğinden ve sadece faize itiraz ettiğinden sözü edilen husus nazara alınmamıştır. Takipten önce borçlu temerrüde düşürülmediğinden alacaklı ancak takip tarihinden itibaren kabul edilen asıl alacak üzerinden yasal faiz talep edebilir. Mercice alacaklının itirazın kaldırma issteminin bu doğrultuda değerlendirilmesi gerekirken ve alacaklının takipteki feragati de göz önüne alınmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Karşı taraf borçlu vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Alacaklı ismail vekili tarafından hasımsız olarak açılan "alacaklısı ismail (Şiraketçi) borçulusu Metin olan 6.1.1997 tanzim, 30.5.1998 vade tarihli 1.724.000.000.-TL ve 6.1.1998 tanzim 30.6.1998 vade tarihli 1.724.000.000.TL'lik iki adet senedin zayii nedeniyle iptal kararı verilmesi" istemiyle açılan dava Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 7.4.1999 gün ve 1998/843-1999/115 sayılı kararı ile kabulle sonuçlanmış, her iki senedin iptaline karar verilmiştir.
Alacaklı ismail vekili kararı takiben bu zayi kararına dayanak göstererek Ankara 20. icra Müdürlüğünün 1999/2756 sayılı dosyasında Borçlu Me tin aleyhine 29.4.1999 tarihinde ilamsız takibe girişmiş, zayi olan 30.6.1998 tarihli bono nedeniyle 1.724.000.000.-TL asıl alacak ve %84 ticari faiz yürütülmek suretiyle 1.206.000.000.-TL faiz olmak üzere toplam 2.930.000.000.-TL alacağın icra masrafları, ücreti vekalet ve %84 ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Ödeme emri borçluya 3.5.1999 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İcra dosyasında 10.5.1999 tarihli tutanakta borçlu vekili imzalı beyanında; "asıl alacağı ödüyoruz, hesaplanan faize itiraz ediyoruz. Zira müvekkilimin temerrüdü söz konusu değildir. Talep edilen faiz oranı fahiş olup, %80 olmalıdır, itiraz ediyoruz. Takipten sonra da %80 olmalıdır." Şeklinde itirazda bulunmuştur.
Bunu takiben de borçlu 10.5.1999 tarihinde iki ayrı tahsilat makbuzu ile toplam 1.828.590.000.-TL ödeme yapmış, bu miktar 12.5.1999 tarihinde alacaklıya gerekli harç ve masraflar düşüldükten sonra ödenmiştir.
Böylece asıl borç ödenmiş ise de, hem temerrüt faizine hem de takipten sonra uygulanacak faiz oranına itiraz edildiğinden takip durmuştur.
Alacaklının itirazın iptali istemiyle Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesine 14.5.1999 tarihinde açtığı dava 26.10.2000 tarih ve 2000/729-2000/507 sayılı kararla sonuçlanmış ve "Davacının Ankara 36. Noterliğinin, 30.4.1998 tarih ve 15955 sayılı ihtarnamesi ile senedin vadesinde kendisine ödenmesi hususunda bildirimde bulunduğu, bu ihtarnamenin davalıya 4.5.1998 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle davalının vade tarihi olan 30.6.1998 tarihinden icra takibinin yapıldığı 29.4.1999 tarihine kadar (son tarih hariç) 297 gün itibarıyla %80 oranı üzerinden 1.137.839.999.-TL temerrüt faizini ödemesi gerektiği, "gerekçe gösterilerek sonuçta "davanın kısmen kabulüne, 1.137.839.999.-TL faiz istemine ilişkin itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı karşılığı olan 455.136.000.-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, icra takibinin %80 reeskont faizi oranı ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, reddedilen miktar itibarıyla da davalı yan lehine %40 oranında kötüniyet tazminatı takdir edilerek davacının da 27.264.000.-TL tazminatla sorumluluğuna" karar verilmiştir.
Alacaklı vekili, icra dosyasına 26.1.2001 tarihinde başvurarak, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı ile emsal 12. HD. ilamını ibraz ederek tutanağa geçen beyanıyla; "dava konusu edilen ve borçlunun itiraz ettiği faizin artık kapitale (müddeabihe) dönüştüğü cihetle 1.137.839.909.-TL'lık alacağa faiz tahakkuk ettirilerek dosya hesabının çıkarılmasını" talep etmiş, devamla "ilam gereği alacaklarımızın tutarı faizsiz kısmını icra inkar tazminatı, ücreti vekalet, mahkeme masraf ve harçları haricen elden tahsil edilmiştir. Bugün itibariyle 26.1.2001" şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Bu talep üzerine icra Müdürlüğünce 31.1.2001 tarihli kararla; "Alacaklı vekilinin, Faiz alacağı dışındaki ilam alacaklarının fer'ileri ile birlikte haricen elden aldığını beyanla. Mahkeme kararı ile müddeabbihe dönüşen 1.137.839.999.-TL.nın talep tarihine kadar faiz alacağının hesaplanmasını talep ettiği, Borçlar Kanunun 104/Son. mad. ve 3095 sayılı Kanunun 3. maddesine göre faize faiz istenemeyeceği (Y.12.H.D.1991/9923 E. 12548 K.-29.11.1991), Borçlar Kanununun 105. mad. alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu suretle borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükellef olduğu, kanunun yorum ve takdirinin yüksek mahkemeye ait olduğu, Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesinin 26.10.2000 tarihli kararında 1.137.839.999.-TL faiz istemine ilişkin itirazın iptaline, icra takibinin %80 reeskont faizi oranı ile devamına karar verildiği" belirtilerek "Ankara 9. Ticaret Mahkemesinin karar tarihi 26.10.2000 itibariyle 1.137.839.999.-TL.nin %80 reeskont faizinin feragat beyan tarihine kadar (26.10.2000-26.1.2001) 1.137.8539.999x80x3/12= 227.567.790.-TL olarak hesaplanmasına feragat edilen ve takipte de harca matrah miktar üzerinden %1.8 ferafat harcının alınmasına, taraflara müracaatlarında tefhim ve tebliğine" karar verilmiştir.
İstem, icra müdürünün bu işlemine şikayete ilişkindir.
Davacı (şikayetçi) vekili yukarıda açıklanan olgulara dayanmış ve itirazın iptali davası sonucunda Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen; itirazın iptaline, %80 oranı üzerinden faiz yütürülmesine dair karar üzerine, borçlunun o kararda hüküm altına alınan 1.137.839.999.-TLlik faiz ile yargılama giderlerinin toplamını 26.1.2001 tarihinde elden ödediğini, ancak, itirazlı kısmın tahakkuk etmiş faizini ödemediğini, bu nedenle icra Müdürlüğünden buna dair hesabın çıkarılmasının istenildiğini, icra Müdürlüğünün, anılan kararın tarihi olan 26.10.2000 ile 26.1.2001 arasındaki faizi hesapladığını, bu işlem ve kararın hatalı olduğunu; zira, hesaplama sırasında BK.nun 104. maddesinin gözetilmediğini, faiz miktarının icra takip tarihi olan 29.4.1999'dan itibaren hesaplanması gerektiğini; mahkemece itiraz iptal edildiğine göre, itiraza konu tutarın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesinin asıl olduğunu, esasen hükmün de bu doğrultuda kurulduğunu, bu kararın icaraya kaldıkları yerden devam niteliğinde olacağından o tarihten itibaren tahakkuk etmiş faizin hesaplanmasının da yasal bir gerek olup, bunun faize faiz anlamına gelmeyeceğini, aksinin kabulü halinde borçlunun haksız olarak itiraz edip ödemediği büyük miktar bir faiz istemini karşılamazsa geçen zaman içinde bu rakamın anlamını kaybedeceğini, nitekim aldıkları miktarın enflasyon karşısında eridiğini, bu durumda alacaklının mağduriyetinin BK.105 maddesi ile giderilmeyeceğini, ileri sürmüş ve icra Müdürlüğünün, faiz tutarının hesaplanmasına ilişkin işleminin iptaline, takip tarihinden itibaren %80 faiz uygulaması gerektiğine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Borçlu vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; faize faiz yürütülemeyeceğinin emredici yasa hükmü gereği olduğunu, icra Müdürlüğünün şikayete konu işleminde, hem alacaklının faize faiz yürütülmesi isteminin reddedilip, hem de, bununla çelişecek şekilde faiz alacağına hükmün tarihinden itibaren faiz uygulanmasının kararlaştırıldığını ileri sürerek, alacaklı tarafın şikayetinin reddini savunmuş, hüküm tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin icra müdürlüğü kararının da iptaline karar verilmesini istemiştir.
İcra Tetkik Mercii'nin, takipte birikmiş faiz miktarının Mahkeme hükmüne göre 1.137.839.999.-TL olduğunun tartışmasız olduğu, takipteki alacak miktarı itirazın iptaline ilişkin mahkeme kararının verildiğinde ödendiği halde mahkemece %80 faizle takibin devamına karar verildiğinden ödemelerin BK.nun 84. maddesine nazaran ödeme tarihi olan 10.5.1999 da faizden düşülmesi ve bu paranın ana para gibi mütalaa edilmesi gerektiği, ilam gereği aynı tarihte en az takipteki faiz olarak itirazın iptali kararında belirtilen faiz alacağının bulunduğu, BK.nun 84. maddesi gereğince istek olmasa da ödemeler masraf ve faizden düşüleceğinden takip tarihinden itibaren bu miktara faiz uygulamak gerektiği, 29.4.1999 takip tarihinden 31.1.2001 tarihine kadar birikmiş faizin 31.1.2001 tarihi itibariyle 1.487.409.730.-TL olduğu, bu tarih itibari ile borcun da 1.137.839.999.-TL, ile 2.625.249.729.-TL ve yapılan ödemenin ise 1.137.839.999.-TL ana para borcu ödemesi niteliğinde bulunduğu, ana paranın 10.5.1999 dan sonra artmayacağı, sonuçta 31.1.2001 tarihindeki ödemeden sonra borcun 1.137.839.999.-TL ana para ile 349.569.731.-TL.lık faizden oluşacağı, icra Müdürlüğünce bunun yerine feragat beyanının olduğu 31.1.2001 tarihinde alacağın 227.567.790.-TL olarak hesaplanmasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, şikayetin kabulüne, icra dosyasında 31.1.2001 tarihi itibariyle faiz yürütülecek asıl alacağın 1.137.839.999.-TL.; bunun anılan tarihteki işlemiş faiz tutarının da 349.569.731 .-TL olduğunun, toplam alacağın 1.487.409.730.-TL den ibaret bulunduğunun tespitine dair kararı, Yüksek Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş, hükmü davalı borçlu vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, somut olayda, alacaklı tarafından 29.4.1999 tarihinde girişilen icra takibinde 1.724.000.000.-TL asıl alacak 1.206.000.000.-TL işlemiş temerrüt faiz olmak üzere toplam 2.930.000.000.-TL.nın %84 faizi ile tahsili istenilmiş, borçlu vekili asıl alacağı kabul ederek bunu icra veznesine yatırmış, işlemiş faiz miktarına ve bunun oranına itiraz etmiş, alacaklının Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesine açtığı itirazın iptali davası sonucunda, asıl alacak olan 1.724.000.000.-TL için vade tarihi olan 30.6.1998 tarihinden icra takibinin yapıldığı 29.4.1999 tarihine kadar %80 oranı üzerinden davacının 1.137.839.999.-TL faiz alacağı bulunduğu sabit olduğundan borçlunun itirazının bu miktar üzerinden iptaline, %40 icra inkar tazminatının tahsiline, icra takibinin %80 reeskont faizi ile devamına karar verilmiştir.
Alacaklı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin ilamını icaraya koyarak mahkeme ilamına konu 1.137.839.999.-TL faiz alacağının müddeabihe dönüştüğünü, bu miktara faiz tahakkuk ettirilmesini talep etmiş, icra Müdürlüğünce de bu miktar müddeabih kabul edilerek (1.137.839.999 x 80 x 3: 12=227.567.790.-TL faiz tahakkuk ettirilmiştir. Borçlu mahkeme ilamına konu 1.137.839.999.-TL.lık kısmını 26.1.2001 tarihinde elden ödemiş, 227.567.790.-TL faize BK.nun 104/son maddesi uyarınca itiraz etmiştir.
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen kararında aynen "davacının Ankara 36. Noterliğini, 30.4.1998 tarih ve 15955 sayılı ihtarnamesi ile senedin vadesinde ödenmesi hususunda bildirimde bulunduğu, bu ihtarnamenin davalıya 4.5.1998 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle davalının vade tarihi olan 30.6.1998 tarihinden icra takibinin yapıldığı 29.4.1999 tarihine kadar 297 gün itibariyle %80 oranı üzerinden 1.137.839.999.-TL TEMERRÜT FAİZİNİ ödemesi gerektiği" kabul edilmiştir.
Görüldüğü gibi yerel mahkemede 1.137.839.999.-TL.sının temerrüt faizi olduğunu belirtmiştir.
Bilindiği gibi faiz, işlevi ve oluşum tarzı bakımından "kapital faizi ve temerrüt faizi" olarak ikiye ayrılır.
Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılıktır.
Kapital faizi ise, alacaklıya ait bir para meblağının faiz geliri elde etmek amacıyla ödünç verilmesi veya herhangi bir şekilde bir süre borçluda kalması üzerine faiz ödenmesi öngörülmüşse kapital faizi söz konusu olacaktır (Dr. Nami Barlas-1991-Para Borçlarının ifasında Borçlunun Temerrüdü ve Bu Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar S.126 vd, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.1996 gün E:1996/19-56, K:1996/248, Y.11.Hukuk Dairesinin 24.1.1991 gün E:1989/8083 K:1991/206, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.9.1998 gün E:1998/4207 K:1998/5712, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 3.12.1992 gün E:3940 K:6362).
Aydınlatılması gereken husus, vade tarihi ile takip tarihi arasındaki süreye ilişkin hesap edilen 1.137.839.999.-TL.nın kapital faizi haline gelip gelmediği ve sonuç olarak bu miktara tekrar faiz yürütülüp yürütülmiyeceği hususundadır.
Yukarıda anıldığı gibi itirazın iptali davasına bakan 9. Asliye Ticaret Mahkemesi kesinleşen kararı ile 1.137.839.999.-TL.nın asıl alacak olan 1.724.000.000.-TL.sının temerrüt faizi olduğunu açıkça kabul etmiştir. HUMK.nun 237. maddesi uyarınca bu kesin hüküm tarafları bağlar.
BK. Md.104/f.1 de, temerrüt faizinin, temerrüdün oluşumundan itibaren işleyeceği kuralına bir istisna getirilmiştir. Buna göre, FAİZ'lerin, iratların veya bağışlanan bir miktar paranın ödemesinde temerrüde düşen borçlu aleyhine ancak icraya veya mahkemeye başvuru tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülür, istisnai nitelikteki bu düzenleme sadece maddede sayılan para borçları bakımından geçerlidir. Kıyas yoluyla daha başka para borcu tiplerine uygulanamaz. Faizlerin ve iratların gelir getirecek biçimde yatırım amacıyla kullanılması mutad olmayıp, sadece çok sınırlı bir çerçevede bu yola gidilebilir. Bu yüzden faiz ve iratların temerrüdün oluşumundan itibaren faize tabi tutulmasına gerek görülmemiştir.
B.K. 104/1'de yer alan "FAİZ" deyimiyle kastedilenin KAPİTAL FAİZİ olup, temerrüt faizleri buraya dahil değildir. Çünkü temerrüt faizlerine esasen dava veya takip tarihinden sonraki dönem için dahi temerrüd faizi yürütülmesi BK.md 104/f.III ile yasaklanmıştır (von Tuhr Andreas / Escher Arnold, Allgemeiner Teil Deş Schvveizerischen Obligationenrechts, Bd.II, 3. Auflage, Zürich 1974 s. 147, Hermann Becker, KommentarZum Schweizersichen Zi-vilgesetzbuch, Bd.VI: Obligationenrecht, 1, Abteilung: Allgemeie Bestimmungen, Art.1-183, 2. Auflage Bern 1941, s.105, Prof.Dr.Kemal Oğuzman, Borçlar Hukuku Dersleri C.1.4 Bası İstanbul 1987 s.317, Prof.Dr. Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku Ankara 1961 s.487, Prof.Dr. Hikmet Sami Türk, Temerrüt Faizi, Birleşik Faiz Yöntemiyle Hesap edilebilir mi? Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu X.9 Nisan 1993 s.169, Dr. Nami Barlas age s.175 ve orada adı geçen yazarlar ve Yargıtay Kararlan).
Açıklanan hukuksal durum çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, alacaklının alacağı kapital faizi olmayıp temerrüt faizi niteliğinde bulunduğundan, BK.104/son maddesi uyarınca temerrüt faizi alacağına tekrar temerrüt faizi yürütülmesi kanunen mümkün bulunmadığından, Yerel icra Tetkik Mercii Hakimliğinin şikayetin kabulüne dair verdiği karar bu gerekçelerle doğru görülmemiştir.
Sonuç: Davalı borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.