 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2002/11-176
K: 2002/214
T:20.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· MADDİ VE MANEVİ HAKLARA TECAVÜZ
· TAZMİNAT DAVASI
ÖZET: Davacı eser sahibinin yurtdışında yaşadığı, eserlerini yabancı para üzerinden pazarladığı anlaşıldığına göre; taraflar arasında sözleşme yapılmış gibi bir durum hasıl olduğu da gözetilerek, maddi tazminat hesabının yabancı para üzerinden hesaplanması gerekir.
(5846 s. FSEK. m. 68)
(818 s. BK. m. 83)
Taraflar arasındaki "tecavüzün önlenmesi, maddi - manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabul - kısmen reddine dair verilen 26.4.1999 gün ve 1995/716-1999/410 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 3.2.2000 gün ve 1999/7019-2000/616 sayılı Hamiyle; (... Davacı vekili, davalının, ünlü karikatürist ve ressam olan müvekkilinin "M... Balo" isimli yapıtındaki 11 ve 12 nolu eserleri canlandırma (animation) şeklinde işleyerek C..... isimli kanaldan yayınlandığını, bu hususun davacının FSEK'dan doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, müvekkili eserlerinin USD bazında alınıp satıldığını ileri sürerek, her iki eser için şimdilik 10.000 USD maddi ve 10.000 USD manevi tazminatın faizi ile tahsiline, davalı tecavüzünün önlenmesine, bant ve diğer kalıplarının imhasına ilana karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, haksız eylemin ne zaman olduğunun açıklanamadığını, takibin haksız ve fahiş olduğunu, USD bazında tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, davacıya ait eserdeki figürlerin davalı tarafından izinsiz ve haksız olarak animasyon olarak kullanılarak TV kanalında yayınlandığı, bu hususun
davacının FSEK.nun 68. ve müteakip maddeleriyle korunan haklarına tecavüz oluşturduğunu, ancak, zararın yabancı para olarak doğduğunun kanıtlanamadığı, eser değerinin 2500 USD olduğu görüşü esas alınarak dava tarihindeki kur ve %50 fazlası olan miktarın maddi tazminat olarak istenebileceği, manevi tazminat koşullarının da oluştuğu gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, davalı eyleminin davacının mali ve manevi haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespit ve menine, 160.050.000 TL. maddi ve 100.000.000 TL. manevi tazminatın dava tarihinden yürütülecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, ilana karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası İçerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Ancak, dava, FSEK ile korunan mali haklara tecavüz nedeniyle, tecavüzün önlenmesi ile birlikte maddi ve manevi tazminata ilişkin olup, davacı taraf, dava dilekçesinde açıkça, davacının "m..... balo" isimli yapıtındaki 11 ve 12 nolu eserlere haksız tecavüz olduğunu ileri sürerek, iki eser bazında tazminat talebinde bulunduğu halde, mahkemece, bu hususta bir irdeleme ve gerekçe getirilmeden tek eser üzerinden maddi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- Öte yandan, tazminat ilkelerine asıl olan, gerçek zararın tazmin edilmesidir. Yabancı para borcu sözleşmeden doğabileceği gibi, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme v.b. nedenlerle de doğabilir. Bu hallerin varlığı, yani alacağın yabancı para bazında doğduğu kanıtlandığı hallerde, alacaklının talebini BK.nun 83. maddesi gereğince yabancı para olarak yapmasında bir engel bulunmamaktadır. Davacı eserlerinin müzayede salonlarında yabancı para üzerinden etiketlendirildiği ve yabancı para birimi ile alınıp satıldığı yeterince kanıtlanmıştır. Kaldı ki, davalı tarafından temyiz edilmeyen mahkeme karar gerekçesinde de davacının her bir eserinin rayiç değerinin 2500 USD. olduğu esasen kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, maddi tazminat hesabının talep gibi yabancı para üzerinden hesaplanması ve hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesinden verilen 10.11.2000 gün ve 317 E. 1245 K. sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 16.5.2001 gün, 2001/11-392 E 2001/415 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, FSEK. ile korunan maddi ve manevi haklara tecavüz nedeniyle, tecavüzün önlenmesi ile birlikte maddi ve manevi tazminata ilişkin bulunmaktadır.
Davacıya ait NEWARNEYORK/Selçuk Demirel adlı Galeri Nev tarafından bastırılan Sergi Katalogunda "M... Balo" isimli yapıtındaki 11 ve 12 nolu eserlerinde yer alan figürler canlandırılmak - Animation - suretiyle davalı şirkete ait C....... Televizyon kanalında yayınlandığı sabittir.
Davalının eser sahibinden izin almadan yayın yaptığı, bu eyleminin davacının FSEK. den doğan işleme, çoğaltma, TV, Uydu ve Kablo yoluyla yayma hakkına tecavüz oluşturduğu Yerel Mahkeme ve Özel Dairenin kabulünde bulunmaktadır.
Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, maddi tazminat hesabının yabancı para üzerinden yapılmasının olanaklı olup olmadığı üzerinde toplandığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya ibraz edilen Kataloglarda ve Bilirkişi Prof. Dincer'in ek raporunda vurgulandığı gibi, davacının sergi açtığı Nev Galeri sergi Katalogunda dava konusu eserin satış bedelinin 2500 ABD Doları olduğu anlaşılmaktadır.
Tazminatın amacı, zarar gören kişinin gerçek zararını karşılama olmalıdır. Zararın giderilmesinde hangi para biriminin esas olacağı sorusu da, zararın hangi para birimi ile tam olarak karşılanabileceği şeklinde olmalıdır. Yasa'nın amacı zararın tamamen giderilmesine yöneliktir. Sözleşme dışı tazminat taleplerinde doğru ve hakkaniyete uygun bir sonuca varılabilmesi yani zararın tam olarak karşılanması için, bu zararın zarar gören açısından tespiti gerekir. Zarar, zarar gören açısından hangi para birimine göre doğmuşsa, o para biriminin tazminat olarak talep edilmesi gerekir. İsviçre Borçlar Kanununda, bizdeki gibi, haksız fiilden doğan borçlarda yabancı para üzerinden zararın giderileceği konusunda Yasal bir düzenleme olmadığı halde öğreti ve uygulamadaki amaca uygunluk yönünden zarar görenin uğradığı zarara göre para biriminin belirlenmesi kabul edilmektedir. Eğer zarar, yabancı para ile karşılanmışsa, tazminat yabancı para alacağı olarak talep edilebilir (Prof Dr. Hakan Pekcanıtez, Yabancı Para Alacaklarının Tahsili 3. Bası S. 46 vd, Bge 48 II 79: bge 47 II 194).
Borçlar Kanunu'nun 23.11.1990 gün ve 3678 sayılı Yasa ile değişik 83. maddesinde haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklarda yabancı para zararının ne şekilde giderileceği konusunda açık ve net bir hüküm olmamakla birlikte bir yasal boşluğun İsviçre'deki uygulama ve öğreti doğrultusunda doldurulması gerekir.
Somut olaya gelince, Davacı vekili müvekkilinin mali haklarına tecavüz edildiğini bu nedenle 5846 sayılı Yasanın 68. maddesi uyarınca maddi tazminat istemiştir.
Yayının yapıldığı tarihte yürürlükte olan 5846 sayılı Yasa'nın 68. maddesinde.eser sahibinin olağan teklif ücretini en çok %50 fazlasıyla isteyebileceği, maddenin son fıkrasında ise bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı olumlu bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebileceği benimsenmiştir. Nitekim Yargıtay bir İçtihadında "olayda davacı, bedel istemiş, zikredilen madde hükmü gereğince (FSEK. 68) davacı yararına bedele hükmedilmiş olmakla artık tecavüzün meni isteminde bulunamaz. Zira bedeli %50 fazlasıyla almış olmakla taraflar arasında sözleşme yapılmış gibi bir durum hasıl olmuştur." (Y. 11. H.D. E. 1987/1836 -987/4131) denilmiştir.
68. madde önce 7.6.1995 gün 4110 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir. Bu değişikliğe göre "Eser, hak sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer bir biçimde işlenmiş ya da Radyo ve Televizyon ile yayınlanmış, temsi! edilmiş ise, izni alınmamış eser sahibi, rayiç bedel itibariyle, uğradığı zararın en çok üç katını isteyebilir" denilmiştir.
4110 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce 68. maddesi "mutad bedel" deyimi, 4110 sayılı Yasanın gerekçesinde belirtildiği gibi salt madde metnini Türkçeleştirmek amacıyla rayiç bedel olarak değiştirilmiştir. Hükmün amacı rayice göre tespit edilecek teklif ücretinin üç katını ödettirerek, hak sahibini zararını ispat yükümden kurtarmak ve böylece ispat edilemeyen zarar eser sahibinin sırtında kalmasına engel olmaktır. Maddenin 2. fıkrasında "sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir" diyerek tazminat hesabına açıklık getirmiştir (Bkz. Fikri Mülkiyet Hukuku 1999 Prof. Dr. Ünal Tekinalp S. 298 vd.).
Öğretideki bu görüşler doğrultusunda 68/1 maddesi 21.2.2002 gün 4630 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir. Bu değişikliğe göre "Eser, eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer biçimde işlenmiş ve ya radyo televizyon gibi araçlarla yayınlanmış veya temsil edilmiş, ise, izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Bu bedelin tespitinde öncelikle ilgili meslek birliğinin görüşü esas alınıp" denilerek maddeye açıklık getirilmiştir. Görüldüğü gibi eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel / sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.
Borçlar Kanunu'nun 83, maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre sözleşmede aynen ödemek veya bu anlama gelen diğer sözler ile şart edilmemişse, yabancı para borcu vade günündeki kur üzerinden Türk Parası ile ödenebilir. Aynen ödeme koşulu bulunmayan sözleşmelerde yabancı para borcunun vade günündeki kur üzerinden Türk Parası ile ödenmesine olanak sağlayan bu hükmün, uygulamada yabancı para alacakları aleyhine sonuçlar doğurduğu görüldüğünden 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 sayılı Yasa'nın 29. maddesiyle BK. 83. maddesine bir fıkra eklenerek, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Lirası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu hüküm, yabancı para borcunun aynen ödenmesi şart edilmeyen sözleşmeler hakkında getirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı eser sahibinin yurt dışında yaşadığı ve sanatını yabancı ülkelerde sürdürdüğü, dosyadaki kanıtlara göre sergilediği eserlerini yabancı para üzerinden pazarladığı anlaşılmaktadır. Davacı, somut olayın özelliğine göre davalı yayın kuruluşu veya buna benzer yayın kuruluşlarıyla yayın için yasal bir sözleşme yapması halinde kur farkından doğan zararını önlemek amacı ile yabancı para talep edeceği bir gerçektir. O halde yayının yapıldığı tarihte yürürlükte olan yasa maddesine ve Yargıtay uygulamasına göre FSEK, 68 madde uyarınca taraflar arasında sözleşme yapılmış gibi bir durum hasıl olduğu gözetilerek maddi tazminat hesabının yabancı para üzerinden hesaplanması ve hüküm altına alınması ve bu gerekçe ile yerel mahkeme direnme kararının bozulması gerekirken direnine kararının onanması doğru bulunmadığından davacı vekili Karar düzeltme talebinin kabulüne ve direnme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç : Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun 16.5.2001 gün E.2001/11-392 - 415 sayılı onama kararının kaldırılarak direnme kararının yukarıda yazılı gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429 maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.3.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.