Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2002/10-586
K: 2002/579
T: 03.07.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • HİZMET TESPİTİ
  • YURT DIŞINDA GEÇEN HİZMETLER
  • KESİN DÖNÜŞ ŞARTI
· ÖZET: Yurt dışında geçen hizmetlerin 3201 sayılı yasaya göre borçlanabilmesi için yurda kesin dönüş yapması şarttır.
Davacı borçlanma ve aylık bağlama tarihini kapsar biçimde işsizlik sigortasından aylık almaktadır. Yurt dışında işsizlik sigortasından aylık alanların aylık aldıkları ülkede ikamet zorunluluğu vardır. İşsizlik sigortasında aylık almak yurda kesin dönüş yapmanın ve yurt dışında oturmanın karinesini teşkil eder. Bu karinenin alışını aynı güç ve nitelikteki delilere kanıtlanması gerekir.
Davacı yurda kesin dönüş yaptığını kanıtlayamamıştır.
Davanın reddi gerekir
.
Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 03.10.2001 gün ve 2001/708 E- 1182 sayılı kararın incelenmesi Davalı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 13.12.2001 gün ve 2001/7800-8848 sayılı ilamı ile; (...Davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, yurtdışında geçen hizmetlerin 3201 Sayılı Yasa uyarınca borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüşün şart olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı, 3201 Sayılı Yasanın 3.maddesinin birinci fıkrasıdır. Anılan fıkraya göre, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüş yapmak şarttır.
Bu maddenin sözü, amacını açıkça ortaya koyduğu için, başka bir yorum yoluna gitmek yeni hüküm getirmeye yol açar ki böyle bir yorum, güçler ayrılığı ilkesini benimseyen Anayasamıza aykırı düşer. Yargının, yasama meclisinin görevine müdahale yetkisi bulunmamaktadır. Yargı, olması gereken hukuku değil olan hukuku uygulamak zorundadır.
Sözü edilen maddenin amacının ne olduğuna gelince; borçlanma, bireylere tanınan bir atıfet olduğu için yasa koyucu, yurda kesin dönüş yapmayanların geçimlerini ve bir ölçüde sosyal güvenliklerini yurt dışında sağlamış olmaları nedeniyle, yurt içindeki sigortalılara ve hak sahiplerine yeteri kadar yardım yapamayan Kurumun aktuaryel dengesini bozmamak amacıyla yurda kesin dönüş yapmayanlara borçlanma olanağı sağlamak istememiştir. Yurda kesin dönüş yapanları, sosyal güvenlikten yoksun bırakmamak ve yoksulluğa düşmelerini önlemek amacıyla kendilerine borçlanma ve buna bağlı olarak da aylık bağlama imkanı tanınmıştır. Yasanın amacının da açıklanan doğrultuda bulunduğu açık-seçik ortadadır .Zira, borçlanma sonucunda tahsil edilen dövizin Türk lirası karşılığı hiçbir zaman bağlanan aylıkları karşılayamaz. Hatta bağlanan aylıkların, sigortalının ölümünden sonra hak sahiplerine intikal edeceği dikkate alındığında, borçlanma primlerinin aylıkları karşılaması mümkün değildir. Yapılan hesaplara göre, borçlanan kimse, 4-5 yılda, ödediklerini geri almaktadır.
3201 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki evrede, yurt dışındaki hizmetler, 2147 Sayılı Yasa uyarınca borçlanılabilmekte idi. 2147 Sayılı Yasada kesin dönüş şartına ilişkin bir hüküm bulunmadığı halde bu yasanın uygulama yönetmeliğinin!3. maddesinde,kesin dönüş yapmayanların borçlanamayacaklarına ilişkin açık hüküm bulunmaktadır. Yönetmelikteki açık hükmün yasada yer almaması nedeniyle 2147 Sayılı Yasanın 3201 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı tarihe kadar Yargıtay'ımız, 2147 Sayılı Yasa gereğince borçlanmak isteyenlerin yurda kesin dönüş yapmasına gerek olmaksızın borçlanabilecekleri görüşünü sürdürmüştür. Yargıtay görüşü ile Yönetmelik hükmü arasındaki çelişkiyi dikkate alan yasa koyucu, 3201 Sayılı Yasaya kesin dönüşle ilgili açık hüküm koymuştur. (3201 SK.nun m.3) keza 3201 Sayılı Yasanın uygulama yönetmeliğinin 5. maddesinde de kesin dönüş yapmayanların borçlanamayacakları açıkça belirtilmiştir.
Kesin dönüşün şart olup olmadığı konusu Hukuk Genel Kurulu'nda tartışılmış ve 3201 Sayılı Yasaya göre borçlanmak isteyenlerin yurda kesin dönüş yapmalarının şart olduğuna karar verilmiştir. (Bkz.HGK.22.10.1997 T, 588 E. 857 K, 26.11.1997 T, 775 E.' 986 K, 22.04.1988 T, 284 E. 300 K, 22.04.1998 T, 281 E. 298 K.)
Bu güne kadar aynı doğrultuda verilmiş, onlarca Hukuk Genel Kurulu Kararı ile 10 Hukuk Dairesi ve 21 Hukuk Dairesi'nce verilmiş çok sayıda kararlar mevcuttur. 1997 yılına kadar, gerek 10. Hukuk Dairesi'nce gerekse 21.Hukuk Dairesi'nce verilmiş çelişkili kararlar mevcut idiyse de, 1997 yılında Hukuk Genel Kurulu'nun kesin dönüsün şart olduğuna ilişkin karar vermesi üzerine hem 10.Hukuk Dairesi hem de 21.Hukuk Dairesi Hukuk Genel Kurulu Kararına uymuş ve yaklaşık 4 seneden bu yana kesin dönüşe ilişkin Yargıtay görüşü oturmuş ve yerleşmiştir.
Mahkemece, 3201 Sayılı Yasaya göre, borçlanılabilmesi için kesin dönüşün şart olmadığına kara verilmiş ve Yargıtay görüşüne yollamada bulunulmuştur. Karar yerinde dayanılan Yargıtay Kararı, Hukuk Genel Kurulu'nun 14.02.2001 tarih, 105 Esas 139 Karar sayılı ilamıdır. Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülen direnme kararında ortaya çıkan uyuşmazlık, kesin dönüş yapmaması nedeniyle borçlanması iptal edilen sigortalının Kurumdan borçlanma parasıyla birlikte yasal faizini de isteyebilip isteyemeyeceği noktasındadır. Sigortalı, kesin dönüş yapmaması nedeniyle borçlanmasının Kurumca iptal edilmesinin doğru olduğunu kabul etmekte ve borçlanma bedeliyle birlikte faizinin de ödenmemesini istemektedir. Kesin dönüşün şart olup olmadığı konusunda herhangi bir direnme kararı ve uyuşmazlık bulunmadığı halde, anılan Hukuk Genel Kurulu Kararında, borçlanmanın geçerliliği için kesin dönüşün şart olmadığına, ancak aylığın iptal edilebileceğine karar verilmiştir ki, Hukuk Genel Kurulu'nun uyuşmazlık konusu olmayan ve direnme kararı dışında kalan bir konuyu kararında tartışmış olması usul ve yasaya aykırıdır. Kesin dönüşün şart olduğu konusunda Hukuk Genel Kurulu'nun görüsü yerleşmiş ve oturmuş iken aksine çıkan tek karara itibar edilemez .Kaldı ki anılan Hukuk Genel Kurulu Kararında kesin dönüş koşulu, yasa! ve hukuksal dayanakları gösterilmek suretiyle inandırıcı biçimde irdelenmiş de değildir. Yargıtay'ımızda, özellikle geniş bir kitleyi ilgilendiren çok önemli bir içtihadın, içtihadı birleştirme yoluna gidilmeksizin değiştirilmesi, ülke genelinde içtihat birliğini sağlamak ilkesini zedelediği gibi, yargıya olan güveni de sarsar.
Somut olayda, davacının borçlanma ve aylık bağlama tarihini kapsar biçimde işsizlik sigortasından aylık aldığı tartışmasızdır. Yargıtay'ın ve Dairemizin yerleşmiş görüşlerine göre, yurt dışında işsizlik sigortasından aylık alanların aylık aldıkları ülkede ikamet etme zorunluluğu vardır. İşsizlik sigortasından aylık almak, yurda kesin dönüş yapmamanın ve yurt dışında oturmanın karinesini teşkil eder. Bu karinenin aynı güç ve nitelikteki delillerle kanıtlanması gerekir. Davacı, açıklanan doğrultuda yurda kesin dönüş yaptığını kanıtlayamadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı düşüncelerle kabulü yolunda hüküm kurulmuş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN  : Davalı SSK. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karar; bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı SSK.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
3201 sayılı Yasa gereği kendilerine yaşlılık aylığı bağlanan T.C. Vatandaşlarının Yasanın öngördüğü biçimsel il kesin dönüş koşulunu daha sonra gerçekleştirmeleri durumunda bu kişiler hakkında yapılması. gereken işlerin konusunda Sayın Çoğunlukça ulaşılan sonuca;
a)   3201 sayılı Yasanın 6.maddesi ve Temel İlke ve Esasları,
b)   506 sayılı Yasanın Yaşlılık Aylığına ilişkin temel düzenleme ve Kuralları,
c)   Sosyal Sigortalar Sisteminin Ana ve ilke esasları,
d)   Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesi ve bu alanda kabul ettiği temel ilke ve esaslar,
e)   Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.2.2001 günlü E:2001/21-106 K.2001/140 sayılı İçtihat ve öngördüğü ilkeler, .
f)    Adalet, Hakkaniyet ve Ölçülülük İlkeleri,
g)   Dairemizin 14.2.2001 günlü yukarıda sözü edilen Yargıtay H.G.K.'nün kararında belirtilen ilke ve esaslara uygun bu güne değin vermiş olduğu sayısız kararlara ve bu günde oluşturduğu temel ve ilke prensiplere uygun olmadığından katılmak mümkün olmamıştır.
Gerçekten, sorun doğrudan Yaşlılık Sigortasıyla ilgilidir. Yasal temel Sisteme göre bir kimsenin yurt içi veya yurt dışı olsun, yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için üç temel unsurun gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;
a)   Belli bir süre prim ödeme,
b)   Belli bir süre sigortalı bulunma,   
c)   Belir yaşa ulaşma koşullandır.
Anayasal bir ilke olan Sosyal Güvenlik İlkesinin en önemli Sigorta Kolu Yaşlılık sigortasıdır. Belirtilen koşulları kazanan kişilere yaşlandıkları ve artık çalışamayacak duruma geldikleri dönemde yaşamlarını sürdürebilmek ve geçimlerini sağlayabilmek için belirtilen koşullan sağladıkları takdirde yaşlılık aylığı adı altında bir aylık bağlanır ve yaşamları boyunca bu aylık devam ettirilir. Yaşlılık Sigortasından amaç budur.
Yaşlılık aylığının başlayabilmesi için diğer bir koşul, kişinin işinden ayrılması veya yurt dışında çalışıyorsa yurda dönmesidir. Bu koşul yaşlılık aylığının kazanılması için ESAS KOŞUL OLMAYIP, BİÇİMSEL BİR KOŞULDUR. Başka bir anlatımla yaşlılık aylığına veya sigortasına HAK KAZANMA AYRI BU AYLIĞIN VEYA SİGORTANIN BAŞLAMASI AYRI KONULARDIR. Yaşlılık aylığına hak kazanmış bulunan bir kişinin, aylığı bir süre önce veya sonra başlayabilir. Ancak, KAZANILMIŞ BİR HAKKIN ORTADAN KALDIRILMASI HİÇBİR ŞEKİLDE DÜŞÜNÜLEMEZ VE SAVUNULAMAZ. Hele Sosyal Güvenlik Hukukunda bu tür bir kabul geçerlilik bulamaz.
İşte; Dairemiz ile Yüksek 10.Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık temelde bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Dairemiz YAŞLILIK SİGORTASINDAN YARARLANMA KOŞULLARINDAN:
a)   Prim ödeme koşulunu döviz ödemek suretiyle yerine getiren,
b)   Belli bir süre sigortalı bulunan,
c)   Belli bir yaşa ulaşmış,
Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığına hak kazandığını kabul etmece ancak yaşlılık sigortasının biçimsel koşulu olan işten ayrılma veya yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirmeyen kişilerin aylıklarının yurda kesin dönüş
tarihinde başlayacağını kabul etmekte, buna karşın Yüksek 10.Hukuk Dairesi ise tamamen aksine bir görüşle BİÇİMSEL KOŞULUN ANA KOŞUL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ, gerektiğini ileri sürerek yaşlılık aylığı koşullarını yerine getirmesine karşın salt yurda dönüş yapmadığı gerekçesiyle kişiyi tüm sosyal sigorta haklarından mahrum bırakmaktadır.
Dairemiz görüşüne göre; Yaşlılık aylığından yararlanmak için belirtilen esas koşulların ve bu arada yurt dışı işçiler için prim ödeme koşulu olarak borçlanmalarının yapılması durumunda ve diğer koşullarında oluşması halinde yaşlılık aylığı esas koşulları gerçekleştiğinden kişinin bu yönde kazanılmış hakkı oluşmaktadır. BİÇİMSEL KOŞUL OLAN VE YAŞLILIK AYLIĞININ BAŞLAMASI YÖNÜNDEN ÖNEM ARZ EDEN İSTEN AYRILMA VEYA'YURDA DÖNÜŞ KOŞULU SALT AYLIĞIN BAŞLAMASI YÖNÜNDEN ÖNEM ARZ EDER, YOKSA KİŞİYİ BU BİÇİMSEL KOŞULUN YOKLUĞU TÜM SOSYAL GÜVENLİKTEN YOKSUN BIRAKAM
Sayın Çoğunluğun görüşü belirtilen şartlara uygun düşmediğinden katılmak mümkün olmamıştır.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini