 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2002/10-1091
K : 2002/1089
T : 20.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- FAİZ TALEP ETME HAKKININ SAKLI TUTULMAMASI
- TEMERRÜT FAİZİ
- ASIL BORCUN ÖDENMESİ
818 s. BK/113
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 5. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.3.2001 gün ve 1999/1755-2001/111 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.11.2001 gün ve 7626-7980 sayılı ilamı ile; (...Davacının, bağlanan aylığın kesilme tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tesbitine dair açtığı dava, Ankara 9. İş Mahkemesinin 04.06.1997 gün 1996/1179 E. 1997/307 Sayılı kararı ile neticelenmiş ve davacıya 01.09.1991 tarihinden itibaren aylıkların ödenmesi gerektiğinin tesbitine karar verilmiş, davacının faiz talebi ile ilgili bir karar verilmemiştir. Bu karar, Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Bu davada ise aylıkların , ödenmesi nedeniyle faiz talep edilmektedir. Kural olarak Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi gereğince, alacaklı asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkını saklı tutmamışsa faiz isteyemez. Ancak asıl alacağın ödenmesi için açılan davada faize ilişkin talep bulunduğuna göre, aıil alacak tahsil edilirken artık aynca ihtirazi kayıt ileri sürülmesine gerek yoktur.
Bu durumda, mahkemenin işin esasına girip davacının faiz alacağı konulumla inceleme yapması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Davacı, davalı hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Dava, asıl alacak tahsil edilirken ödenmeyen temerrüt faizinin tahsili isteminden ibarettir.
Davacı, koşullarını yerine getirip emekli maaşı almakta iken davalı kurumun, maaş bağlama koşullarının gerçekleşmediği savı ile maaşını kestiği; açtığı iptal davası sonucunda bu kurum işleminin iptal edilerek 1/9/1991 tarihinden itibaren aylıkların ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verildiğini, davada faizde istemesine rağmen mahkemece olumlu yada olumsuz bir karar verilmediğini, kurumun ise sadece ana parayı ödediğini savlayarak ödenmeyi 110.000.000 TL. temerrüt faizinin, fazlaya dair haklan saklı tutulmak koşuluyla tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Kurumun yaşlılık aylığının kesilmesinde kurumun herhangi bir kusurunun bulunmadığını, önceki kararda mahkemenin faiz konusunda biri karar vermediğini, davacının biriken gelirleri ihtirazi kayıt ileri sürmeden alması nedeniyle BK. nun 113. maddesi gereğince bundan sonra faiz istemimin bulunamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin, davalı kurumun her ne kadar faiz borcu ile sorumlu ise de, asıl alacağı bankadan alırken ödeme belgesinde veya parayı aldığı günden sonra davalı kuruma başvurarak, faiz alacağına ait hakkını saklı tuttuğunu bildirmediğinden, BK. 113. maddesi gereğince asıl borç ödeme ile sona erdiğinden, feri hak olan faizin de bu durumda istenemeyeceğinden, davanın reddine ilişkin olarak verdiği karar Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Hemen belirtelim ki, kural olarak BK.m.113 gereğince asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklarda (eklentiler) sona erer. Borcu sona erdiren nedenin niteliği önemli değildir. Sona eriş kendiliğinden olmakta, kural olarak ek bir işleme ihtiyaç duyulmamaktadır. Faiz de ana paranın feridir (eklentisidir).
Yukarıda açıklanan kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar;
a) Alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkım saklı tutulduğunun bildirilmiş olması,
b) Durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
Somut olayda davacı kesilen yaşlılık aylığını almazdan önce açtığı davada faiz ödetilmesi isteminde bulunmuş ve bu şekilde açıkça faiz isteme hakkını saklı tutmuştur.
Bu olgular karşısında artık davacının faiz isteğinin saklı tutulduğunun kabulü, durumun gereklerine tamamen uygun olup, mahkemece işlemiş faiz isteminin kabulüne karar vermek gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yısaya aykırıdır. Bu ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1/5/2002 gün ve 2002/9-371-343 sayılı ilamı, Hukuk Genel Kurulunun 20/12/1989 gün ve 1989/5-616-676 sayılı ilamlarında aynen benimsenmiştir. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 20.12.2002 gününde, oybirliği ile karar verildi.