 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/5-439
K : 2001/449
T : 30.05.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.1.1999 gün ve 1997/594, 1999/20 sayılı kararın incelenmesi Davalı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 8.2.2000 gün ve 2000/19593-1454 sayılı ilamı ile; (...1-Kamulaştırma bedelinden alınan Katma Değer Vergisinin kamulaştırmayı yapan idareden tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare tarafından temyiz edilmiştir. Katma Değer Vergisi taşınmaz: kamulaştırılan davacı kooperatifin bu sıfatından doğan bir vergi olup, kamulaştırma Kanununun 29. maddesinde sözü edilen vergi ve harçlardan değildir.
Davanın açıklanan nedenle reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı İdare vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Davacı Tasfiye halinde K... Birlik İşçi Yapı Kooperatifine ait taşınmazın, davalı idarece kamulaştırıldığı, taşınmazın 30.1.1997 tarihinde davalı idare adına tapuya tescil edildiği, 11.537.400.000 TL. kamulaştırma bedelinin davacı tarafından çekince konulmadan alındığı, Bakırköy Vergi Dairesi'nin 27.01.1997 gün ve Sicil No: 5900010237 sayı ile davacı adına (1.730.610.000) TL. KDV. Tahakkuk ettirildiği ve davacının bu KDV.yi Kamulaştırma Yasasının 29. maddesi uyarınca, kamulaştırmayı yapan davalı idareden talep ettiği anlaşılmaktadır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 46 ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre Kamulaştırma, devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından kamu yararı için gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazların ve kaynakların kanunla gösterilen esas ve usullere göre yetkili organlarca verilen karar uyarınca ve parası peşin ödenerek zorla mülkiyetinin alınması veya irtifak kurulması olarak tanımlanabilir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1. maddesinde ticari, sınai, zirai ve serbest
meslek faaliyetleri içerisinde yapılan teslim ve hizmetlerin vergiye tabi olacağı açıklanmıştır. Kanuna göre yukarıda belirtilen faaliyetlerden devamlılık arz edenler vergiye tabi olacak, arızı faaliyetler çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler ise vergiye tabi tutulmayacaktır. Ancak kanunun l. maddesinin 3/h bendi hükmüne göre ihtiyari mükellefiyet şeklinde vergilendirilmesini isteyen mükelleflerin faaliyetleri de vergiye tabi olacaktır.
3065 sayılı Kanunun 1. ve 10.maddelerinde, mal teslimleri ile hizmet ifalarının katma değer
vergisine tabi olduğu açıklanmış, aynı kanunun 2.maddesinde ise teslim keyfiyetinin ne olduğu belirtilmiştir. Kanuna göre teslim, bir m a ı üzerimdeki, tasarruf etme hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya onun adına hareket edenlere devredilmesidir. Kanun ve çıkarılan değer Vergisi Genel Tebliğ Seri No: 1.mad.II.) teslim, mal üzerinde tasarruf etme yani mülkiyet hakkının başkasına devredilmesi olduğundan bir malı ariyet ve ödünç olarak verilmesi teslim sayılmayacaktır.
Bilindiği gibi, tapuda kayıtlı taşınmazın mülkiyetinin geçirilmesi için BK.213 ve MK. 634 madde uyarınca tapu sicil müdürü önünde resmi senedin yapılması şarttır. Bu şekil geçerlik şartıdır. Öyle ise mülkiyet hakkının ve bu arada zilyetliğin alıcıya intikal etmesi için alıcı ve satıcının karşılıklı ve uygun irade bildirimlerinin resmi senede geçirilmesi geçerlik şartıdır ve bu serbest iradelerin birleşmesi ile mülkiyet alıcıya geçmiş olur. Ortada illetli bir hukuki tasarruf vardır. Oysa Anayasanın 46, MK.633 ve Kamulaştırma Kanununun 16 ve 25 maddesi hükümlerine göre kamulaştırılan taşınmazın mülkiyetinin idare adına geçmesi irade serbestisinin İstisnasını oluşturur. Burada satıcının iradesi yer almamakla, Anayasa uyarınca kamu yararı dikkate alınarak bedeli peşin verilerek malikin mülkiyet hakkı sona erdirilmektedir. O halde taşınmazın kamulaştırılması halinde 3065 sayılı kanunun anladığı anlamda bir hizmet ve teslim keyfiyetinden söz edilemiyeceği başka anlatımla tarafların özgür iradesi ile oluşan bir satım akdi bulunmadığından kamulaştırılan taşınmazlar için Katma Değer Vergisinin uygulanmasından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan 3065 sayılı kanunun 8. maddesinde, verginin mükellefi, mal tesliminde ve hizmet ifası hallerinde, malları teslim edenler veya hizmeti yapanlardır denilmiş, Vergi Usul Kanunun 8. maddesinde de mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu, terettüp eden gerçek ve tüzel kişidir diyerek vergi mükellefini tarif etmiştir.
"Prensip olarak vergiyi doğuran olayın malın teslim edildiği anda meydana gelmesi, satıcının görevini ifa edip malın mülkiyetinin alıcıya geçtiği an, satışa ilişkin Katma Değer Vergisinin doğması anlamına gelir. Satışa ilişkin Katma Değer Vergisi (satıcının hazineye ödemekle mükellef olduğu borç) malın teslimi ile birlikte doğmuştur. Satıcı, malı alıcıya (müşteriye) teslim ettiği an, vergi borcu 'altına girer" Bk. Açıklamalı İçtihatlı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması A.Aykon Doğan 1987-1 Sh.148 vd.
Ayrıca Katma Değer Vergisi mükelleflerinin vergiyi alıcı ve müşteriye aktarmaları olayına açıklık getirmek gerekir. Katma Değer Vergisi mükellefleri vergiye tabi işlemleri nedeniyle ödeyecekleri vergileri "VERGİDE İNTİKAS" yolu ile alıcılara yüklerler. Birçoklarının yasa buyruğu sandıkları bu olay kanun gereği değildir. Kanunun hiç karışmadığı bu olayda vergi, mal ve hizmet bedelleri içinde alıcılara yansıtılır. Yansıma satış akitleri ile satış ve piyasa şartlarına bağlı olarak gerçekleşir. Katma Değer Vergisinde yaygın bulunan "Vergide inikas olayı" yasal değil ekonomiktir. Bu vergide rucu olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle satıcı (mükellef) vergiyi alıcıya yansıtmamışsa, arada sözleşme ilişkisi dışında rücu" yolu ile bunu alıcıdan talep edemeyecektir. Kamulaştırma işleminde "Vergiye tabi teslim" olduğu benimsense bile bunun mükellefi davacı satıcı olmakta ve ödediği vergiyi rücü yolu ile alıcıya intikal ettirme olasılığı bulunmamaktadır.
Yukarıda anlatımların dışında Katma Değer Vergisinin, Kamulaştırma Kanunun 29. maddesi
kapsamında olup olmadığı da tartışılmalıdır. Anayasa'nın 73. maddesinde, "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmü getirilmiştir. 2942 sayılı kanunun 29. maddesinde hangi giderlerin idarece ödeneceği açıklanmıştır. Kıymet Takdir Komisyonlarının ücretleri, gerçek yol giderleri, tapu harçları kamulaştırma bedelinden kesilmeyecek, kamulaştırma yapan idare tarafından ödenecektir. Ayrıca "bu kanunun gerektirdiği diğer gider!er"de kamulaştırma yapan idarece kamulaştırma bedelinden kesilmeyerek kamulaştırma bedelinin kesintisiz ödeneceği belirtilmiştir.
Kanunda yazılı diğer giderler kapsamına vergi, resim ve harçların girmediği açıktır. 3065 sayılı yasa 2.11.1984 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa "da tarifini bulan bir vergi olduğu konusunda kuşku duyulamaz. Diğer giderlerden amacın, kanunla konulması ve benzerlerini zorunlu olan vergi ve resim dışında idarece yapılan ilan giderleri, tebligat giderleri gibi giderleri kapsadığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu vergi ve resimlerin idarece ödenmesini öngörse idi, Anayasaya uygun olarak 2942 sayılı yasanın 29. maddesine harcın yanında vergi ve resimlerin de idarece ödeneceğini açıkça yazması gerekirdi. Benzetme ve genişletici yorum yoluyla diğer giderler kavramına vergi ve resimlerin konulmasına yasal olanak bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararma uyulması gerekirken, direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yerel mahkemenin direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı İdare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire
bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,30. 5.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.