 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/5-1002
K : 2001/752
T : 24.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA ALACAK
Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız elatma nedeniyle alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 4/4/2000 gün ve 1999/642-2000/208 sayılı kararın incelenmesi davalı Gaski Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 26/6/2000 gün ve 2000/10803-13794 sayılı ilamı ile; (...Dava, kamulaştırmasız elatma iddiasıyla 913 ve 921 parsellerin bedellerinin tahsili için açılmış 921 nolu parsele ilişkin olarak açılmış davadan feragat edilmiştir.
Dava konusu 913 nolu parselin 4384 m2 si davalı idare tarafından daha önce kamulaştırılmış ve kamulaştırılan bölüm ifrazen davalı idare adına tescil edilmiştir. 913 nolu parselin kamulaştırma dışında kalan bölümündeki davacının payına göre hüküm kurmak, gerekirken fazlaya hükmedilmesi,doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Gaski Genel Müdürlüğü vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Gene! Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Dava, kamulaştırmasız elatılan yer bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu 913 ve 921 parsel sayılı taşınmazlara davalı idareler tarafında su deposu ve yol yapılmak suretiyle elatıldığını, fiili kullanımın belirlenmesi için tesbit yaptıklarını, taşınmazların tamamına elatıldığının belirlendiğini iddia ederek, davacı payı karşılığı 30.324.000.000 TL. bedelin davalılardan ödetilmesin! istemiştir.
Davalı Gaski Genel Müdürlüğü vekili; dava konusu taşınmazların kamulaştırdığını, ayrıca kamulaştırma gününden önce 1976 yılında taşınmazlara elatıldığını, 2942 sayılı Yasanın 38.maddesine göre 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı Şehit Kamil Belediye vekili, iddianın yersiz olduğunu, taşınmazlara elatmadıklarını, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; vazgeçme nedeniyle 921 parsel yönünden davanın reddine, 913 parsel yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkeme önceki kararda direnmiştir.
Hemen belirtelimki, 2942 sayılı Yasanın 38.maddesinde yer alan hak düşürücü süre;
1-Kamulaştırılması yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış,
2-Kamulaştırılması hiç yapılmamış iken kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan araştırmalar hakkında uygulanacaktır. Bu gibi mallar el koyma tarihinden itibaren 20 yıl geçmekle idareye geçer. Mal sahiplerinin dava hakkı düşer demek suretiyle gerek ayın gerek bedel davası açılamıyacağını belirtmek istemiştir. Kamulaştırması yapılan bir mala idare el koymuş, fakat kamulaştırma işlemi tamamlanmamışsa elkoyma gününden itibaren 20 yıl geçmişse dava hakkı düşer.
Somut olayda, dava konusu taşınmazlara 30/7/1976"gün ve 4475 sayılı Belediye Encümen kararı ile kamulaştırıldığı, ancak kamulaştırma belgeleri davacıya tebliğ edilmediği anlaşılmakla, kamulaştırma işlemi davacı yönünden kesinleşmemiştir. Böyle olunca davalı idare tarafından taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığının kabulü gerekir.
Ne varki, davalı idare tarafından çekişmeli taşınmaza 1976 yılında el atıldığı bildirilmiş, anılan tarihte taşınmaza el atıldığı tanık anlatımları ile de doğrulanmıştır. Temyize konu dava ise 23/9/1999 tarihinde açılmıştır. O halde Kamulaştırma Yasasının 38.madde de yer alan 20 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra görülmekte olan dava açılmıştır. Davacının her türlü dava hakkı yirmi yıl geçmekle düşer. Aynı ilke Hukuk Genel Kurulu'nun 3/4/1996 gün ve 1996/5-67-230 sayılı ve yine 23/10/1996 gün 1996/5-586-727 sayılı ilamları ile açıkça vurgulanmıştır.
Dairece işin esasına girilip bozma kararı verilmişsede hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınır. Yargılama sırasında ve Özel Daire incelemesinde hak düşürücü sürenin gözetilmemesi davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Mahkemece, bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiştir.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Gaski Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.10.2001 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.