Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/4-710
K: 2001/631
T: 26.9.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TAZMİNAT DAVASI ( Asıl Davada Taraf Olmayan Kişi Hakkında Haksız Verilen İhtiyati Tedbir Kararı Nedeniyle Gerçekleşen Haksız Eylem Nedeniyle )
  • HAKİM ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI ( Asıl Davada Taraf Olmayan Kişi Hakkında Haksız Verilen İhtiyati Tedbir Kararı Nedeniyle Gerçekleşen Haksız Eylem Nedeniyle )
  • GÖREVLİ YARGITAY DAİRESİ ( Hakimler Aleyhine Açılan Tazminat Davasına Bakma Görevinin 4. Hukuk Dairesinde Olması )
  • HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT ( Hakimlerin Sorumlu Olması İçin Kararların Yasanın Kesin Buyruğuna Aykırı Olması Kasıtlı Hareket Emesi ve Görevini Savsamasının Gerekmesi )
  • YASANIN KESİN EMRİNE AYKIRI HAREKETTE BULUNAN HAKİMİN SORUMLULUĞU ( Tazminatla Sorumlu Tutulmasının Gerekmesi )
 
1086/m.109,573
2797/m.14
 
DAVA : Taraflar arsındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince Dava, HUMK.nun 573 ve izleyen maddeleri uyarınca davalı hakimlerin sorumlu oldukları iddiası ile açılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde; İstanbul Asliye 9. Ticaret mahkemesi başkan ve üyeleri olan davalıların, dava dışı As Menkul Değerler A.Ş. aleyhine ve müşterinin talebi üzerine ihtiyati tedbir kararı verdiklerini kararın evrak üzerinde ve sınırsız olarak verildiğini, talep olmadığı halde davacının da tedbir kararının davalısı olarak gösterildiğini, bu kararın icrada infaza konulduğunu, itirazlarına rağmen tedbir kararının kaldırılmadığını belirterek davalıların tazminatla sorumlu tutulmasını istemiştir.
Davalılar cevaplarında; ihtiyati tedbir kararının yasalara uygun olarak verildiğini, kararın hüküm fıkrasında davacının isminin bulunmadığını, kararı icra müdürlüğünün yanlış infaz ettiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, ihtiyati tedbir istemi dava dilekçesi ile ve davalı olarak As Menkul Değerler A.Ş. gösterilerek istenmiştir. Davacı Mehmet Oktay Çetinel As Menkul Değerler A.Ş.nin yönetim kurulu başkanı ve ortağıdır. Mahkemece, başlangıçta tedbir kararı verilmemiş, yargılama sürerken bazı belgeler ibraz edilerek ihtiyati tedbir istemi yenilenmiştir. İşte 18/11/1999 günlü bu dilekçede, aleyhine tedbir istenenler olarak As Menkul Değerler A.Ş.nin yanında davacı Mehmet Oktay Çetinel'in de ismine yer verilmiştir. Mahkemece bu dilekçe üzerine 11/11/1999 günlü ihtiyati tedbir kararı verilmiş, karar başlığında talep dilekçesi gibi Mehmet Oktay Çetinel'in de ismi yazılmış, ancak hüküm kısmında As Menkul Değerler A.Ş.nin aleyhine karar verildiği belirtilmiştir. Bu karar icrada infaza konulmuş, icra müdürlüğü şirket yanında davacının da mal ve hesaplarına tedbir konulması için yazılar yazmıştır. Tedbir kararına As Menkul Değerler A.Ş. vekili 18/11/1999 ve 25/11/1999 tarihli dilekçelerinde itiraz etmişse de bu itiraz tedbirin limitsiz verildiğine dairdir. Davacı vekili en son 22.3.2000 tarihli itiraz dilekçesi ile açıkça aleyhine tedbir kararı verilmesinin yanlış olduğunu belirterek itiraz etmiştir. Mahkemece daha sonra dava reddedilerek tedbir kaldırılmıştır.
Davacı hakkında açılmış bir dava olmadığına göre, aleyhine verildiğini düşündüğü bu karardan itibaren 10 gün içinde dava açılmadığı için verilen karar kendiliğinden kalkar. HUMK.nun 109 maddesi gereğince davacı tedbirin fiilen kaldırılmasını icra dairesi ve memurundan talep edebilir. Davacının böyle bir talepte bulunmamış olması kendi kusurudur.
Davalı hakimlerin sorumlu kılınabilmeleri için kararların HUMK.nun 573 ve devamı maddeleri uyarınca yasanın kesin buyruğuna aykırı olması, kasıtlı hareket etmiş olması, görevini savsaması gerekir.
İnceleme konusu olayda davalıların HUMK.nun 573. maddesinde sayılan kurallara aykırı davranışları yoktur. Öyleyse davanın reddi gerekir.
Davanın reddi durumunda ; HUMK.nun 576 maddesi uyarınca davalılar yararına tazminat takdirine geçilmiştir. Dava açılmasıyla işin mahiyeti gereği, karşı tarafın tazminat isteğinin bulunduğu varsayılır. Üstelik davada davalılar, tazminat isteminde de bulunmuşlardır.
Açıklanan nedenler ve gerekçeler gözetildiğinde aşağıdaki hükmün kurulması yönünde bir sonuca varılmıştır.
1. Davalıların davacıya karşı hukuka aykırı bir işlemi bulunmadığından davanın reddine,
2. HUMK.nun 576 maddesi gereğince her davalı için 250.000.000 TL olmak üzere toplam 750.000.000 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak davalılara verilmesine
3. Red kararının eklentisi olarak HUMK.nun 576/2 maddesi gereğince her bir davalı bakımından 22.815.000 TL olmak üzere toplam 68.445.000 lira para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4. Davacı aleyhine hükmedilen tazminat miktarı için 33.750.000 lira nispi ilam harcı ile davanın reddi dolayısıyla alınması gereken 2.080.000 lira red karar harcı olmak üzere toplam 35.830.000 lira harçtan peşin alınan 495.000.000 lirasının mahsubu ile geri kalan 459.170.000 liranın davacıya geri verilmesine" dair oybirliği ile verilen 28/11/2000 gün ve 2000/8368-10656 sayılı kararın temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
KARAR : İşin esasına girişilmezden evvel, HUMK.nun 575/2. maddesinde yer alan "tazminat davası...vilayet mahkemesi asliyesi aleyhinde ise esas davanın tabi olduğu temyiz dairesinde rüyet olunur." hükmüne dayanılarak Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin esas davaya ve dolayısıyla da bu davaya bakmakla görevli olmadığı hususu ön mesele olarak getirilmiş ise de;
Davalı Hakimlerin yargılamasına katıldıkları aynen iade konulu, davacısı Kadriye Sülün, davalısı As Menkul Kıymetler A.Ş. olan davada eldeki bu dosyanın davacısı Mehmet Oktay Çetinel taraf olmadığı gibi davacının 14.8.2000 harç tarihli dava dilekçesindeki istemi de;
"Davada taraf olmadığı halde kendisini de kapsayacak ve talebi aşacak biçimde mahkemece aleyhine oluşturulan 11/11/1999 tarihli ihtiyati tedbir kararının uygulanması sonucunda uğradığı maddi ve manevi zararın faiziyle birlikte tahsili" şeklindedir.
Davacının davalı Hakimler aleyhine açtığı dava; hukuki nitelikçe asıl davada taraf olmayan kişi hakkında haksız verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle gerçekleşen haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkin olup, bu tür davalara bakma görevinin de Yargıtay Kanununun 14. maddesi gereğince 4. Hukuk Dairesine ait olduğu sonucuna varılarak temyiz incelemesine geçilmesine oy çokluğu ile karar verilerek Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin hükmüne yönelik temyiz itirazları incelendi:
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 40.500.000 TL temyiz ilam harcının peşin harca mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına 26.9.2001 gününde sebebinde oyçokluğu, sonucunda oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMASI :
Davacı M. Oktay Çetinel As Menkul Değerler AŞ'nin ortağı ve yönetim kurulu başkanıdır. 3. kişi Kadriye Sülün, bu tüzel kişilik hakkında açtığı hisse senetlerinin iadesi davasında, kurumun aracılık faaliyetlerini durdurması halinde isteğine kavuşmasının tehlikeye düşeceğini bildirecek ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı hakimler önce sınırsız tedbir kararı vermişler daha sonra itiraz üzerine tedbiri sınırlamışlardır.
Davacı, tedbirin sınırsız olarak verilmesinin yanlışlığının ve karardan kişisel olarak etkilendirilmesinin sorumluluğu gerektirdiğini bildirerek hakimlerin tazminatla yükümlendirilmelerini istemiştir.
ihtiyati tedbire konu olan uyuşmazlığa ilişkin kararın temyizi durumunda ilk derece mahkeme sıfatıyla yargılama yapan dairenin o kararı inceleyemeyeceğinde kuşku yoktur. Dolayısıyla hükmü onama ya da bozmayla tedbirin haklı ya da haksız olduğunu belirleyici görevde değildir. Gerçi dairelerin karar denetimi yapması, "görev" değil iş bölümüyle ilgili olduğundan benimseyişle işi sonuçlandırmalarına engel yoktur; ama bu yakın görevli daireler arasında söz konusu olur. Hakimlerin dairelerde yargılanmalarını düzenleyen kurallar ise hakim teminatı ilkesi dolayısıyla "görev" sorunuyla ilgilidir. Bu kurallardan birine HUMK.nun 575. maddesinde yer verilmiştir: İl Mahkemelerindeki Asliye Hakimleri hakkındaki tazminat davaları "esas davanın tabi olduğu temyiz dairesinde rüyet olunur." Yerel mahkeme kararlarının denetiminde olduğu gibi "benimsemeyle" başka bir dairenin görevinde olan işe bakılamaz. Anılan ilkeye şimdiye kadar özenle uyulmuştur. Çünkü, bu durum hakimler için olduğu kadar davacılar için de teminattır.
Somut olayda sınırsız olarak verilen ve sonra sınırlandırılan tedbir kararının haklı ya da haksız olduğunu, saptayacak olan hükmü onayıp ya da bozarak "esas davayı" görecek olan dairedir. Bu konuda, uzman dairenin, hüküm aşamasına gelmeden de yerindeliği denetleyeceğini yasa belirlemiş ve özel hükümle bunu sağlamıştır.
Şu durum karşısında daire kararının, görevsizlik oluşu nedeni ile bozulması gerekir.
Ne var ki, oylamayla ( ve oyçokluğuyla ) işin esasına geçilmiştir.
Aracı kurumun yönetim kurulu ve başkanı olan kişinin tedbir kararının sınırsız olarak verilmesinin sorumluluğu gerektirdiğine dava olgusu olarak dayandığı halde bu konuda gerekçe gösterilmemiştir. Bunun da yanında davacının özel kişiliğiyle ilgili bir karar olmadığı vurgulandıktan sonra varlığı ileri sürülen ve kaldırılmış tedbiri eyleme dönüştürmeyen kişi için "bir talepte bulunmamış olması kendi kusurudur" deyimi kullanılmıştır. Anılan biçimdeki gerekçesizlik ve çelişik gerekçelerin düzeltimiyle daire kararının onanması gerektiği düşüncesindeyiz.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini