Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2001/4-492
K. 2001/604
T. 19.09.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 14. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul-kısmen reddine dair verilen 8.3.1999 gün ve 2000/48 E-136 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Erdal Coşkun vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27.11.2000 gün ve 2000/9483-10647 sayılı ilamı ile; (... Davacı, davalıların idari yargı kararını uygulamadıkları nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne dair verilen karar dairece onanmıştır. Davalılardan Erdal Coşkun'un karar düzeltme istemi üzerine dosya yeniden incelenmiştir.
Dosyadaki kanıtlara göre davacının genel müdür yardımcılığı görevinden alınması işlemine karşı idari yargı yerinde 24.2.1997 tarihinde yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın Bakanlığa 7.3.1997, Genel müdürlüğe ise, 10.3.1997 tarihinde tebliğ edildiği, davalı olan genel müdürün 11.3.1997 günlü yazı ile kararın uygulanmasını bakanlığa teklif ettiği, bakanlıkça yürütmenin durdurulmasına ilişkin karara karşı yapılan itirazın da, 4.4.1997 de reddedilmesi ve bu kararın da genel müdürlüğe 12.5.1997 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine yine davalı genel müdürün 14.5.1997 günlü yazı ile kararın uygulanması gerektiğini bakanlık makamına bildirdiği anlaşılmaktadır. Böylece davalı genel müdürün kararın uygulanmaması konusunda bir özensizliğinin ve katkısının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yine tarafların görev yaptığı kamu kurumunun kuruluş yasasında, davacı konumundaki bir kişinin atanmasında ve görevden alınmasında bir katkısı bulunmamaktadır. Somut olayda da davalı genel müdürün yetkisinin olmadığı görülmektedir. Nitekim davacı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve davalı bakanın imzaladıkları müşterek kararname ile görevden alınmıştır.
Tüm bu olgular gözetildiğinde adı geçen davalının sorumlu tutulmaması gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirir ise de karar onanmış bulunduğundan, davalının karar düzeltme istemi, HUMK.nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenle bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Erdal Coşkun vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, idari yargı kararının uygulanmaması yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık davalı Erdal Coşkun'a yönelik olup, davacı yararına oluşan kazanılış hak konusundadır.
Davacı, idari yargı kararının süresi içinde uygulanmamasından sorumlu bulunan davalılardan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılardan M. Recai Kutan davanın reddini savunmuş, bu davalı yönünden karar kesinleşmiştir.
Diğer davalı Genel Müdür Erdal Coşkun, öncelikle davacının atanmasında ve görevden alınmasında, yetkili olmadığını, ayrıca idari yargı kararlarının tebliği üzerine 10.3.1997 ve 14.5.1997 günlü yazılarla davacının göreve başlatılması gerektiği yolunda Bakanlığa görüş bildirdiğini, olayda sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Özel Dairece, davalıların sorumlu olduklarından bahisle bozulmuştur. Yerel mahkemece bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı Özel Dairece onanmış, davalı Erdal Coşkun'un karar düzeltme istemi üzerine Özel daire yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü maddi hataya dayalı olarak tekrar bozmuştur.
Hemen belirtelim ki, 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu durum mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. Uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir. Bu kuralın uygulanmasında bazı istisnalar öngörülmüştür. Bunlara örnek verilecek olursa, mahkemece Yargıtay Dairesi bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı bulunan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması, 4.2.1959 gün 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere hükmüne uyulan bozma kararından sonra göreve ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olması, usuli kazanılmış hak gereğine uygulanması gereken bir kanun hükmünün sonradan (hüküm kesinleşmeden önce) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, işin kamu düzenini ilgilendirmesi ve en önemlisi ve somut olayda uygulanması gereken maddi yanılgıya dayanan bozma kararına uyulması hallerinde usuli kazanılmış hak meydana gelmez. Maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için, Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddi hataya dayanıyorsa ve onunla sıkı sıkıya bağlı ise, o takdirde usuli kazanılmış hak kuralının hukuki sonuç doğurmayacağı açıktır.
Usul hukukunun temel taşlarından bulunan usuli kazanılmış hak ile ilgili olarak yapılan bu genel açıklama çerçevesinde somut olaya bakıldığında, davalı Genel Müdür Erdal Coşkun'un davacının atanmasında görevden alınmasında ve yargı kararından sonra tekrar göreve başlatılmasında katkısı ve yetkisi olmadığı gibi, davacının görevden alınma ve atama ile ilgili idari yargı yerinin aldığı 24.2.1997 günlü yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın genel müdürlüğe 10.3.1997 tarihi itibariyle tebliğ edilmesi üzerine davalı 11.3.1997 günlü yazı ile bir yandan kararın uygulanması konusunda Bakanlıktan görüş istediği, öte yandan idari yargı kararına karşı vaki itiraz sonucu Danıştay idari Dava Dairesi Genel Kurulunun 4.4.1997 gün ve 1997/172 sayılı itirazın reddine ilişkin kararın 12.5.1997 gününde davalıya tebliğ edilmesiyle yeniden 15.5.1997 günlü yazıyla kararın uygulanması gerektiği davalı tarafından bakanlığa bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davalının, idari yargıca verilen hükmün uygulanmaması nedeniyle sorumlu olması için, davacının atanma, yeniden göreve dönmesinde yetkili ve görevli bir Kamu görevlisi olması gerekir. 24.9.1979 gün ve 7/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Anayasamızın 138. maddesi bunu amirdir. Yine davalının sorumluluğuna gidilmesi için tayin aşaması ve yürütmeyi durdurma kararının uygulanmasına karşı bakan ile birlikte eylemli olarak direnmesi gerekir. Oysa yukarıda açıklandığı gibi davalı idari yargı kararının uygulanması için kendinden beklenen çabayı sarfettiği açık bir gerçektir. Bu deliller dairece hukuki yönden bir nitelemeye tabi tutulmamış, deliller hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir.
Bu durumda yukarıda yazılı gerekçelerle özel dairenin, davalının idari yargı kararının uygulanmasında bir özensizliğinin ve katkısının bulunmadığı yolundaki son bozma kararı dosyadaki mevcut ve tartışmasız olan kayıt ve belgelere uygun olduğu gibi, maddi olaylara da duraksanmayacak biçimde aykırı bulunmadığından önceki bozma kararına uyulması ilgilisi yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Bu itibarla yukarıda yazılı nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Erdal Coşkun vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.9.2001 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini