Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/4-472
K: 2001/547
T: 27.6.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
* HAKSIZ FİİL NEDENİYLE MALEN SORUMLULAR
* ZAMANAŞIMI
ÖZET: Tazminat davasına konu olayın üstünden bir yıl geçmiş olup, uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanmasının mümkün bulunmamasına TCK. 465. maddesindeki malen sorumlu olanların haklarında devam eden bir ceza davası da bulunmamasına göre, davanın zamanaşımına uğradığının kabul edilmesi gerekir.
(818 s. BK. m. 1)
(765 s. TCK. m. 465)
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.11.1999 gün ve 1999/290-627 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.7.2000 gün ve 2000/4766-6858 sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalının özensiz davranışı nedeniyle zarar gördüğünü belirterek tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı kurum süresinde zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de mahkemece bu savunma gözetilmeyerek işin esası hakkında hüküm kurulmuş karar davalı tarafından temyiz edilmiş, dairemizce de oyçokluğuyla onanmıştır.
Davalının karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede: Zarar verici eylemin davalı kurumun çalıştırdığı kişilerin çalıştıkları sırada gerekli güvenlik önlemlerini almaması ve özensiz davranmaları nedeniyle meydana gelmiştir. Davalının çalıştıkları kişiler TCK.nun 459/II. maddesi gereğince cezalandırılmışlardır. Buna bağlı olarak davalı kurumda BK.m. 55'e göre sorumludur. Öte yandan BK.m. 55 dışında TCK. m. 465'e göre, bir kimsenin veya bir şirketin hizmetinde çalışanlar tarafından çalıştıkları sırada işlenen ve TCK.nun 455 ve 459. maddelerinde yazılı eylemlerden dolayı hükmedilecek tazminattan haksız eylemi yapan kişi veya çalıştıranda şirket gibi sorumlu olacaktır.
Buradaki sorun; Kurum aleyhine açılabilecek tazminat davasının hangi süreye tabi olacağıdır. Çalışanlar için açılan ceza davasının bitiminden sonra 5 yıldan kalan süre için dava açılıp açılmayacağıdır.
Görüldüğü gibi, TCK. m. 465 çalıştıran için kurala bir istisna getirmiştir. Buna göre çalışan (istihdam edilen kişi) TCK. m. 455 ve 459'a giren bir eylem ile zarara neden olduğunda, zarar gören ceza davasında yargılanan kişinin yargılaması devam ettiği sürece o davaya müdahale edip, malca sorumlu olan kişi veya kurumdan tazminat talep edebilecektir. Veya yine anılan "ceza yargılaması devam ettiği sürece" hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilecektir. Burada çalıştıran BK. m. 60/1 deki 1 yıllık süreye tabi olunmaz (Bkz. Tekinay / Akman/ Burcuoğlu/Altop: Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, B. 7 İstanbul 1993, s. 726).
Zarar verici olay 31.7.1996 günü meydana gelmiştir. Eldeki dava 29.4.1999'da açılmış çalışanlar için yargılamanın 26.11.1998'de bitmesi karşısında açılan tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddi gerekir ise de, karar onanmış bulunduğundan davalı Kurumun karar düzeltme istemi HUMK.'nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenlerle bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralanmadan doğan zararın, daha önce açılan davada saklı tutulan bölümü ile ilgilidir.
Davalı idare, öteki itirazlarının yanında zamanaşımı savunmasında da bulunmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi ile düzenlenen ceza zamanaşımının adam çalıştıran yönünden uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bulunmaktadır.
Yerel mahkemece, davalı Tedaş Genel Müdürlüğü'nün istihdam eden sıfatı ile Borçlar Kanunu'nun 60. maddesindeki gönderme sebebi ile TCK.nun 102. maddesinde belirtilen 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun zamanaşımına ilişkin 109/2. maddesinde: Davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve Ceza Kanununun bu fiil bakımından daha uzun bir zamanaşımı süresini öngörmesi halinde, bu sürenin adam kullananlar için istenen maddi tazminat talepleri yönünden de geçerli olduğu öngörülmüş ise de, bu kural somut olayla örtüşmemekte ve uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Hukuk sistemimize göre zarara kim veya kimler sebep olmuşsa zararın gideriminden de onlar sorumludur. Birden fazla kişinin zarardan sorumlu olması halinde; bunun sonuçlarını ikiye ayırmak mümkündür.
1. halde: Birden fazla kişiler, müşterek kusurları ile zarara sebep olmuşlardır. Bu durumda zarara sebep olmuş olanlar arasında tam teselsül bulunduğundan söz edilir (BK. 50). Aralarında tam teselsül olanlarda suçu işleyenle bu suça iştirak etmiş olanlar arasında fark gözetilmeksizin zarar görene karşı müteselsilen sorumlu durumdadırlar.
2. halde ise; birden fazla kişilerin, müşterek kusurları ile sebep olmadıkları, ancak: zarardan çeşitli hukuki sebeplerle sorumlu tutuldukları durumda eksik teselsül (BK. 51) sözkonusudur.
Tam teselsül ile eksik teselsülün sonuçları farklıdır. Nitekim, aralarında tam teselsül bulunanlardan biri hakkında zamanaşımının kesilmesi, diğeri hakkında da zamanaşımının kesilmesi sonucunu doğurduğu halde, eksik teselsül durumunda bu kesilme diğerini etkilememektedir (BK. 134).
Somut olayda, davalı idare çalışanı, haksız fiili işleyen olarak sorumlu olduğu halde, idare, haksız fiil işleyeni çalıştıran olarak sorumlu bulunmaktadır. Bu nedenle sorumluluk sebepleri farklı olduğundan aralarında tam teselsül değil, eksil teselsül bulunmaktadır.
Burada uygulanacak esas zamanaşımının Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresi olduğunda tereddüt yoktur. Aynı maddenin 2. fıkrasındaki uzamış (ceza) zamanaşımının burada uygulanmasının mümkün olup olmadığı konusuna gelince; gerek uygulamada ve gerekse bilimsel görüşlerde duraksama bulunmadan kabul edilen yön, ceza zamanaşımının ancak suç işlemiş olan veya onun fiiline bir şekilde katılmış olanlara karşı uygulanacağı, adam çalıştıran ve malca sorumlu olanlara uygulanamayacağı hususudur (Tandoğan, Mesuliyet Hukuku. 1961, sh. 363) Kemal Reisoğlu-istihdam Edenlerin Mesuliyeti).
Ancak; Türk Ceza Kanunu'nun 465. maddesi ile bu kurala bir istisna getirilmiş bulunmaktadır. Bu madde düzenlenmesine göre; bir kimsenin veya bir şirketin hizmetinde bulunanlar tarafından vazife ve hizmet sırasında işlenen 455 ya da 459. maddelerde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminattan o kimse veya şirket malen mesuldür. Bu hükme göre, istihdam edilen kişilerin anılan maddede belirlenen suçlardan birini işlemeleri halinde, bu kişilerin fiilinden zarar görenler, onlar hakkında açılan davaya müdahale yoluyla katılarak malca sorumlu olan şirket-idareden kişisel hak talep etmeleri veya ceza davası devam ederken ayrı bir hukuk davası açarak zararlarını malen sorumlu olan bu idareden talep etmeleri gerekir.
Haksız fiili işleyenler aleyhine kullanılabilecek bu dava hakkı, TCK. 465. maddesinin verdiği imkanla malen sorumlu olanlar hakkında kullanılabilecektir. TCK. 465. maddesinin verdiği bu imkan sonucu ceza davasının devam ettiği sürece Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesindeki bir yıllık sürenin dolduğundan söz edilemeyecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ceza davasının varlığı nedeniyle uzamış olan zamanaşımının (uzamış) zamanaşımı süresi kadar olmayıp, haksız fiil sorumlusu hakkındaki ceza davasının süresi ile sınırlı olduğudur.
Bilimsel görüşler yukarıda yazılanları doğrulamaktadır (Andreas von Tuhr. C. Edege çevirisi Sh. 436, Oser - Schönenberger Borçlar Hukuku. R. Seçkin Çevirisi: sh. 890, Haluk Tandoğan, Mesuliyet Hukuku Ankara 1961, sh. 383.); Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu/ Altop. Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1993 baskısı sh. 722 vd.).
Hukuk Genel Kurulu'nun 11.5.1977 gün, 1976/4-3068 Esas, 1977/468 Karar sayılı kararında: "Zamanaşımının malca sorumlu olan şirket hakkında kesilmesi sözkonusu olmadığına, ayrıca istihdam edilen hakkında devam eden ceza davasına, TCK.nun 465. maddesi hükmünce müdahale ile malca sorumlu olan şirketten kişisel hak istenmediğine ve malen sorumlu olanlar hakkında uzamış zamanaşımının uygulanmayacağına göre, şirket hakkındaki tazminat davası zamanaşımına uğramıştır." denilmektedir. Özel dairenin kararları da 1999 yılına kadar benzer görüşleri sürdürmüş iken son zamanlarda değişik düşüncelerinde sergilendiği gözlenmektedir.
Yukarıda yazılanların ışığında eldeki davaya gelince: Zarar doğuran olay 31.7.1996 tarihinde gerçekleşmiş, olaya sebebiyet veren kişi hakkındaki ceza davası TCK.nun 459. maddesi uyarınca cezalandırılması ile sonuçlanıp, karar 30.12.1998 tarihinde kesinleşmiş, eldeki davada 29.4.1999 günü açılmıştır. Olayın üstünden bir yıl geçmiş olup, uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanmasının mümkün bulunmamasına TCK.nun 465. maddesindeki malen sorumlu olanların sorumluluğu için haksız fiili işlemiş olanların haklarında devam eden bir ceza davası da bulunmamasına göre, davanın zamanaşımına uğradığının kabul edilmesi gerekir.
O halde tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.6.2001 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Konu, bir kimse ya da bir şirketin hizmetinde bulunan kişi hakkında açılan ceza davasının, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından önce ceza davasının bitmesi durumunda kalan süre içerisinde tazminat davası açılıp açılamayacağıyla ilgilidir.
Bir kimse ya da şirketin hizmetinde çalışanlar birden çok ve bunlardan yalnız bir bölümü hakkında ceza davası açılmışsa geri kalanlar için her an zamanaşımı süresi içerisinde dava açılması olanaklı olduğu için zarar gören ya da görenler, kalan süreden yararlanarak dava açabilirler. Aksine, tüm kusurlular için ceza davası açılmış ve dava sonuçlanmışsa kalan süreden yararlanma olanağı ortadan kalkar.
Somut olayda, ceza mahkemesinin belirlediği olguya göre davacı 2/8, olaya neden olan S.G. 2/8 kusurlu bulunmuş ve geri kalan 4/8 ise kaçınılmazlığa verilmiştir. Yargılama sürecinde beş yıl dolmuş ve davalının çalıştırdığı herhangi bir kişi hakkında da ceza davası açılmış değildir. O nedenle bozma kararı, sonuç olarak doğrudur. Bu gerekçeyle direnme kararının bozulması gerektiği oyundayım. 27.6.2001
Erbay TAYLAN
19. Hukuk Dairesi Üyesi
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Dava, davalı kurum elamanlarının tedbirsizlik dikkatsizlik ve gerekli emniyet önlemlerinin alınmaması nedeniyle davacının gözünün tedavi edilemez bir şekilde körlüğüne sebebiyet verilmesinden ötürü tazminat istemine ilişkindir.
Olay 31.7.1996 günü meydana gelmiş olup olay tarihinde davalı kurumda elektrikçi olarak çalışan sanığın arızalı olan sokak lambasını değiştirdiği sırada tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu davacının gözünden yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda 2/8 oranında kusurlu olup hakkında TCK 452. maddesi uyarınca açılan ceza davasının 26.11.1988 tarihinde sonuçlandığı ve kararın 30.12.1998 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından açılan ilk davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle 4 milyar TL. maddi tazminat istenmiştir, ilk dosyada verilen bilirkişi raporunda, davacının sol gözünde tam görme kaybının olduğu ve meslekte kazanma gücünde %32,3 oranında kayıp olacağının belirtilmesi üzerine bakiye miktar için ek dava açıldığı ve yerel mahkemece tarafların kusur durumlarına göre istem kısmen kabul edilmiştir.
Yerel mahkeme kararı temyiz aşamasında dairemiz kurulunca oybirliği ile onanmıştır. Ancak karar düzeltme aşamasında ise davalı kurum bakımından zamanaşımı gerçekleşmiş olduğundan bahisle karar bu kez oyçokluğu ile bozulması uygun görülmüştür. Yerel mahkeme eski kararda direnmiş olduğundan dosya Hukuk Genel Kuruluna intikal etmiştir.
Yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan Hukuk Genel Kurulunun sayın çoğunluğu tarafından verilen bozma kararına katılamıyoruz.
Zamanaşımı alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edebilme niteliğinden yoksun kalmaktır. Hakkın özü ve esası devam etmekle birlikte talep hakkı ortadan kalkmaktadır. Zamanaşımı gerçekleşmiş olsa dahi, borçlunun serbest iradesi ile borcunu eda etmesi hallerinde bu geçerli bir ödeme niteliğindedir. Haksız fiillerle ilgili zamanaşımı süreleri BK.nun 60. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin ilk fıkrasına göre zarar ve failin öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içinde ve her halükarda on yıl içinde dava açılması gerekir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise haksız fiil aynı zamanda suç niteliğinde ve ceza kanunlarında dava açma süresi daha uzun ise tazminat davasında o zamanaşımı uygulanacaktır.
Bu kısa açıklamadan sonra somut olayın irdelenmesine gelince; uzamış zamanaşımı çalışanlar .içinde uygulanır mı? Uygulanmaz mı? uygulanıyorsa, hangi hallerde uygulanır. Uzamış (Ceza) zamanaşımı ilke olarak fail hakkında uygulanır. Özel hüküm olmadıkça çalıştıranlar hakkında uygulanmaz. Örneğin Trafik Yasasının 109. maddesine göre aracın işleteni durumunda olan ve aynı zamanda çalıştıran niteliğini taşıyan hakkında uzamış zamanaşımı uygulanır, bu doğrultuda TCK.nun 465. maddesinde özel bir düzenleme yapılmıştır, bu madde uyarınca bir kimsenin veya şirketin hizmetinde bulunanlar tarafından vazife ve hizmet sırasında işlenen TCK. 455 ve 459. maddelerinde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminatları o kimse veya şirket malen sorumlu olup sorumluluk hukuku ile ilgili bir düzenlemenin ceza yasasında yer almış olmasının özel bir anlam ve amacının olması icap eder. Bu madde de çalıştıranların sorumluluğu sınırlı tutulmuştur. Sadece TCK.nun 455 ve 459. maddelerinde yazılı cürümlerden ötürü zarar görenlerin fail ile birlikte çalıştıranlar hakkında tazminat isteme haklarının mevcut olduğu kabul edilmiştir.
Bu özel hüküm nedeniyle, zarar görenlerin mağdur olmamaları için uzamış zamanaşımının hem çalışanlar ve hem de çalıştıranlar için uygulanması gerekir. Bu düzenleme ceza yasası içinde yer aldığına göre, fail için ayrı, çalıştıran için ayrı zamanaşımı süreleri düşünülemez. Sayın çoğunluğun görüşüne göre, zarar gören şayet ceza davasında müdahil olmuş ise bu takdirde ceza davasının kararlanmasına kadar tazminat isteminde bulunabilir. Ceza davasının bitiminden sonra artık kişisel hak isteminde bulunamaz. Ancak haksız fiil aynı zamanda bir suç niteliğinde olmasına rağmen her nasılsa ceza davası açılmamış olması hallerinde çalıştıranlar hakkında uzamış zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. Bu bir çelişki değil midir? tam ve eksik teselsülü düzenleyen BK.nun 50 ve 51. maddeleri; birlikte zarar ika edenlerin aralarındaki sorumluluk durumları ila rücu gibi genel nitelikli hukuksal sorunlarla ilgili olup özel bir hüküm olan TCK. 465. maddesi ile bağlantısı yoktur. Özel nitelikli hükümlerin, genel hükümlerden önce uygulanacağı bilinen bir olgudur.
Sanık hakkında açılan ceza davasında zarar görenin müdahale hakkı bulunduğu gibi, burada kişisel hak isteminde de bulunabilir. Ancak ceza mahkemelerinde müdahale yolu ile maddi tazminata ilişkin talepler için genellikle hukuk mahkemesine başvurmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmektedir. Bu gibi durumlarda ceza mahkemesi kesinleştikten sonra ancak hukuk mahkemesine başvurulabilir. O halde ceza davası sonuçlanmış olmasına rağmen açıklanan nedenlerden ötürü kişisel hakların sağlanması zımnında hukuk mahkemesinde dava açma olanağı vardır. Uygulama bu doğrultuda olduğuna göre, uzamış zamanaşımının çalıştıranlara da uygulanacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda;
Olay 31.7.1996 günü meydana gelmiştir. Ceza davası 26.11.1998 günü sonuçlanmış ve karar da 30.12.1998 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 29.4.1999 tarihinde açılmıştır. Olay tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık uzamış zamanaşımı gerçekleşmemiş olduğu gibi ceza kararının kesinleşmesinden itibaren de 1 yıl dolmadan eldeki dava açılmıştır.
Tüm bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde TCK. 465. maddesindeki özel düzenleme nedeniyle aynı Yasanın 455 ve 459. maddesinde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminattan ötürü fail ile birlikte çalıştıranlarda malen sorumlu oldukları kabul edilmiş olduğundan uzamış zamanaşımı da yine aynı şekilde çalıştıranlara da uygulanması yasa yapıcının amacına uygun düşmektedir. Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararma katılamıyoruz.
Yüksel ACUN             Mustafa KICALIOĞLU
4. Hukuk Dairesi Üyesi 4. Hukuk Dairesi Üyesi
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini