 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/4-1148
K : 2001/1184
T : 26.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MANEVİ TAZMİNAT
- BASIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.10.2000 gün ve 2000/167-579 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 25.4.2001 gün ve 2001/52-4144 sayılı ilamı ile , (...Dava, basın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğramasından doğan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan Hürriyet Gaz. Ve Mat.A.Ş.hakkındaki dava kısmen kabul edilirken, diğer davalılar hakkındaki dava atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığı yolunda hüküm kurulmuştur. Karar davalı yanca temyiz edilmiştir.
Dava konusu, Hürriyet Gazetesinin 26.3.1999 günlü sayısı 22. sayfasında davacı hakkında iki iddiada bulunulmuştur. Bunlardan biri Çilleri kurtaran hakim, diğeri ise görüşülen bir dosya hakkındaki davranışlarıdır. Mahkemece hüküm kurulurken yazının tümüne dayanılmakla beraber, gerekçede yazının davacı hakkındaki soruşturmaya yönelik bölümüne ağırlık verilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, davacı hakkında yazılan soruşturmaya yönelik açıklama getirtilen soruşturma dosyası içeriğine göre görünürdeki gerçekliğe uygundur. Gerçeklik, somut gerçekliği değil, olayın haber verildiği andaki beliriş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılmalıdır.
Şu durum karşısında, dava, konusu yazının davacı hakkında yapılan soruşturmaya yönelik açıklamalarla ilgili bölümünden dolayı saldırıda bulunulduğundan söz edilemeyeceğinden, bu olgular gözetilerek tazminat miktarı kapsamının belirlenmek üzere kararın bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldın iddiasına dayalı, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının sahibi bulunduğu Hürriyet Gazetesi'nin 26.3.1999 günlü nüshasında yayımlanan "Çilleri Kurtaran Hakim'e Yüce Divan yolu" başlıklı haberin, bütünü itibariyle davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek,manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davanın dayanağını oluşturan haber yukarıda değinilen başlığı taşımakta ve "DYP Lideri Tansu Çilleri örtülü ödenek dolandırıcılığından Yüce Divan'da yargılanmaktan kurtaran Parsadan kararını veren Yargıtay 6'ncı Ceza Dairesi Başkanı Necdet M...'e Yüce Divan yolu açıldı..." seklindeki ifadeden sonra, devamında özetle, davacı Necdet M...'in, Başkanı olduğu 6. Ceza Dairesi'ne temyiz yoluyla gelen bir dosyayı tek başına inceleyerek onama kararı hazırladığı iddiasıyla ,Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu tarafından başlatılan soruşturmanın son aşamaya geldiği belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere, dava konusu haberde, davacı ile ilgili olarak iki ayrı iddiada bulunulmuştur.
Bunlardan biri, davacının, Dönemin Başbakanı Tansu Çilleri Örtülü Ödenek Dolandırıcılığı ile ilgili olarak Yüce Divan'da yargılanmaktan kurtaran Hakim olduğu; diğeri ise, davacı hakkında, Başkanı olduğu Daireye gelen bir dosyayı tek başına inceleyerek onama karan hazırladığı iddiasıyla Yargıtay bünyesinde soruşturma başlatıldığı yönündedir.
Haberde yer alan bu iki yönden ilkinin davacının kişilik haklarına saldın niteliği taşıdığında; ikincisinin ise,gerçeklik unsurunu içermesi nedeniyle bu nitelikte olmadığında , yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu noktada, davacının talebi üzerinde durulması gerekmektedir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, açıkça, anılan haberin bütünüyle davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürmüş ve bu nedenle 4 milyar TL. manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir. Başka bir ifadeyle, tazminat talebi haberin bütününe ve dolayısıyla,içerdiği iki ayrı olguya birlikte dayandırılmış; her ikisi için toplam 4 milyar TL. tazminat istenilmiş; bu miktarın ne kadarlık bölümünün hangi olguya ilişkin bulunduğu açıklanmamış; yargılamanın aşamalarında da bu yönden bir açıklama getirilmemiştir. Bu durumda, davacının, dayandığı her iki olguyu eşit ağırlıkta kabul ettiği ve bu kabulüne uygun olarak, her bir olgu için eşit miktarlarda manevi tazminat istediği benimsenmelidir.
Özel daire bozma kararında açıklandığı ve esasen yerel mahkemece de kabul edildiği üzere, haberde yer alan hususlardan, davacı hakkındaki soruşturmaya ilişkin kısım gerçeğe uygun olup, davalının haberin bu yönünden dolayı tazminatla sorumlu tutulmasına olanak yoktur.
O halde, davacının manevi tazminat istemi, haberin sadece yukarıda değinilen diğer bölümü için kabul edilebilir niteliktedir.
Hal böyle olunca, davacı isteminin açıklanan içeriği de gözetilerek, isteğe uygun bir oranlama yapılmak ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak ilkeleri düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 49/2. Maddesi hükmü dikkate alınıp,tarafların sıfatları, işgal ettikleri makam, ekonomik ve sosyal durumlar değerlendirilerek; ve nihayet, manevi tazminatın, kişilik haklan saldırıya uğrayanı manevi huzura kavuşturma amacını taşıdığı,bir ceza niteliğinde olmadığı da gözden uzak tutulmayarak, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece,açıklanan yönler gözden kaçırılarak,yazılı şekilde direnme karan verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 25.12.2001 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.