 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/2-1152
K: 2001/1169
T: 26.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YOKSULLUK NAFAKASI ( Nafakaya Hükmedilmesi İçin Miktarı Belirtilmek Suretiyle Açıkça Talepte Bulunulmasının Gerekmesi )
- TALEP ZORUNLULUĞU ( Yoksulluk Nafakasına Hükmedilmesi İçin Miktarı Belirtilmek Suretiyle Açıkça Talepte Bulunulmasının Gerekmesi )
- HAKİMİN TALEPLE BAĞLILIĞI ( Yoksulluk Nafakasına Hükmedilmesi İçin Miktarı Belirtilmek Suretiyle Açıkça Talepte Bulunulmasının Gerekmesi )
1086/m.74
743/m.144
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma, nafaka ve tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce boşanma talebinin kabulüne, nafaka talebinin kısmen kabulüne ve tazminat talebinin reddine, dair verilen 23.12.1999 gün ve 1999/27 E. - 69 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 8.6.2000 gün ve 2000/5785-7691 sayılı ilamı ile ( ...Medeni Kanunun 144. maddesi gereğince yokulluk nafakasına hükmedilebilmesi için davacının bu konuda miktarı da açıklanmak sureti ile açıkça talepte bulunması gerekir. Davacının bu şekilde bir talebi olmadığı halde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, boşanma ve nafaka istemine ilişkindir.
Davacı kadın, dava dilekçesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek boşanmalanna, aylık 30.000.000 TL nafaka ile, 500.000.000 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemenin boşanmanın kabulüne, maddi tazminat isteminin reddine, yoksulluk nafakasının kısmen kabulüne dair verdiği karar davalı tarafından yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş, karar yukarıda açıklanan nedenle özel dairece bozulmuş, mahkemece, davacının dilekçesinde açıkça yoksulluk nafakası ibaresini kullanmaması nedeniyle talebinin reddine karar verilmesinin MK.'nun ruhuna aykırı olacağı, beyanlara göre nafaka talebinin yoksulluk nafakası olarak nitelendirilebileceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı kadının nafaka talebinin açık talep bulunmadığı halde, mahkemece kendiliğinden yoksulluk nafkası olarak nitelendirip nitelendirilemiyeceği noktasında toplanmaktadır.
Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ( MK. 137, 162/2 ). İstek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden alınması zorunludur. ( MK. 137 ). Çocuğun ve eşin geçimi için gerekli olan bu nafaka tedbir nafakası olup karar tarihine kadar hükmedilir.
Ne var ki, uyuşmazlığın konusunu oluşturan yoksulluk nafakası, 3444 Sayılı Yasa ile değişik Medeni Kanunun 144. maddesiyle "boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş kusuru daha ağır olmamak suretiyle geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" şeklinde düzenlenmiş olup, yoksulluk nafakası tedbir niteliğinde olmadığından açık talep bulunmaması halinde hakim tarafından kendiliğinden takdir edilmesi mümkün değildir. Yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için MK.'nun 144. maddesindeki koşulların oluşması yanında öncelikle miktarı da belirtilmek suretiyle bu konuda açık istek olması gerekli olup, yoksulluk nafakası ile ilgili açık bir istek bulunmadığı halde istek dışına çıkılarak ( HUMK. 74 ) mahkemece re'sen yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru değildir. ( HGK. 2.2.1994, 2-745 E, 27 K, HGK. 22.2.1995, 2-876 E, 95 K. )
Kaldı ki, yoksulluk nafakası boşanmanın eki niteliğinde olup, boşanma davası sırasında istenebileceği gibi, boşanmadan ayrı müstakil bir dava ile de istenebilmektedir.
Yukarıda açıklananların ışığı altında somut olaya baktığımızda davacı dava dilekçesinde ve yargılama sırasındaki beyanlarında nafakaya hükmedilmesini istemiş, bakıma muhtaç olduğunu, boşanma ile yoksulluğa düşeceğini ifade etmediği gibi, istediği nafakanın da yoksulluk nafakası olduğunu açıkça belirtmemiş, tedbir nafakası verilmemesi nedeniyle de kararı temyiz etmemiştir.
Bu durumda mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak, nafaka isteminin reddine karar vermek gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.12.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.