 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/20-401
K: 2001/416
T: 16.5.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* ORMAN SINIRLAMASI
* ORMAN YÖNETİMİNİN DAVAYA KATILIMI
ÖZET: 3402 sayılı Yasanın 4/3. madde hükmüne göre orman kadastro komisyonunun orman sınırlamasında orman sının dışında bırakılan taşınmaz hakkında özel ve tüzel kişilerin herhangi bir nedenle askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde dava açmaları halinde, Orman Yönetimi aynı Yasanın 26/D madde hükmüne göre orman savı ile bu davaya katıla bileceklerdir.
(3402 s. Kadastro K. m. 4/3, 26/D)
Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kandıra Kadastro Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.5.1998 gün ve 1995/149 E.-1998/23 K. sayılı kararın incelenmesi davacı gerçek kişiler ve Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 4.5.1999 gün ve 1999/4287-4572 sayılı Hamiyle; (...1- İncelenen dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, gerçek kişilerin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Hazinenin temyiz itirazlarına gelince;
6 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan Orman sınırlandırılmasında, tahdit dışında bırakılmış; genel kadastro komisyonu tarafından ise, köy orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Buna karşı gerçek kişiler tarafından açılan dava, tescil davası dosyası ile birleştirilmiş, yargılamanın devamı sırasında Orman Genel Müdürlüğü davaya katılmıştır. Bu parsel tescil davası dosyasında davalı olmadığından, Orman Yönetiminin davaya katıldığı tarihte tahdit kesinleşmiştir. Orman Yönetiminin davasının kesinleşmiş tahdide göre çözümlenmesi gerekir.
Bu taşınmazın kesinleşmiş tahdit sınırları dışında kaldığı belirlendiğine göre, Orman Yönetiminin de davasının reddi ile tesbit gibi sınırlandırmaya karar vermek gerekirken, yazılı biçimde Orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı Hazine vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Özel Daire ile Mahkeme arasındaki uyuşmazlık 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi uyarınca yapılan Orman Kadastrosu sırasında orman alanı dışında bırakılan ve kadastroca özel mülk ya da kamu malı niteliğiyle tutanağı düzenlenen taşınmaz hakkında, kadastro mahkemesine açılan davaya, Orman Yönetiminin aynı Yasanın 26/D maddesi hükmünce orman savı ile katılıp katılamayacağı, bu halde orman kadastrosunun kesinleşmiş sayılıp sayılmayacağına ilişkindir.
Kadastro Yasasının 4/3 maddesi "kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum, çalışmaya başlanmadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Bu yerin orman sınırlaması ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Yasası hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine tesbit edilir..... kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de İKMAL EDİLMİŞ sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur" hükmünü taşımaktadır. Bu madde hükümlerine göre orman kadastro komisyonunun yaptığı orman sınırını belirleme işlemi, aynı Yasanın 1171 maddesi hükmünce o yerde tesbitleri yapılan diğer parseller hakkında düzenlenecek cetvel ve pafta örnekleriyle birlikte kadastro müdürü tarafından 30 gün süre ile ilan edilmesi üzerine itirazı olanlar ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilir. Orman kadastro komisyonunun orman sınırı içine aldığı taşınmazlar hakkında, özel ya da tüzel kişiler her türlü iddia ile dava açabilecekleri gibi, 3402 sayılı Yasanın 4/3 maddesine göre orman kadastro komisyonlarının ya da arazi kadastro ekiplerinin orman sınırı dışında bıraktığı veya orman kadastro komisyonlarının orman sınırı içine aldığı halde, arazi kadastro ekiplerinin bu sınırlara yahut daha önce o yerde kesinleşmiş olan orman kadastro sınırlarına uymayarak orman sınırı dışında bıraktığı taşınmazlar hakkında Orman Yönetiminin de orman savı ile dava açması mümkündür.
Genel Kurulun önüne gelen uyuşmazlık; 3402 sayılı Yasanın 4/3 maddesi hükmüne göre orman kadastro komisyonunun yaptığı, orman sınırlamasında orman sınırı dışında bırakılan ve özel mülk olarak tutanağı düzenlenen taşınmaz hakkında öze! ve tüzel kişilerin askı ilan süresi içinde her hangi bir nedenle kadastro mahkemesinde dava açmaları halinde, Orman Yönetiminin aynı Yasanın 26/D maddesi hükmüne göre orman savı ile bu davaya katılıp katılamayacağı, katılabilecekse davasının esasının incelenip incelenemeyeceği konusundadır.
3402 sayılı Yasanın 4. maddesinin 3, fıkrasının son cümlesi "orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur" 22. maddenin 4. fıkrası "tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgeler tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılır" şeklinde düzenlendiği halde 4. maddenin 3. fıkrasının sondan ikinci cümlesi bu yöntemle yapılacak orman kadastrosunda "orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır" şeklindedir. Görüldüğü gibi, orman kadastro işleminin KESİNLEŞMİŞ SAYILACAĞI değil İKMAL EDİLMİŞ SAYILACAĞIN'dan sözedilmektedir. Yasanın 12/1. maddesi, "30 günlük İLAN SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tesbitler kesinleşir." Dava açılan sınırlandırma ve tesbitler ile bu arada orman kadastrosu ise, ancak davanın kesin karara bağlanması ile kesinleşir. Bu durumda askı ilan süresi içinde başka iddialar ile dava açılan parseller yönünden dava devam ettiği sürece orman kadastrosunun da kesinleştiğinden söz edilemez. 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosu, arazi kadastrosu ile birlikte askı ilanına çıkartılacağından acıtacak davalarda ya da bu davalara katılma halinde uygulanacak usule ilişkin yasa hükmü 6831 sayılı Yasa olmayıp, 3402 sayılı Yasa hükümleri olacaktır.
Kadastro mahkemesinde başka iddialarla dava açılması halinde dava konusu taşınmaz yönünden orman kadastrosunun kesinleşeceği konusunda yasada herhangi bir hüküm bulunmadığından ve sözü edilen Yasanın 26/D maddesinde özel, tüzel kişi ya da kamu tüzel kişisi ayırımı yapılmamış olduğundan, "kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdafii! olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların kadastro mahkemesince incelenip karara bağlanacağı" hükmü karşısında askı ilan süresi içinde özel ya da tüzel kişiler tarafından kadastro mahkemesine dava açılması halinde Orman Yönetiminin, orman savı ile 3402 sayılı Yasanın 25/0 maddesi hükmü uyarınca davaya asli müdahil olarak katılıp taşınmazın orman olduğu iddiasında bulunabileceği ve davaya konu taşınmaz, yönünden orman kadastrosu da kesinleşmediğinden,
bu halde katılan Orman Yönetiminin davasının esasının incelenmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu ilkeler esasen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.2000 gün E. 2000/20-1785 K. 2000/1787 sayılı kararında da aynen benimsenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; yörede 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosunda çekişmeli parseller orman sınırı dışında bırakılmış, kadastroca mera niteliğiyle sınırlandırılıp bu şekilde askı ilanına çıkartılmıştır. Davacı kişilerin zilyetliğe dayanarak askı ilari süresi içinde açtıkları davaya Orman Yönetimi harcını vererek aynı Yasanın 26/D maddesi hükmünce asli müdahil olarak katılıp taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, resmi belgelere dayalı olarak yapılan inceleme ve uygulama sonucu verilen orman bilirkişi raporu ile taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek, katılan Orman Yönetiminin davası kabul edilmiş olduğuna göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
Sonuç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince harç alınmamasına, 16.5.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.