Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/20-296
K: 2001/309
T: 28.3.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • ZİLYETLİKLE İKTİSAP ( Kamulaştırma sınırları ve hazine tapusu kapsamı dışında kalan yer )
  • ORMAN TAHDİDİ DIŞINDA KALAN YER ( Zilyetlikle iktisap )
  • PLAN VE KROKİYE DAYALI TAPU KAYDI
 
743/m.645
3402/m.20,14
 
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla Köyceğiz Kadastro Mahkemesinden verilen 14.4.2000 gün ve 1998/17 E., 2000/10 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 13.12.2000 gün, 2000/20-1661 Esas, 2000/1799 karar sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı Mehmet Nazif Yorgancıoğlu vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Köyceğiz Döğüşbelen köyü sınırları içinde kalan 181 parsel sayılı taşınmazın davalı taraf adına yapılan tesbitine orman idaresi, taşınmazın orman tahdit sınırları içinde orman olduğunu ve kamulaştırma sınırları kapsamında kaldığını, Hazine taşınmazın kamulaştırma sınırları içinde kaldığını öne sürüp dava açmışlardır. Yerel Mahkemece taşınmazın davalı gerçek kişi adına tapuya tescil edilmesine dair 31.10.1997 günlü kararının Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 3402 sayılı yasanın 20. Medeni Yasanın 645. maddeleri gereğince plan ve krokiye dayalı tapu kayıtlarının uygulanabilir nitelikte olması krokide belirlenen yerleri kapsadığı, nizalı taşınmazın 1939 tarihli kamulaştırma sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bozulmasından sonra mahkemece taşınmazın kamulaştırma sınırları dışında kaldığı, gerçek kişi yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu nedeniyle önceki kararda direnilmiştir.
Mahkemenin direnme kararının orman idaresi ve hazinece temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca özel dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasından sonra davalı M. Nazif Yorgancıoğlu vekilince bu defa süresinde karar düzeltme talebi ile direnme kararının onanması istenmektedir.
Davacılar Orman İdaresi ve Hazine taşınmazın 1939 yılında kamulaştırılan T. Evvel 1295 tarih 23 numaralı sicilden gelen Şarkan Kancıktaş, Şimalen Boğaderesi, Garben İnbil deresi, Cenuben Çiftlikhaneleri, kuzeyden güney sınıra 9950 hatve mesafesinde olduğu belirtilen cinsi çam, meşe, pırnar ormanı niteliğindeki Mayıs 1939 tarih 43 numaralı tapu kaydı sınırları ile 1950 yılında toprak tevzi komisyonunca menteşe müştereklerine ait T. Evvel 1295 tarih 15, 16, 21 numaralı sicillerden gelen Haziran 1337 tarih 30, 31, 36 numaralı tapu kayıtlarından kısmen kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen kayıtlar kapsamında kaldığını öne sürüp dava açmışlardır.
Hazine ve Orman İdaresi aynı iddiayı Hamit ve Döğüşbelen köyü içinde kalan kesinleşen ve halen davası devam eden taşınmazların tümünde ileri sürerek teknik bilirkişi kurulunca düzenlenen haritada Hamit köyünün yerleşim yerinin güneyinde çiftlik evleri olarak işaret edilen yerden doğuya doğru giderek aynı köyün kapniç mahallesi ile birleşen hattın kuzeyinde kalan sahanın 1939 yılındaki kamulaştırma sınırları kapsamı olduğu kimi zamanda bu sınırları içeren kamulaştırma haritası olduğunu yazılı ve sözlü açıklamalarında belirtmişlerdir.
Resmi kurumlardan alınan yazılardan gerek Mayıs 1939 tarih 43 numaralı tapu kaydının gerekse 1950 yılında toprak tevzi komisyonunca Haziran 1337 tarih 30, 31, 36 numaralı cinsi tarla olan, tapu kayıtlarındaki kamulaştırmaların dayanağı olan kamulaştırma haritalarının bulunmadığı saptanmıştır.
1950 yılında toprak tevzi komisyonunca menteşe müştereklerine ait tapu kayıtlarından köylülere ev yeri verilmek üzere yapılan kısmi kamulaştırmalar nokta halinde olup yerleri teker teker saptanmış dava konusu taşınmazın bu kamulaştırılan yerlerle ilgisi olmadığı 1942 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdit sınırları kapsamı dışında ve devlet ormanı olmadığı keşfen saptanmıştır. 1939 yılında kamulaştırılan T. Evvel 1295 tarih 23 numaralı sicilden gelen tapu kaydının doğu, batı ve kuzey sınırlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık güney sınırı olan çiftlikhaneleri sınırının neresi olduğu yönündedir. Ancak tapu kaydı kuzey sınırı ile güney sınırı arasındaki mesahayıda tayin edip bu iki sınırın birbirine olan uzaklığının 9950 hatve olduğunu belirtmiş kuzeydeki boğaderesinden güneye doğru 9950 hatvenin bitim noktasının Döğüşbelen köyünün kuzeyindeki Çiftlikevleri ya da diğer ismi ile Yüzbaşıevleri denen yerin kamulaştırılan tapu kaydının güney sınırı olduğu yerel bilirkişilerce belirtilmiştir. Şu durum karşısında dava konusu taşınmazın Hazine tapusu ve kamulaştırma sınırları kapsamı dışında kaldığı açıktır.
O nedenle Yerel Mahkemenin direnme kararı usule ve yasaya uygun olup karar düzeltme talebinin kabul edilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Davalı M. Nazif Yorgancıoğlu'nun karar düzeltme talebinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.2000 gün 2000/20-1661 - 2000/1799 sayılı bozma kararının kaldırılarak yerel mahkemenin 14.4.2000 gün 1998/17-2000/10 sayılı direnme kararının ( ONANMASINA ) oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı Mehmet Nazif Yorgancıoğlu ve Şükran Olgaç'ın karar düzeltme istemi Yüksek Genel Kurulda oyçokluğuyla kabul edilerek mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Ne var ki; dosya kapsamından yörede 1936 yılında 3116 sayılı Orman Yasası hükmüne göre yapılan orman kadastrosunda, tahdidi yapılan Devlet Ormanına bitişik ve 1000 hektardan büyük olması, aynı yasanın geçici 1. maddesinin ( A ) ve ( B ) fıkraları şumulüne girmesi nedeniyle Toros Çiftliğine ait 4000 dönüm yüzölçümündeki cinsi çam, meşe ve çınarlık arazi olan, Mayıs 1295 tarih 23 numaralı sicilden gelen Haziran 1337 tarih 65 numarada kayıtlı sınırları; Doğusu Kancıktaş, Batısı; İnbil Deresi, Kuzeyi; Boğa deresi, Güneyi: Çiftlik Ebniyesi ile çevrili tapu kaydının 8.4.1939 tarihli onayla kamulaştırılarak, Hazine adına aynı sınırlar ve yüzölçümüyle Mayıs 1939 tarih 43 numarada tescil edilmiştir. Tapunun ve kamulaştırmanın dayanağı harita bulunmamaktadır. Bu nedenle yapılan keşifler sonucu saptanan ve değişmez sınırlar olan Kuzeydeki Boğa deresi, Güneydeki Çiftlik Ebniyesi, Batıdaki İnbil Deresi ile bağlantı kesilmeden doğudaki nokta sınır Kancıktaş düz bir hatla birleştirilip, tapuya kapsam belirlenmiş ve uzman bilirkişisinin raporlu krokisinde gösterilmiştir. Buna göre tapunun kuzey sınırında yazılı Boğa Deresi dava konusu parselin çok kuzeyinde, güney sınırında yazılı Çiftlik Ebniyesi güneyde, İnbil Deresi ile taşınmazın hemen batısında Kancıktaş, doğuda kalmakta olup, bu belirleme ve aplikasyonuna göre çekişmeli taşınmaz tapu kapsamında kalmaktadır. Ancak tapunun ilk tesisinde bulunmadığı halde Haziran 1337 tarih 65 numaraya intikali sırasında Kuzeydeki Boğa Deresinden güneydeki Çiftlik Ebniyesine kadar 9950 hatve ( adım ) olduğu tapu kaydına ilave edilmiştir. Kamulaştırma sonucu Hazine adına yapılan tescil sırasında tapunun ilk tesisinde bulunmayan bu ibare yazılmamıştır. Tapunun ilk tesisinde olmadığı halde "9950 hatve"nin geçerli bir nedenle ilave edildiği konusunda da kayıtlarda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Bu olgular karşısında tapu kaydına yasal bir nedenle konulmayan "9950 hatve"nin geçerliliği bulunmamaktadır.
Yerel bilirkişiler, uzman bilirkişi haritasında işaretlenen Kuzeydeki Boğa Deresi ile yine aynı haritada işaretlenen güneydeki Çiftlik Ebniyesi ( evleri ) arasında başka bir çiftlik yeri, ya da ebniyesi bulunmadığını bildirmiş, uzman bilirkişi raporunda kuzeydeki Boğa Deresi değişmez sınır kabul edilip buradan güneye doğru çizilen düz hat üzerinde bir adım 0.75 cm olduğu düşüncesiyle 9950 adım 7462 metre olarak hesaplanıp haritadaki ( A ) noktası bulunmuştur. Bu nokta dava konusu parselin kuzeyinde kalmaktadır. ( A ) noktasında herhangi bir çiftlik yeri evi ve ebniyesi bulunmamaktadır. Güneydeki değişmez Çiftlik Ebniyesi sınırından kuzeye doğru 9950 adım ölçüldüğünde bulunacak nokta dava konusu parselin çok kuzeyine ulaşmakta ve dolayısıyla çekişmeli taşınmaz tapu kaydı içinde kalmaktadır. Tapu kaydının ilk tesisinde bulunmayan ve daha sonrada geçerli bir neden olmadan tapu kaydına konulan "9950 hatve"den hareketle tapunun sınırlarını, dolayısıyla kapsamını belirleme olanağı bulunmamaktadır. Tapu kaydının değişmez olan ve belirlenen Kuzey, Güney ve Batı sınırları ile bağlantı kesilmeden doğudaki nokta sınırla birleştirilmiş, buna göre uzman bilirkişilerin yerel bilirkişi beyanlarına dayanarak düzenledikleri ölçekli harita ile 1/25000 ölçekli askeri haritada, çekişmeli taşınmazın kamulaştırılan tapu kaydı kapsamında kaldığını açıkça belirlemişlerdir. Sayın çoğunluk bilirkişi beyan ve raporlarını bir tarafa bırakıp fiilen kadastro paftasında ve askeri haritada bulunmayan yeni bir Çiftlik Ebniyesi yeri yaratmış, böylece çekişmeli parselin tapu kaydı kapsamı dışında olacağı sonucuna ulaşmıştır.
Diğer taraftan aynı tapu kapsamında kalan bir kısım yer 1951 yılında 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre toprak tevzi komisyonu emrine verilmiş çiftçilere dağıtılmıştır. Çekişmeli 181 numaralı parselin doğu sınırını oluşturan 174 numaralı parsel aynı tapu kaydı kapsamında kalması nedeniyle 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre tevdi edilen yerlerdendir. Yine yakın komşu 131, 176 ve 192 numaralı parsellerde 174 parsel gibi kamulaştırma yoluyla Hazine adına tescil edilen mayıs 1939 tarih 43 numaralı tapu kapsamında kaldığından toprak tevzi komisyonunca çiftçilere dağıtılmış ve adlarına tapu oluşturulmuştur. İşte bu nedenledir ki, sözü edilen parseller hükmen kişiler adına tescil edilmiştir. Davalı vekili ısrarla, tevzi yoluyla kişilere verilen 131.174.176 numaralı parseller ile diğer komşu ya da yakın komşu 169, 182 ( ifrazen 642, 643, 644, 645 ) 188, 190 ve 192 numaralı parsellerin hükmen kişiler adına tescil edilip kesinleştiğini iddia etmektedir. Mahkeme de bu parsellere ait dava dosyalarını getirtmiş ve kişiler adına kesinleşmesini ısrar kararına gerekçe yapmıştır. Söz konusu parsellere ait dava dosyalarının incelenmesinde; 1971-1972 yıllarında kesinleşen hükümlerle gerçekten kişilera dına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda izah edildiği gibi 131.174.176 numaralı parseller Hazine tarafından 4753 Sayılı Yasa hükümlerine göre kişilere dağıtılıp adlarına tapu kaydı oluşturulmuştur. Kişiler adına tescil edilme nedeni budur, 169, 188 ve 190 numaralı parsellere ait hükümler, Hazine tarafından temyiz edilmediğinden 182 ve 192 numaralı parsel davalarında ise Hazine taraf olmadığından ve Orman Yönetimi de temyiz etmediğinden hükümlerin kesinleştiği görülmektedir. Gerek 20, gerekse 7. Hukuk Daireleri dava konusu parsele ait dava dosyasında yapılan uygulamada olduğu gibi, bu tapu uygulama haritası içinde kalan 100'lerce dava dosyasında, toprak tevzi yoluyla kişilere dağıtılan ve orman olmayan parseller hakkında kişiler yararına verilen hükümleri onamıştır. Yine 10'larca dava dosyasında, aynı uygulama haritası ile tapu kaydı içinde kaldığı belirlenen parselleri somut olayda olduğu gibi kamulaştırılmış olmaları nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağını kabul etmiş ve Hazine adına tescile dair verilen mahkeme kararlarını onamıştır. Yine aynı tapu uygulama haritası kapsamı dışında kalan ve kişiler yararına zilyetlik koşullarının oluşması sonucu kişiler adına tescil edilen ya da zilyetlik koşullarının oluşmaması nedeniyle Hazine adına tescil edilen hükümleri onamıştır. Aynı uygulama sonucu karara bağlanan dava dosyalarının hemen hemen tümü kesinleşmiştir.
Sonuç olarak, dava konusu 181 numaralı parsel kamulaştırma yoluyla Hazine adına tescil edilen 4000 dönüm yüzölçümündeki Mayıs 1939 tarih 65 numaralı tapunun kapsamındadır. Davalı kişiler zilyetliğe dayanmaktadır. Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazlar zilyetlik yoluyla kazanılamaz. Bu nedenle Yüksek Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2000 gün ve 20-1661-1799 sayılı bir onama oyuna karşı verdiği bozma kararı dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun olduğundan davalıların karar düzeltme istemi ret edilmeliydi.
Kaldı ki; bir an için Yüksek Kurul sayın çoğunluğunun kabulü gibi, dava konusu parselin tapu kaydı kapsamında kalmadığı kabul edilmesi halinde dahi "davalılar yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde anılan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu" gerekçesiyle kurulan mahkeme hükmü 20. Hukuk Dairesince incelenmemiştir. Bu nedenle karar düzeltme istemi kabul edildiğine göre mahkemenin bu gerekçe ile kurduğu hükmün esastan incelenmesi bakımından dava dosyasının 20.Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirdi.
Bu nedenlerle sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.
 
ÜYE Ali Özçelik
ÜYE Selahattin Tekin
ÜYE Tuncer Özmen
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini