 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/1-581
K: 2001/594
T: 19.9.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- VAKIF TAŞINMAZLARA İLİŞKİN KİRA SÖZLEŞMELERİ ( Süresinde Dava Açmayıp Sözleşmeyi de Yenilemeyen Kişinin Haksız İşgalci Konumuna Girmesi-Anayasa Mahkemesi İptal Kararının Geçmişe Yürümemesi )
- HAKSIZ İŞGAL ( Vakıf Taşınmazlara İlişkin Kira Sözleşmelerinin Yenilenmemesi veya Kira Parası İçin Dava Açılmaması )
- KİRA AKDİNİN YENİLENMEMESİ VEYA KİRA PARASI İÇİN DAVA AÇILMAMASI ( Vakıf Taşınmazda Kira Sözleşmesiyle Oturan Kişinin Haksız İşgalci Konumuna Düşmesi )
- TAHLİYE ( Kiraya Verilen Vakıf Taşınmazlar )
- İŞGAL TAZMİNATI VE ELATMANIN ÖNLENMESİ (Vakıf Taşınmazlara İlişkin Kira İlişkisi)
6570/m.Geç.6
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi tahliye ve işgal tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.6.2000 gün ve 2000/59 E- 289 K. sayılı kararın incelenmesi davacı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.9.2000 gün ve 2000/10157-10775 sayılı ilamı ile; ( ...Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı idare vekilinin temyizine gelince; Bilindiği üzere vakıf taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerine son vermek amacıyla Tabii Afetlerden Zarar Gören Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Devam etmekte Olan Kira Sözleşmelerinin Sona Erdirilmesi ile ilgili olarak 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Ek Bir Geçici Madde Eklenmesine Daire 4331 sayılı Kanun 23.1.1998 tarihinde kabul edilip 27.1.1998 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu kanunun 2. maddesiyle 6570 sayılı gayrimenkul kiraları hakkındaki kanuna eklenen geçici 6. maddenin birinci fıkrasında "Vakıflar Genel Müdürlüğünün mazbut ve mülhak vakıflara ait gayrimenkullere ilişkin kira sözleşmeleri bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer" hükmü getirilmek suretiyle mevcut kira sözleşmelerine son verilmiştir. Bu açık hükümden anlaşılacağı üzere kira sözleşmelerinin belirtilen tarihte sona ermesi hiçbir taraf işlemine veya her hangi bir koşula bağlı tutulmamıştır. Esasen kanun koyucunun amacı devam eden kira sözleşmelerini ortadan kaldırmak, tarafların anlaşmaları halinde yeni kira sözleşmelerinin yapılmasını sağlamaktan ibarettir.
Maddenin daha sonraki fıkralarında ise yeniden yapılacak kira sözleşmelerinin nasıl yapılması gerektiği ve yapılma süreleri açıklanmış ayrıca kanun gereği kira sözleşmeleri son bulan kiracılara idarece önerilen koşulları ve kira bedelini kabul ettikleri takdirde yeni kira sözleşmeleri yapmaları için öncelik hakkı tanınmış, öngörülen koşularda ve sürede yeni kira sözleşmesi yapmayan kiracıların da ne şekilde tahliye edilecekleri hükme bağlanmıştır.
O halde, geçici 6. maddenin birinci fıkrası hükmüyle kira sözleşmeleri son bulan kiracıların, sonra gelen fıkralarda belirtilen sürede ve koşullarda yeni kira sözleşmeleri yapmamaları halinde haksız elatan ( fuzuli şagil ) durumuna düşeceklerinde kuşku yoktur. Daha açık bir anlatımla 4331 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 27.1.1998 tarihinden itibaren üç ay içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü veya mütevellilerince rayiç ya da emsal bedellere uygun olarak yeni kira bedeli ve koşulları tespit edilip kendilerine tebliğ edilmesine karşın üç ayı takip eden otuz gün içerisinde kira sözleşmesi yapmayan eski kiracıların önceki kira sözleşmelerine dayanarak hak iddia edemiyecekleri açıktır.
Ne var ki, 4331 sayılı kanun Anayasa Mahkemesinin 20.5.1998 tarih 1998/10 esas 1998/18 karar sayılı ilamı ile iptal edilmiş; aynı zamanda iptal kararının resmi gazetede yayınlanacağı güne kadar ( 1998/3-2 karar sayısı ile )yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiş; bu karar 20.5.1998 iptal kararı ise 12.12.1998 tarihli resmi gazetede yayımlanarak infaz edilebilir hale gelmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal edilen kanuna göre oluşan kazanılmış hakların korunması; buna bağlı olarak hukuka ve devlete güvenin sağlanması, hukuk devletinin en önemli amaçlarından olan huzurlu ve istikrarlı bir ortamın yaratılması için Anayasanın 153/5. maddesi ile iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği kuralı kabul edilmiştir. Nitekim, değinilen bu kural ( keyfi tasarrufları ve haksız kazançları önlemek; adalet ilkesini gerçekleştirmek gibi bazı istisnalar dışında ) tüm Yüksek Mahkemelerce aynen kabul edilerek uygulana gelmektedir.
Yine uygulamada ve doktrinde; devam eden uyuşmazlıklar ve tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kuralın derhal yürürlüğe girme ( Leffet immediat dela loi novelle ) niteliği nedeniyle uygulanacağı görüşü benimsenmiş olmakla yukarıda değinilen 6. maddenin birinci fıkrası hükmü vakıf taşınmazlara ait kira sözleşmelerini 27/4/1998 tarihinde sona erdirip işlevini tamamlamış ve hukuki sonucunu doğurmuştur. Bu itibarla belirtilen tarihden sonra devam eden bir hukuki münasebetin ( kira ilişkisinin ) veya taraflar arasındaki çekişmenin varlığı kabul edilemez. Bunun yanında kira sözleşmeleri, bir taraf işlemini veya koşulu gerektirmeksizin kanun gereği sona erdiklerinden önceki sözleşmeler hakkında mahkemelere başvurma olanağı da bulunmamaktadır. 4331 sayılı Kanunun 6. maddesinin 2 ve 3 fıkralarında öngörülen süreler ve açılacak davalar ise tamamen yeni yapılacak kira sözleşmelerine ilişkin olduğundan son bulan kira sözleşmelerine ait bir uyuşmazlık olarak değerlendirilemez.
Ancak yasanın öngördüğü bir aylık süre içerisinde bildirilen değere itiraz edilmiş ve hükmen kira bedelinin tesbitini içeren bir dava açılmış ise; açılan dava, mahkemece belirlenecek bedel üzerinden sözleşme yapılacağı iradesini taşıyacağından davalının fuzuli şagil durumuna düştüğü söylenemez. Mahkemece belirlenip kesinleşen kira bedeline göre yeni bir kira sözleşmesi yapılmadığı takdirde fuzuli şagil olgusunun ortaya çıkacağı kuşkusuzdur.
Açıklanan ilkeler gözetildiğinde iptal kararının geriye yürümesini zorunlu kılan bir nedenden söz etme olanağı yoktur. Aksinin kabulü Anayasanın 153/5. maddesine ve kazanılmış hak kuralına ters düşen bir sonuç ortaya çıkarır.
Somut olayda davalıya yöntemine uygun biçimde gerekli tebligat yapılmış davalı süresi içerisinde yeni bir kira sözleşmesi yapmadığı gibi; bir aylık sürede hükmen kira tespiti yönünde dava açmış da değildir. Böylece taşınmazda haksız elatan ( işgalci ) durumuna düşmüştür.
Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesine de karar verilmesi gerekirken, buna yönelik isteğin reddedilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı İdare vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.9.2001 gününde, oybirliği ile karar verildi.