 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/19-159
K : 2001/197
T : 28.02.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİRDAT
- İPOTEK VE MÜTESELSİL KEFİL
- FAZLA ÖDENEN PARANIN İSTİRDADI.
ÖZETİ : İpotek akit tablosunda hem ipotek borçlusu hemde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmanın kabul edilmesi mümkündür.
Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye l.Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.5.1999 gün ve 1998/1534 E- 1999/492 K.sayılı kararın incelenmesi davalı Banka vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25.2.2000 gün ve 1999/5842-2000/1358 sayılı ilamı ile; (...Davalı banka ile, dava dışı A... Plastik Doğrama .firması arasında, düzenlenen kredi sözleşmesine teminat teşkil etmek üzere, davacı Vedat E... eşi ile birlikte müştereken malik oldukları taşınmaz üzerinde 1.500.000.000 TL.lik ipotek tesis etmiştir.
Davalı banka, davacının ipotek borcu dışında, ipotek akid tablosunun 1. maddesinde belirtildiği üzere ipotek bedeli kadar müteselsil kefil olmayı da kabul ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi sonucu 500.000.000 TL.nın bankaya haricen ödendiğini, bankanın bu tahsilat icra dairesine bildirmediğini, bu nedenle icra dosyasına bilahare 1.500.000.000 TL.daha ödemek zorunda kaldıklarını,fazla ödenen 500.000.000 TL.nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı bankadan istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ödenen 500.000.000 TL.nm ilamsız takibe konu edilen kefalet alacağına yönelik olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia savunma ve toplanan delillere göre davacının kredi sözleşmesinde kefil olarak" imzasının bulunmadığı maliki olduğu taşınmaz üzerinde 1.500.000.000 TL.limitli ipotek tesis edildiğini/ipotek verme iradesini aşan ve genel uygulamaya ters düşen bir şekilde ipotek akid tablosunun aynı zamanda bir kefalet sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile 500.000.000 TL.nın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Vedat E... , davalı banka ile dava dışı A... Plastik Doğrama-Yaşar Ö... arasında imzalanan kredi sözleşmesinin teminatı olarak eşi ile birlikte müştereken maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde banka lehine 1.500.000.000 TL.limitli ipotek tesis etmiştir. İpotek resmi senedinin 1. maddesinde ... bu resmi senetle lehine ipotek verdikleri firmanın borçları için, senetteki ipotek bedeli kadar müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını da kabul etmiştir.
Uyuşmazlık, ipotek akit tablosundaki bu hüküm nedeni ile davacının aynı zamanda kefil olarak sorumlu tutulup tutulamıyacağı ve kefalet sözleşmesinin geçerli olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır.
BK.nun 484. maddesine göre, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın gösterilmesi yeterlidir. İpotek resmi senedinde yer alan bu kefalet akdi de BK.nun 484. maddesindeki koşullan taşıdığından geçerlidir. Kaldı ki,tapu memuru huzurunda düzenlenmiş olan ve yukarıda belirtilen hususu da içeren ipotek akid tablosunun davacı tarafından okunarak imza altına alınmış olduğu da belirtilmektedir. Bu nedenle davacı, hem ipotek veren üçüncü kişi, hem de müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girmiş, bulunmaktadır. Bu hususlar dikkate alınmadan yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı Banka vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildi anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 28.02.2001 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kefalet sözleşmesinin, tapu memurluğunda kurulan ipotek sözleşmesi ile birlikte yapılmasında yasaya aykırılık bulunmadığından, mahkemenin bu yöne ilişen direnme kararının doğru olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katlıyorum.
Ancak, davacı üçüncü kişi lehine taşınmazını ipotek veren kişi durumunda olup, ipotek ise maksimal ipotek niteliğinde kurulmuştur.
Davacı hakkında, davalı bankaca bu ilişkiye dayalı olarak ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine girişilmiş ve taşınmazın ihale yolu ile satılması karan alındıktan sonra, 12.5.1997 günlü satış ihale işlemi aşamasında, davacı konutunun satılmaması amacı ile aynı günlü banka havalesi ile "Kanuni takibe" dayalı olarak 300.000.000 TL. göndermiş ve yine davacının lehtarı olduğu aynı tarihi taşıyan 200.000.000 TL.lık çek ise, davalı alacaklı banka vekiline ciro edilmiş bulunmaktadır.
Davacının bu harici ödemelerinin, satışı aşamasına gelen konutunu kurtarmak amacına yönelik olduğu tartışmasız bir şekilde ortadadır. Nitekim, icra takip dosyasının incelenmesinde de bu ödemelerle birlikte şadsın banka tarafından gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla, banka bu davranışı ile bu ödemelerin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu takibe mahsuben yapıldığı konusunda davacıyı inandırmış bulunmaktadır.
Açıklanan bu durum karşısında, davacı tarafından yapılan bu ödemelerin BK.nun 85 ve 86 ncı maddeleri hükümleri uyarınca ipotekli takip dosyasına yapıldığının kabulü gerekir. Oysa, davalı banka bu ödemeleri davacının ipotek borcuna değil, davacının ödeme amacı dışında bulunan kefalet borcuna mahsup etmiş ve dolayısı ile davacıyı ipotekli takip dosyasına fazladan 500.000.000 TL. ödemek zorunda bırakmıştır.
Davalının bu davranışı, yukarıda da zikredildiği üzere BK.nun 85 ve 86 ncı maddeleri hükümlerine aykırı olduğu gibi, herkesin yasal haklarını kullanırken hüsnüniyet kurallarına uymakla yükümlü olduğunu emreden MK.nun 2 nci maddesine de aykırı düşmektedir.
Birer güven müessesesi olan bankalar, verdikleri kredilerinin geri dönebilmesi için sözleşme kurulma aşamasında her türlü yasal olanakları kullanmaları doğal olduğu gibi, borçluların kredi borçlarını ödemeleri aşamasında da yasal düzenlemelere ve iyi niyet kurallarına uymak zorundadırlar.
Bu nedenle sonucu itibariyle doğru olan, mahkeme kararının onanması düşüncesindeyim.