 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/18-644
K : 2001/664
T : 03.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAMULAŞTIRMA BEDELİN ARTTIRILMASI
Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin artırılması" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; Kütahya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen
19.7.1999 gün ve 1998/400 E- 1999/611 K.sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 21.11.2000 gün ve 2000/10466-
12500 sayılı ilamı ile; (...Aynı yörede aynı kamulaştırma kapsamı içerisindeki bir kısım
.taşınmazların yerel Mahkemece arsa olarak değerlendirmesi üzerine, .Dairemizce yapılan
temyiz incelemesinde, dava konusu taşınmazların tarım arazisi olarak değerlendirilmesi
gerektiği belirtilmiş, bu karar dikkate alınarak mahkemece iki ziraat mühendisi, bir mülk
bilirkişisinden oluşan bilirkişi kurulu ile kesif yapılmasına karar verilmiştir. 19.7.1999 günlü
celsede davacı vekili, taşınmazın arsa vasfında olduğunu beyanla, tarla kabul edilerek keşif
yapılmasına karar verilmesi nedeniyle, kesin süreye rağmen, keşif masrafı yatılmayacağım
beyan etmiş, masrafın yatırılmaması üzerine de dava reddedilmiştir.
Davacı vekiline 21.6.1999 günlü celsede 10 günlük kesin süre tanınmasına karar verilmiş ise de, kesin sürenin sonuçlan ara kararda açıkça belirtilmemiş "kesin sürenin sonuçları hatırlatıldı" denilmekle yetinilmiş olmasına göre, davanın kesin süreye dayalı olarak
reddi doğru görülmemiştir.
HUMK.415.maddesine göre, resen yapılması icap eden işlemlerin gerektirdiği giderlerin "iki taraftan birisinin veya her ikisinin karşılamasına, belirlenen süre içinde yatırılmazsa, ileride icap edenlerden alınmak koşulu ile Devlet Hazinesinden ödenmesine karar verilebilir. 2942 Sayılı Yasasının 11. ve 15. maddesine göre bedel artırım davalarında taşınmazın değerinin bilirkişi kurulları marifetiyle belirlenmesi zorunlu olduğundan mahkemece yapılacak iş, HUMK.'nun 415.maddenin l.fıkrası uyarınca taraflara keşif bedelini yatırmaları için mehil verilmesi yatırmadıkları takdirde aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca giderlerin Devlet Hazinesinden karşılanmak koşulu ile bilirkişi incelemesi yaptırılması olmalıdır.
Her davanın kendi içerisinde değerlendirileceği ve ziraat mühendisi, inşaat mühendisi
ve mülk bilirkişisinden olan bir heyetin taşınmazın arsa ya da arazi olarak nitelendirilmesi
hallerinde uzmanlıkları itibarı ile rapor düzenleyebilecek konumda olmaları dikkate alınarak
mahkemece yapılacak iş, karma,, bir bilirkişi kurulu oluşturmak ve taşınmazın tanım arazisi
olarak değerlendirilmesi durumunda konumu dikkate alınarak, koşulları varsa 11.maddenin (i)
bendi uyarınca objektif unsurlara bağlı artışın da hesaplamaya katılacağı raporlar almak ve
hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...} gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca ' incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz Dumlupınar Üniversitesi Kampusu alanında kalması nedeniyle kamulaştırılmış, tapu kaydında tarla niteliğinde olup, bu niteliği gözetilerek kıymet takdir komisyonunca değer biçilmiştir.
Davanın reddine ilişkin mahkeme karan, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle
bozulmuştur.
Direnme nedeniyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık mahkemece kesif
giderinin karşılanması için verilen kesin önelin usulüne uygun olup olmadığı, keşif bedelinin
kesin. süre içersinde yatırılmaması halinde H.U.M.K.nun 415/2.maddesi uyarınca keşif
giderlerinin Hazineden karşılanıp - karşılanamayacağı konusundadır.
Uyuşmazlığın çözümü için taşınmaz niteliğinin belirlenmesi gerekir. Taşınmaz
değerinin tespiti için arsa mı yoksa tarla mı olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu bağlamda
2942 sayılı kamulaştırma Yasa'nın 11 ve 15.maddeleri bilirkişilerce irdelenmelidir. Yasa'nın
11.maddesinde, kıymet takdiri esasları belirlenip taşınmaza ne biçimde kıymet belirleneceği
'gösterilmiştir. Araziler de gelire göre, arsalarda emsale göre değer biçileceğinden taşınmazın
cins ve nevinin tesbiti önemlidir.
Hemen belirtelim ki uygulama imar planı içindeki araziler arsadır (Emlak Vergi Kanunu m, 12/2). 28.2.1983 gün 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Y.İ.B.K.nun 17.4.1998 gün, 1996/3 E:1998/1 sayılı karar çerçevesinde bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için, kamulaştırma gününde belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede; nazım imar planına ait olduğu idari birim (Büyükşehir, II, İlçe, Köy, Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve alt yap: hizmetleri ve yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurlar araştırılmalıdır. Bu unsurları taşımayan taşınmazlar arazi vasfıncadır. Sözü edilen Y.İ.B.K. mahkemeleri bağlar.
Kamulaştırma Yasa'sının 11.maddesindeki esaslar gözetilerek taşınmazın kıymet takdirinin bilirkişi kurullarınca yapılması zorunludur. Bilirkişi kurulu; kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre ikisi odalar listesinden biride mülk sahiplerinden seçilmek suretiyle üç kişiden oluşur (m.15/4). Kamulaştırılan taşınmaz malın üstün niteliği gözönüne alınarak bilirkişinin ikisi de aynı uzmanlık alanından seçilebilir (m.15/5). Ancak, davacılar vekili dava dilekçesinde iki imarlı yer arasında ve mücavir alan içinde, Dumlupınar Üniversitesi kampusu alanında kalan taşınmazın arsa olduğunu vurgulamakla beraber yargılama sırasında da taşınmazın arsa olduğunda ısrar ederek bu niteliği gözetilerek bilirkişi oluşturulmasını istemiştir. Bu durumda bilirkişi kurulu oluşturulurken meslek odaları listelerinden bir İnşaat Mühendisi, bir Ziraat Mühendisi ve bir mülk bilirkişi tayin edilmelidir. Mahkemece, taşınmazın imar durumu sorulmuş, Belediye İmar İşleri Müdürlüğünden alınan yazılarda; Belediye mücavir alan sınırları içinde, İmar Planı sınırları dışında yer aldığı, Belediye hizmetlerinden sadece Yoncalı Kütahya ulaşımı yönünden yararlandığı bildirilmiştir. Mahkeme taşınmazın bu özelliklerini gözeterek 21.4.1999 günlü oturumda ziraatçı bilirkişiler eşliğinde keşif yapılması için karar vermiş, 21.6.1999 günlü oturumda da "masraf yatırılmaması nedeni ile keşfe gidilemediği belirtilerek" "16.7.1999 gününde keşif yapılmasına "Ziraatçi bilirkişiler ile mülk bilirkişisinin refakate alınmasına" araç parası belirtilmeden bilirkişiler ve mahkeme yolluğu için 31 milyon liranın" keşif tarihine kadar yatırılması için kesin süre verilmesine (kesin sürenin sonuçlan hatırlatılarak" şeklinde karar verildiği, keşif giderlerinin yatırılmadığı gözlenmiştir. Bir sonraki oturumda ise; davacılar vekili, "taşınmazın arsa olduğu mahkemenin eksik incelemesine istinaden tarla olduğunun kabulü ile keşif kararı verildiği, böyle yapılacak kesifin her masrafını yatırmadıklarını, yine masraf yatırmayacağını" belirterek bu beyanını imzalamıştır.
Bu durumda kamulaştırılan taşınmaz niteliğinin arsa mı yoksa tarla mı olduğu keşif sırasında belirlenecektir. Bunun içinde bilirkişi kurulu oluşturulurken bir mülk bilirkişi yanında odalar listesinden seçilecek bir ziraat mühendisi ile bir inşaat mühendisi bulunması zorunludur. Hakimin şahsi bilgisi ancak keşif sırasında oluşacak -gözlem sonucu belirlenecektir. Objektif bir sonuca varılabilmesi için hakim mahallini görmeden önce bilirkişi seçerken bu yerin hem arsa hem arazi olabileceğini gözönünde tutarak bilirkişi seçmelidir. Bu yönler gözetilmeden mahkemece, davacı vekili beyanı esas alınarak ve ayrıca davacı yanın keşif giderini yatırması için kendisine tanınan kesin önele uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, verilen kesin önel usulüne uygun değildir.
Şöyle ki, keşif giderlerinin yatırılması için kesin önel verilirken bu giderlerin açıkça neler olduğu gösterilmek ve bir keşfin yapılabilmesi yönünden gerekli bütün giderler sayılıp açıklanmalıdır. Bu anlamda; kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin saptanması amacıyla yapılacak keşif giderlerine değinen kesin önele ilişkin ara kararında, Hakim-Katip-bilirkişiler gibi görevlilere ödenecek para ile keşif araç ücreti ve davetiye tebliğinin zorunlu kıldığı masrafın eksiksiz olarak gösterilmesi gerekirken keşif giderini oluşturan kalemlerin ayrıntılı ve tam olarak gösterilmediği anlaşılmaktadır. Verilen ara kararına dayanılarak kesin süreye uyulmadığından söz edilerek ve ayrıca davacı vekilinin "tarla vasıflı kabul edilerek yapılacak bir kesif için keşif giderini yatırmayacağına" ilişkin beyanı esas alınarak davanın reddedilmesi doğru değildir.
Öte yandan somut olayın özelliği itibariyle H.U.M.K.nun 415.maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı anlaşıldığından bu husus dikkate alınmamıştır. O itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire kararına yukarıda açıklanan nedenlerle uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. "Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 03.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.