 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/15-339
K : 2001/352
T : 11.04.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8.Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 18.3.1999 gün ve 1998/1199 E. 1999/320 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 5.11.1999 gün ve 1999/3985-3935 sayılı Hamiyle; (...Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkin olup mahkeme İİK.nun 279. maddesindeki l yıllık süre içinde açılmadığı belirtilerek dava red edilmiştir. Oysa madde kapsamına giren tasarruflar, "mevcut bir borcu temin için yapılan rehin, para veya mutad ödeme vasıtalarından gayri bir suretle yapılan ödemeler vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler ve kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhlerden" ibaret olup, davaya konu taşınmaz satışlarının bu madde kapsamına girmediği ortadadır. Bu nedenle mahkemenin süre yönünden verdiği ret kararında isabet yoktur.
İİK.nun 280. maddesinde, tediye kabiliyetini kısmen veya tamamen kaybetmiş veya hakkında 178. maddenin 3. fıkrasındaki şartlar tahakkuk etmiş borçlunun iyiniyetli bir şahıstan beklenilmeyecek tasarruflarla mevcudunu eksilttiği ve bu durumu alıcının bilmesi halinde yapılan tasarrufların batıl olduğu kabul edilmiştir. Olayda borçlu tüm mal varlığını davalı bankaya yakın tarihlerde satmıştır. Banka ile borçlu arasında önemli miktarda kredi ilişkisi mevcut olup basiretli bir tacir gibi hareket etmesi zorunlu olan bankanın kredi borçlusunun mali durumunu devamlı bir suretle kontrol edip, durumunun bozulduğunu bilmesi gerekir. Bu nedenle davalının borçluya ait mal varlığını eksilttiğini bilmesi esas olup satın alınan taşınmazlar üzerinde takyidatların bulunmasıda davalının durumu bilmediğini değil aksine borçlunun durumunu bildiğini gösterir. Bu durumda İİK.nun 280. maddesindeki şartların oluştuğunun kabulüyle tasarrufların iptaline karar verilmesi yerine davanın red edilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddes, gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.04.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.