 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/14-292
K : 2001/290
T : 28.03.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL
- ATIK SULARI BAŞKASININ ARAZİSİNE GÖNDERME
Taraflar arasındaki ."elatmanın önlenmesi ve kal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 15.12.1999 gün ve 1998/786 E. 1999/788 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 17.4.2000 gün ve 2000/2489 E. 2000/2594 K. sayılı ilamiyle; (....Davacı, taşınmazında biriken yağmur sularının akması için yaptığı büzün davalı tarafından kapatıldığını, bu durumda taşınmazında su biriktiğini ve zarar gördüğünü belirterek müdahalenin menine ve eski hale iadeye karar verilmesini istemiş davalı davacının sadece yağmur sularını değil, kullandığı tüm pis suları buradan akıttığını ve taşınmazın zarar gördüğünü savunmuştur. Mahkeme Medeni Kanunun 666 maddesine göre davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalı yan temyize getirmiştir.
Medeni Kanunun 666/1 maddesi "Bir gayrimenkulun sahibi üst taraftaki taşınmazdan kendi kendine akan sulan hususiyle kar, yağmur ve tutulmamış kaynak sularını kendi mülküne kabule mecburdur. Komşuların hiç biri diğerinin zararına bu cereyana mani olamaz" hükmünü içermektedir.
Somut olayda duruşmada dinlenen tanık beyanlarına göre, davacının davalı taşınmazına akıttığı sadece yağmur sulan olmayıp tüm işlerde kullanılan pis sulardır. Ve bahçe olarak kullanılan davalı taşınmazının bundan zarar gördüğü savunulmuştur. Yine dosyada mevcut olan ve hükme esas alınan Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/183 değişik iş sayılı tesbit dosyasında da bilirkişi davalı taşınmazının ne şekilde zarar görmeyeceğini belirlemiştir. Davalı Medeni Kanunun 666/1 maddesine göre, kendi kendine akan suları taşınmazına kabul, etmek durumundadır. Ancak savunmada belirtilen ve tanık beyanlara ila doğrulanan yağmur suyu dışındaki atık sular kendi kendine akan su olarak kabul edilemiyeceğinden davalı da bu suları taşınmazına kabul etmek zorunda değildir. Bütün bu hususlar gözetilmeden, savunma yeterince araştırılmadan ve sorunun çözüm şeklini gösteren tesbit dosyasındaki bilirkişi raporu dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.03.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.