Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2001/13-397
K. 2001/441
T. 23.05.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karaman Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/01/1998 gün ve 1997/376 -1998/7 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18/11/1999 gün ve 1999/8740-8528 sayılı ilamı ile , ( ...Davacı, dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapuya kayıtlı Olan taşınmazın ihale yoluyla kendilerince kiralandığını, yapılan uyarılara rağmen davalının 1997 yılı Mayıs ayında taşınmaza hakkı olmadığı halde fasulye ektiğini ve kendilerinin kullanmasına bu şekilde engeli olduğunu, bu yüzden mahrum kaldıkları gelirin tesbitle belirlendiğini ileri sürerek 565.000.000 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren %30 faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemişlerdir.
Davalı, taşınmazın intifa hakkının, Seyit Mehmet fürularına ait olduğu, vakıf evlatlarından olan babası Kadir Küçükalpelli'nin ölümünden sonra taşınmazı kardeşleri adına kullandığını savunmuş ve davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 565.000.000 Tl. nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalının temyizi üzerine dairemizin 25/05/1999 gün 1999/4113 esas 4265 sayılı kararı ile onanmış, bu kerre davalı tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
Dava konusu 1913 parsel sayılı taşınmaz Mehmet Bey Vakfına ait iken, bu vakfın Vakıflar Genel Müdürlüğünce 04/07/1989 günü mazbut vakıflar arasına alındığı; daha önce görülen davalar sonucumda, vakfa ait olan ve dava konusu parselinde aralarında bulunduğu çok sayıda taşınmazın intifa haklarının vakıf evlatlarına ait bulunduğuna karar verilip, kesinleşen karar uyarınca intifa hakkının tapuya tescil edildiği, vakıflar idaresince vakıf evlatları aleyhine açılan meni müdahale ve ecrimisil davalarının da bu gerekçeyle reddedildiği, buna rağmen vakıflar idaresinin taşınmazları ihale yoluyla davacılara kiraya verdiği toplanan delillerden anlaşıldığı gibi, taraflar arasında da bu yönlerde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Açıklanan bu olgular ve hukuksal durum, dava dışı Vakıflar İdaresinin, mülkiyeti kendisine ve ancak intifa hakkı vakıf evlatlarına ait bulunan dava konusu taşınmazı ihale yoluyla davacılara kiraladığını göstermektedir. Taşınmazın çıplak mülkiyet sahibi idare tarafından, intifa hakkı sahibinin rızası bulunmaksızın davacılara kiralanmasının hukuka aykırı olması nedeniyle, bu kira sözleşmesinin baştan beri intifa hakkı sahibine karşı geçersiz bulunduğunun kabul zorunludur.
Davacıların, geçersiz bulunan bu kira sözleşmesine dayanarak, vakıf evlatlarından Kadir Küçükalpelli'nin mirasçısı olan davalının kullanımına engel olması nedeniyle uğradıkları zararın tazminini ondan isteyemeyecekleri açıktır. Mahkemece eksik incelemeyle ve olaya uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek dairemizin 25/05/1999 gün 1999/4113 esas 4265 sayılı kararı ile onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından karar düzeltme talebinin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden 27/03/1997 günlü sözleşmeyle kiraladıkları taşınmazların, davalının kullanımı altında bulunduğunu, sözlü uyarıya rağmen davalının 1997 yılında taşınmazda ziraat yapmak suretiyle kendilerinin kullanımına engel olduğunu, bu şekilde zarara uğratıldıklarını ileri sürerek, mahrum kaldıkları gelirden dolayı tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, taşınmazın intifa hakkının vakıf evlatlarına ait bulunması nedeniyle, davacılar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Direnme kararının gerekçesinde, aynı vakıf kapsamındaki taşınmazlarla ilgili olarak, bir kısım vakıf evlatları tarafından, görülmekte olan davanın davacıları ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davasının reddine yönelik, Karaman Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nin 1997/478 esas,1999/200 karar sayılı hükmünün onanmasına ilişkin Yargıtay 18 Hukuk Dairesi'nin 14/12/1999 gün ve 1999/13307-16212 sayılı kararına da dayanılmış olması ve bu şekilde önceki kararda bulunmayan bir olguya da yer verilmiş olması nedeniyle, ortada yerel mahkemece verilmiş yeni bir hükmün var olup olmadığı hususu bir ön sorun olarak incelenmiş; direnme kararında anılan olguya dayanılmasının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429/3. maddesi anlamında, karar gerekçesinin genişletilmesi niteliğinde olduğu, verilen kararın yeni bir hüküm olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla, temyiz incelemesinin Özel Daire'ce değil, Hukuk Genel Kurulu'nca yapılması gerektiği benimsenmiş, işin esası incelenmiştir.
Dava konusu taşınmazların, Mirohor Yusuf Oğlu Mehmet Bey Vakfı'ndan olup, tapuda Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı bulunduğu;daha önce açılan dava sonucunda vakıf kapsamındaki taşınmazların intifa haklarının vakıf evlatlarına ait olduğunun hüküm altına alındığı ve bunun tapuya işlendiği; anılan vakfın mülhak vakıf niteliğinde iken, Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi'nin 04/07/1989 günlü kararıyla mazbut vakıflar arasına alındığı;bu kararın iptali istemiyle idare mahkemesinde açılan davanın kabul ile sonuçlandığı, ancak Danıştay tarafından yetki yönünden kararın bozulduğu, davanın derdest olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, vakıf evlatlarının intifa haklarının hukuksal niteliği ve kapsamı;bu hakkın taşınmazları bizzat ya da başkalarına kiralama yoluyla kullanma olanağını verip vermeyeceği, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün davacılar ile yaptığı kira sözleşmesinin geçerli bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, Yargıtay 1,6 ve 18. Hukuk Daireleri'nin istikrar kazanmış kararlarında kabul edildiği üzere, vakıf evlatlarının intifa hakları, Medeni Kanun'un 717 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan "mülkiyetin gayrı ayni haklar" anlamındaki intifa hakkıyla tam olarak örtüşen; hukuksal yapısı itibariyle onunla tamamen aynı nitelikte bir hak değildir. Vakıfnamede sükna hakkından söz edilmediği sürece, vakıf evlatlarının intifa hakları, taşınmazları kullanma hakkını içermez; sadece 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu ile Tüzük hükümleri çerçevesinde, vakıf gelirlerinden pay isteyebilme olanağı verir.
Öte yandan, her ne kadar anılan vakfın mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin kararın iptali istemiyle Konya İdare Mahkemesi'nde açılan dava kabul edilmiş; Danıştay'ın bozma ilamı üzerine verilen yetkisizlik kararından sonra Ankara 5. İdare Mahkemesi'nde görülmesine başlanmış ve henüz sonuçlanmamış ise de, o davada İdare Mahkemesince verilecek karar görülmekte olan davayı etkilemeyeceğinden, sonucunun beklenmesine; eş söyleyişle bunun bir bekletici mesele yapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Zira, vakfın mazbut vakıflar arasına alınmasın ilişkin karar, iptal olununcaya kadar geçerliliğini ve hükmünü sürdürür. Davacılar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasındaki kira sözleşmesinin düzenlendiği 27/03/1997 tarihinde ve görülmekte olan davanın açıldığı tarihte söz konusu kararın iptal edilmemiş olduğu açıktır. Öte yandan, bir an için, İdare Mahkemesindeki davanın kabul ile sonuçlanması halinde, verilecek iptal kararının, vakfın mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü kararını geçmişe yönelik olarak ilk tesis edildiği andan itibaren hukuk aleminden sileceği ve böylece önceki hukuksal durumun geri geleceği kabul edilse dahi, anılan vakfın mülhak vakıf niteliğinde bulunması, mütevellisinin olmaması; mütevelli tayin edilinceye veya mazbut hale gelinceye kadar temsil yetkisinin yine de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait bulunması ve özellikle, vakıf evlatlarının taşınmazlarda intifa hakkına dayanarak bizzat ya da kiralama yoluyla tasarruf etme olanaklarının hukuken mevcut olmaması karşısında, İdare Mahkemesinin iptal kararı vermesi ve bunun kesinleşmesi durumunda dahi, davacıların dayandığı kira sözleşmesinin geçerliliği devam edecektir.
O halde, uyuşmazlık, davacıların Vakıflar Genel Müdürlüğü ile akdettikleri kira sözleşmesinin geçerli bulunduğu olgusuna dayalı olarak, bu hukuksal temel üzerinde değerlendirilip, çözülmelidir.
Bu durumda ise, davacıların, geçerli bir sözleşmeyle kiraladıkları dava konusu taşınmazları, davalının engellemesi nedeniyle kullanamamalarından doğan zararlarının tazminini, ister vakıf evladı, ister ondan kiralayarak kullanan durumunda bulunsun, davalıdan isteyebilecekleri kabul edilmelidir.
Mahkemenin bu gerekçelere dayalı direnme kararı yerindedir. Ne var ki, mahkemece hüküm altına alınan tazminatın tür ve miktarı ile hesaplama yöntemi yönünden Özel Dairece bir inceleme yapılmadığından, bu yönler incelenmek üzere, dosya özel dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnmesi yerinde görüldüğünden davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 23/05/2001 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI : Dava konusu taşınmaz mal mülhak vakıf malıdır. Davacıya bu malı kiraya veren vakıflar idaresinin 04/07/1989 tarihinde mazbutiyet kararı aldığı, bu karara karşı idari yargıda, davalıya taşınmaz malı, kiraya veren kişilerin iptal için dava açtıkları anlaşılmaktadır. Vakıflar Kanununun 21/2. maddesi uyarınca oluşturulan mazbutiyet kararı davada davacının sıfatı bulunup bulunmadığının tesbitinde önem kazanmaktadır. Şu halde, idari yargıdaki 04/07/1989 tarihli mazbutiyet kararının iptali için açılan davanın sonucu beklenip, sonucu uyarınca işlem yapılmak üzere karar bozulmalıdır.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini