 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2001/13-100
K: 2001/763
T: 24.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BOZMAYA EYLEMLİ UYMA NİTELİĞİ VE ÖZEL DAİRENİN GÖREVLİ OLMASI ( Bozma Kararı Üzerine Üç Duruşma Yapıldıktan Sonra Direnmeye Karar Verilmesi )
- DİRENME KARARININ BOZMADAN SONRA VERİLEN ARA KARARLAR YERİNE GETİRİLDİKTEN SONRA ÜÇÜNCÜ DURUŞMADA VERİLMESİ ( Eylemli Uyma Niteliği - Temyizde Görevli Merci )
- TEMYİZDE GÖREVLİ MERCİ ( Bozma Kararı Üzerine Araştırmalar Yapıldıktan Sonra Verilen Direnme Kararının Eylemli Uyma Niteliği )
- GÖREVLİ MERCİ ( Bozma Kararı Üzerine Araştırmalar Yapıldıktan Sonra Verilen Direnme Kararının Eylemli Uyma Niteliği )
1086/m.429
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.2.2001 gün ve 2000/533-2001/67 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.5.2000 gün ve 2000/4752-4795 sayılı ilamı ile, ( ...Davacı, ihale sonucunda düzenlenen sözleşme uyarınca reçel teslim eden davalı şirketin, garanti süresi içinde bozulanları bildirime rağmen yenileriyle değiştirmediğini, o nedenle daha önce şirketi temsilen sözleşmeyi imzalamış olan Cemalettin Akgün aleyhine tazminat davacı açıldığını ancak davanın husumet yönünden reddine karar verilip kesinleştiğini, o davada alınan bilirkişi raporuna göre zarar miktarının 1.311.286.685 TL. olduğunu ileri sürerek, bu miktar tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davaya Saniye Akgün tarafından verilen cevap dilekçesinde, davalı şirketin davadan önce 13.6.1996 tarihinde tasfiye edildiği bildirilmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin davadan önce tasfiye edilmiş olması nedeniyle, dava tarihinde tüzel kişiliği bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Akgünler Kollektif Şirketi'nin, davacıya mal tesliminde bulunduktan sonra ve eldeki davanın açılmasından önce 13.6.1996 tarihinde tasfiye edilerek ticaret sicilindeki kaydının silindiği uyuşmazlık konusu değildir. Tüzel kişiliğin sona ermesiyle birlikte, davada taraf olma ehliyeti de sona erer ve ilke olarak, varlığı son bulmuş tüzel kişiye karşı dava açılamaz. Ne var ki, hiç kimsenin, sona erdiğini bildiği bir şirket aleyhine dava açmayacağı karinesinden hareketle, bunun bir yanlışa dayalı bulunduğu kabul edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona ermesine rağmen şirket aleyhine dava açılması durumunda eğer üzerine son bulan tüzel kişiliğin borçlarından dolayı yasal halefiyet ya da kollektif şirket ortakları olduğu gibi, ortakların yasal sorumlulukları mevcutsa, davanın salt bu nedenle reddedilmesi üzerine borçlardan sorumluluğu bulunan kişiler aleyhine davaya devam edilmesi Usul ekonomisi kurallarına daha uygun düşer. Burada, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 80. Maddesi çerçevesinde, davacı tarafa, tüzel kişiliği son bulmuş şirket aleyhine dava açmak şeklindeki yanlış işlemini düzeltme ve böylece, yasal sorumluluk altındaki ortaklara karşı davaya devam edebilme olanağının tanınması gerekir. Türk Ticaret Kanunu'nun 179. Maddesi hükmü uyarınca, herhangi bir sebeple varlığı sona eren kollektif şirketin borçlarından dolayı, ortakları hakkında dava açılabilir. Mahkemece, davacıya, hukuki varlığı sona ermiş olan şirketin yasal sorumluluk altındaki ortaklar hakkında davaya devam etme olanak ve yetkisi tanınarak, yargılamaya devamla, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar, verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması, usule aykırı olup, bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davalı şirket tarafından sözleşme uyarınca davacı Bakanlığa teslim edilen reçellerden, garanti süresi içinde bozulanların, talebe rağmen yenileriyle değiştirilmemesinden ve bunlar için sonradan yeni bir ihale yapılarak daha fazla bedel ödenmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davalı şirketin davadan önce tasfiye edildiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiği, o nedenle taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle verdiği, davanın husumet yönünden reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmadan sonraki 24.10.2000 günlü ilk duruşmada, bozmaya uyulup uyulmaması konusunda herhangi bir karar verilmeden, davalı şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği, ancak ortakların sorumluluğunun devam ettiği belirtilmek suretiyle, şirket ortaklarının açık adreslerinin tespiti için Ankara Ticaret Sicili Memurluğu'na yazı yazılması yolunda ara kararı tesis edilmiş; 21.12.2000 günlü sonraki duruşmada, bu yazıya gönderilen cevap okunduktan sonra, davalı şirketin ortaklarından Saniye Akgün'ün vekiline, diğer ortakların isim ve adreslerini bildirmesi ve dilediği takdirde onların vekaletnamelerini sunması için süre verilmiş; takip eden 27.2.2001 günlü duruşmada ise, bozmaya uyulup uyulmaması konusunda daha önce bir karar verilmediği tutanağa geçirilip, tarafların bu yoldaki beyanları alındıktan sonra, önceki kararda direnilmesi yolunda hüküm kurulmuştur.
Bozma kararındaki gerekçeye sonuçta yapılması gereken iş olarak gösterilen yönler gözönünde tutulduğunda, yerel mahkemenin yukarıda değinilen 24.10.2000 ve 21.12.2000 günlü ara kararlarının, bozmaya eylemli uyma niteliğinde bulunduğu açıktır.
Bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozma gerekçesi doğrultusunda gereken araştırmalar yapıldıktan, eş söyleyişle bozmaya eylemli olarak uyulduktan sonra tesis edilmiş yeni bir hüküm bulunmaktadır.
Bu nedenle, dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.