 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2001/11-662
K : 2001/697
T : 10.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK - BANKANIN ÇEK BEDELİNİ ÖDEMEMESİ
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 13.6.2000 gün ve 2000/244 E- 559 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 18.12.2000 gün ve 2000/8776-10227 sayılı ilamiyle; (...Davacı vekili, müvekkilinin, Mehmet G......' nün keşide etliği çekin hamili olduğunu, keşideci hakkında Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet karan sonrasında cezanın düşmesi için çek bedelinin keşideci tarafından davalı bankaya bloke edildiğini, çek aslını da ibraz eden müvekkiline banka tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 436.000.000 liranın % 70 reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket yetkilisinin yetkisini gösteren belgelerle müvekkiline başvurmadığını, davacı vekilinin de vekaletnamesinin genel vekaletname olup, çek bedelini tahsil konusunda yetkisi bulunmadığından vekile de ödeme yapılmadığını, müvekkiline de usulünce başvuru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın muteber bir çekten dolayı çek bedelini davacı vekiline ödememesinin hukuka uygun bulunmadığı, vekaletnamede özel yetki bulunmadığına ilişkin savunmanın kabul edilemeyeceği, ibraz halinde çek bedelini ödemekle yükümlü bulunan davalı bankanın ödemeden kaçınmasının onu temerrüde düşürdüğü gerekçesiyle 295.000.000 TL ve gecikme faizi tutarı olan 141.000.000 TL olmak üzere toplam 436.000.000 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 295.000.000 TL asıl alacağa 13.03.2000 dava tarihinden itibaren reeskont oranında faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1. Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının "gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekili, davalı banka nezdinde davacı adına yatırılan paranın, genel vekaletname ile vekil kılman şahsa ödenmemesi nedeniyle, hesaptaki paranın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davacı şirket yetkilisi, İstanbul 22. Noterliği tarafından düzenlenen vekaletname ile avukat Azmi İ....' i vekil tayin etmiştir. Vekaletname dava açma ve takip etme yetkisini içeren genel vekaletname olup, bankacılık işlemleri yapma konusunda bir yetki içermemektedir. Davacı şirket vekilinin anılan vekaletname ile davalı bankadan davacı adına para çekme yetkisi bulunmadığından, davalı bankanın davacı adına yatırılan parayı ödememesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle dava tarihine kadar işlemiş faizden davalı bankanın sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkemece, davacı şirket vekilinin vekaletnamesindeki ahzu - kabz yetkisine dayanılarak davanın kabulü gerektiği yönündeki ilk kararında direnilmiş bulunmaktadır.
Davacı şirket vekilinin, davalı bankadan müvekkili adına depo edilmiş parayı çekmek için kendisine, dava ve icra takipler: konusunda verilen ve ahzu - kabza ilişkin yetkiyi de içeren vekaletname ile bankaya başvurduğu anlaşılmaktadır.
BK.nun 388 nci maddesinin l ve 2 nci fıkralarına göre, vekalet akdinin kapsamı sözleşme ile açıkça belirlenmemiş ise, ilgili olduğu işin niteliğine göre belirlenmesi gerekli olup, vekalet vekilin üzerine aldığı işin yapılması icap eden hukuki tasarrufları ifa yetkisini kapsar.
Davaya vekalette ise, bu vekaletin kapsamı özel olarak HUMK.nun 60-63 ncü maddeler; arasında düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre, vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi (tahsil edebilmesi) için vekaletnamesinde özel bir ahzu kabz yetkisinin bulunması gerekir. Vekil, bu ahzu kabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi,icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir.
Dava için verilen genel vekaletteki ahzu kabz yetkisi, vekili müvekkilin davayla ilişkisi olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmaz. Bu husus öğretide de aynen benimsenmektedir. (Bak.Prof.Dr.Haluk Tandoğan Borçlar-Hukuku Özel Borç İlişkileri 4. basım cilt:II, Sh.406, Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Üsulü altıncı baskı cilt:2, sh: 1292)
Dava konusu olayda ise, davacı vekili dava konusu alacağın temelini teşkil eden çeke ilişkin ceza davası sebebi ile avukat olarak' müvekkili alacaklı -şirketi ceza davasında temsil etmiş ise de, bu mahkemenin kararında çek bedelinin bankadan tahsili hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, davanın konusunu teşkil eden para,bankaya bir mahkeme kararı gereğince depo edilmiş bir para da değildir. Borçlunun mahkumiyet hükmünden kurtulabilmek için alacaklı adına davalı bankaya depo ettiği paranın tahsil yetkisi, dava için verilen vekaletnamedeki ahzu-kabz yetkisi dışındadır.
Bu durumda mahkemenin, avukatın vekaletnamedeki ahzu-kabz yetkisine dayanarak davayı kabul etmesi isabetsiz olduğu gibi, yasal dayanaktan yoksun bir gerekçe teşkil eden, avukatlık
Mesleğinin saygınlık ve güvenirliliğine dayalı kabul gerekçesi de yerinde görülmediğinden, usul ve yasaya aykırı olan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalı temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.