 |
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/9-1223
K. 2000/1286
T. 18.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "ücretli izin alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Rize Asliye 1. Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14/10/1999 gün ve 1999/249 E- 318 K. sayılı kararın incelenmesi davalı sendika vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01/03/2000 gün ve 1999/20177-2000/2431 sayılı ilamı ile; ( ...Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı, davalı sendikanın Trabzon 2. nolu şube teşkilatlandırma sekreteri olarak çalıştırılmış olup, bu görevi sırasında kullandırılmayan yıllara ait ücreti izin alacağı isteğinde bulunmaktadır. Mahkemece davacının izin hakkından vazgeçemeyeceği gerekçe gösterilerek istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, seçimli teşkilatlandırma sekreterliği görevine getirilen davacı ile davalı sendika arasındaki ilişki hizmet aktine dayanmamaktadır. Uyuşmazlık 2821 sayılı sendikalar kanununun 45. maddesi dikkate alınarak çözümlenmelidir. Bu maddede her türlü ödenek yolluk ve tazminatların ve ücretlerin Genel Kurul tarafından tespit olunacağı öngörülmüştür. Bu kapsamda genel kurul kararları büyük bir önem taşımaktadır. Dosya içinde bulunan Genel Kurul kararlan ve bütçe talimatlarına göre sendika yöneticilerinin yıllık izine ayrılırken ücretlerinin ödeneceği öngörülmüş ise de yıllık izinlerini kullanmayanlar için görevlerini ifa ederken ücretlerinin ödenmesi ile yetinilmiş, ayrıca kullandırılmayan izinler dolayısıyla ücret alacağı ödenmesi kurala bağlanmamıştır. Yine Genel Kurul kararlarına göre yıl içinde izini kullanmayan yöneticilerin bu haklarını kaybettikleri öngörülmüştür. Bu düzenlemeler karşısında davacı sendika yöneticisinin kullandırılmayan yıllar için izin alacağına hak kazandığı kabul edilemez. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01/03/2000 gün ve 1999/20177-2000/2431 sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Sendika vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18/10/2000 gününde oyçokluğu karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, Sendika Teşkilatlandırma Sekreterliği görevine getirilmiş olan davacı işçinin ücretli izin alacağına ilişkindir.
Davacı seçimli teşkilatlandırma sekreterliği görevinde iken yıllık iznini kullanmamıştır. Mu dava ile kullandırılmayan izin ücretlerini istemektedir. Mahkemece istek kabul edilmiştir.
Davalı sendikanın hükmü temyiz üzerine Yüksek Özel daire; Uyuşmazlığı 2821 sayılı Sendikalar Yasası 45. Madde kapsamında değerlendirmiştir. Anılan madde uyarınca her türlü ödenek yolluk ve tazminatlar ve ücretlerin Genel Kurul tarafından belirleneceği öngörülmüştür. Buna göre yıl içinde iznini kullanmayan yöneticiler bu haklarını kaybedeceklerdir gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Uyuşmazlığın özü; ücretli izin alacağının Sendika Genel Kurulunca koşula bağlanıp ballanmayacağı ve bu hakkın kullanılmama durumunda alacağa dönüşümde hangi hukuki sonuçlanıl bağlanacağı noktasında toplanmakladır.
Yıllık ücretli izin hakkı iç hukuka ve uluslararası sözleşmelerle korunan bir "dinlenme hakkıdır". Ona gösterilen bu özenin temelinde hukuki, ekonomik ve sosyal politikayı illgilendiren çok yönlülüğüdür. Diğer dinlenme hakları gibi un üst yasalarca korunmaktadır. 1982 Anayasa'sının 50. maddesinde çalışma koşulları ve dinlenme hakkı olarak düzenlenirken ( III. ) bendinde dinlenimin bir çalışan hakkı olduğu vurgulanmış, son bendinde ( IV ) de diğer dinlenme haklan yanında yıllık izin haklarından açıkça söz edilmiş ve koşullarının kanunla düzenleneceği ifade edilmiştir. Ücretli izin hakkı keza 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ( m. 24 ) 1965 Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesine ( m 2.7 ). Roma Antlaşması Uluslar arası Çalışma Örgütünün 47 ve 97 sayılı Tavsiye Kararlarına konu olmuştur. Koruma çabasının öznesi işçidir veya çalışandır. Hatta bu hak çalışanı kendisinden dahi korur.
Dinlenmeden çalışan bir işçi/çalışandan verim alınamayacağı da bir ekonomi kuralıdır. Sonuç olarak yıllık izin hakkının mutlak kullanılması için yasalarda emredici ve zorlayıcı düzenlemelerin yapılması gereklidir.
Somut olayda; "Bütçe ile ilgili açıklama ve uygulama esasları başlıklı 10. maddesinde Profesyonel Yöneticiler seçildikten bir yıl sonra 30 günlük yıllık izne hak kazanırlar. Her yönetici hak ettiği iznini hak ediş süresi içerisinde kullanmak zorundadır. Kullanılmayan veya kullanıpta belgelenmeyen izinler için hiçbir hak talep edilemez izinlerin kullanılmasını yönetim kurulu denetler ve sağlar..." düzenlemesi bulunmaktadır.
Görüleceği üzere yapılan düzenlemede yönetim kuruluna bir görev verilmiştir. Aynı zamanda bu bir ödevdir. Yönetim kurulunun görevini yapmaması, sorumluluğunu gerektirir. Böyle bir çözüm menfaatler dengesine de uygundur. Yüce kurulun Yerel Mahkemenin direnim kararını bozan düşüncesine katılamıyorum.