 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/9-1204
K : 2000/1214
T : 4.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "sendikal tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bornova İş Mahkemesince davanın, reddine dair verilen 23.11.1999 gün ve 1998/60 E-1999/491 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 10.2.2000 gün ve 2000/1276-1336 sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken songünlerde diğer bir kısım işçilerle birlikte sendikaya üye olduğunu, işyerinde çalışan işçilerle ilgili sendikal faaliyetlerin yoğunlaşması üzerine sözleşmelerine son verildiğini ileri sürerek sendikal tazminat isteğinde bulunmuş, davalı işveren ise iddianın doğru olmadığını, ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek işçilerin işine son verildiğini ve kendilerinden ibraname alındığını savunmuştur.
Mahkeme, ibraname içeriği dikkate alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5.2.1998 tarihli ibraname metninde gerçekten işçilik haklan sayılmak suretiyle bunların herbirinin ödendiğinin ve başka herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını davacının imzalı beyanı ile belirtilmiş ise de, bu ibranemeye dayanılarak sonuca gidilemez. İbranamenin sendikal tazminatı kapsadığı da düşünülemez, gerçekten de bir işçi ihbar ve kıdem tazminatlarıyle birlikte hak ettiği diğer uyuşmazlık dışı alacaklarını tahsil etmiş ve bunun akabinde de ibraname düzenlemek suretiyle herhangi bir hakkının kalmadığını belge düzenlemek suretiyle beyan etmesi doğal bir durumdur. Böyle bir belgenin İş Hukuku uygulamasında sınırlı biçimde yoruma tabi tutulması, gerek öğretide gerek uygulamada benimsenen bir görüştür. Ayrıca belirtmek gerekir ki, sendikal tazminat yada kötüniyet tazminatı yasalarda özel düzenleme ile işçi yararına kabul edilmiş bulunduğundan bu tür tazminatların "herhangi bir alacağım kalmamıştır" şeklindeki sözcük kapsamı içinde kaldığının kabulüne olanak yoktur.
Bu itibarla ibranameye dayanarak davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Dosya içeriğinden delillerin toplandığı anlaşılmaktadır. Bütün bunlar bir değerlendirmeye tabi tutularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 4. 10 .2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.