 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/4-1090
Karar no: 2000/1127
Tarih: 5.7.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KISA KARAR ( Gerekçeli Kararla Uyumlu Olması Gereği )
- GEREKÇELİ KARAR ( Kısa Kararla Uyumlu Olması Gereği )
- KISA KARAR VE GEREKÇELİ KARAR ARASINDA ÇELİŞKİ ( Bozma Sebebi )
1086/m.151,381,388,389
DAVA : Taraflar arasındaki "Manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 4. Hukuk Mahkemesi`nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.4.1999 gün ve 1997/819-1999/262 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7.10.1999 gün ve 7194-8104 sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. Verilen kararla ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur ( HUMK 151/2 ).
HUMK.nun 3156 sayılı Kanun`la değişik 381. maddesi ile de hükümlerin nasıl tefhim edileceği düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre; mahkeme hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.
Hüküm sonucunun ne olduğu ise HUMK.nun 388/2. maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddede; "Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı kural, HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmış, "Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır." denilmiştir.
Kısa karar ve gerekçeli kararın uyum içerisinde bulunması gerekir.
Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda; aslolan kısa kararda "Davanın kısmen kabulü ile 10.000.000.000 TL manevi tazminatın olay günü olan 5.11.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine ve hüküm özetinin davalı gazetenin yurt içi ve yurt dışı baskısında aynı yerde ve aynı büyüklükte yayınlanmasına, fazlaya dair talebin reddine" karar verilmiştir. Gerekçeli kararda ise kısa kararla çelişki yaratacak biçimde davalılar ifadesinden sonra ( ... Yayın Holding A.Ş. dışında ) ifadesi ile ayrıca "Fazlaya ilişkin istemin reddine ve davalı ... Yayın Holding A.Ş. gerçekte gazete sahibi olmadığı anlaşılmakla bu davalı hakkındaki davanın husumet yönünden reddine, tazminat, harç, yargılama giderlerinden muaf tutulmasına" cümlesi eklenmiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 karar sayılı kararında açıklandığı gibi; "Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir. Bozmadan sonra yerel mahkeme önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verecektir.
Bu itibarla; kamu düzeni ile ilgili ve kendiliğinden ( re`sen ) gözönünde bulundurulması gereken bu usul kuralına aykırı biçimde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5.7.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.