 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/3-132
K : 2000/144
T : 1.3.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesince davanın yetki yönünden reddine dair verilen 7.4.1999 gün ve 1999/254-420 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 5.7.1999 gün ve 1999/7050-7341 sayılı ilamı ile; (...Dava, borç olarak verilen paranın tahsili isteğine ilişkindir.
Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, sözleşmenin yerine getirileceği (icra-ifa edileceği) yer mahkemesinde de dava açılabilir. (HUMK.m.10) Tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkındaki açık veya zımni işleğinin anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin yerine getirileceği yer Borçlar Kanunun 73.madde l.f.göre belirlenir. Buna göre alacağın ödeme yeri kararlaştırılmamış ise alacaklının ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir.
Bu durumda alacaklı davacının, ikamet ettiği yer mahkemesinde alacak davası açmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur.
O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bazı yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 5.7.1999 gün ve 1999/7050-7341 sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle davacının ödünç sözleşmesine dayanmasına,yetki uyuşmazlığının çözümlenmesinde ayrıca ödünç sözleşmesini kanıtlar nitelikte yazılı bir belge aranmasına gerek bulunmamasına göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 1.3.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.