 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/3-1085
K : 2000/1181
T : 27.9.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "kira bedelinin tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karşıyaka l.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 21.10.1999 gün ve 1998/666 E- 1999/1321 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 6.12.1999 gün ve 1999/11663-12077 sayılı ilamı ile; (...Davacı (kiracı), davalı (Vakıflar Gn. Md.) tarafından tesbit ve tebliğ edilen kira parasının çok yüksek olduğunu beyan ederek, 1.1.1998 tarihinden itibaren aylık kiranın 150.000.000 liraya indirilerek tesbitini istemiş, mahkemece 370.500.000 lira olarak saptanmıştır.
Her ne kadar davacı talebi kabul görerek 1.1.1998 tarihinden itibaren kira parasının tesbiti yoluna gidilmişse de, sözleşmenin sona erdiği 27.4.1998 tarihinden itibaren istenebileceğinden 1.1.1998 tarihinden itibaren kira parasının tesbitinde isabet görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak HUMK.8.madde 2.bendinin l.fıkrasına göre dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin bakacağı tesbit davaları, taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesinin varlığını zorunlu kılar. Değişik bir anlatımla kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye davaları, kira sözleşmesinin feshi davaları, kira bedelinin tesbiti davaları için Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir (HUMK.8.11/1) taraflar arasında bir kira sözleşmesinin bulunmadığı hususu ise tartışmasızdır. Zira tarafların birbirine uygun iradeleri mutabakat halinde değildir. Gerçekten de gerek kira parası ve gerekse de kiraya ilişkin şartlar üzerinde henüz bir anlaşma sağlanmış değildir.
Davalının belirlediği kira bedeli ve şartları mal varlığına ilişkin olup, dava konusu uyuşmazlığın (saptanması istenen hukuksal ilişkinin) değerinin davanın açıldığı tarih itibariyle 200.000.000 lirayı geçmiş olmasına ve bu tür davaların Sulh Hukuk Mahkemesince görüleceğine ilişkin herhangi bir yasa hükmünün bulunmamasına göre dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken, mahkemenin dava konusu olaya uygun olmayan yanılgılı gerekçesine dayanarak verilen kararda usule ve yasaya aykırı görülmüştür. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27. 9 .2000 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.